EKONOMİ - 01 Ocak 2019 Salı 08:30

Her yıl 13 milyar lira cepten gidiyor

A
A
A
Her yıl 13 milyar lira cepten gidiyor

Yolcuların yurt dışında beraberinde getirdiği 1 milyon telefonun yüzde 80’i ticari amaçlı kullanılıyor. Kaçak yollarla sokulan 3,5 milyon cep telefonu IMEI numaraları kopyalanarak satışa sunuluyor. 20 milyon ikinci el telefon ise bir kuruş bile vermeden el değiştiriyor. Sonuç: 13 milyar lira vergi kaybı.

Cep telefonu pazarında kayıt dışılık devasa boyutlara ulaştı. Kaçak yollarla Türkiye’ye sokulan cep telefonu sayısı 3,5 milyonu buldu. Buna yurt dışından getirilenler ve ikinci el piyasasında dolaşınlar da eklendiğinde devletin yıllık vergi kaybının 13 milyar lirayı bulduğu tahmin ediliyor. İmar barışından 14 milyar lira, bedelli askerlikten 9 milyar lira gelir elde edildiği düşünüldüğünde önemli bir kalemin ıskalandığı ortaya çıkıyor.

KURDAKİ ARTIŞ SATIŞI DÜŞÜRDÜ
Mobil İletişim Araçları ve Bilgi Teknolojileri İş Adamları Derneği (MOBİSAD) Başkanı Mustafa Kemal Turnacı sektörün 2018 yılına iyi başladığını ancak kötü bitirdiğini söyledi. Kurda yaşanan yükseliş ve eylül ayında getirilen taksit sınırlandırmasıyla satışlarda 2017’ye göre yüzde 15 düşüş yaşandığını, buna karşın ciroların yüzde 12 arttığını ifade eden Turnacı, “10 aylık dönemde yaklaşık 8,3 milyon adet telefon satışı gerçekleştirildi. Bu satışlardan 20 milyar TL ciro elde edildi. Ancak kurdaki yükselişin etkisiyle ekim ayında adetsel olarak yaklaşık yüzde 36 küçülme ile ciro bazında yüzde 35 küçülme olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu azalış kasım ve aralık aylarında taksit uygulamasındaki iyileşme ile bir miktar yavaşlayacağını öngörüyoruz. Yılın son iki ayında pazardaki iyileşmeler neticesinde yılsonu itibariyle yaklaşık 10,5 milyon adet civarında satış gerçekleştirileceğini tahmin ediyoruz. 2017 verilerine bakacak olursak; 12 milyon 250 bin adet civarında, bir önceki yıla göre yüzde 6 oranında düşüş yaşanmıştı. Maalesef bu seneyi de adetsel daralma ile tamamlamış olacağız” dedi.
Fiyat artışlarının yolcunun beraberinde getirdiği telefonların sayısını da artırdığına dikkat çeken Turnacı şöyle devam etti:

1 MİLYON TELEFON YOLCU İLE GELDİ
“2017 yılında 800 bin adet civarında olan yolcu yanında gelen cihaz sayısının; 2018’de özellikle son dönemde döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve yüksek fiyat artışlarından dolayı bir milyon seviyesini aşacağını tahmin ediyoruz. Bu cihazların yalnızca yüzde 20’sini tüketicilerin kendi kullanımı için getirdiğini söyleyebiliriz. Yüzde 80’i bu işi ticari olarak yapıyor. Özellik hac mevsiminde IMEI kayıtlarında ciddi artışlar olduğunu görüyoruz. Yurt dışından gelen cep telefonlarını kaydettirmek için hacıların pasaportlarını kullanıyorlar. Hatta hacıların pasaportuna kayıt yaptırabilmek için para bile teklif ediyorlar. Yurt dışından daha çok 5-10 lira bandında telefonların Türkiye’ye getirildiği düşünüldüğünde ise devletin vergi kaybı 3 milyar lirayı buluyor.”

HACILARI KULLANIYORLAR
M. Kemal Turnacı, MOSİBAD’ın girişimleri sonucunda yurt dışından getirilen cep telefonu kayıt ücretinin 500 liraya çıkarıldığını hatırlatarak şu önerilerde bulundu: Yurt dışından yanında telefon getiren tüketici 2017 yılında 170,70 TL öderken bu rakam son olarak 500 TL olarak yenilendi. Buna ek olarak bir defaya mahsus 20 avroluk bandrol bedeli ile birlikte bundan sonra yurt dışından yolcu beraberinde gelen telefonlarda yaklaşık 650 TL civarında bir maliyet oluşmaktadır. Ancak bu yeterli değil. Hacıların ortalama 42 gün hacda kaldıkları düşünüldüğünde pasaporta kayıt için en az yurt dışında 45 gün kalma şartı getirilmeli. Pasaporta kayıt yenileme süresi 2 yıldan 5 yıla çıkarılmalı. O zaman yolcu beraberinde getirdiği telefonlar ticari faaliyet olmaktan çıkarılabilir.”

HER YIL 20 MİLYON CEP EL DEĞİŞTİRİYOR
MOBİSAD Başkanı Turnacı, Türkiye’de her yıl 20 milyon ikinci el cep telefonun el değiştirdiğine dikkat çekerek, pazarın neredeyse tamamının kayıt dışı olduğunu söyledi. Turnacı, “İkinci el satışlarında yüzde 18 KDV alınıyor. Ancak illegal yollarla yapıldığı için devletin burada hiç geliri yok. Bu anlamda KDV oranı yüzde 1 oranında uygulanırsa ikinci el cihaz pazarı legalleşecek ve devletimiz hiç gelir elde edemediği bir pazardan 3 milyar TL civarı vergi geliri elde edecektir. Yine binlerce kişinin istihdam edilmesine vesile olunacaktır. Böylece sektörümüzde kayıt dışılık azalıp; sektöre ve ülkemize değer katan firmalar katlanarak artacaktır” diye konuştu.

KAÇAK TELEFONLAR PARÇA PARÇA GELDİ
Yolcu beraberinde gelen telefonların yanı sıra her yıl milyonlarca telefonun kaçak yollarla yurt içine sokulduğunu dile getiren M. Kemal Turnacı “Bu cihazların 3,5 milyon seviyelerine ulaştığı tahmin ediyoruz. Tabela şirketler parça parça cep telefonu ithal ediyor. Sonra bu telefonlar merdiven altında montaj yapılıyor. Kullanılamaz hâle gelen telefonların IMEI numaraları da bu cihazlara kopyalayarak satışa sunuyorlar. Ülkemizin burada vergi kaybı 6-7 milyar TL civarında. Bu şekilde birçok vatandaşımız da mağdur oluyor. Günümüzde bir cihaz IMEI kullandığı için terör örgütüne üye olmaktan ifade veren vatandaşlarımız var. Bu kanala bir sertifikasyon sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi

4 MİLYAR LİRALIK STOK
Turnacı, BDDK’nın almış olduğu taksit sınırlandırması nedeniyle 4 milyar liralık bir stok oluştuğunu belirterek, “Bu anlamda hayata geçirilen ve geçirilecek ek yeni düzenlemeler ile bu daralmanın hızlıca çözümleneceğine inanıyoruz. Taksit sınırlandırmasının 6 aydan 12 aya çıkarılmasını bu doğrultuda gerçekleşmiş iyi bir gelişme olarak değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.

TELEFON BÜTÇEMİZ 1500-2500
Döviz kurlarındaki artışa bağlı olarak beklentinin üzerinde zamların gelmesi ile cep telefonu birim fiyatlarının ortalama 1.800 TL’den 2.250 TL’ye yükseldi. Turnacı, fiyatlardaki artışla birlikte tüketicilerin de 1.500-2.500 TL fiyat aralığındaki ürünlere yöneldiğini söyledi.

Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bingöl Bingöl’de Hesarek Kayak Merkezi, turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan edildi Bingöl’de kış turizminin gözde tesislerinden biri olan Hesarek Kayak Merkezi, Cumhurbaşkanı kararı ile Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi (KTKGB) ilan edildi. Bingöl’de her yıl kış aylarında binlerce misafiri ağırlayan ve bölgenin gözde kayak tesisleri arasındaki yerini alan Hesarek Kayak Merkeziyle ilgili önemli bir gelişme yaşandı. 12 Mart 2024 tarih ve 32487 sayılı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararı ile Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi (KTKGB) ilan edilen Hesarek Kayak Merkezi, Türkiye’de 28’inci kış temalı KTKGB arasında yer aldı. Söz konusu gelişmenin Bingöl ve Hesarek Kayak Merkezi için önemli olduğunu belirten Bingöl Valisi Ahmet Hamdi Usta, ’’Cumhurbaşkanımızın imzasıyla yayımlanan kararla Hesarek Kayak Merkezimiz Kültürel Gelişim ve Kalkınma Merkezi olarak ilan edildi. Bu Türkiye’deki değişik temalardaki 236’ncı merkez ve kış turizmi olarak 28’inci merkez olarak kabul edildi. Bunun bize sağladığı fayda ne, bildiğiniz gibi şuan ki Hesarek alanına yatırım yapamıyoruz mera alanı olduğu için. Yatırım yapmanın maliyetleri var. Dolayısıyla biz burayı Kültür ve Turizm Bakanlığınca merkez ilan ettiğimiz zaman bununla ilgili altyapının planlanması veya hazırlanması tamamen Kültür ve Turizm Bakanlığının ukdesinde olduğu için, bütün çalışmalar yapıldıktan sonra yatırım kanalları da yine Bakanlık tarafından açıldığı için ulusal ve uluslararası düzeyde açılacak yatırım taleplerinde Bingöl bir cazibe merkezi haline gelecek. Yurt içinden veya yurt dışından yatırımcıları kabul edecektir diye düşünüyoruz” dedi.
Gaziantep GİBTÜ’de “Teknoloji ve Toplumun Dönüşümü" paneli GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir, son yıllarda toplumun yarası haline dönüşen sosyal medya bağımlığının madde bağımlığı kadar tehlikeli olduğuna vurgu yaptı. Rektör Demir, “Dijital dönüşüm, internet kullanımı, gençleri sosyal izolasyona sokabiliyor. Gençleri sosyal medya bağımlısı haline getirip, toplumdan soyutluyorlar. Bu sorunla mücadele etmek gerekiyor. Sosyal medya bağımlılığı, madde bağımlığı kadar tehlikeli” dedi. Türkiye’de İnternetin 31. Yıldönümü kapsamında Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde İnternet Haftası paneli düzenlendi. Panelin bu yıl konusu "Teknoloji ve Toplumun Dönüşümü" oldu. Panelde Hasan Kalyoncu Üniversitesi OSB Teknokent Genel Müdürü Ekrem Tekin “Yeni İnternet Devrimi” başlıklı sunum, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemal Aktürk “Türkiye’ de İnternet Kullanımı ve Siber Zorbalık” temalı sunum, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Personeli Velişan Kılınç “Güvenli İnternet Kullanımı” temalı sunum, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Umut Salur “Web 3.0’da Yapay Zekanın İşlevi” konulu sunum Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Yasin Pak ise “Eğitimde İnternetin Rolü ve Geleceği” başlıklı sunum yaptı. “GİBTÜ yapay zeka alanında çalışıyor” Teknoloji ve Toplumun Dönüşümü Panelinin açılış konuşmasını yapan GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir, yapay zeka ve sosyal medya kullanımı konusunu ele aldı. Rektör Demir, yapay zekanın son yıllarda bütün dünyayı peşinden sürükleyen bir alan olduğunu vurguladı. Demir, “Yapay zeka konusunda Türkiye’nin çok ciddi manda inisiyatif alması gerekiyor. Biz de Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi olarak bu konuda elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Yapay zeka yepyeni sorunları da beraberinde getiriyor. Bu sorunlarla da baş etmek gerekir. Etik sorunlar, sosyal sorunlar, ekonomik sorunlar, psikolojik sorunlar. Bunların hepsiyle yüzleşeceğiz. Yapay zeka konusunda bir ülke, bir üniversite, bir kurum ne kadar bütçe ayırıyorsa, ne kadar proje yapıyorsa o kadar çok ön plana çıkacaktır. Yapay zekadan uzak durmamak gerekiyor. Öğrencilerimiz gençlerimiz yapay zeka konusunda kendilerini çok iyi yetiştirmeleri gerekiyor. Yapay zekanın gelişmesiyle beraber belki de yazılım mühendisliği yok olacaktır. Yazılımı yapay zeka yapacak konuma geleceğiz. Geleceği görerek çok iyi hazırlık yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Sosyal medya bağımlılığı, madde bağımlığı kadar tehlikeli” Son yıllarda toplumun yarası haline dönüşen sosyal medya kullanımı konusuna da dikkat çeken Rektör Demir, “Dijital dönüşüm, internet kullanımı, gençleri sosyal izolasyona sokabiliyor. Bu çok önemlidir. Gençleri sosyal medya bağımlısı haline getirip, toplumdan soyutluyorlar. Bu sorunla da mücadele etmek gerekiyor. Sosyal medya bağımlılığı, madde bağımlığı kadar tehlikeli. Benim gözünde eş değerler. İnternet kullanımı sosyal bölünmeye de yol açıyor. Neden derseniz? Bir gurup insan internete dijital ortama çok hızlı erişebiliyorken, bazı guruplar ise bunun tamamen uzağında kalıyor. Böyle olunca toplumda bölünmüşlüğe gidiliyor. Artık bilgiye erişmek çok kolay ama bilgiyi dönüştürmek gerekir. Dijital dünyayı nasıl kullanmamız gerektiğini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Dijital medyayı kullanmak sadece sosyal medyayı kullanmak değil” diye konuştu. “Yapay zekayı öğrenenler gelecekte dünyayı yönetecek” Panelistlerden Hasan Kalyoncu Üniversitesi OSB Teknokent Genel Müdürü Ekrem Tekin “Yeni İnternet Devrimi” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Tekin, “90’larda interneti öğrenenler; bugün dünyayı yönetiyor. Bugün yapay zekâyı öğrenenler gelecekte dünyayı yönetecek” dedi. Tekin’den sonra Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemal Aktürk “Türkiye’ de İnternet Kullanımı ve Siber Zorbalık” temalı sunumunu gerçekleştirdi. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Personeli Velişan Kılınç “Güvenli İnternet Kullanımı” temalı sunumuyla bilgilendirmede bulundu. Sunumların ardından GİBTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Bedir tarafından Konuşmacılara “Teşekkür Belgesi” verildi. GİBTÜ Rektörlük Konferans Salonu’nda gerçekleşen Panele; öğrenciler, akademisyenler ve idari kadro yoğun ilgi gösterdi.
Trabzon Lipton Türkiye, çay hasadı için kolları sıvadı Dünyadaki çay uzmanlığını Doğu Karadeniz’de yetişen Türk çayı ile buluşturan Lipton Türkiye, 2024 yaş çay sezonu için kollarını sıvadı. Türkiye’de de çayseverlerin en çok tercih ettiği markalardan biri olan Lipton, yüzde 100 sürdürülebilir çay tarımı ve yerel ekonomiyi kalkındırma odaklı yaklaşımıyla, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde başlayacak olan çay hasadı için gün sayıyor. Şirket, ayrıca Sakarya’daki fabrika projesiyle de Türkiye’deki yatırımlarına devam edeceğini belirtiyor. Lipton Türkiye ile yüzde 100 sürdürülebilir çay tarımı Yapılan açıklamaya göre, Türk çayının geleceğe ulaşmasını ve Karadeniz doğasının korunmasını amaçlayan Lipton Türkiye, Türkiye’de Yağmur Ormanları Birliği (Rainforest Alliance) Sürdürülebilirlik Sertifikası ile tarım yapan ilk çay markalarından biri. Şirket; insana, doğaya ve çevreye duyduğu saygıyla, ekolojik ömrünü tamamlamak üzere olan Türk çayının ve çay kültürünün temsil ettiği değerlerin gelecek kuşaklara aktarılması için çalışıyor. Bu yolculukta çiftçisiyle el ele yürürken, bölge insanının hayatına da değer katıyor. Doğayla ve toprakla olduğu kadar üreticiyle de sürdürülebilir ilişkiler kuran şirket, çiftçilerin sağlıklı, güvenli, etik koşullarda üretim yapması için projeler yürütüyor ve eğitimler veriyor. Yatırımlarla yerel kalkınmaya katkı Pazar ve Fındıklı’da bulunan fabrikalarına ek olarak şirket, Sakarya Arifiye’de de yaklaşık 650 milyon liralık bir yatırım gerçekleştiriyor. Temel atma töreni geçen yıl gerçekleştirilen çay paketleme fabrikasının bu yıl içinde üretime başlaması öngörülüyor. Fabrika projesinin, Sakarya ve çevresinde yaklaşık 300 kişiye istihdam sunması hedefleniyor. Konu hakkında değerlendirmede bulunan Lipton Türkiye Genel Müdürü Fatih Atay, “Şirket olarak Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ekonomik, sosyal ve doğal hayatı için değer oluşturmak önceliğimiz. Çay uzmanı kimliğimizle bitkilerin iyiliğini sadece tüketicilerimize değil, çayın yolculuğu boyunca dokunduğu tüm paydaşlarımıza ulaştırmak istiyoruz. Üreticilerimiz de bu paydaşlarımızın başında geliyor. Onları dinlemeye, ihtiyaçları doğrultusunda adımlar atmaya ve Türk çayını ve temsil ettiği değerleri birlikte geleceğe taşımaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.