EKONOMİ - 03 Mart 2011 Perşembe 12:22

"Güçlü bir dil birliği şart"

A
A
A
"Güçlü bir dil birliği şart"

Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki olayları değerlendiren MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, "Böylesi önemli uluslararası olaylar iç siyasete alet edilmemeli. Etkili bir dış siyaset için, içeride güçlü bir dil birliği şarttır" dedi.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, "Ortadoğu" konulu panelin açılış konuşmasında çevre ülkelerde yaşanan gelişmeleri iş dünyası ve ülkemizin dış politikası açısından etkilerini değerlendirdi.


Tunus'ta halk ayaklanmasıyla başlayan olayların, çok kısa bir zaman zarfında, önce Mısır ve Yemen'e, oradan Libya'ya ve hatta Körfez ülkelerinin bazılarına kadar yayıldığını söyleyen Vardan, "Tüm bu ülkelerde talep edilen nedir, ulaşılması planlanan ana hedef nedir diye baktığımızda; insanların serbest bir seçim sistemiyle, hükümet ve devlet başkanı seçebilmek, kişilerin hakların verildiği, kalkınma seviyelerinin arttığı bir ortamı oluşturmak istediklerini görüyoruz" dedi.


Vardan, yıllardır mevcut yönetimlerce baskı altında tutulmuş, demokratik hakları verilmemiş, refah düzeyi bir türlü artırılamamış olan halkların, demokratik rejime kavuşma arzusu ile başlatmış oldukları tüm bu olayların, bu ülkelerde belirsizliklere sebep olduğunu da dikkat çekti.


Türkiye'nin son 8-9 yıl zarfında, daha önceden ihmal ettiği, komşu ve çevre ülkelerle, sıfır sorun politikası dahilinde iyi ilişkiler kurduğunu dikkat çeken, "Bu ilişkiler, sadece siyasi alanda kalmamış, aynı zamanda ekonomik ilişkilere de dönüşmüştür. Öyle ki, küresel krizin dünyayı kasıp kavurduğu bir dönemde, bu ülkelerle başlatılan ve bugüne kadar geliştirilen ticaret, taraflara yeni kazanımlar getirmiştir" dedi.


Vardan konuşmasına şöyle devam etti:


Bu ülkelerin birçoğunda Türk yatırımları başlamış, bunlar derinleşmiş, hem bölge insanına, hem de bizim insanımıza iş alanı oluşturulmuştur. Ayrıca başta Libya olmak üzere, bu ülkelerin hemen hepsinde Türk müteahhitlik hizmetleri en geniş manada verilmeye başlanmıştır. Özellikle Türk firmalarının yurt dışı müteahhitliğini öğrendiği yer olarak gösterilen Libya'da bugün Türk müteahhit firmalarının aldıkları iş toplamının 26 Milyar Dolar'a ulaştığı bildirilmektedir.


İşte bu denli yoğun ilişki yumağına girmiş, hem siyasi alanda sözü dinlenir hale gelmiş, hem de ekonomik alanda ticari münasebetlerini geliştirmiş olan Türkiye'mizi, geldiğimiz bu süreç, doğrudan ilgilendirmekte ve etkilemektedir."


Türkiye'nin demokraside ve ekonomide geldiği nokta itibariyle, Ortadoğu ülkelerinin örnek olarak baktığı bir ülke olduğunu söyleyen Vardan, "Ülkemizin bugün ulaşmış olduğu gelişmişlik seviyesiyle, kültürel ve tarihsel yakınlığı olan tüm bu coğrafya ile paylaşacağı çok önemli tecrübeleri bulunmaktadır.

 

Tarihin bize yüklediği görev şuuruyla, bu dönemde, Türkiye üzerine düşen tüm görevleri hem siyasal hem ekonomik açıdan yerine getirmek zorundadır. Aslında bu bakımdan, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin, en üst düzey yöneticilerinden bürokratına kadar bu bilinçte olduğunu sevinerek müşahede ediyoruz. Onların ayrıca bu bölgede istikrarın sağlanması, ülkeler arasındaki suni sınırların kaldırılması için var güçleriyle çalıştıklarını da biliyoruz" dedi.


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bu bağlamda Mısır'a gitmesini önemsediklerini ifade eden Vardan, Başbakanımızın, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanımızın, Dışişleri Bakanımızın ve Maliye Bakanımızın da süreci yakından takip etmeleri ve konuyla ilgili yapılması gerekenleri derhal yapmaları iş dünyasının ziyadesiyle memnun etmiştir vurgusu yaptı.


"Hızlı bir şekilde kriz masasının kurulup, Libya'da çalışmakta olan yaklaşık 20 bin Türk çalışanının can güvenliğinin sağlanması amacıyla tarihin en kapsamlı kurtarma operasyonunun gerçekleştirilmesi ile ülkemizin büyüklüğünü bir kez daha anlamış ve kendi vatandaşını koruyan, kollayan, zor durumdan kurtaran devletimizin varlığını iliklerimize kadar hissetmiş olduk" diyen Vardan, Bu çalışmaların sadece Türk vatandaşlarıyla da sınırlı kalmadığını, Libya'da bulunan diğer ülkelerin zor durumda kalan vatandaşlarına da el uzatıldığını söyledi.


Vardan konuşmasına şöyle devam etti:


"Geçen hafta kardeşim, işlerini takip etmek ve bin 200'e varan çalışanını kaos ortamından kurtarmak üzere, Tunus'a, Libya sınırına gitmişti. 1 hafta boyunca gördüğü ve yaşadığı, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyordu. Libya - Tunus sınırında yüz binlerce insanın aç susuz kurtarılmayı beklediğini ve Türkiye'den giden yardım kuruluşlarının kesinlikle ayrım gözetmeden insanlara ekmek - su dağıttığını anlattı. Bu olayın, bugün ülkemizin geldiği noktayı net olarak göstermesi açısından son derece önemli olduğunu düşünüyorum."


Mısır konusunda Türkiye'de var olan mutabakat, Libya hususunda yeteri kadar mevcut olmadığını söyleyen MÜSİAD Başkanı, Libya'daki Türklerin ve Türk yatırımlarının fazlalığı, milyar dolarları geçen alacakları, özellikle Libya için itidalli bir duruşu gerektirdiğini ifade ederek, "Libya'daki alacaklarımız müteahhit firmaların karı değildir. Bunların karşılıkları vardır. İşçilikler, tedarik firmalara ve bankalara ödenecek borçlar bu alacaklarla karşılanacaktır. Kaldı ki, milyar dolarlık yatırımlar bir kalemde bırakılıp vazgeçilememektedir. Bunların hepsi bizim varlıklarımızdır" dedi.


Vardan konuşmasına şöyle devam etti:


"İşte böyle bir ortamda sorumlu davranmak gerekmektedir, etkili bir dış siyaset için de, içeride güçlü bir dil birliği şarttır. Böylesi önemli uluslararası olayların iç siyasete alet edilmemesi, bilakis, iktidarıyla, muhalefetiyle yekvücut, olayların sühunet içinde çözülmesine yardımcı olunması hepimizin menfaati icabıdır.


Biz, yaşanan bu olayların, bölgede önemli bir gücü ve konumu olan, demokrasi geleneği yerleşmiş, kalkınmada büyük bir mesafe kat etmiş ve örnek alınan Türkiye'nin bundan sonraki dönemde de, önemini arttıracağına inanmaktayız. Bu nedenle, bu toplumsal hareketlerin belirli bir siyasal olgunluğa oluşmasıyla birlikte, eşen tüm görevleri hem siyasal hem ekonomik açıdan yerine getiülkemizi pozitif yönde etkileyeceği ve daha da güçlendireceği aşikardır. Aynı zamanda, söz konusu ülkelerde gerçekleşecek olan
demokratikleşme süreci, hem ülkelerin iç dinamiklerini tetikleyecek, ülke insanını zenginleştirecek, hem de bölgeye daha fazla istikrar ve huzur getirecektir."


Vardan, "Tunus'ta başlayıp son olarak Libya'ya sıçrayan halkların isyanı, artık dünyanın hiçbir ülkesinde, halkının refahı için çabalamayan ve gücünü halkın kendisinden almayan dikta rejimlerinin, ilelebet süremeyeceğinin açık bir işareti olmuştur. Hepimizin arzusu, şu an için belirsizliklerin hakim sürdüğü bu ülkelerde özlemi çekilen demokratik düzenin kısa bir süre zarfında tesis edilebilmesi, bu anlamda geçiş dönemlerinin uzun sürmemesi ve yeni yönetimlerin halkın beklentilerine cevap verecek şekilde refah düzeyini arttırmasıdır" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat’ta yaşanan 4,7 büyüklüğündeki deprem anı güvenlik kamerasında Tokat’ta yaşanan 4,7 büyüklüğündeki depremin ardından, Tokat Sulusaray ilçesi Belediye Başkanı Davut Kılıç, ilçede herhangi bir olumsuz durumun bulunmadığını söyledi. Öte yandan deprem anı güvenlik kameralarına yansıdı. AFAD tarafından açıklanan bilgilere göre, saat 01.06’da merkez üssü Sulusaray ilçesi olan 4,7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, 9,97 kilometre derinlikte kaydedildi. Sarsıntı Sivas ve Yozgat illerinden de hissedildi. Depremi hisseden vatandaşlar büyük bir panik yaşayarak kendilerini dışarı attı. Deprem anı iş yerlerinin güvenlik kameralarına yansırken Tokat Sulusaray Belediye Başkanı Davut Kılıç, açıklamalarda bulundu. Başkan Kılıç, şu ana kadar herhangi bir olumsuz durumun olmadığını fakat dikkatli olunması gerektiğini söyledi. “Yıkılan, hasarlı bir bina yok” Kılıç, ilçede yıkılan ve hasarlı bir binanın olmadığını ifade ederek, “Saat 01.06’da Sulusaray ilçe merkezli 4,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Şu ana kadar herhangi bir olumsuzluk yok. Yıkılan, hasarlı bir bina yok. Herhangi bir can kaybı ve yaralanma da yok. Köylerimizde de sorun yok. Özellikle vatandaşlarımız bu gece, dikkatli, uyanık olmasını ve mümkünse bu geceyi dışarda geçirmeleri önemli. Vatandaşlarımızı dikkatli olmaları konusunda anons yaparak uyarıyoruz. Deprem ülkemizin gerçeği. İlçemiz de Kuzey Anadolu fay hattına yakın bölgede bulunuyor. Hepimize geçmiş olsun” dedi. Vatandaşlar ise depremi hisseder hissetmez kendilerini evden dışarı attıklarını belirtti.
İstanbul İstanbul’da taksiciler öldürülen meslektaşları için toplandı İstanbul’da yüzlerce taksici Sarıyer’de gasp edilip öldürülen meslektaşları Yaşar Yanikyürek için bir araya geldi. İstanbul’un çeşitli noktalarında bir araya gelen taksicilerin katılımıyla, yol kenarında ölüme terk edilen Yaşar Yanıkyürek’in cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı gasilhanesine getirildi. İstanbul’da taksisine aldığı yabancı uyruklu iki şahıs tarafından öldürülüp Sarıyer’de yol kenarına atılan Yaşar Yanıkyürek için yüzlerce meslektaşı bir araya geldi. İstanbul’un farklı noktalarında toplanan taksiciler bir araya gelerek Yaşar Yanıkyürek’in cenazesinin Zincirlikuyu Mezarlığı’na getirilmesine eşlik etti. Farklı noktalarda toplanan taksiciler Beyoğlu’nda bir araya gelerek konvoy halinde Zincirlikuyu Mezarlığı’na hareket etti. Polis ekipleri çevrede güvenlik önlemleri aldı. Zincirlikuyu Mezarlığı önünde toplanan taksiciler burada basın açıklaması yaptı. Konuyla ilgili konuşan İstanbul Taksi Şoförleri Derneği Başkanı Deniz Dündar, “Bugün 14.30 sularında Anadolu Yakası’ndan aldığı yolcu ile Avrupa Yakası Sarıyer Tarabya, bizim Madenler dediğimiz bölgede yabancı yolcusu tarafından katledilen Yaşar Yanıkyürek abi için bütün meslektaşları olarak, arkadaşları olarak buradayız. Cenazemizi yalnız bırakmadık. Bu bizim ilk cenazemiz değil, görünene göre son cenazemiz de olmayacak. İki üç ay önce İzmir’de Oğuz Erge kardeşimiz, yaklaşık 9-10 ay önce Yıldıztabya, Gaziosmanpaşa’da Samet Kubiloğlu kardeşimiz, ondan 1 sene öncesine kadar Aydın Altun abimiz, bu ne ilk ne de son. Biz bir an önce yetkililerden taksicilerin can ve mal güvenliği için ivedi bir şekilde çalışma yapmalarını arzu ediyoruz. Bugün Yaşar abi için buradayız, cenazemizi gasilhaneye teslim ettik. Yarın Feriköy Mezarlığında öğle namazına müteakip defnedip son görevimizi yerine getireceğiz ama bunun son olup olmadığını bilmiyoruz. Ne yazık ki evden helalleşerek çıkıyoruz. Bir an önce yetkililerden, kabinli araç ya da başka bir çözüm bekliyoruz. Buna yetkililer, İstanbul’da taksiyi yönlendiren UKOME kurulu karar verecek. Bizler dernekler olarak, daha önce büyükşehir belediyesine bunun müracaatını yaptık. Bu ilk değil son değil. Biz helalleşerek çalışmak istemiyoruz. Bizler huzur, güven içinde çalışmak istiyoruz. Bizler STK’lar olarak sizler için her şeyi yapıyoruz. Bu işin hızlanması için sizlerin de bir an önce müracaatta bulunmanız gerekmektedir. Lütfen bizim sesimizi artık duyun. Lütfen bizi ciddiye alın" ifadelerini kullandı. "Azrailimizi yanımızda taşıyoruz" Ölümlerin artık son bulması için yetkililerin önlem almasını isteyen ve evden helalleşerek çıkıyoruz diye belirten Deniz Dündar, "Bugün bu, yarın bir başkası, kimi taşıdığımızı bilmiyoruz. Azrailini yanında taşıyan bir meslek grubu haline geldik. Bütün yetkililere, özellikle taksici dostu cumhurbaşkanımıza sesleniyorum; Sayın Cumhurbaşkanım lütfen bu çığlığımızı, bu haykırışımızı duyun” şeklinde konuştu.
İstanbul İstanbul’da taksiciler öldürülen meslektaşları için eylem yaptılar İstanbul’da bir grup taksici bir araya gelerek, öldürülen taksici Yaşar Yanıkyürek için ve son zamanlarda taksicilere yönelik artan sözlü şiddet ve cinayetleri, kötü şartları protesto etmek için eylem yaptı. İstanbul Sarıyer’de 34 TFY 89 plakalı taksinin şoförü Yaşar Yanıkyürek, otomobilinde önce gasp edildikten sonra bıçaklanarak yol kenarına atılmıştı. Bu duruma tepki gösteren bir grup taksici bir araya gelerek, son zamanlarda taksicilere yönelik artan sözlü şiddet ve cinayetler, kötü şartları protesto etti. Göztepe Köprüsü önünde toplanan taksiciler, Beşiktaş Meydanı önüne kadar konvoy yaptı. Göztepe Köprüsü önünde basın açıklaması yapan taksiciler, ardından Beşiktaş Meydanı’na doğru yolu çıktı, oradan tekrar Göztepe Köprüsü’ne gelen taksiciler protestoyu sonlandırdı. Durumla ilgili konuşan taksici Osman Balıkçı, "Burada bugün toplandık, iyi bir şey için toplanmak isterdik ama maalesef ki kötü bir olay için toplandık. Sevdiğimiz bir taksici ağabeyimiz Yaşar ağabeyimiz bugün hakkın rahmetine kavuştu. Bir vatandaş Ataşehir’den binip Sarıyer tarafına gidiyor ve ağabeyimizi katlediyor. Bu üzücü haberi aldıktan sonra bütün taksi camiası olarak toplandık. Şimdi de güzergahımız olarak buradan çıkacağız, artık sesimizin duyulmasını istiyoruz. Biz senelerdir gece çalışıyoruz, burada arkamda duran bütün abilerim, arkadaşlarımız hepsi evlerine ekmek parası götürmek için gece sabaha kadar çalışıyorlar ve hiçbir güvencemiz yok, bugün de gördük ki bu kadar basit bir şekilde, üstelik gündüz vakti bir abimizi kaybettik. Yaşar abimiz hakkın rahmetine kavuştu ancak bu ne ilk ne de son olacak gibi duruyor, burada toplanmamızın amacı sadece insanlara zarar vermek ya da bir şeyleri engellemek değil, sadece sesimizi duyurmak için buradayız. Buradaki bütün arkadaşlar da bu saatten sonra sadece can güvenliklerini ve Yaşar abimiz gibi bir son olmaması için ellerinden geldiğince birbirlerini kolladıkça da bir şeylerin olmasını istiyorlar ama maalesef olmuyor. Buradan yetkililere sesleniyoruz, bugün bir abimizi daha kaybettik, Yaşar Yanıkyürek ağabeyimiz bıçaklanarak katledildi. Bunların yaşanmaması için yetkilileri de artık göreve bekliyoruz. Şu anda Göztepe köprüsü altından çıkacağız, Beşiktaş güzergahında kimseyi rahatsızlık vermeden sessiz bir protesto yapacağız, bu sessiz çığlığımızı lütfen duyun. Toplamda yaklaşık 600-700 araçlık bir grup olacak" ifadelerini kullandı.