ASAYİŞ - 13 Eylül 2021 Pazartesi 15:15

Havai fişek fabrikasındaki sabotaj iddiasına MİT’ten cevap

A
A
A
Havai fişek fabrikasındaki sabotaj iddiasına MİT’ten cevap

Sakarya’nın Hendek ilçesinde havai fişek fabrikasında 7 kişinin hayatını kaybettiği, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin sabotaj iddiaları mahkeme heyetinin isteği üzerine Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından araştırıldı. MİT tarafından mahkemeye gönderilen cevap yazısında, patlamaya ilişkin bir sabotaj ihbarının olmadığı belirtildi.

Hendek ilçesi Yukarıçalıca Mahallesi mevkiinde yaklaşık 15 dönüm üzerine kurulu havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020'de saat 11.15'te meydana gelen ve yaklaşık 50 kilometre mesafeden dahi duyulan patlamalarda 7 kişi hayatını kaybederken, 127 kişi de yaralanmıştı. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile Hendek Cumhuriyet Başsavcılığınca patlamayla alakalı soruşturma başlatılmıştı. Soruşturmayı yürüten Hendek Cumhuriyet Başsavcılığınca olaya ilişkin hazırlanan fezleke Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş, hazırlanan 27 sayfalık iddianame Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilirken, 7 sanık hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti.

Sabotaj iddiasına MİT’ten cevap

Sakarya Ağır Ceza Mahkemeleri salonunda devam eden davaya tutuklu sanıklar fabrika sahiplerinden Y.C. ile H.A.V. ve tutuksuz sanıklar E.Ö., A.A., A.R.E.C., A.B. ve A.Ç. ile taraf avukatları katıldı. Kimlik kontrolü sonrasında duruşmada celse arasında gelen belgeleri zapta geçiren mahkeme heyeti, geçen celsede ara kararda herhangi bir ‘sabotaj’ iddiasının kendilerine ulaşıp ulaşmadığını MİT’e bildirmişti. Bunun üzerine MİT’ten mahkeme heyetine kendilerine ulaşan patlamaya ilişkin herhangi bir sabotaj ihbarının olmadığı belirtildi. Tutuklu fabrika sahibi Y.C., mahkemenin ikinci celsesinde verdiği savunmasında, “Bu olayın sabotaj olabileceğini belirttim. Fabrikamız standartlara uygun şekilde yapılmıştır. İlk patlama ile ikinci arasında 500-600 metre mesafe vardır. Bu yüzden ilk günlerden bu yana bu olayın sabotaj olabileceğini söyledim. Gözaltına alınana kadar oradan ayrılmadım” ifadelerine yer vermişti.

"Patlama sonrasında kulaklarım 1 hafta duymadı"

Patlama esnasında fabrikada bulunan Oktay T. duruşmada, “Patlama anında fabrikadaydım. Patlamadan sonra 1 hafta kulaklarım duymadı. Fitil bölümünde çalışırken bize yanmaz kıyafet verdiler ama kıyafet bez parçası olduğu için kendiliğinden bile yanıyordu. Herkesten şikayetçiyim” dedi.

Mahkemede dinlenen tanık Remzi Ö., sanık iş güvenliği uzmanı A.B.’nin 4 senedir firmalarında, 18 aydır da havai fişek fabrikasında görev yaptığını ifade ederek, 21 Mayıs 2020’de izne ayrılmak istediğini ve fabrikada yaşadığı sorundan dolayı istifa etmek istediğini söyledi. Remzi Ö., “İhbar süresini doldurmak istiyor musun diye sorduğumda evet cevabını verdi ve hesaplamaya göre ihbar süresi 7 Temmuz’da bitiyor ve bundan kendisinin de haberi vardı. Firma olarak 5-6 senedir fabrikayla çalışıyoruz. Sanık A.B.'nin bir uyarısını sen bizden daha mı iyi biliyorsun diye terslemişler. A.B.'de de bunu bana söyledi. Sanık H.A.V. ile görüştüm ve böyle bir şey yapamazsınız, A.B.’nin dediklerini yapmak zorundasınız dedim. Genelde muhatabım H.A.V. olduğu için onunla görüştüm” diye konuştu.

"Denetim yapılmadan önce haber gelirdi"

Tanık Muhsin G., “Fabrikada işçiydim. 2015 yılından beri çalışıyorum, patlamayla karşılaştım. Hep fitil bölümünde çalıştım. Ustabaşımız Ceyhun T.’den emir alıyorduk. Başka kimseden emir almıyorduk. Bizim bölümümüzde fazla üretim için herhangi bir baskıyla karşılaşmadık. Eğitimlerimiz ise yemekhanede yapılıyordu” derken, tanık Remzi Y. ise, “Fabrikada işçi olarak sarma bölümünde çalışıyordum. Son zamanlarda olumsuz herhangi bir durum yaşamadık. Kıyafetlerin hepsini temin ediyorlardı. Biz bu ekipmanları Asiye A.’dan alıyorduk. Bizim bölümümüzde baskı ile ilgili bir durum söz konusu değil. İş güvenliği ile ilgili eğitimi yemekhanede iş güvenliği uzmanından aldık. Üretim ile ilgili emirleri Asiye A.’dan alıyorduk ama bize söylediği şeyler kaza olmaması için gereken şeylerdi. Fazla üretimle ilgili bize bir baskı yapmadı. Denetim yapılmadan 2-3 gün önceden haber gelirdi” şeklinde konuştu.

Burak Can Tokyürek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu "Rüzgarlı havalar yüz felcine neden olabilir" Yüz felcinin herhangi bir yaş aralığı, cinsiyet ve kritere bağlı olmadan herkeste görülebileceği uyarısında bulunan Fizyoterapist Berkay Eren, “Soğuk hava, rüzgarlı olan günler ve mevsim geçişleri, yüz bölgesindeki sinirleri olumsuz etkileyerek yüz felcine neden olabilir” dedi. Yüz felcinin, insan beyninde sinirsel uyarıları ileten ve yüzdeki mimik kaslarının hareketlerini sağlayan fasiyal sinirin çeşitli nedenlerle etkilenmesi ile ortaya çıkan, yüz hareketlerinde azalma meydana getiren bir rahatsızlık olduğunu söyleyen Medical Park Ordu Hastanesi’nden Fizyoterapist Berkay Eren bilgilendirmede bulundu. “Mevsim geçişleri en riskli dönemler” Yüz felci için herhangi bir yaş aralığı, cinsiyet vs. gibi kriterler olmadığının altını çizen Fzt. Eren, “Yüz felci herkeste görülebilir. Özellikle soğuk hava, rüzgârlı olan günler ve mevsim geçişleri yüz felci için en riskli dönemlerdir. Genellikle yüzün bir tarafı etkilenirken nadir olarak iki taraf da etkilenebilmektedir” diye konuştu. “Hangi nedenle ortaya çıktığının anlaşılması tedavi için önemli” Yüz felci tanısı koyulurken santral (beyinsel) problemlere mi bağlı olduğu yoksa periferik (kulak ve boyun hastalıkları) bir nedenle mi olduğunun anlaşılmasının, tedavinin planlanması açısından oldukça önemli olduğunu söyleyen Eren, “Santral nedenli yüz felçleri daha nadir görülürken periferik nedenli yüz felçleri daha sık görülmektedir. Etkilenen tarafta sadece ağız çevresinde kayma ve güçsüzlük olması bu durumun santral (beyin) nedenli olduğunu düşündürür ve sebebinin nöroloji uzmanı tarafından araştırılması gerekir. Periferik bir nedenle oluşan yüz felcinde ise yüzün etkilenen tarafında alın hareketleri, göz hareketleri, burun kanadı ve ağız hareketleri tümden bozulmaktadır. En sık görülen türü ‘Bell paralizisi’dir” ifadelerini kullandı. “Bell paralizisi ani başlar, hızlı ilerler” Bell paralizisinin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte viral sebeplerin neden olabileceğini söyleyen Fzt. Berkay Eren, “Bell paralizisi genelde ani bir şekilde başlar ve hızlı ilerler. Kısmi felç olarak başlayıp hızla tam bir yüz felcine de dönebilmektedir. Hastalarda yüz felci dışında başka bir fonksiyon bozukluğu ve muayene bulgusu genellikle görülmez. Hastaların yüzde 85-90’ı zamanla tamamen düzelmektedir ve iyileşme süreci felcin şiddeti ile orantılı olarak 1 ay ile 1 yıl arasında değişebilmektedir” şeklinde konuştu. “Şeker hastaları, hamileliğinin son dönemindekiler ve ileri yaştakiler risk altında” Şeker hastalarının, ileri yaş grupları ve hamileliğin son dönemlerindeki bireylerin ekstra risk altında olduğunu ve daha dikkatli olmaları gerektiğini söyleyen Fzt. Eren, tedavi yöntemleri hakkında şunları söyledi: “Soğuk hava, rüzgârlı olan günler ve mevsim geçişleri yüz felci için en riskli dönemlerdir. Bu sebeple, Bell paralizisi genellikle kış ve bahar aylarında daha sık görülmektedir. Sebebe bağlı olarak tedavi süreci değişim göstermektedir. Doktor tarafından yapılan kulak burun boğaz veya nörolojik muayene ile felcin sebebi anlaşılarak tedavi planlaması yapılmalıdır. Hastaya koyulan tanı Bell paralizisi ise kortizon ve antiviral ilaçlar ile medikal tedaviye başlanır. Bunun yanı sıra yüz kaslarını güçlendirmek ve sinirsel iletimi düzeltmek için ise hastanın bir an önce fizik tedaviye başlanması önerilmelidir. Fizik tedavide, elektroterapi uygulamaları, sıcak uygulamalar, masaj ve kişiye özel egzersiz programı gibi tedavi modaliteleri uygulanır ve doktor gözetiminde hastanın takipleri düzenli olarak yapılır. Tam düzelme sağlanamayan hastalar ise, göz kapağının ve çarpık gülümsemenin düzeltilmesi amacıyla Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi’ye yönlendirilir.”
Bilecik Turizm Haftası çeşitli etkinliklerle kutlandı Bilecik’te Turizm Haftası çeşitli etkinliklerle kutlandı. Bilecik Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki kutlamalara, Vali Şefik Aygöl, Belediye Başkan Yardımcısı Yaşar Külhan, Bilecik Emniyet Müdürü Beyti Kalaycı, İl Kültür ve Turizm Müdürü Serkan Bircan, öğretim üyeleri, öğrenciler ve vatandaşlar katılım gösterdi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program akışı tanıtım filminin sunumuyla devam etti. Günün anlam ve önemine binaen konuşmasını gerçekleştiren Kültür ve Turizm Müdürü Serkan Bircan, ‘’Toplumda turizm bilincini geliştirmek, iç turizmi canlandırmak, halkın turizm hareketlerine katılımını sağlamak, turizm ve kültür değerlerini tanıtmak, yaşatmak ve turizmi geliştirmek amacıyla, her yıl 15- 22 Nisan tarihleri arasında kutlanan ve bu yıl 48’incisinin düzenlendiği ‘Turizm Haftası’ programımıza hepiniz hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Zengin kültürel varlıkları, eşsiz doğası, köklü geçmişe sahip kültür ve sanat yapısı ile turizmin her çeşidine imkan sağlayan ve binlerce yıllık geçmişiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapan kadim şehrimiz Bilecik’i tüm bu taşıdığı önemli misyon ile yaşanabilir bir şehir, sağlıklı bir toplum, kültür ve turizm şehri olarak görmekteyiz. Marmara’nın incisi, taşı mermer, toprağı seramik, yaprağı ipek, Şeyh Edebali Diyarı, dirilişin, kuruluşun ve kurtuluşun şehri olan Bilecik, kültür ve inanç turizminin yanı sıra; tarih turizmi, doğa turizmi, sağlık turizmi, ekstrem spor turizmi, agro turizm, eko turizm, tatuta turizmi, fuar ve kongre turizmi gibi pek çok alanda büyük bir potansiyeli içerisinde barındırmaktadır’’ dedi. ‘Yıl içerisinde 1,5 milyona yakın ziyaretçimizi ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz’ Sözlerine devam eden İl Müdürü Bircan, ‘’İlimizin manevi mimarı Şeyh Edebali Hazretlerinin “Geçmişini Bilmeyen Geleceğe Yön Veremez, İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın” şiarı ile ortak kültür mirasımızı da yaşatmak için gayret gösteriyoruz. Somut olmayan kültürel miras envanteri unsuru olan ve 740 yıldır aynı ruhla ve inançla yaşatılan ‘Ertuğrul Gazi’yi Anma Söğüt Yörük Şenliklerimiz’ başta olmak üzere kuruluş ve kurtuluşun şehri Bilecik’e dünyanın birçok noktasından yıl içerisinde 1,5 milyona yakın ziyaretçimizi ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Yılda 200 bin otel konaklama kapasitesine, gün içerisinde ortalama 40 bin araç trafiğine, çevresinde yaklaşık 25 milyon nüfusa, 4 bölge 4 iklim kuşağında bulunan Şehrimiz, Turizm Yatırımlarımızı ve yerli ve yabancı ziyaretçilerimiz tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Bu duygu ve düşüncelerle; ilimizin turizmdeki başarı tablosunda imzası olan başta sektör çalışanları olmak üzere, tüm turizm paydaşlarımızın Turizm Haftası’nı kutluyor, verimli bir turizm sezonu geçirilmesini diliyorum’’ dedi. İl Kültür ve Turizm Müdürü Serkan Bircan’ın konuşmasının ardından, şiirlerin okunması, halk oyunları ekibinin gösterisi, canlı müzik, Yavuz Selim Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi gösterisi ve mezuniyet töreni ile devam eden Turizm Haftası programı, sergilerin gezilmesi ile son buldu.
Denizli Ters laleler bu yıl açmadı Denizli’nin Bozkurt ilçesine bağlı Hayrettin Mahallesinde yetişen, ticaretinin yapılması ve güzelliğini herkesin görmesi için turizm faaliyetleri de başlanılan ters laleyi iklim değişikliği vurdu. Kış soğuğu ve kar yağışı olmayınca, laleler bu yıl açmadı. Türkiye’deki ender çiçeklerden olan ve Bozkurt ilçesine bağlı Hayrettin Mahallesinde de bolca yetişen Ters laleler, iklim değişikliğine yenildi. Ters laleler, Ekim, Kasım aylarında 1400 rakımlı mahallede toprak sıcaklığının -15, -20’lere düşmemesi nedeniyle geçen yıl olduğu gibi bu yıl da açmadı. Halk arasında ağlayan gelin, Kerbale çiçeği veya Tuşaya isimleriyle bilinen 1878 yılında Bulgaristan Deliorman Bölgesinden göçen muhacirlerin yanlarında getirdikleri soğanlardan bütün mahalleye yayılan fotoğraf ve doğa tutkunlarının merakla beklediği Ters laleler bu yılda açmadı. Hayrettin Mahallesi Muhtarı Salih Aktaş, Ters lalenin soğuğu seven bir çiçek türü olduğunu söyledi. Muhtar Aktaş, ‘Ters lale soğuğu çok seven bir çiçek. Eksi 15’leri 20 leri görmesi gerekir toprakta. Onu da görmediği için son iki yıldır, pek açmıyor, istediğimiz verimi alamıyoruz. Ters lalelerin soğanlarını köstebek yemez. Bu bir nevi köstebek savar bir çiçektir. Atalarımızda buna sahip olmuşlar ama şu anda istediğimiz verim olmadığından mahallemizde çiçek olarak ta açmadı, üzgünüm. Ters laleye bizim lisanımızda ’Tuşaya’ denir. Hristiyanların kutsal saydığı bir çiçektir. Hz. İsa’nın vefatında bu çiçek boynunu yere eğdiğini, daha önceden yukarıya baktığını söylerler. Hristiyanlık alemi de çiçeği kutsal kabul ederler" diye konuştu.