EKONOMİ - 29 Ocak 2020 Çarşamba 13:49

İstanbul’un zorunlu deprem sigortalılık oranı yüzde 67

A
A
A
İstanbul’un zorunlu deprem sigortalılık oranı yüzde 67

İstanbul’daki konutların yüzde 67’si zorunlu deprem sigortası kapsamında bulunuyor. Bu çerçevede yüzde 33’lük kısmın ise halen zorunlu deprem sigortası bulunmamakta.

DASK Yönetim Kurulu Başkanı Mete Güler, “Türkiye genelinde zorunlu deprem sigortalılık oranı yüzde 54 seviyesinde bulunuyor. Mevcut olan 17 milyon 682 bin konutun 9.5 milyonu zorunlu deprem sigortası kapsamında bulunuyor. İstanbul’daki konutların ise yüzde 67’si zorunlu deprem sigortasına sahip. İstanbul’daki poliçe adedi de 2.5 milyona ulaştı” dedi.

Elazığ ve Malatya ile yeniden hatırladığımız deprem, akıllara zorunlu deprem sigortasını getiriyor. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı Mete Güler, Elazığ ve Malatya’daki hasar tespitlerine ilişkin bilgi verirken zorunlu deprem sigortasında merak edilenleri cevapladı. Depremin gerçekleştiği toplamda 41 kişinin hayatını kaybettiği Elazığ ve Malatya’da DASK ekipleri sahaya inerek hızla hasar tespit çalışmalarını sürdürüyor. DASK Yönetim Kurulu Başkanı Mete Güler’in verdiği bilgilere göre; Elazığ’da 123 bin konutun 43 bininde (yüzde 35), Malatya’da ise 165 bin konutun 63 bin tanesinde (yüzde 38) zorunlu deprem sigortası bulunuyor.

Türkiye genelinde zorunlu deprem sigortalılık oranı yüzde 54 seviyesinde bulunuyor. Mevcut 17 milyon 682 bin konutun 9.5 milyonu zorunlu deprem sigortası kapsamında bulunuyor. İstanbul’daki konutların ise yüzde 67’si zorunlu deprem sigortasına sahip. İstanbul’daki poliçe adedi de 2.5 milyona ulaştı.

"DASK olarak 7 bin 500 düzeyinde ihbar almış bulunmaktayız"
Güler, Elazığ ve Malatya depreminin ardından kurum olarak yoğun şekilde çalıştıklarını ifade ederek, bu süreçte "Alo DASK 125" çağrı merkezi üzerinden hasar ihbarlarını topladıklarını anlattı.
Arama kurtarma çalışmalarının ardından hasar uzmanı eksperlerin sahaya inerek hasar tespitlerini yapacağını söyleyen Güler, "Hasar tespitlerini yaptıktan sonra tazminat tutarlarını belirleyerek vatandaşlarımıza en kısa süre içinde tazminat ödemelerini gerçekleştireceğiz. Bu anlamda hazırlıklarımızı yapmış durumdayız. Tazminat ödemelerimizi gerçekleştirerek sigortalılarımızın bu zor günlerinde yanlarında olacağız" ifadelerini kullandı.

Güler, Elazığ ve Malatya'daki yapılarda zorunlu deprem sigortalılığıyla ilgili şu bilgileri verdi:
"Doğu Anadolu Bölgesindeki genel sigortalılık oranına baktığımızda bu oran yüzde 40 düzeyinde. Depremine meydana geldiği Elazığ'da 123 bin konutun 43 bin tanesi zorunlu deprem sigortası teminatına sahip bulunuyor. Yani bu ilimizde sigortalılık oranının yüzde 35 olduğunu görüyoruz. Malatya'ya baktığımızda 165 bin konutun 63 bin tanesinde zorunlu deprem sigortası mevcut. Burada da yüzde 38 oranında bir sigortalılık oranına sahibiz.

Halihazırda DASK olarak hasar ihbarlarını alıyoruz, buna ilişkin veriyi hasar tespitlerinin tamamlanmasından sonra söyleyebilmek mümkün olacak. Şu anda biz DASK olarak 7 bin 500 düzeyinde ihbar almış bulunmaktayız."

Hasar ihbarları "Alo 125", sesli yanıt sistemi ve DASK resmi internet sitesinden alınıyor"
Mete Güler, DASK olarak depremlere ilişkin olası senaryolara hazırlıklı olduklarını ifade ederek, vatandaşların bu noktada müsterih olmasını istedi. Vatandaşların deprem sonrasında yapılarında bir hasar görmesi durumunda "Alo DASK 125" çağrı merkezini arayabileceğini ve DASK'ın resmi internet sitesi üzerinden hasar bildirimi yapabileceğini anlatan Güler, "Vatandaşlarımız çağrılarını buraya yaptıklarında biz DASK olarak bunları hemen dikkate alıyor, hasar dosyalarını oluşturuyoruz. Ondan sonra buraya bir hasar eksperi yönlendirerek hasar tespitine başlıyoruz."

Toplam hasar ödeme kapasitesi 24 milyar lira
Mete Güler, DASK’ın kuruluş amacı, bugüne kadar yapılan ödemeler ve fon büyüklüğüne ilişkin de açıklamalarda bulundu. Güler’in açıklamalarına göre; kurum 24 milyar liralık hasar ödeme kapasitesine sahip durumda bulunuyor. Öte yandan Güler, DASK’ın, deprem sonucu oluşabilecek hasarlarda zorunlu deprem sigortası sahiplerine tazminatlarını mali yönden rahatlıkla ödeyebilecek durumda olduğunun altını çizdi. Ayrıca Güler, deprem sonucu hasar gören mesken için ödenebilecek azami teminat tutarının yapı tarzı ayrımı yapılmaksızın 240 bin lira olduğunu belirtti.

Bugüne kadar 205 milyon liralık ödeme yapıldı
1999 depremi sonrasında 2000 yılında kurulan DASK, bugüne kadar 30 bin hasar dosyası üzerinden toplamda 205 milyon liralık ödeme gerçekleştirdi. Bu ödemenin 135 milyon liralık kısmı 2011 yılı Van depreminde hasar gören yapılar için gerçekleştirildi. Türkiye genelinde bir mesken için zorunlu deprem sigortası en düşük 37 lira en yüksek 266 liralık prim bedeliyle yapılıyor.

DASK poliçesi nasıl yapılır ?
Zorunlu deprem sigortasının en yakın bir sigorta acentesi veya banka şubesi yoluyla yapılabileceğini belirten Güler, “2012 yılında çıkan Afet Sigortaları Kanunu çerçevesinde tapu işlemleri, elektrik, su ve doğalgaz aboneliklerinde bir kontrol işlevi görmesi ve sigortalılığı artırması amacıyla zorunlu deprem sigortası sahipliği arıyoruz. Vatandaşlarımız bu işlemlerine yaptırırken de zorunlu deprem sigortasını yaptırmak durumundalar” diye konuştu.

Ali Canberk Özbuğutu - Uğur Çetin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sağlık Bakanı Koca: "Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni ziyaret eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Zeytinburnu’nda esnafları ziyaret ederek vatandaşlarla bir araya geldi. Bakan Fahrettin Koca’ya Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, eşlik etti. Öğle namazını Millet Camii’nde kılan Bakan Koca, 58. Bulvar esnafını ziyaret etti. Ziyaretin ardında Bakan Koca, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine geldi. Başhekimlik binasında hastane yöneticileri ve çalışanları ile bir araya gelen Bakan Koca, daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu. "Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda” Hekimlerin yapmış oldukları operasyonlardan sonucu kötü olan ve hekimlerin tazminat ödemelerini sonlandıran yasa ile konuşan Bakan Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor. Kasıt olmadıkça sağlık çalışanına veya hekime rücu edilme durumu söz konusu değildir. 1 buçuk yıldan fazla zaman geçti, devam eden davalar dahil olmak üzere bugüne kadar hiçbir hekim arkadaşımıza rücu söz konusu olmadı. Kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Kasıt varlığı mahkeme kararıyla sabitse o zaman cezaevinde olan bir kişiden bahsediyoruz. Bu anlamda beyaz reformun en büyük kazanımlarından bir tanesi Malpraktis Yasası oldu. Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda. Türkiye uygulamada dünyada örneği olmayan bir ülke hekim arkadaşlarımızın uygulamadaki başarılarını biliyoruz” dedi. “Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz” Özel sektörde çalışan bir hekimin 39 milyon tazminat ödemesiyle ilgili konuşan Bakan Koca, “Malpraktis, bu uygulamadaki başarımızı sürdürmek için son derece önemli bir yasaydı. Bu yasa ile kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz. Kamuda çalışan hiç kimsenin bu anlamda kasıt olmadıkça rücu durumu söz konusu olmayacak. Özel sektör ayrı. Kamuyla ilgili güvence sağlanmış durumda. Bu anlamda hiçbir hekim arkadaşımız endişe etmesin. Devam eden ve bundan sonra olacak olan davalarla ilgili kasıt, mahkeme kararıyla sabit değilse hiçbir şekilde rücu söz konusu olmayacak. Bu yasa dünyada benzeri olmayan hekimleri güvence altına alan bir yasa olduğunu bilelim” şeklinde konuştu. “700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz” Zeytinburnu’nda yeni bir hastanenin yapım ihalesine çıkıldığını söyleyen Bakan Koca, “Zeytinburnu’yla ilgili ciddi bir sağlık kuruluşuna ihtiyacımızın olduğunu biliyoruz. Buradan arsasını planladığımız, imar durumunu belediye başkanımın da bu noktada bitirdiği ve projesini de bitirmiş olduğumuz 700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz. Var olan hastanenin 300 yataklı hastane ile birlikte sağlık kampüsünde toplam 1000 yataklı eğitim, araştırmasın Zeytinburnu kavuşmuş olacak. Bununla ilgili 2026 yılı sonunda bitirmeyi planladık. Burada göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önemli olduğunu biliyoruz. Göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önde olduğu ama onkoloji, KVC dahil bütün birimleriyle yetkin olan hastanın bir başka hastaneye sevk edilmediği, şehir hastanesi standartlarında bir hastaneye Zeytinburnu kavuşmuş olacak. 2026 yılı sonu için bitirmeyi planladık” ifadelerini kullandı. Zeytinburnu’na yeni bir sağlık kompleksine ihtiyacı olduğunu söyleyen Bakan Koca, “Başkanımla da konuştum, var olan alanın sağlık alanı olarak, sağlık kuruluşu yapılmasından yanayım. Bu konuyla da ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Mehmet Özhaseki’yle onunla görüşmüş olacağım. Burayı da sağlık alanına katmak istiyoruz. Çabamız o yönde olacak” cümlelerini kullandı. Bakan Koca, açıklamaların ardından hastaneden ayrıldı.
Antalya Bakan Ersoy: "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da Doğu ve Güneydoğulu iş insanlarının iftar yemeğine katıldı. Burada konuşan Bakan Ersoy, Antalya ve ilçelerinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve buluşmalarda yapılan çalışmaları inceleme ve eksiklikleri yerinde tespit etme imkanını bulduklarını söyledi. “Vatandaşlarımızı dinledik, çiftçilerimizle dertleştik, basınımızla buluştuk, esnafın taleplerini not ettik” diyen Ersoy, Antalya’nın tüm noktalarına nüfuz ederek adeta şehrin röntgenini çektiklerini aktardı. "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız" Turizm konusuna da değinen Bakan Ersoy, küresel düzeyde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle sektörün büyük sorunlar yaşadığını belirterek, "Herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda hayata geçirdiğimi doğru politikalar ve geliştirdiğimiz stratejiler neticesinde hem şehrimiz hem de ülkemiz adına büyük bir başarı elde ettik. Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız. Peki bu başarıların elde edilmesi, milyonlarca insanın seyahatlerinde rotayı Antalya’ya çevirmesi, Danimarka’da insanların Antalya’daki kültürel mirası araştırması sadece tesadüfle açıklanabilir mi? Elbette hayır. Emin olun başarılı olmak için çok çalışıyoruz. Hiçbir sorunu halının altına süpürmüyor, kalıcı çözümler geliştiriyoruz” dedi. “Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz” Turizmi 12 aya yaymak için kültür, tarih, sağlık, doğa, inanç, gastronomi, spor gibi alanlarla turizmi çeşitlendirdiklerini kaydeden Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün dünyanın dört bir yanında, 200’den fazla ülkede Antalya’nın, Kemer’in tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz. Çin’de, Japonya’da, Amerika’da, Almanya’da, Rusya’da, Manavgat’ı, Kemer’i, Side’yi tanıtıyoruz. İnsanlık tarihinin en önemli kültürel mirasına sahip olan bölgemizde bu mirasın gün yüzüne çıkartıp, her yıl milyonlarca insanın şehrimizi, ilçelerimizi ziyaret etmesi için tarihin en yoğun arkeoloji çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Yeni kütüphaneleri, müzeleri, sanat merkezlerini, restorasyonları, galerileri, festivalleri Antalya’mıza kazandırıyoruz. En çok izlenen uluslararası filmlerin Antalya’da çekilmesini sağlıyoruz.” “Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister” İlçelere yapmış olduğu ziyaretlerde, gördüğü ve duyduklarını paylaşan Ersoy, "Biz dünyanın bir ucunda Avustralya’da gözbebeğimiz Antalya’nın tanıtımını yapıyor, bölgeye turist çekip, turizm gelirimizi arttırmanın çabası içine girmişken şehrimizdeki bazı yerel yöneticilerimizin temel görevlerini dahi yerine getirme konusunda çok da başarılı olduklarını söyleyemiyoruz. Biliyorsunuz yeri geldiğinde bu güzel şehir ve bu şehrin insanları kaybetmesin diye yerel yönetimlerin sorumluluğundaki birçok soruna el atıyoruz. Altyapı sorunlarını çözüme kavuşturuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arıtma tesisleri inşa ediyoruz. Antalya’nın kanalizasyonuna, içme suyuna, yağmur suyuna el atıyoruz. Diğer bakanlıklarımızla görüşerek şehrin ihtiyaçlarının karşılanması adına elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Biz Antalya’nın turizmde dünyanın süper ligine yükselmesi ve oradaki yerini kalıcı hale getirmek için gece gündüz demeden çalışırken, yerel yönetimlerimizin de başarılı çalışmalar ortaya koymasını beklemek sanırım tüm Antalyalıların en doğal hakkıdır. Sadece kısır siyasi tartışmalar oluşturup, bu tartışmalardan medet umarak başarılı olmak mümkün değildir. Belediyecilik aynı zamanda bilgi ister, çalışma ister, proje ister. Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister. İyi bir belediye başkanı kendini değil kentini düşünen kişidir” diye konuştu. “Antalya bunu hak etmiyor” Bakan Ersoy, 16 milyonun üzerinde turistin geldiği Antalya’nın temel altyapı problemlerini çözme konusunda yeterli olamadığını ileri sürerek, "Tüm desteğimize rağmen sosyal ve kültürel yatırımlar konusunda, şehrin hak ettiği projeler hayata geçirilmedi. Maalesef Antalya bunu hak etmiyor. Biz, Antalya’nın dünyanın en önemli turizm merkezleriyle rekabet edip bir adım öne geçmesi için çalışırken, maalesef bazı yerel yöneticilerimiz bu iddianın çok uzağında kaldılar. Eğer biz Antalya’nın küresel bir vizyonla hareket edip, rakiplerinden ayrışmasını istiyorsak yerelde de böyle iddialı bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Bunun için biz Antalya’nın hizmet alanında kaybedecek tek bir saniyesi dahi olmadığını söylüyoruz. Bizim şehir için çalışan, dinamik kadrolara ihtiyacımız var. Antalya’nın bugün burada olduğu gibi birbirine karşı samimi olan, birbirine gönlünü açan, dürüst, çalışkan ve üreten kadrolara ihtiyacımız var. Bu şehirde yaşayan, bu şehir için üreten, kalbi bu şehir için atan vatandaşlarımıza yönelik; ayrımcılık yapmayan, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin inancına, kültürüne, geleneğine saygı duyan, herkese eşit davranan, adil yerel yöneticilere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.