TEKNOLOJİ - 21 Şubat 2018 Çarşamba 09:22

İnternet bağımlılığı ebeveynlerin çocukları ile yaşadığı sorunların başında geliyor

A
A
A
İnternet bağımlılığı ebeveynlerin çocukları ile yaşadığı sorunların başında geliyor

Bir zamanlar gelişmişliğin göstergesi gibi görülen internet, bilgisayar ve dijital cihazlar artık en önemli sorunların kaynağı haline gelmeye başladı.

Türkiye’de interneti ilk kullanma yaşının son 5 yılda 2’ye düşmesi ve son birkaç yılda ortaya çıkan siber zorbalık çocuklar için tehlike oluşturmaya devam ediyor. Yapılan bir araştırmaya göre de, ebeveynlerin neredeyse yüzde 25’inin çocuklarının internette neler yaptığını bilmediğini çocukların da büyük bir kısmının kontrolsüz bir şekilde internette dolaştığını ortaya çıkardı. 

Çok küçük yaşlardan itibaren çocukların bilgisayar, telefon, tablet gibi teknolojik aletleri kullanmaya başlamalarının birçok önemli sorunu beraberinde getirdiğini belirten Aydın Bahçeşehir Anadolu Lisesi Rehberlik ve Psikolojik Danışman Öğretmenleri Suna Güler ve Aslı Deniz internetin de mutlaka kontrollü olması gerektiğini belirttiler. Çocukların ve gençlerin internet bağımlılığı ve siber zorbalığa karşı korunması için yapılması gerekenleri anlatan Aydın Bahçeşehir Anadolu Lisesi Rehberlik ve Psikolojik Danışman Öğretmenleri Suna Güler ve Aslı Deniz, “12 - 18 yaş döneminde yoğun olarak görülen internet bağımlılığının erkek çocuklarda kızlara oranla 2-3 kat daha fazla riskli bir dönem olarak kabul ediliyor. Bu dönemde internetten dolayı çocuklar, yaşamlarındaki alışkanlıklarından ödün verir. Bunlar yemek yememe, uyku düzeninde bozulma, arkadaşlar ve aile ile daha az vakit geçirme, insanlarla yüz yüze değil de internet üzerinden iletişim kurma gibi davranış biçimleri internet bağımlılığının göze çarpan belirtileri arasındadır. Bu süreçte bir başka çocuk veya ergen tarafından tehdit, aşağılanma ve taciz edilme şeklinde siber zorbalıkla karşılaşan çocuklarımızın oranı yapılan araştırmalara göre yüzde 20 civarındadır.” Diyerek çocukların internet kullanımında da mutlaka kontrol altında tutulması gerektiğini belirttiler.

“Günlük 45 dakikadan fazla kalınmamalı”

İnternet kullanımının yaş gruplarına göre belirli süreler aralığında olması gerektiğini vurgulayan Bahçeşehir Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışman öğretmenleri Suna Güler, “İlköğretim döneminde dersler haricinde oyun ve eğlenceye en fazla 45 dakika zaman ayrılmalı. Lise çağında ise 2 saati aşmamalıdır. Bağımlılık düzeyine gelmiş internet kullanımını bir anda tamamen kesmek yerine belirli program dahilinde kontrol altında tutup internet ve dijital dünyanın zararlarından uzak durulabilir. Çocuklarımız ve gençlerimiz internette saatlerce vakit harcamak yerine arkadaş ortamında sinema, tiyatro ve spor aktiviteleri gibi sosyal etkinliklerde bulunmalarını tavsiye ediyoruz. Bu gençleri hem bağımlılıktan kurtaracak hem de sosyalleştirecektir” dedi.

“Şiddet içerikli ve on-line oyunları oynamayın”

İnternet bağımlılığı, belirtileri ve kontrol altına alınması ile ilgili bilgiler veren Rehberlik ve Psikolojik Danışman Aslı Deniz ise gençlerin ve çocukların son yıllarda sıklıkla karşılaştığı sorunların başında yer alan siber zorbalığa değindi. Deniz, “Siber zorbalık, yüz yüze etkileşimden daha saldırgan bir tutumun sergilendiği ve anonim isimler kullanıldığı için karşınızdaki kişinin kim olduğunun oldukça zor tespit edilebildiği bir metod. Sosyal medya hesapları bu sorunun en çok karşılaşıldığı ortam. Ayrıca şiddet içerikli görevlerden ve talimatlardan oluşan çevrimiçi oyunlardan uzak durulması gerekiyor. O platformlarda mesaj şeklinde gerçek kişilerden gelen talimatları gerçekleştirmemeli ve böylesi bir durumla karşılaşan çocuklar anında durumdan ailesine haberdar etmeli” diye konuştu. 

İbrahim Kılınç
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla BİLSEM Türkiye’de en çok bilimsel proje hazırlayan 2’nci okul Muğla Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), bilimsel çalışmalar kapsamında Türkiye genelinde en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Bu yıl Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nca 18’incisi düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışması Ege Bölge finali Denizli’de bugün sona erecek. Ege bölgesinden yapılan 887 projeden 100 tanesi jüriler tarafından sergilenmeye değer görülerek bölge finaline davet edildi. Bölge finalinde başarılı olan projeler ise Türkiye finalinde yarışmaya hak kazanacak. Yarışmaya damga vuran Muğla Bilim ve Sanat Merkezi ise hazırladığı yetmiş proje ile Türkiye geneli en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Davet edilen on üç proje ile de Türkiye geneli en başarılı dördüncü okul oldu. Ege bölgesi özelinde ise bölgeye davet edilen yüz projeden on üçüne sahip olarak Ege Bölgesinin zirvesine yerleşti. Muğla Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Bekir Cevizci, “Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bilimsel üretkenliklerini en üst seviyeye çıkararak bu yıl Türkiye’ye damgasını vurdu. Muğla’dan bir devlet okulunun bütün istatistikleri alt üst ederek bilimsel başarılarıyla Türkiye gündemine oturması bizleri çok mutlu etti. Bu başarının mimarı sevgili öğrencilerimizi ve fedakâr öğretmenlerimizi tebrik ederim. Burada 13 ekibimizde toplam 36 kişilik dev bir kadro bulunmaktayız. Buradan güzel başarılar alarak Muğla’ya dönmeyi planlıyoruz. Ayrıca tek faaliyetimiz bilimsel projeler değil, bilimsel yayınlar ve bilimsel öğrenci bildirilerinde de Türkiye gündemine oturmaya hazırız. Bize çalışmalarımızda her zaman destek veren Valiliğimize, Muğla İl Milli Eğitim Müdürümüz Emre Çay Bey’e ve yöneticilerimize teşekkür ederiz” dedi.
Samsun Yıllık işletme cetvellerinde son tarih 30 Nisan Samsun Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Selahattin Altunsoy, sanayi işletmelerinin ‘yıllık işletme cetvelleri’ni 30 Nisan 2024 tarihine kadar vermeleri gerektiğini hatırlatarak, verilmemesi durumunda işletmelere 8 bin 322 TL idari para cezası uygulanacağının altını çizdi. Müdür Selahattin Altunsoy, sanayi sicil belgesi sahibi işletmelerin 2023 yılına ait yıllık işletme cetvellerini 30 Nisan 2024 tarihine kadar vermeleri gerektiğini hatırlattı. Altunsoy, “Sanayi sicil belgesi alan işletmeler aynı kanunun 5. maddesine göre her yıl vermek zorunda oldukları bir yıllık faaliyetlerini gösteren yıllık işletme cetvellerini takvim yılı sonundan itibaren en geç dört ay içinde (30 Nisan tarihine kadar) bağlı bulundukları İl Sanayi ve Teknoloji Müdürlüklerine bildirmek zorundadırlar. Bu çerçevede sanayi siciline kayıt olan işletmelerin 2023 yılına ait yıllık işletme cetvellerini Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca yayımlanan SGM 2014/11 no’lu Tebliğin 11’nci maddesi uyarınca e-Devlet kapısı veya Bakanlık web sayfası Sanayi Sicil Bilgi Sistemi üzerinden (http://sanayisicil.sanayi.gov.tr) elektronik ortamda vermeleri gerekmektedir. Yoğunluk yaşanmaması için girişler son güne bırakılmamalıdır. Sistem 7 gün 24 saat açık olduğundan mesai saatleri dışında ve hafta sonları da girişler yapılabilir. Söz konusu zorunluluğu yerine getirmeyen işletmelere aynı kanunun ilgili maddeleri uyarınca 2024 yılı için belirlenen 8 bin 322 TL idari para cezası uygulanacağından, ilgililerin cezai müeyyideye maruz kalmamaları açısından 30 Nisan 2024 tarihine kadar 2023 yılı yıllık işletme cetvellerini sistem üzerinden vermeleri önem arz etmektedir. Sanayi işletmeleri tereddüt edilen hususlarda bizzat İl Müdürlüğümüz Sanayi Sicil Birimine müracaat edebileceği gibi kurum telefondan da bilgi ve yardım alabileceklerdir” dedi.
Ordu Topraksız tarım sistemiyle çilek üretimine başladılar: Yıllık kazanç hedefleri 5 milyon TL Ordu’da, aldıkları hibe desteği ile 6 dönümlük serada topraksız tarım uygulaması ile çilek üretimine başlayan çift, yıllık yaklaşık 5 milyon TL kazanmayı hedefliyor. Fatsa ilçesinde yaşayan Özge Arslan ve eşi Uğur Arslan, topraksız tarım ile çilek üretimi yapmaya karar verdi. 2021 yılında aldıkları hibe desteği ile seralarını kuran çift, yaklaşık 10 dönümlük arsa üzerine 6 dönüm çilek serası kurdu. Burada 110 bin fideden yıllık 80-100 ton arası üretim yapan çift, yıllık 5 milyon TL kazanmayı hedefliyor. “Öğretmenliğe hiç başlamadan çilek üreticisi oldum, 6 dönüm alanda 30 dönümlük üretim yapıyoruz” Üniversitenin çocuk gelişimi bölümünden mezun olan yaşındaki Özge Arslan, topraksız tarım uygulaması ile verimin 5 katı arttığını belirterek, “Öğretmenliğe hiç başlamadan ticarete başladım, öncesinde farklı sektörlerde de çalıştık, şuanda çilek üretimi yapıyoruz. Topraksız tarım olduğu için herkes su kültürüyle üretim yaptığımızı zannediyor ancak Hindistan cevizi kabuğu içerisinde yetiştiriyoruz. Toprakta olmayan bütün değerlerin tamamını biz veriyoruz ancak kesinlikle hormon ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) yok. Toprağa göre daha hijyenik ve verim olarak 3-5 kat arası daha verimli. Burası 6 dönümlük sera ancak 30 dönüm toprak üretimine tekabül ediyor” diye konuştu. “2 yılda kendini amorti etti, yıllık 5 milyon TL getirisi bekliyoruz” Serada bulunan 110 bin fidede yıllık 80-100 ton ürün ile yıllık 5 milyon TL getiri beklediklerini söyleyen Özge Arslan, “Getirisinden memnunuz, 2 yıl önce 7 milyon liraya kuruldu, şu an maliyetler arttı ancak bu süre zarfından kendini amorti etti. Zaten kırsal kalkınma projesinden de destek almıştık. İl Tarım ve Orman Müdürümüz Kemal Yılmaz’ın da bizlere çok desteği oldu. İlk yıl 3 milyon TL gibi bir getirisi oldu, bu yıl 5 milyon kadar bir gelir bekliyoruz. Sektör açık, bu kalitede çilek Antalya’da ihracata gidiyor, biz burada iç piyasada satıyoruz. İlerleyen günlerden Karadeniz Bölgesi’nin tamamına yaymayı hedefliyoruz” ifadelerine yer verdi. Uğur Arslan ise eşinin fikri ile topraksız tarım sistemiyle çilek üretimi yapmaya başladıklarını ve başarılı olduklarını dile getirerek, bu tür hibe desteklerinin insanları teşvik ettiğini ve üretime katkı sağladığını söyledi.