EKONOMİ - 02 Nisan 2020 Perşembe 05:00

Gıdada algı oyunları

A
A
A
Gıdada algı oyunları

Koronavirüsle mücadele her alanda sürerken, gıda fiyatlarını artırmak isteyen ‘gıda lobisi’ devreye girdi. Son günlerde birtakım çevreler, Türkiye’de gıda sıkıntısının olduğuna ve yıl sonunu çıkaramayacağına dair açıklama yapmaya başladı.

Ancak, temel mutfak ürünlerinde, gerek üretim gerekse de tedarik açısından bir sorun bulunmuyor. Tarım ve Orman Bakanlığının Ürün Masaları raporuna bakıldığında, bazı ürünlerde Türkiye’nin kendi kendine yetebilirlik oranının yüzde 100’ün bile üzerinde olduğu görülüyor.

KİŞİ BAŞINA 50 KİLOGRAM PATATES TÜKETİMİ
Ürünler tek tek incelendiğinde; örneğin patateste, son yıllarda önemli bir artış yaşandı. 2018’de 71 ilde yaklaşık 136 bin hektar alanda 4,55 milyon ton patates üretildi. Yeterlilik derecesi yüzde 103 olan patateste kişi başına tüketim 50,3 kilograma çıktı. Geçtiğimiz yıl 4,9 milyon ton üretim gerçekleşirken, ülke ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda mayısa kadar yeterli stok bulunuyor. Nohutta ise, destekleme sayesinde üretim giderek artıyor. 2017’de yeterlilik oranı yüzde 87,5 olan nohutta, son iki yıldaki üretim artışıyla kritik seviyeyi aşıldı.

SOĞANDA ÜRETİM DÜNYA RAKAMLARININ ÜZERİNDE
Spekülatif açıklamalara maruz kalan ürünlerin arasında soğan da yer alıyor. Dünyada kuru soğan verimi dekarda 1,8 kilogram iken ülkemizde bu oran 3,3 kilogram. Geçtiğimiz yıl 2,2 milyon ton soğan üretimi yapılırken, ülkemizin ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda yaza kadar herhangi bir sorun bulunmuyor. Ayrıca buğdayda da kendi kendimize yetiyoruz. 2019 TÜİK verilerine göre 68,5 milyon hektar alanın 57,5 milyon dekarında ekmeklik, 11 milyon dekarlık alanda makarnalık buğday ekildi. Bu yılı kapsayan güzlük buğday ekilişleri büyük oranda tamamlandı. Özellikle Güneydoğu Anadolu’da nöbetleşe ekimle, makarnalık buğdayının arttığı belirtiliyor. Ekimlerin yüzde 10-20 artışın sulu alanlarda olması sayesinde verimin yüzde 20-40 artması bekleniyor.

AYÇİÇEĞİNDE EKİM ALANI GENİŞLEYECEK
Öte yandan, 2018’de 1,8 milyon ton olan yağlık ayçiçeği üretimi de yüzde 8 artarak 1,95 milyon tona ulaştı. Bu yıl ekim alanlarının artacağı beklentisi bulunuyor. Özellikle Konya’da kanoladan vazgeçen üreticilerin, tekrar ayçiçeğine yöneleceği öngörülüyor. Buna ek olarak yeşil mercimekte 2013’te 20 bin tonluk üretim, 2019’de yüzde 118 artarak 43 bin tona yükseldi. Ekim alanlarına gerçekleştirilen saha ziyaretlerinde, ekimlerin tamamlandığı bitki gelişimlerinin normal seviyede ilerlediği vurgulandı.

TÜRKİYE ASLA GIDA KRİZİ YAŞAMAYACAK
Türkiye’nin en büyük gıda ve tarım şirketi Tiryaki Agro Gıda CEO’su Süleyman Tiryakioğlu, gıda konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanmayacağını belirterek “Tüm Türkiye vatandaşları bu konuda rahat olsun. Anadolu’nun bereketini sofralara taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Türkiye olarak devletiyle ve milletiyle çok büyük ve güçlü bir aileyiz. Vatandaşlarımız rahat olsun. Herhangi bir gıda krizi ile asla karşılaşmayacağız. Kendimize yetebileceğimiz, buna imkân sağlayan çok bereketli topraklarımız, olağanüstü gayret gösteren çiftçilerimiz ve bunu işleyip sofralara taşıyan dünya çapında tesislere sahibiz” dedi. Bakliyat, tahıl, kuruyemiş, organik gıda, yem ve yağlı tohumlar gibi tarım ürünlerinin işlenmesi ve tedarik zincirinin yönetimini gerçekleştirdiklerini söyleyen Tiryakioğlu “Türkiye’nin dört bir yanında yer alan fabrikalarda üretime devam ederken, tedarik zincirinin de aynı şekilde işlemesi için de ekstra önlemler alıyoruz. İş birliği yaptığımız, tedarik zincirimizin tüm unsurları ile koordineli bir çalışma ile vatandaşlarımıza en doğal ve en uygun gıdayı götürmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.