SPOR - 14 Nisan 2017 Cuma 09:52

Hakan Ünsal: 'Efsaneler istenmiyor'

A
A
A
Hakan Ünsal: 'Efsaneler istenmiyor'

Eski futbolcu ve spor yorumcusu Hakan Ünsal, Galatasaray’da son dönemde yaşananlarla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Eski futbolcu ve spor yorumcusu Hakan Ünsal, Galatasaray’da son dönemde yaşananlarla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Galatasaray’ın efsane kadrosunda yer almanın gururunu yaşadığını söyleyen Hakan Ünsal “Şu anda o takımda oynayanlardan bazıları hocalık yapıyor. Açıkçası bu adamların yönetimde ve kulüpte istenmediğini düşünüyorum. Resmî olmadan, transfer ve diğer sportif konularda bu adamların fikirlerinden, düşüncelerinden bile yararlanılmıyor” dedi.

Bülent Korkmaz, Ümit Davala, Hagi, Hasan Şaş gibi isimlerin hep en zor zamanlarda çağırıldığını dile getiren Hakan Ünsal “O takımda efsane olan birçok isim var. Bu insanlar Türk futbol tarihini değiştirdi. Bunu yapmış adamların hiçbirini yanlarına bile yaklaştırmıyorlar” ifadelerini kullandı. Ünsal, takımın başına getirilen İgor Tudor’un genç ve tecrübesiz bir isim olduğunu söylerken “Saha kenarındaki heyecanı artırarak bir şeyler yapabileceğini zannetti. Oturmuş sistemi değiştirdi” dedi.

Galatasaray’ın mevcut durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

‘’Galatasaray’da yönetim, mali durumu bu zamana kadar taraftardan ve camiadan sakladı. Bugün küçülmeye gitme söylemlerini 1,5 yıl önce söyleselerdi Galatasaray, şuanda çok farklı durumda olurdu. Zararın neresinden dönsen kardır. Umarım bundan sonra tabloyu taraftara açıkça anlatarak taraftardan destek alırlar. Sportif başarının değil mali sıkıntının daha önemli olduğunu anlatmaları gerekirdi. Bu sezon bile ciddi manada bonservis bedelleri ödenerek futbolcular alındı. Özellikle yönetimin son 2 senedir yaptığı yüksek bedelli transferler, harcanan paralar, oyuncuların takıma katkı sağlayamaması, tam bir felaket...

Son dönemlerdeki başkanlardan sizce hangisi Galatasaray’da daha iyi işler yaptı?

Mali açıdan sıkıntı her dönem devam etti, ancak sportif anlamda geriye dönüp bakıldığında kulübe yaklaşık 17 kupa kazandıran Ünal Aysal oldu. Borcu azaltmadı ancak sportif başarı getirdi. Dursun Özbek ise yola çıkarken mali durumu düzeltmeyi hedeflediğini söyledi. Fakat hem düzeltemedi, kendi cebinden para harcadı, hem de yüksek bonservis bedelleri ödedi, üstüne bir de ceza aldı. Özbek, borcu azalttı belki ama Riva ve Florya’yı sattı. Yani elindeki son hamleyi kullandı. Bundan sonra Galatasaray mali açıdan zor duruma düşse, tekrar çıkabilmek için elinde hiçbir şey kalmadı… Sonuç olarak Galatasaray mali olarak iyi değil, takım olarak iyi değil. Bütün bunları üstüne koyduğun zaman bir yanlış var demek için futboldan anlamaya gerek yok. Bu tür durumlarda yönetimi kurtaracak tek etken iyi futboldur, o da ortada yok zaten… Yanlış transferler, kulübü iyi yönetememek, sürekli hoca değiştirmek, bunlar ciddi sıkıntılar…

Riekerink mi? Tudor mu?

Jan Olde Riekerink, yönetimin son kozuydu. Onu da gönderdiler... Tudor’a şimdi herkes kızıyor ama, o da gitse ne olacak? Gönderseler bile gelecek hocayla ilgili ciddi şüpheler var… Riekerink, bu takımın ağırlığını kaldıramadı. Sneijder ve diğer oyunculardan destek alarak bir şeyler yapmak istedi, o da olmadı. Ama Riekerink bu kadar kötü olmazdı. Tudor, genç ve tecrübesiz hoca. Saha kenarındaki heyecanını artırarak bir şeyler yapabileceğini zannetti. Büyük takımlardaki sistem değişikleri bu kadar kolay olsaydı; bu yoldan geçen herkes bu işi yapardı. Bu öyle kolay bir iş değil, sonuç zaten ortada. Sen Galatasaray’a gelip bir anda yıllardır oturmuş sistemi değiştirmeye kalkarsan, hayal kırıklığına uğrarsın.

İleride Galatasaray’la ilgili planınız var mı?

Ben, Galatasaray ve Türk futbol tarihinde devrim yapmış bir takımda oynadım. Şuanda o takımda oynayanlardan bazıları da hocalık yapıyor. Açıkçası bu adamların yönetimde ve kulüpte istenmediğini düşünüyorum. Teknik adam veya yardımcı olarak; Bülent korkmaz, Ümit Davala, Hagi en zor zamanlarda kulübe çağrıldılar. Bu tür oyuncular yönetim kısmına zaten hiç düşünülmedi. İşin o tarafıyla ilgili ben bu oyuncuların istenilmediğini düşünüyorum. Bu insanlar futbol şube sorumlusu olsun demiyorum, resmi olmadan transfer ve diğer sportif konularda bu adamların fikirlerinden düşüncelerinden bile yararlanılmıyor. Bülent Korkmaz, Ümit Davala, Ergün Penbe, Hasan Şaş, Okan Buruk ve aklıma gelmeyen bir sürü insanlar Türk futbol tarihini değiştirdiler. Bunu yapmış adamların hiç birini yanlarına bile yaklaştırmıyorlar. Kendi tercihleri ancak kaybeden yine onlar olacak. Ben isteseydim 2006'dan beri bir çok tecrübeli hocayla birlikte çalışırdım. Teknik adamlık gibi bir düşüncem yok.

Blackburn Rovers’a transfer olduktan sonra Fatih hoca sizi ve bazı eskileri takıma geri çağırdı, ancak oynatılmadınız. Kırgınlık var mı?

Ben İngiltere’de takımın ortamı, ligin güzelliği, sistemin işleyişi anlamında çok rahattım. Normal şartlarda kimse Premier Ligi bırakıp gelmez, ben sırf Fatih hoca ve Galatasaray için geri döndüm. Geldikten kısa bir süre sonra işler iyi gitmiyor diye Fatih hoca ve yönetimin aldığı kararla kadro dışı bırakıldık. Bize de antrenmanlara çıkacaksınız denildi. Bırakın antrenmanları, aynı saatte yemek bile yedirtmediler. Bizim kırıldığımız nokta buydu. Kulübe kırgınlık yoktu, ancak o dönemki temsilcilerine kırıldık.

15 Temmuz’u nereden öğrendiniz, ilk duyduğunuzda duygu ve düşünceleriniz nelerdi?

Ailemle birlikte tatildeyken basından öğrendim, ilk görünce inanamadık. Terör saldırısı olduğunu düşündük, sonrasını görünce şok olduk. Ben 1980 darbesinde çocuktum, gözümün önünde bir mühendis silahla vurularak öldürüldü, o anı asla unutamıyorum. Burada yüzlerce insanımız şehit oldu. Tanklar, savaş uçakları, resmen bir savaş ortamıydı. Allah’tan milletin dirayeti, özellikle Cumhurbaşkanı’mızın dik duruşuyla bu işi atlattık.

Referandumdan ‘’Evet’’ çıkması halinde sizce Türkiye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?

Ben zaten daha öncelerden ‘’Evet’’ dediğimi söylemiştim. Evet demek için en önemli sebeplerden biri de; referandumla alakası olmayan gibi gözüken birçok yabancı ülkenin basın ve yöneticilerinin tavırları ve tutumları. Bir diğeri de ülkede koalisyon dönemlerinin ardından ülkedeki istikrara bakıyorum. Son 15 yılda ülkemizin kazanımlarının daha da artacağına inanıyorum. 15 yılda yapılan işlerin daha erken süreçte yapılacağını düşünüyorum. Ben, koalisyon dönemini yaşamış biriyim, o sıkıntıları gördüm. 7 Haziran 2016 seçimlerde yaşadığımız sıkıntılı ortamın 1 Kasım’dan sonra nasıl rayına oturduğunu gördüm. Ülkenin yakaladığı ivme ve değişime bakıyorum. Hiç kimse bu milletin ferasetin sorgulamasın. O cahil diye aşağılanan insanların bile kimin ne olduğunu içten duygularla anlayabilme yeteneği var. Bu insanlar Erdoğan’ı kendine yakın görüyor. O yüzden halkın oy vermesi çok normal.

Son olarak Hakan Şükür ve Arif Erdem ile ilgili ne söylemek istersiniz?

Bu ülkeden giderek en büyük hatayı yaptılar ve suçlarını kabul ediyor pozisyonuna düştüler. Ülke dışına kaçtıkları için bu durumun açıklamasını yapamazlar. Örneğin Uğur Tütüneker yurtdışındaydı. Ama o Türkiye’ye döndü ve adaletin karşısına alnı ak bir şekilde çıktı. Sonrasında ise hayatı normale döndü. Benim düşüncem, Hakan’la Arif eğer yurt dışına kaçmayıp adalet karşısına çıksalardı, vatan haini damgasını yemezlerdi. 

Ahmet Aydemir -Türkiye gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.