SAĞLIK - 17 Mayıs 2022 Salı 11:15

'Hareketsiz yaşam obeziteyi çığ gibi büyütüyor'

A
A
A
'Hareketsiz yaşam obeziteyi çığ gibi büyütüyor'

Günümüzün en önemli sağlık problemlerinden biri olan obezitede Türkiye’nin dünya listelerinde üst sıralarda yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Ünal, “ Obezite çığ gibi artıyor. Hareketsizlik bu problemin altında yatan en temel faktörlerden biridir” dedi.

İstanbul Yeni Üniversitesi ve Türk Fizyolojik Bilimler Derneği’nin iş birliği ile üniversitenin Cevizlibağ’daki kampüsünde gerçekleştirilen 8. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu’nda uzmanlar egzersizin insan fizyolojisine etkilerini ele aldı. Genetik kodlamadaki şifrelerin açılıp, açılmamasında yapılan egzersizin çok etkili olduğunu kaydeden uzmanlar, insan vücudunun harekete göre bir dizayn içinde olduğuna dikkat çekti.

Hareketsizlikle birlikte boyun tutulması, bel tutulması, eklemlerin hareket edemez hale gelmesi, esnekliğin ve dayanıklılığın azalması gibi sağlık problemlerinin meydana geldiğini aktaran Prof. Dr. Mehmet Ünal, hareketsiz yaşamın bir diğer sonucunun ise tip2 diyabet, hipertansiyon, kalp yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açan obezite olduğunu söyledi. Türkiye’de obezite oranının son zamanlarda oldukça arttığına dikkat çeken Ünal, haftada en az üç gün ve 50-60 dakika egzersiz yapılması önerisinde bulundu.

Sempozyumda vücudun genetik yapılanmasını ve epigenetik faktörlerin yaşamı nasıl etkilediğinin incelendiğini aktaran İstanbul Yeni Yüzyıl ÜniversitesiSağlık Bilimleri Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ünal, Egzersiz Fizyolojisi’ni şu ifadelerle tanımladı:

“İnsan fizyolojisi canlıların yaşamsal fonksiyonlarını inceleyen bilim dalıdır. Günlük yaşamımızda istirahat ederken, vücudumuzdaki sistemler bize hizmet ediyor olabilir. Ancak bir fiziksel aktivite esnasında o sistemlerimiz aynı şeklide cevap verebiliyor mu? Yani bir stres esnasında o stresle karşılaşan vücut, buna ne kadar cevap veriyor, fizyolojik sınırlar içerisinde ne kadar müsaade ediliyor? Egzersiz Fizyoloji bunları inceleyen bir bilim dalıdır.”

“İnaktivasyon problemi görülmeye başlıyor”

Hareketsizliğin neden olduğu sağlık sorunlarına değinen Prof. Dr. Ünal, “Hareket halindeki bir organizmayı masa başına oturtarak bütün hareketleri kısıtlıyorsunuz. Böylece inaktivasyon problemi görülmeye başlıyor. Boyun tutulmasına, bel tutulmasına neden oluyor. Eklemlerimiz hareket edemez hale geliyor. Esnekliğimiz ve dayanıklılığımız azalıyor. Bunların oluşturduğu sağlık problemleri de peşinden geliyor” diye konuştu.

“Obezite çığ gibi artıyor”

Obezite oranlarında Türkiye’nin dünyada ilk üçe giren ülkelerden biri olduğunu belirten Ünal,“Obezite için hareketsizlik en temel olay. Ancak hareketsizlik kadar yanlış beslenme de önemli bir etken. Onun için dengeli ve yeterli beslenmeyi ve fiziksel aktiviteyi yaşamımıza mutlaka yerleştirmeliyiz. Yapılan araştırmalar da gösteriyor ki yanlış besleme ve hareketsiz yaşam nedeniyle obezite çığ gibi artıyor. Nitekim bu durum da tip2 diyabet, hipertansiyon, kalp yetmezliği gibi obezite kaynaklı onlarca hastalığa yol açıyor” şeklinde konuştu.

“Haftada en az üç gün egzersiz yapılmalı”

İnsanların egzersizi yaşamlarının bir parçası haline getirmesi gerektiğini ifade eden Ünal, “Planlı, programlı, düzenli egzersizler yapılmalı. Haftada en az üç gün ve 50-60 dakika egzersiz yapılmalı. Egzersiz yapmaya başlamadan önce muhakkak bir hekim kontrolünden geçilmeli. Hekim onayından sonra da vücut için uygun olan egzersiz yapılmalı” dedi.

“Doğru nefes almayı bilmiyoruz”

Sempozyumda solunum egzersizine de dikkat çektiklerini söyleyen Ünal, “Günlük yaşamımızda nefes alıp, vermeyi bilmiyoruz. Yüzeysel nefes alıyoruz. Derin nefes almıyoruz. Böylece solumum patenti normal işlemediği için vücudun diğer bütün sistemleri bundan etkileniyor. Onun için doğru soluk alıp, vermemiz lazım. Sadece göğüs kafesi ile değil diyaframı da katarak nefes alıp vermeyi bilmemiz lazım. Sakin, derin ve dingin nefes almayı bilmeliyiz. Bunları yaşamımızın içine oturtmalıyız ve bunu farkında olmadan yapıyor olmamız lazım” diye konuştu.

Sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşegül Topal Sarıkaya ise şu ifadelerde bulundu:

“Fiziksel aktivite sağlıklı yaşamanın en önemli faktörlerinden biridir. Beslenme de fiziksel aktivitenin optimal düzeye çıkabilmesi için çeşitli moleküler unsurları destekleyen bir aktör. Epigenetik ise günümüze artık kalıtımın sadece DNA dizilimi ile olmadığı, DNA’daki çeşitli modifikasyonların da etkili olduğunu gösterdi. Sonuçta fiziksel aktivite, nutrogenetik ve beslenme yeni bir alanın çıkmasına neden oldu. Bu alanda son yıllarda artan çalışmalar bulunmaktadır. Fiziksel aktivite ve beslenme bir insanın fenotip ve genotipini etkileyen en önemli çevresel unsurlardır. Bu faktörlerin egzersizle ilişkisini ortaya koyduğumuzda bizler sağlıklı yaşamak için bir kombinasyon ortaya koyabiliriz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Yolda yatan köpeğin üzerinden otomobili ile geçti Sakarya’nın Karasu ilçesinde bir otomobilin yolda yatan köpeğin üzerinden geçip yoluna devam ettiği anlar güvenlik kameralarına yansıdı. Ezilen köpeğin sahibi ve mahalle sakinleri, yaşanan acı olaya tepki gösterdi. Olay, Karasu Yalı Mahallesi Barbaros Caddesi üzerinde meydana geldi. Mahalle sakinlerinden Güler Yaşar’ın sahibi olduğu köpek, yol kenarında yattığı sırada bir arabanın üzerinden geçmesi sebebiyle yaralandı. Ayakları kırılan köpek, Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ne ait Rehabilitasyon Merkezi’nde tedavi altına alındı. Otomobil sürücüsünün, köpeğin üzerinden geçerek hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ettiği anlar güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, üzerinden otomobil geçen köpeğin acı içerisinde yerde kıvrandığı anlar yer aldı. "Hızlı gelse, fren yapamasa kaza deriz ama öyle bir şey olmadı" Yaşanan olaya mahalle sakinleri ve köpeğin sahibi Güler Yaşar tepki gösterdi. Yaşar, “Köpek yol kenarında yatıyordu, araba 14.58’de köpeğin üzerinden geçmiş. Tümseğin üzerinden geçtikten sonra hiç fren yapmadan geçti, hiç durmadı. Köpeğin sesini duyunca aşağıya indik, tedaviye gönderdik. Hızla gelip çarpmıyor. Yavaş yavaş geliyor, üzerinden geçiyor. Mahalle içinde çocuklar var, yaşlılar var. Bir hayvanın üzerinden geçiyor ve durmuyor. Tepkimiz bu yüzden. Telefonuna mı bakıyordu, önündeki hayvanı görmüyor. Nereye bakıyordu? Hızlı gelse, fren yapamasa kaza deriz. Öyle bir şey de olmadı” diye konuştu.
İstanbul Dilan Polat mahkemede gözyaşlarına boğuldu Sosyal medya fenomeni Banu Parlak’ın güzellik merkezinin kurşunlanmasına ilişkin açılan dava kapsamında Dilan ve Engin Polat çifti savunma yaptı. Dilan Polat’ın savunması sırasında sık sık ağladığı görüldü. Bahçeşehir 1. Kısım Doğa Parkı’nda bulunan sosyal medya fenomeni Banu Parlak’a ait güzellik merkezi 1 Ekim 2023 günü saat 02.00 ve 04.30 sıralarında motosikletli şüphelilerce kurşunlanmıştı. Olaya ilişkin hazırlanan iddianame kapsamında Dilan ve Engin Polat çiftinin de ‘azmettirme’ suçundan cezalandırılması istenen davanın görülmesine bugün Küçükçekmece Adliyesi’nde başlandı. Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, sanıklar Dilan, Engin ve Sezgin Polat ile müşteki Banu Parlak hazır bulundu. Duruşmaya taraf avukatları da katıldı. Duruşmada kimlik tespiti esnasında Engin Polat “aylık ortalama gelirim 200 bin” dedi. Dilan Polat da aylık gelirinin 200 bin TL olduğunu söyledi. Engin Polat duruşma salonunda küçük oğlu ile telefonda konuşup konuşamayacağını sorarak “6 aydır konuşmuyoruz” dedi. Hakim bu talebin üzerine “her türlü temas yasak” dedi. Dilan Polat ise ağlayarak duruşma salonuna girdi ve eşinin elini tuttu. Polat, duruşma salonunun izleyici kısmında oturan kızının da elini tutmak istedi ancak jandarma izin vermedi. Dilan Polat kızına sık sık “Kızım seni çok seviyorum, hepsi geçecek, yapmadık biz yapmadık” dedi. Sanık Polat duruşma salonunda göz yaşlarına hakim olamadı. Dilan Polat savunmasında “Ben Banu Parlak’ı tanırım kendisi 6 yıllık arkadaşım. Küsüp barıştığımız dönemler oluyordu. İş yeri kurşunlanmadan önce işleri konusunda benden yardım destek istemişti. Ben de kendisine seve seve yardım edeceğimi söyledim. Daha sonra sosyal medyada haberleri görünce haberim oldu. Can güvenliğinin olmadığını ve bizi sorumlu tuttuğuna dair paylaşımlar gördüm. O ana kadar aramızda problem yoktu. İş yerinin kurşunlandığını da basın ve sosyal medyadan öğrendim. Bu sırada yargılandığımız kişilerle de hiçbir bağlantımız yoktur. Daltonlar çetesi eşimi ve beni de tehdit etmiştir. Bununla alakalı mesajlar da mevcut” dedi. Polat savunması sırasında da zaman zaman duygulanarak ağladı. Dilan Polat savunmasının devamında “Can Dalton bana senin namusunu elinden alacağım diye mesajlar da iletmişti. Bizi tehdit eden kişilerle aynı dosyada neden yargılanıyoruz bilmiyorum. Gürcistan’a 2018-2019 yıllarında hamilelik dönemimde gittim. Yemek yedim ziyaret ettim döndüm. Sosyal medyada ön planda bir hayat yaşıyorum. Maddi durumumuzun iyi olmasından dolayı farklı yollarla Halil İbrahim Kalkan’ın haraç kesmek istediğini düşünüyorum. Pendik şubemize giderek tabelaları indirin demişti. Çalışanların elinde ses kayıtları da mevcut. Benim Banu Parlak ile husumetim yoktu. Neden böyle bir konuda beni ve ailemi hedef gösterdi anlamıyorum. Dosyada bahsi geçen kimseyi aile üyelerim dışında yani tanımıyorum. Video için de ben sosyal medyada o dönemde aleyhime paylaşımlar yapılıyordu. Çocuklarım ve ailem için. Kafam çok karışıktı herkes saldırı halindeydi. Suçlamayı kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı. Dilan Polat müşteki avukatının “tedbir kararının anasını danasını göreceksin sözlerini kime söylediniz sorusu üzerine “ Benim orada direkt muhatabım yoktu. Kara para aklandığımıza, illegal işler yaptığımıza dair paylaşımlar yapılıyordu. Genel söyledim” dedi. Engin Polat ise savunmasında “Banu Parlak’ı tanımam. Görüşmüşlüğüm yoktur. Bir gün sosyal medyada ‘benim başıma bir şey gelirse Dilan ve Engin Polat sorumludur’ diye açıklamalar yapıyor. Ben de eşime ‘bu kadın senin arkadaşın değil mi neden böyle yapıyor ara kendisi ile görüş’ dedim. Eşim ‘ben aramam dedi’ ben de üzerine düşmedim. Ama karım iyi niyetli olarak aramış benim sonradan haberim oldu. O ara çok mesele vardı. Kara para aklama. Onun da gerçek olmadığını yakında göreceğiz. Bu arkadaşın dükkanı kurşunlanmış. Akabinde bizden şikayetçi olmuş. İfadeye çağırdılar gittik. Olay bundan ibaret bizim hiç kimse ile bir alakamız yok. Ben diğer sanıkların olduğunu bu mahkemede öğrendim şu an. Yalancı tanık Halil İbrahim Kalkan, bizi tehdit edip şubelerimizi arayıp Sezgin ve Engin Polat ile görüşeceğim diyerek tehdit ediyordu. Bu daha önceden de başımıza geldi. ‘Onları şöyle yapacağım böyle yapacağım, bu tabelaları indirin bundan sonra burada Dilan Polat yazmayacak Halil İbrahim Kalkan yazacak’ diyormuş. 2-3 ay devam etti. Biz telefon sapığı diye dikkate almadık. Lakin bir gün Pendik şubemize gidip tehditte bulunmuş. Babama ‘bu böyle olmaz gidelim şikayetçi olalım fiziken de üzerimize gelmeye başladı’ dedim. Gayrettepe’ye gidip şikayetçi olduk. Açılan davalar sonucu bu şahıs ceza aldı öyle biliyorum. Bu şahıs ‘ben Sezgin Polat’a 500 bin TL borç verdim bunu almak için arıyorum’ diye kılıf uydurmuş. Bu kılıfına daha sonra Banu Parlak’ı ekledi. Güya Banu Parlak’ın vurulmasını istemişiz karşılığında para teklif etmişiz. Yalancı bir tanıktır" şeklinde konuştu. Gürcistan ile hiçbir bağlantısının olmadığını söyleyen Engin Polat, "Bağlantımı bırakın orada olan birini 1 kere bile telefon ile aramadım. Gürcistan’a 4-5 sene evvel 6 aile çift olarak tatile gittik” dedi. Engin Polat devamında “Ben Daltonlar çetesini de tanımam. 2 ay önce gazete okurken öğrendim. Can Dalton daha önce eşimi tehdit etmişti. 2 dükkanım 3 ayrı zaman diliminde kurşunlandı. Ben de bunun üzerine şerefsizler diyerek video paylaştım. Bu adam daha sonra bana yanıt verdi. ‘Bundan sonraki mermi sana’ diye cevap verdi. Bu dosyada iftiraya uğradık. Ticari itibarımız zedelendi. Beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum. Yalanın ve iftiranın delili olmaz. Ben ve ailemde en ufacık bir delil bulunursa her türlü cezaya razıyım” şeklinde konuştu. Müşteki avukatının sorusu üzerine Engin Polat “Emirhan Döner diye birini tanımıyorum böyle biri ile görüşmedim. Fatih Gezer benim çocukluk arkadaşımdır. Cezaevinden beni aradı. Medyada dükkanımızın kurşunlandığını görmüş. Bana kendi çabasıyla yardımcı olmaya çalıştı şunu tanıyorum bunu tanıyorum diye ama konuşmada Daltonlar çetesi adı geçmedi” dedi. Duruşma Engin Polat’ın babası Sezgin Polat’ın savunması ile devam ediyor.