DÜNYA - 31 Temmuz 2021 Cumartesi 10:01

İsrail, Umman'da ticari gemiye gerçekleştirilen saldırıdan İran'ı sorumlu tuttu

A
A
A
İsrail, Umman'da ticari gemiye gerçekleştirilen saldırıdan İran'ı sorumlu tuttu

İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, İsrail'e ait ticari geminin dün Umman açıklarında uğradığı saldırının ardından yaptığı açıklamada, "İran yalnızca İsrail sorunu değil, aynı zamanda hepimize zarar veren bir terör, yıkım ve istikrarsızlığın kaynağıdır. Seyir özgürlüğüne de zarar veren İran terörü karşısında asla sessiz kalmamalıyız" diyerek diğer ülkelere çağrıda bulundu.

İsrail'e ait bir ticari geminin Umman açıklarında saldırıya uğramasının ardından İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Saldırıdan İran'ı sorumlu tutan Bakan Lapid, "İran yalnızca İsrail sorunu değil, aynı zamanda hepimize zarar veren bir terör, yıkım ve istikrarsızlığın kaynağıdır. Seyir özgürlüğüne de zarar veren İran terörü karşısında asla sessiz kalmamalıyız" ifadelerini kullanarak diğer ülkelere de çağrıda bulundu.

İngiliz Dışişleri Bakanı Dominic Raab ile sürekli temas halinde olduğunu belirten Lapid, "Kendisine bir İngiliz vatandaşının öldürüldüğü gemiye yapılan saldırıya şiddetle karşılık verilmesi gerektiğini söyledim" dedi. Lapid, "Washington, Londra ve Birleşmiş Milletler'deki büyükelçiliklere yönetimdeki muhatapları ve New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'ndeki ilgili heyetlerle birlikte çalışmaları talimatını verdim" ifadesini kullandı.

Saldırıda 2 mürettebat hayatını kaybetti

İngiltere ordusuna bağlı Birleşik Krallık Deniz Ticareti Operasyonları Kuruluşu (UKMTO) dün yaptığı açıklamada, İsrailli M/T Mercer Street adlı ticari geminin Umman açıklarında gece geç saatlerde saldırıya uğradığını duyurmuştu. Umman'ın Masirah adasının kuzeydoğusunda gece saatlerinde meydana geldiği belirtilen saldırının korsanlıkla ilgilisi olmadığı ve olayın soruşturulduğu belirtilmişti. Saldırıyı kimin düzenlediğine dair bilgi verilmemişti.

İsrailli iş insanı Eyal Ofer'in sahibi olduğu Londra merkezli Zodiac Maritime Denizcilik şirketi tarafından yapılan açıklamada ise Tanzanya'dan Birleşik Arap Emirliklerine (BAE) giderken Umman açıklarında saldırıya uğrayan gemide 1'i İngiliz, 1'i Rumen olmak üzere 2 mürettebatın hayatını kaybettiği duyurulmuştu.

İsrail ile İran arasında karşılıklı olarak ticaret gemilerine yönelik sabotajlar sürerken, bu durum iki ülke arasında "adı konulmamış deniz savaşı" olarak yorumlanıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Ders sadece sınıfta değil sahada da yapılır Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacı Ömer Özden, öğrencilerine Türk Düşünce Tarihi Dersinde ‘Yunus Emre’yi Tuzcu (Dutçu) Mahallesi’ndeki kabri başında anlattı. İlahiyat Fakültesi 3 sınıf öğrencileri, Türk Düşünce Tarihi Dersini Erzurumlu Yunus Emre’nin kabri başında yaptı. Aynı zamanda Erzurum Tarih Derneği Başkanı da olan A. Ü İlahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. H.Ömer Özden, fakültede girdiği derslerde öğrencilerine tarihi ve manevi şahsiyetleri adeta uygulamalı olarak yerinde anlatıyor. Prof. Dr. Özden son olarak, Türk Düşünce Tarihi dersinde öğrencilerini Tuzcu Mahallesi’ndeki Erzurumlu Yunus Emre’nin mezarına götürerek hem bir çok kişi tarafından bilinmeyen mezarını, hem de kişiliği ve hayatı ile ilgili bilgiler verdi. Palandöken Gençlik Merkezi’nin tahsis ettiği araçlarla Erzurum’un Dutçu (Tuzcu) mahallesindeki Yunus Emre’nin kabrine öğrencilerini götüren Prof. Dr. Özden, Yunus Emre’nin ümmi bir ozan değil, iyi eğitim görmüş bir entelektüel olduğunu söyledi. Prof. Dr. Özden, Anadolu’nun birliğinin sağlanmasında Yunus Emre’nin önemine dikkat çekerek, Yunus Emre’nin sevgi felsefesinin önemine vurgu yaptı. Yunus Emre’nin bütün Anadolu’yu; Şam, Halep, Suriye, Irak ile Kafkasya bölgesinde Azerbaycan ve civarını gezerek öğretisini anlattığını ve bu seyahatlerinde kendisini yetiştirdiğini anlatan Prof. Dr. Ömer Özden, Yunus Emre’nin son durağının ise Erzurum olduğunu ve kabrinin de burada bulunduğunu anlattı. “Mezarın Yunus Emre’ye ait olduğu tasdik edildi” Dutçu köyünde bulunan mezarın önce Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz. tarafından keşfedildiğini belirten Prof. Dr. Ömer Özden, söz konusu mezarın 20. asrın önemli bilim adamlarından Mehmet Fuat Köprülü, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Abdürrahim Şerif Beygu gibi şahsiyetler tarafından tasdik edildiğini bildirdi. Öğrencilerine bu derste tanıdıkları Yunus Emre’nin kabrini çevresindekilere mutlaka anlatmalarını ve arkadaşlarını, ailelerini Dutçu (Tuzcu) Mahallesi’nde bulunan Yunus Emre kabrine mutlaka getirmelerini isteyen Prof. Dr. Özden, Yunus Emre kabrinin Erzurum’un tanıtımında çok önemli bir yeri olduğuna işaret etti. Prof. Dr. Özden, Erzurum Tarih Derneği’nin de bu tanıtıma önemli katkılar sunacağını sözlerine ekledi. Ders sonrasında Palandöken Gençlik Merkezi’nin öğrencilere ikramlarda bulunmalarının ardından yine araçlarla üniversiteye dönerken, bir dersin sadece sınıfta değil sahada da yapılabileceğini uygulamalı olarak gösteren Prof. Dr. H. Ömer Özden, kendilerine böyle bir imkan sağlayan Palandöken Belediyesi Gençlik Merkezi Müdürü ve aynı zamanda Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şube Başkanı Mehmet Gözütok’a da teşekkür etti.
İstanbul United Colors of Benetton 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı coşku ile kutladı İSTANBUL (İHA) – 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, İstanbul Modern ve Yapı Kredi Bomontiada’da United Colors of Benetton’un desteklediği özel etkinliklerle kutlandı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, bu yıl da ülkenin pek çok noktasında renkli ve eğlenceli etkinliklerle kutlandı. İstanbul Modern ve Yapı Kredi Bomontiada’da United Colors of Benetton’un desteklediği özel etkinliklerde çocukları ve ailelerine birçok etkinlik sunuldu. İstanbul Modern’de düzenlenen “Müzede Oyun” şenliği, 20, 21 ve 23 Nisan tarihlerinde ücretsiz olarak gerçekleştirildi. Etkinliklere 2–10 yaş arası 2 bin çocuğun ve aileleri katıldı. Etkinlilerde sergi turları, “Renk Atölyesi”, drama etkinlikleri ve ebeveynlere yönelik “Üreticilik Seminerleri” ile dolu bir gün geçiren aileler, müzenin sanat alanında kolaj çalışmaları üretme fırsatı buldu. Şenlik kapsamında, İstanbul Modern Kütüphane’de oyuncularla buluşan çocuklar ve aileleri, Akasya Asıltürkmen ile Aslı Tandoğan’ın rehberliğinde masal dünyasına adım attı. Çocuklar, müzenin “Fahrelnissa Zeid” ve “Müzede Ne Var?” kitaplarını drama etkinlikleri eşliğinde dinledi. 23 Nisan günü aynı anda, Bomontiada’ nın 4. katı ve avlusunda gerçekleşen "World Çocuk Festivali" ise renkli bir karnaval havasında geçti. Benetton’un iş birliğiyle yapılan festival, 5 binin üzerinde katılımcıyı ağırladı. Saksıda yüzler, kedi evi tasarımı, rengarenk ev tasarımı, ayna tasarımı ve peg doll boyama gibi aktivitelerle çocuklar eğlenceli zaman geçirirken, sirk korteji, bubble show, örgü standı, yüz boyama standı, zumba show ve Flapper Swing konseri gibi etkinlikler de gerçekleşti. United Colors of Benetton’un destekleriyle gerçekleşen bu etkinlikler renkli ve keyifli anılarla dolu bir gün yaşattı.
İzmir İzmir’de sağlık çalışanlarına şiddette meslektaşlarından tepki İzmir Şehir Hastanesi’nde dün yaşanan şiddet girişiminin ardından, sağlık çalışanlarından şiddete karşı tepki açıklaması geldi. İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, “Dün bir katliam olmaması bütünüyle tesadüfidir. Sağlıkta şiddet varsa hizmet yok” dedi. Sağlık çalışanları, dün bir kişinin İzmir Şehir Hastanesi’ne pompalı tüfekle gelerek sağlık çalışanlarını tehdit etmesi ve ‘katliam’ yapacağını söylemesi olayının ardından sağlıkta şiddete tepki gösterdi. İzmir Şehir Hastanesi Poliklinikler-3 önünde toplanan ve Hekimsen ile birlikte birçok sendikanın da aralarında bulunduğu sağlık çalışanları şiddetin son bulması adına pankartlar eşliğinde sloganlar attı. Sağlık çalışanları adına açıklama yapan İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, “Saldırgan sabah saatlerinde bir pompalı tüfekle ve bir yığın mermiyle hastaneye gelmiş, bir aile bireyinin ihbarı sayesinde güvenlik ve kolluk kuvvetleri şahsa müdahale edebilmiştir. Ancak silahı alınıp serbest bırakılan şahıs, akşam saatlerinde tekrar elini kolunu sallayarak 9. kata kadar çıkarak servise girmiş. Saldırgan klinikte görevli hekimlere yönelik şiddet uyguladı. Asistan hekim arkadaşlarımız kendilerini odaya kilitleyerek saatlerce beklemiş, ancak saldırgan etkisiz hale getirildiğinde odadan çıkabilmişlerdir. Daha bir hafta önce 17 Nisan’da sağlık terörüne kurban verdiğimiz Dr. Ersin Arslan’ı anarken yetkilileri, şiddete karşı önlem alınması için göreve çağırmıştık. Yıllardır dillendirdiğimiz bu çağrılar yine duyulmadı. İdareciler tarafından adeta görünmez olduk” ifadelerine yer verdi. “Sağlık çalışanlarının endişeleri sürmektedir” Dün bir katliamın olmamasının, tesadüf olduğunun altını çizen Kaynak, “Ancak hekimlerin ve sağlık çalışanlarının endişeleri, kaygıları sürmektedir. ülkemizdeki her sağlık çalışanını tehdit eden, sağlıkta şiddet karşısında kamu yöneticileri olaya seyirci olmaktan öteye gitmemektedir. Çünkü sağlıkta şiddet, tıkanmış olan sağlık sisteminin siyasetçiler ve kamu yöneticilerinin tepkiyi kendilerinden uzak tutmak için yararlandıkları bir enstrümandır. Çünkü yeterli ve iyi hizmet alamayan hastalarla, hasta yakınlarıyla sağlık çalışanlarını karşı karşıya bırakmış, bilerek ve isteyerek sağlıkta şiddete zemin hazırlamıştır. Bu ülkede her gün en az 80 beyaz kod verilen, son 10 yılda bildirilen 110 bin sağlıkta şiddet olayı rastlantı değildir, asla maruz görülemez, asla hiçbir bahanenin arkasına gizlenemez” diye konuştu. Sağlık kurumlarında, sıradan bir alışveriş merkezlerindeki gibi güvenlik önlemlerinin dahi alınmadığını vurgulayan Kaynak, “Başka ülkelerde sağlık çalışanlarına yönelik şiddet uygulayanlara çok ağır yaptırımlar uygulanırken ülkemizde mümkün olduğu kadar hafifletici sebepler gerekçesiyle neredeyse saldırganların arkası sıvazlanarak çoğu serbest bırakılmaktadır. Dün İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’ne silahla gelen şahısın silahına el konulup serbest bırakılmış olması durumun vahametini gözler önüne sermektedir. Kurumlara girişte denetleme yapılmadan gerçek anlamda çalışan güvenliği sağlanabilir mi? Yetersiz ve yetkisiz güvenlik elemanları ile bu işin çözülemeyeceği ortadadır. Hastane polislerinin ve güvenlik görevlilerinin sayısı ve yetkileri mutlaka arttırılmalıdır. İşe yaramayan göstermelik X-ışın cihazları yerine her giriş noktasında denetimli geçiş kontrolü sağlayan aktif güvenlik elemanları görevlendirilmelidir. Acilen bu konuda ağır yaptırımlar içeren yasal düzenlemeler yapılmalıdır” cümlelerini aktardı. “Sağlıkta şiddet varsa hizmet yok” Sağlık kurumlarında, çok ciddi koruyucu ve şiddeti engelleyici insan gücü, sağlık polisi, emniyet güçleri, elektronik ve görsel kontrol mekanizmaları oluşturulması gerektiğinin altını çizen Kaynak, şunları kaydetti: “Adil bir hukuk sistemi çerçevesinde Sağlıkta şiddeti önleyecek yasal düzenlemeler geciktirilmeden yaşama geçirilmelidir. Artık bir gün bile beklemeyeceğiz. Sağlıkta şiddet için önlem alınmadıkça, sağlık çalışanlarına insani çalışma şartları sağlanmadıkça, sağlık hizmeti verilemez, verilmesi beklenemez. Sağlıkta şiddet varsa, hizmet yok.”