SAĞLIK - 03 Temmuz 2019 Çarşamba 10:55

Hematoloji Uzmanı Tombak: 'KLL tedavileri ilerleyen dönemlerde kemoterapi ajanlarının yerini alacak'

A
A
A
Hematoloji Uzmanı Tombak: 'KLL tedavileri ilerleyen dönemlerde kemoterapi ajanlarının yerini alacak'

Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Anıl Tombak, kronik lenfösiter lösemi (KLL) hastalığında son dönemlerde çok büyük gelişmeler olduğunu belirterek, “Gerek kullanım kolaylıkları gerek yönetilebilir yan etkileri nedeniyle hedefe yönelik tedaviler KLL hastalarımızda adeta bir çığır açtı. Muhtemelen yakın zamanda olmasa da ilerleyen dönemlerde bu tedavilerin kemoterapi ajanlarının yerini alacağını düşünüyorum” dedi.

"5. Karadeniz Hematoloji Kongresi" Samsun’da gerçekleştirildi. 28-30 Haziran tarihlerinde bir otelde gerçekleştirilen kongrede Türkiye genelinden gelen alanında uzman akademisyenler katılımcılara bilgilendirici sunumlar gerçekleştirdi. Kongrede, sosyal ve tıp, lenfoma, kronik lenfösiter lösemi (KLL) gibi konular tartışıldı ve güncel tedaviler hakkında bilgiler verildi.

“KLL aslında bir kan kanseri çeşididir”

Kongreye konuşmacı olarak katılan Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Anıl Tombak, KLL hastalığı ve tedavisi hakkında bilgi verdi. KLL hastalığının bir çeşit lösemi olduğunu belirten Tombak, “Aslında bir kan kanseri çeşididir. KLL daha çok yaşlı grupta görülen bir hastalık. Gençlerde daha az görülür. Özellikle 65 yaş üzeri kişilerde görülür ve yaş ilerledikçe de görülme sıklığı artan bir hastalıktır. Yılda her 100 bin kişide yaklaşık 4-6 yeni vaka ortaya çıkmakta. Ortalama yaş 64-66 tır. Bu hastalık genellikle tesadüfen ortaya çıkmaktadır. Kanımızda bağışıklık sistemi hücrelerimiz bulunuyor. Bu bağışıklık hücrelerimizden bir tanesi de lenfositlerdir. Genelde hastalar tesadüfen herhangi bir sebepten dolayı kan sayımı yaptırdıklarında lenfosit denilen hücrelerin düzeyi 5 binin üzerinde çıkar. Bu devamlılık arz eder. Normalde daha düşük seviyelerdedir. 5 binin üzerinde çıktığı zaman devamlılık arz ettiğinde biz o zaman hastaya, lenfositleri de yükseltecek başka bir sebep yoksa kandan yapılan tetkiklerle KLL olduğunun adını koyarız” dedi.

“KLL çok yavaş seyirli bir hastalıktır”

Lösemi isminin insanları korkuttuğunu ifade eden Tombak, “Bu hastalığın evreleri var. Evre 0’dan evre 4’e kadar evreleme sistemi var. Ama çok yavaş seyirli bir hastalıktır. Hastalarımıza erken dönemde bazı belirtiler, bulgular olmadan tedavi vermeyiz. Sadece takip ederiz. Erken dönemde tedavi vermenin uzun vadede hiçbir faydası olmaz. Tam tersi alacağı ilaçlardan dolayı hastalar zarar görebilir. Uzun vadede de bir faydası olmaz. KLL’de tedavi vermemizi gerektiren durumları şöyle söyleyebiliriz: örneğin çok büyük lenf bezleri olabilir, dalak boyutları artabilir ve bu dalak boyutu çok büyük seviyelere ulaşabilir, karın içini doldurabilir, mideye ve başka iç organlara bası yapabilir. Daha ileri aşamalarında hastanın kan düzeyleri düşük olabilir. Pıhtılaşma hücresi dediğimiz hücrelerin sayısı azalabilir. O zaman zaten biz evre 3, evre 4 hastalıklar diye tabir ediyoruz. Ya da gece terlemesi, kilo kaybı gibi B belirtisi dediğimiz belirtilerle karşımıza gelebilirler. Genelde ileri yaşta tanı aldığı için bu hastaların başka ek hastalıkları da olabiliyor; şeker hastalığı, kalp problemleri, böbrek problemleri gibi” diye konuştu.

“KLL hastalığının tedavisinde büyük gelişmeler oldu”

KLL hastalığının tedavisinde son dönemlerde çok büyük gelişmelerin olduğuna dikkat çeken Tombak, “Günümüzde birçok alanda olduğu gibi bu alanda da çok modern ilaçlar çıktı. Bilim ilerliyor, teknoloji ilerliyor. Hem tablet olarak ağızdan alındığı için kullanım kolaylığı sağlayan hem de çok etkili birçok yeni molekül kullanıma girdi. Bu hedefe yönelik tedaviler KLL hastalarımızda adeta bir çığır açtı. Biz eskiden bu hastalarda tedavi vermek gerektiği durumlarda kemoterapi ilaçları kullanıyorduk. Sonra kemoterapi ilaçlarına bazı ajanlar eklendi. 2’li ve 3’lü tedavileri kullanmaya başladık. Her yeni gelişmeyle hastaların tedavi başarısı daha iyi oldu. Yaşam süreleri uzadı. Günümüzde ise daha kolay daha pratik kullanılan hatta tablet şeklinde kullanılan ilaçlar ortaya çıktı. Gerçekten çok fark oluşturmaya başladılar hastalığın tedavisinde. Kemoterapi ilaçlarını her hastamızda kullanamayabiliyoruz. Bu hastalar genellikle ileri yaşta olduğu için kemoterapi ilaçlarının ağır yan etkileri olabiliyor.

Hedefe yönelik ilaçlar, kemoterapilere göre gerçekten de bu anlamda çok üstün. Bizim ülkemizde de Avrupa’dan, Amerika’dan sonra rahatlıkla kullanabildiğimiz ilaçlar bunlar. Ancak bu ilaçlar gelişmiş ülkelerde daha erken dönemlerde hastalığın daha 1. basamak tedavilerinde kullanılabilirken henüz Türkiye’de daha ileri aşamalarda kullanmakla beraber daha çok 3. ve 4. basamak gibi dönemlerde kullanıyoruz. Oysa bu ajanları daha erken dönemlerde kullanabilmek istiyoruz. Çünkü bilimsel araştırmalar şunu göstermiş ki; daha erken dönemlerde kullanıldığında bu tedavilerin etkinliği daha fazla oluyor. Mevcut daha önce kullanılan kemoterapi ajanlarını almış hastaların o kemoterapi ajanlarından dolayı yaşadığı yan etkileriyle karşılaşma ihtimalimiz daha az oluyor hatta olmuyor. Bu yeni ajanlardan biri ibrutinib diye bir molekül. Ülkemizde var. Hastalarımızda son yıllarda yaygın şekilde kullanılabilmekte. İbrutinib isimli molekül çoğu hastamıza faydası olan yan etkilerini kontrol altında tutabileceğimiz, tablet şeklinde kullanımı ile oldukça pratik olan bir molekül. Farklı hastalıklarda farklı dozlarda kullanılabiliyor. Çok nadiren kesmemiz gerekebiliyor bu ilaçları. Hastalarda fark oluşturuyor. Ülkemizde daha ileri basamaklarda kullanmamıza rağmen bu hastalarda bile başarılı sonuçlar elde edebildik. Daha erken basamaklarda kullanılabilirse eğer özellikle bazı genetik bozukluğu olan vakalarda çok daha etkili sonuçlar elde edebileceğiz. Son dönemlerde farklı ajanlarda çıktı, bunların özellikle kombinasyonları daha başarılı sonuçlar doğuracaktır” şeklinde konuştu.

“Yakın zamanda farklı moleküller de ortaya çıkacak”

Muhtemelen ilerleyen dönemlerde Türkiye’de de bu ilaçların kombinasyonlarını erken dönemlerde kullanabileceklerini aktaran Tombak, “Daha ileri basamaklarda kullandığımızda vakalarda, erken dönemlerde kullandığımızda çok daha başarılı sonuçlar elde edebileceğiz. Durumu oldukça ağır hastalarımızda çok büyük faydalarının olduğunu görmekteyiz. Yakın zamanda olmasa da ilerleyen dönemlerde kemoterapi ajanlarının da yerini alacağını düşündüğüm bu ilaçlar hastane yatış sürelerini de azaltıyor. Bu anlamda aslında maliyetleri de azaltmış oluyor dolayısıyla bu tedavilerin kullanılması hastane yatış sürelerini azaltarak ülkemiz ekonomisine de katkıda bulunmaktadır. Ne mutlu ki bize, böyle ilaçlara günümüzde ulaşabiliyoruz. Yakın zamanda farklı moleküller de ortaya çıkacak ve hastalarımızın tedavi başarısını daha da artıracağımız gibi kaliteli yaşam süresini de daha çok uzatabileceğimizi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.  

Barış Gök-Furkan Abrek Ünal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Kafe içindeki silahlı çatışma tarafları adliyeye sevk edildi Antalya’da bir kafenin iki ortağı arasındaki 2 milyon 750 bin TL’lik alacak verecek meselesinde çıkan anlaşmazlıkta çıkan, silah, bıçak sopalı kavganın tarafları toplam 25 kişi emniyetteki sorgularının ardından adliyeye sevk edildi. Durumu ağır olan 4 kişinin hastanede devam edilirken, şüphelilerden birinin tekerlekli sandalye ile götürülmesi dikkat çekti. Olay, geçtiğimiz Çarşamba günü Kepez ilçesi Yeni Mahalle Karatay Caddesi üzerindeki bir kafede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, kafenin iki ortağı arasında 2 milyon 750 bin TL’lik alacak verecek meselesi yüzünden anlaşmazlık çıktı. Ağız kavgası ile başlayan tartışma kısa sürede büyüdü ve şiddete dönüştü. Taraflar birbirine, bıçak, sopa, tabanca ve pompalı tüfekler saldırdı. 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yapılan ihbarla olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Yaralılar ambulanslarla hastaneye kaldırıldı, şüpheliler ise tek tek yakalandı. İşletmenin içi ve çevresi savaş alanına dönerken, polis tarafları güçlükle sakinleştirdi. Olay yerinde 6 tabanca, 1 pompalı, 6 bıçak, çok sayıda sopa ve 63 adet fişek ele geçirildi. 19 kişinin vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandığı belirlendi. Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, iki taraftan yaralılar dahil 29 şüpheliyi gözaltına aldı. İl Emniyet Müdürlüğü’ndeki ifadelerinin ardından sağlık kontrolünden geçirilen, 25 şüpheli adliyeye sevk edildi. Durumu ağır olan 4 şüphelinin ise hastanede tedavilerinin devam ettiği bildirildi. Adliyeye sevk edilen şüphelilerinden birinin tekerlekli sandalyede olması ise dikkat çekti. Olay anı ise çok sayıda vatandaşın cep telefonu ve güvenlik kamerasına yansıdı. Silahların konuştuğu görüntülerde taraflar arasındaki silahlı çatışma, birbirlerine sopa ile vurmaları, sandalye fırlatmaları polisin olayı ayırma çabası yer aldı.
İstanbul Erdem Karakoç: "Firavunların oyununu bozduk" Milliyetçi-Ülkücü camianın tanınan isimlerinden Erdem Karakoç, Topkapı Suriçi Sosyal Tesisleri’nde iftar verdi. Karakoç programda yaptığı konuşmada, 31 Mart yerel seçimlerine az bir zaman kaldığını belirterek, birlik ve beraberliğin önemine değindi. Topkapı Suriçi Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen iftar programında konuşan Erdem Karakoç, Ülkücü hareketin Türk milletinin milli ve manevi değerlerine bağlı olduğunu, bu nedenle bölücülüğe ve her türlü emperyalizme karşı çıktığını belirtti. Nihal Atsız’ın bir şiirini okuyarak sözlerine devam eden Karakoç, şöyle konuştu: "Ne Kafkaslımızı, ne Balkanlımızı, ne Güneydoğulumuzu ne de Kuzey Afrikalımızı ayrı görmedik. Birlikten yana olduk. Devleti bu birlikle kurduk. Bugün kavga sağcılar ve solcular arasında, laikler ve laik olmayanlar arasında yapılmıyor. Batılı merkezlerden beslenen mandacı zihniyetle buna direnen Türk milleti arasında yaşanmaktadır." Alparslan Türkeş’in yetiştirdiği bir nesil olduklarını belirten Karakoç, Mümtaz Turhan, Erol Güngör ve Seyit Ahmet Arvasi gibi büyük fikir adamlarının eserlerini okuyarak neyin mücadelesini verdiklerini öğrendiklerini, dost kimdir, düşman kimdir bunu iyi bellediklerini söyledi. Karakoç, "Türk milliyetçileri her türlü mandacı ve art niyetli girişimlere izin vermemiştir, vermeyecektir. Batı’dan destek alan Türk düşmanı, Firavunca planları bozmuştur yine bozacaktır" dedi. "Ülkücü davasına sevdalıdır" İftar yemeğinde bir konuşma yapan Ülkücü camianın tanınan isimlerinden Orhan Çakıroğlu, Ülkücünün kim olduğunu ve neyin kavgasını verdiğini anlattı. Ülkücünün ömrünü Peygamberimize adadığını, Turan davasını Peygamberimizin yoluyla aydınlattığını ifade eden Çakıroğlu, "Ülkücü kendi nefsini yok etmek için yola çıkmıştır. Ülkücü Allah dedi mi bir daha geri dönmez. Bu yolda ya öldürür ya da ölür" diye konuştu. Eski MHP Milletvekili Ahmet Çakar ise sözlerine her Ülkücünün bir hikâyesi olduğunu belirterek başladı. Türk milletinin bekası için mücadele verdiklerini ve bunu başardıklarını anlatan Çakar, "Mesele vatan, din ve millettir. Alparslan Türkeş bu mukaddes davaya bağlı bir nesil yetiştirdi" ifadelerini kullandı. Yazar Mahmut Yıldırım da eğitimin önemine değindiği konuşmasında, Ülkücülerin neyin mücadelesini verdiğini anlattı ve Ülkücülerin nerede nasıl davranacağını bilen şuurlu bir nesil olduğunu söyledi. İftar programında ayrıca, Hayrettin Alp bir şiir okudu, İsmet Koçak, Mustafa Can ve Perihan Durmaz da kısa konuşmalar yaptı.