EKONOMİ - 13 Aralık 2019 Cuma 14:43

GSM operatörlerinden ortak açıklama

A
A
A
GSM operatörlerinden ortak açıklama

Mobil Telekomünikasyon Derneği'nden, Yalova İli Çınarcık İlçe Belediyesi sınırları içinde hizmet veren mobil şebeke ekipmanlarının engellendiği belirtilerek bir açıklama yapıldı.

Türk Telekom, Vodafone ve Turkcell’in yer aldığı Mobil Telekomünikasyon Derneği (m-TOD), Yalova İli Çınarcık İlçe Belediyesi sınırları içinde hizmet veren mobil şebeke ekipmanlarına yönelik engellemelere karşı yazılı bir açıklama yaptı. Belirli periyotlarla denetlenen mobil şebeke ekipmanları hakkında yıkım kararlarına karşı hukuki yollara başvurulduğu ve mahkeme sürecinin başladığı bildirildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yalova Çınarcık İlçe Belediyesi, ilçe sınırları içerisinde kurulu bulunan uzun bir süredir hizmet sunan, ilgili kamu kurumları tarafından belirli periyotlarla denetlenen mobil şebeke ekipmanları hakkında para cezaları tahakkuk ettirmiş ve yıkım kararları almıştır. Bu işlemlere karşı hukuki yollara başvurulmuş olup, mahkeme süreci başlatılmıştır.

Yaşanan bu sürecin öncesinde, söz konusu belediye tarafından çeşitli adlar altında olağanüstü yüksek seviyede bedeller talep edilmiştir. Akabinde belediye tarafından ilçe sınırları içerisindeki mobil şebeke ekipmanları mühürlenmeye başlanmış, hatta mühürleme işlemi daha önce belediyeden tahsis alınmış bulunan taşınmazlardaki baz istasyonlarına dahi uygulanmıştır.

Gelinen noktada baz istasyonlarının enerjisi kesilmekte ve elektrik panoları sökülmektedir. Bu nedenle de sistemler hizmet veremez duruma getirilmiştir.

İşletmeciler, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile imzalamış oldukları imtiyaz sözleşmesi ve yetkilendirmeler çerçevesinde, ülke çapında mobil telekomünikasyon sistemi kurmak ve işletmek yetki ve yükümlülüğündedir. Haberleşme alanında bir 'kamu hizmeti' sunan mobil şebeke ekipmanları, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na istinaden yayımlanan “Elektronik Haberleşme Cihazları Güvenlik Sertifikası Yönetmeliği” esasları çerçevesinde işletilmektedir.

Buna göre, kurulacak her bir mobil şebeke ekipmanı için gerekli değerlendirme ve ölçümler yapılarak bir güvenlik sertifikası verilmekte; bu sertifika olmadan, mobil şebeke ekipmanları kurulamamakta ve çalıştırılmamaktadır. Bu doğrultuda belediyenin haksız müdahaleleri kamu hizmetini sekteye uğratmaktadır.

Anayasamızın 22. maddesinde 'Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir.' ibaresiyle güvence altına alınan haberleşme özgürlüğünü durdurmaya ve kamusal nitelikli haberleşme hizmetini engellemeye yönelik bu girişimler hakkında devletimizin ilgili tüm kurumlarına bilgilendirmeler yapılmıştır. Belediyenin haksız talepleri nedeniyle yaşanan kesintilerden işletmeciler sorumlu tutulmamalıdır.

Günümüzde elektrik, su, doğalgaz gibi vatandaşlarımızın günlük ihtiyaçlarının karşılanması için temel bir hizmet haline gelen elektronik haberleşme hizmetinin kesilmesi, günlük hayata şüphesiz olumsuz biçimde yansıyacaktır. Elektronik haberleşme sistemlerinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için var olan baz istasyonlarına müdahaleler, vatandaşlarımızın aileleri ve yakınları ile iletişimini aksatacak, ticari faaliyetlerini olumsuz etkileyecektir. Çınarcık gibi bölgenin önemli turizm merkezlerinden biri olan güzide bir ilçemizde; kamu güvenliğine dair ihtiyaçların karşılanması, polis, ambulans ve itfaiye gibi acil durum hizmetlerine ulaşılması güç bir hal alacaktır. Özellikle deprem kuşağında yer alan ve geçmişte yaşanan depremleri şiddetle hisseden ilçemizde acil durum ve afet yönetimine ilişkin eylem planlarının yerine getirilebilmesi de imkânsız hale gelecektir. Öte yandan ticari hayatta yoğun biçimde kullanılan POS cihazlarının da servis dışı kalmasına yol açacak müdahaleler kamu menfaatine de ciddi zarar verecektir.

Mobil Telekomünikasyon Operatörleri Derneği (m-TOD) olarak, cep telefonlarımızdan, tabletlerimizden, taşınabilir bilgisayarlarımızdan yaygın ve kesintisiz ses ve mobil internet hizmeti alınabilmesinin olmazsa olmaz unsuru olan kule ve baz istasyonu gibi mobil şebeke ekipmanlarının çalışmasını engellemenin hem hukukî hem vicdanî sorumluluğu bulunduğunu hatırlatır; afet ve acil durum anlarında kritikliği daha da açık bir şekilde ortaya çıkan haberleşme hizmetinin sunulabilmesi için üyemiz olan mobil operatörlerin Çınarcık Belediyesi ile işbirliği yapmaya hazır olduğunu kamuoyunun bilgisine sunarız."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Ermeni katliamı izleri 104 yıldır duruyor Adana’da Ermeniler tarafından 1920 yılında Camili köyü basılarak 500 Türk’ün katledilmesinin izleri bir çiftlikte hala dün gibi duruyor. Ermeni Diasporası 24 Nisan’ı "sözde Ermeni soykırımı" diye ilan etse de Adana’nın bir çok yerinde Ermenilerin yaptığı katliamların izleri görünüyor. Bunlardan biri de Yüreğir ilçesine bağlı Camili Mahallesinde 1920 yılında meydana geldi. Kayseri’den Adana’ya doğru inen sayıları yaklaşık bin Ermeni silahlı komitacılar, 15 Haziran 1920 yılında Adana’nın Camili köyüne saldırdı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesi kurşuna dizen silahlı Ermeniler, son kale olan Camili çiftliğinde katliam yaptı. Kapıları, duvarları ve çiftliğin ortasında yer alan tulumbayı kurşun yağmuruna tutan silahlı Ermenilerin kurşun izleri hala çiftliğin kapı ve duvarlarında yer alıyor. 19. yüzyılda yapılan ve hala ayakta olan bu tarihi çiftlik Ermeni mezaliminin izlerini taşımaya devam ediyor. “Kadın, çocuk ve hayvanları yukarıda ki mağaralara saklamışlar” Tarihi Camili Çiftliğinde yaşayan Abdullah Özdemir, o dönem de köyün yaşadığı olayları anlatırken şu ifadelere yer verdi; “Ermeniler 1920 yılında Kilikya bölgesi, yani bu bölgede topladıkları insanları buraya, Camili çiftliğine yığmışlar. Kaçan kadın, çocuk ve hayvanlar yukarıda ki mağaralara saklanırken erkekler çiftliğin içerisinde kalmışlar. Bazı bilgilere göre katledilen Türk sayısının 500’ü aşkın olduğu söyleniyor. Silahlı Ermenilerin bıraktığı mermi izleri hala kapı ve içeride yer alan Osmanlı armasında kendini gösteriyor. Türkler gelen Ermeniler tahılları yağmalamasın diye çiftliğin içerisinde kuyularda tahıllarını saklamışlar. Geçmişte burada çok büyük bir katliam yapılmış”. “1920 yılında Ermeni çeteleri katliam yapmıştır” Ermeni çetelerin Kayseri’den aşağıya inerek ne var ne yok her yerde katliam yaptıklarını ifade eden Özdemir, 1920 yılında çor çocuk demeden silahlı Ermeni çeteleri Kayseri’den bu tarafa doğru ne var ne yok toplayıp, buldukları yerde katliam yaparak buralara kadar gelmişlerdir” dedi
Bursa (Özel) Toz taşınımında solunum rahatsızlığı olanlar risk altında Meteoroloji Genel Müdürlüğü; Kuzey Afrika’dan beklenen toz taşınımı uyarısı yaptı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlı hamile ve çocukların da toz taşınımı sırasında risk altında olduğunu ifade etti. Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini söyleyen Cengiz, zorunlu durumlarda maske takılması gerektiğini kaydetti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan değerlendirmelerde Marmara’nın güneyi, İç Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu ile Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde yer yer toz taşınımı beklenildiği açıklandı. Kuzey Afrika’dan beklenen çöl tozlarının hava kirliliği ve görüş mesafesini düşürmesine karşı yerel yönetimler vatandaşlara tedbirli olmaları konusunda uyarılarda bulundu. Ayrıca uzmanlar toz taşınımına uzun süreli maruz kalınması durumunda solunum yetmezliğine varabilecek rahatsızlıklar nedeniyle en yakın sağlık kuruluşuna gidilmesi gerektiğini dile getirdi. Solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlılar, hamileler ve çocukların risk altında bulunduğunu ifade eden uzmanlar, mümkün olduğunca toz taşınımı geçene kadar dışarı çıkılmaması, mecburi durumlarda ise maske takılması gerektiğini kaydetti. Uzmanlardan maske uyarısı Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini ifade eden Acıbadem Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, “Toz taşınımı dediğimiz dönem 3 gün boyunca ülkemizde çöl tozlarının yoğun olarak görülmesi demek. Hava kirliliğine neden olarak görüş mesafesini bozabildiği gibi özellikle solunum rahatsızlığı bulunan hastalarımızda, solunum sıkıntısına neden olabilir. Özellikle astım ve alerjisi olan kişilerde astım atağı gibi solunum sıkıntılarının yoğun olduğu dönemlere neden olabilir. KOAH’lı (kronik obstrüktif akciğer) ve kronik hastalığı olan kişilerde de solunum sıkıntısı ataklara neden olabilir. Bu dönemde en önemlisi toza maruz kalmamaktır. Kronik ve ciddi hastalığı olan kişilerin bu dönemde mümkünse dışarıya çıkmamasını tavsiye ediyoruz. Dışarıya çıkmaları gerekiyorsa özellikle toza karşı koruyu N95 gibi kullanmaları, bulamıyorlarsa bile normal maske faydalı olabilir. Maske kullanmak bu dönemde çok önemli. Astım hastalıklarında özellikle atağı tetikleyebilir, astım krizine neden olabilir. Böyle bir durum oluştuğunda hastaların bir sağlık kuruluşuna başvurarak etkili bir astım tedavisi almaları gerekebilir” şeklinde konuştu. Solunum rahatsızlığı bulunanlar kadar yaşlı, hamile ve çocuklar da risk altında Kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra çeşitli grupların da risk taşıdığını belirten Cengiz, “Yaşlılarda ek hastalıklar, kronik rahatsızlıklar daha fazla olduğu için onlar daha hassas. Hamileler ve çocuklar etkilenebilir. Solunum hastalığı olanlar ekstra risk altında. Çünkü bu tozlar çok küçük partiküller halinde olup solunum yollarını etkileyebilmekte, hastalarda atakları tetikleyebilmektedir. Uzun süreli maruz kalma durumunda solunum yetmezliğine görülebilir Toz taşınımına uzun süreli maruz kalınmaları durumunda solunum yetmezliğine varan ciddi rahatsızlıklar görülebileceğine dikkat çeken Cengiz, “Kriz atak dediğimiz kriz tablosuna neden olabilir. Ciddi solunum sıkıntısı, hatta çok fazla maruz kalınırsa solunum yetmezliğine bile neden olabilir. Bizim en çok beklediğimiz tablo, öksürük ile birlikte nefes darlığı ve atak tablosudur” ifadelerini kullandı.