SAĞLIK - 04 Aralık 2020 Cuma 12:17

'Gebelikte yanlış beslenme bebeğin genetiğini etkiliyor'

A
A
A
'Gebelikte yanlış beslenme bebeğin genetiğini etkiliyor'

Diyetisyen Bahadır Bilir, “Gebelik sürecinde yanlış besin tüketimi, bebekte tansiyon ve kalp rahatsızlıklarına neden oluyor. Yanlış beslenme alışkanlığı bebeğin ileriki yaşamını etkiliyor” dedi.

Hamilelik dönemi, kadınlarda fiziksel olarak değişimin meydana geldiği bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Tüketilen ya da tüketilmeyen besinler doğan bebeğin ileriki yaşamında gen diziliminde etkinlik teşkil ediyor. Konuyla ilgili görüşlerini belirten Diyetisyen Bahadır Bilir, gebelikte fazla ya da eksik besin tüketiminin ciddi sorunlar oluşturabileceğine dair ebeveynlere uyarılarda bulundu.

“Bozulmalar obeziteye sebep olabilir”
Gebelik döneminin günümüzde çok ciddiye alınan bir konu olduğunu söyleyen Bilir, “Bu süreçte anneler doğru adımları atmak için arayış içerisinde olurlar. Aslında haklılar. Çünkü hamileyken tüketilen veya tüketilmeyen besinlere bağlı olarak bebeğin gen diziliminde bozulmalar ortaya çıkabiliyor. Bu bozulmalar; yüksek insülin duyarlılığının artması, tokluk hormonuna karşı hassasiyetin azalması ve beynin ödül mekanizmasının gelişiminde yanlışlıklara yol açarak bebeğin ilerleyen yaşlarda obur olmasına ve sonuç olarak obeziteye sebep olabilir. Gebelik sürecinde yanlış besin tüketimi, ileride bebekte yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıklarını da beraberinde getiriyor” diye konuştu.

“Çevresel faktörün etkisini unutmamak gerekir”
Bireylerin doğuştan obeziteye yatkın olabileceğini ancak çevresel faktörlerin de etki yapabileceğinin altını çizen Bilir, “Şunu unutmamak gerekir, kişiler doğuştan obeziteye yatkın genlere sahip olabilir ama şişmanlığın ortaya çıkması için çevresel etki de gereklidir. Çevresel etkiden kastım aşırı enerji alımıdır. Etkiye maruz kaldığımız ilk ortam ise anne karnıdır. Yani annemizin gebeyken tükettiği besinler bizi etkiler” dedi.

“Yüksek kalori değeri obeziteye davet çıkarıyor”
Bilir, anne olan bireylere uyarılarda bulunarak, “Hamilelik döneminde çok yüksek ya da çok düşük kalori alımı ve bununla birlikte protein ve yağ tüketiminin gereğinden fazla olması bebeğin obezite riskini arttırabilir. Yüksek yağlı beslenme tarzının benimsenmesi bebekte metabolik sendromu tetikleyebilir. Gebelik döneminde abur cubur tüketiminin artması insülin duyarlılığını arttırarak tokluk hissini çalışamaz hale getirir, vücudun ödül sisteminin gelişiminde değişikliklere sebep olarak obezite riskini tetikler” ifadelerini kullandı.

“Vitamin ve minerallerin yeterli alımı obezite oluşumunu engeller”
Bilir, “Anne adayının gebeliğe başlangıçta düşük veya fazla kilolu olması bebeğin obez olma ihtimali ile ilişkilendirilmektedir. Yeni doğan bebeğin düşük ya da yüksek doğum ağırlığında olması da ileride oluşabilecek obezite riskini arttırmakta. Bu nedenle gebelik döneminde yeterli ve dengeli beslenmek, protein ve yağ alımını optimum düzeyde tutmak bebekte obezite riskine karşı koruyucu olacaktır. Gebeliğin ilk dönemlerinde yeterince B12, krom, demir, folik asit takviyelerinin alımı obeziteyi önleyebilir. Ama yine aşırı multivitamin, folik asit ve B12 tüketimi şişmanlık riskini arttırabilir” diye konuştu.

“Gebelikten önce mutlaka beslenme uzmanına başvurulmalı”
Bilir, “Sonuç olarak gebelik öncesinde, sırasında ve sonrası emziklik döneminde annenin yeterli ve dengeli beslenmesi, doğru miktarda protein, yağ ve karbonhidrat alması, gerekli vitamin-mineralleri yeterli alması ileride oluşabilecek sorunlara karşı koruyucu olabiliyor. Bu sebeple bebek sahibi olmak isteyen ebeveynler gebelikten önce mutlaka bir beslenme uzmanından yardım almalı. Özellikle vücut ağırlıklarının denetimini sağladıktan sonra hamilelik sürecine başlamaları hem anne hem de bebek için sonraki yaşamlarını korumak adına önemli bir adımdır” diyerek anne olmak isteyen adayları uzman kontrolüne davet etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.