POLİTİKA - 25 Mayıs 2022 Çarşamba 21:38

İsveç ve Finlandiya ile NATO görüşmesi sonrası Sözcü Kalın'dan önemli açıklamalar

A
A
A
İsveç ve Finlandiya ile NATO görüşmesi sonrası Sözcü Kalın'dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine ilişkin somut bir adım atılması gerektiğini belirterek, "Bizim beklentimiz NATO’nun kendi içinde de tutarlılığı açısından da bu kuralların ve prosedürlerin doğru bir şekilde uygulanmasıdır. Bunun dışında bir oldu bitti ile aceleye getirerek, birtakım süreçlerin atlanması özellikle de Türkiye'nin güvenlik endişelerinin karşılanmadığı bir ortamda bir sürecin ilerletilmesi mümkün olmayacağını tekrar ifade ettik" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İsveç ve Finlandiya'nın NATO heyetleriyle görüşmesinin ardından basın açıklaması gerçekleştirdi. Görüşmelerde Türkiye'nin beklentilerinin net bir şekilde ifade edildiğini kaydeden Kalın, “Kendilerine verdiğimiz mesajları şöyle özetleyebilirim; öncelikle NATO bir güvenlik ittifakıdır. Bir Ekonomik İşbirliği Örgütü ya da başka bir odağı olan bir örgüt değildir. Merkezinde, temelinde güvenliğin olduğu bir ittifaktır. Dolayısıyla bu ittifakın en temel konusu; üyelerinin güvenlik kaygılarının eşit ve adil bir şekilde karşılanmasıdır. Bu anlamda NATO'ya üye olacak başka ülkelerin de mutlaka mevcut olan üye ülkelerin güvenlik kaygılarını giderecek, bunları dikkate alacak ve bu kaygı endişeleri ortadan kaldıracak, bu ülkelerden kaynaklı terör tehditlerini bertaraf edecek adımları ivedilikle atmaları olduğunu ifade ettik. Tabii ki İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelik başvurusu bu ülkelerin güvenlik konsepti tarihinde önemli bir dönüm noktasına tekabül ediyor" dedi.

“Yaklaşık 70 yıldır Türkiye bu ittifakın içerisinde”

İsveç'in NATO üyeliğinin tarihi bir dönüm noktası olduğuna dikkat çeken Kalın, “İsveç bağlamında düşünürseniz yaklaşık 200 yıldır tarafsız olmayı benimsemiş ve diğer ittifaklara katılmamayı tercih etmiş bir ülkenin şimdi Ukrayna Savaşı sonrasında NATO'ya üye olması da bu ülkelerin tarihi açısından da NATO'nun tarihi açısından da önemli bir kırılma noktasıdır. Bizim NATO'nun 1952'den beri en önemli müttefiklerinden, üyelerinden birisi olduğumuzda aşikar bir gerçektir. Yaklaşık 70 yıldır Türkiye bu ittifakın içerisinde. İttifakın temel ilke ve prensipleri çerçevesinde ittifaka çok ciddi katkılar sunmuş ve ittifakın bugüne kadar gelmesinde de çok önemli roller oynamıştır" açıklamasında bulundu.

“PKK, PYD ve YPG arasında hiçbir farkın olmadığını, bunlar arasında yapılan ayrımların bizim açımızdan karşılığının olmadığını net bir şekilde ifade ettik"

Türkiye'nin NATO'nun en önemli müttefiklerinden biri olduğuna vurgu yapan Kalın, Türkiye’nin bu 70 yıllık süre boyunca da dünyanın değişik bölgelerindeki NATO misyonlarına katılmak suretiyle de bu konuda üzerine düşen sorumlulukları fazlasıyla yerine getirdiğini ifade etti. Kalın, “Tabii terörün farklı yüzleri, biçimleri, şekilleri ve dönüşüm geçirerek karşımıza çıkan çehrelerine karşı da bizim kararlılıkla mücadele etmemiz NATO konseptinin de en temel ilkelerinden birisini teşkil etmektedir. Türkiye'nin güvenlik kaygıları özellikle Türkiye'ye karşı terörist mücadele sürdürmekte olan PKK, PYD, YPG gibi terör örgütlerinin özellikle Avrupa ülkelerinde bazı NATO üyesi ülkelerde ve şu anda gündemimizde olan Finlandiya ve İsveç’teki mevcudiyeti ile ilgilidir. Biz muhataplarımıza PKK, PYD ve YPG arasında hiçbir farkın olmadığını, bunlar arasında yapılan ayrımların bizim açımızdan anlamını ve karşılığının olmadığını açık ve net bir şekilde ifade ettik" değerlendirmesinde bulundu.

“İsveç, Finlandiya artı diğer Avrupa ülkelerinde FETÖ'nün mevcudiyetine karşıda mücadelemizi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tam bir kararlılık içerisinde sürdüreceğimizi ifade ettik"

Yakın bir döneme kadar Amerika Birleşik Devletleri'nin, Avrupa'nın pek çok istihbarat örgütlerinin kendi yazılı kayıtlarında, raporlarında değerlendirmelerinde PYD ve YPG'nin PKK'nın Suriye kolu olduğu açıkça ifade edilmekte olduğunu söyleyen Kalın, “Bizim açımızdan burada herhangi bir değişiklik zaten söz konusu değildir. PKK'nın Avrupa'ya gittiğinde yahut Suriye gittiğinde farklı isimler altında kendini yeniden tanımlamaya çalışmasını bizim açımızdan hiçbir geçerliliğinin olmadığını ifade ettik. Aynı şekilde FETÖ'nün bir terör örgütü olduğunu Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren örgüt olarak 251 insanımızın şehadetine, 1200 den fazla vatandaşımızın yaralanmasına sebep olan menfur bir terör örgüt olduğunu da altını çizdik. İsveç, Finlandiya artı diğer Avrupa ülkelerinde FETÖ'nün mevcudiyetine karşıda mücadelemizi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tam bir kararlılık içerisinde sürdüreceğimizi ifade ettik" açıklamasında bulundu.

“10 yıl içerisinde talep ettiğimiz iade talepleri konusunu da gündeme getirdik”

"Beklentilerimiz bu terör örgütlerinin oradaki örgütsel, finansal, propagandaya dönük medyadaki varlığı ile ilgili somut adım atılması konularına odaklandı" diyen Kalın, "Bununla ilgili ilgili kurumlarımızın hazırladığı bilgileri, belgeleri muhataplarımız ve detaylı bir şekilde paylaştık. Bu bağlamda da özellikle bu iki ülkeden geçtiğimiz 10 yıl içerisinde talep ettiğimiz iade talepleri konusunu da gündeme getirdik. Bildiğiniz gibi bizim bugüne kadar İsveç'ten 28 Finlandiya’dan 12 iade talebimiz oldu. Fakat maalesef bugüne kadar bunların hiçbirisini olumlu bir cevap almadık. Bunların sebeplerini incelediğimizde dosyaları ve raporları önlerine koyduğumuzda da burada bizi ikna edecek hiçbir adli, hukuki gerekçe ortaya konmadığını gördük. Endişelerimizi muhataplarımızla bugün etraflı bir şekilde paylaştık aynı şekilde paylaştık. Bu bağlamda Türkiye'ye karşı uygulanan açık yada kapalı dar ya da geniş her türlü savunma sanayi ile ilgili yaptırımların derhal kaldırılması yönündeki beklentimizi de ifade ettik. Bu arada özellikle Amerika Birleşik Devletleri yöneticilerinin Obama döneminden beri sıkça gündeme getirdiği PKK'nın PYD ve YPG’den ayrı bir örgüt olduğu, PKK'nın terör örgütleri listesinde bulunduğu ama PYD ve YPG’nin terör örgütleri listesinde bulunmadığı; bu yüzden de bu PYD ve YPG yapılanmasına karşı adım atmalarını şu anda yasal olarak mümkün olmadığına dair argümanlarını da bizim açımızdan geçersiz, anlamsız, hükümsüz olduğunu bir kez daha ifade ettik" dedi.

“Türkiye'nin güvenlik kaygıları, somut adımlarla belli bir takvim çerçevesinde karşılanmadığı takdirde sürecin ilerleyeceğine dair mesajımızı çok net bir şekilde ifade ettik”

Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası İnsan Hakları Örgütü gibi kuruluşların hazırladığı PYD ve YPG ile ilgili raporlara bakıldığı zaman bu örgütlerin Suriye'nin kuzeyinde kendi kontrolleri altında olan bölgelerde ne tür savaş suçunu işlediklerini, kendi vatandaşlarına yani Suriye vatandaşlarına karşı Kürtlere, Türkmenlere, diğer Araplara karşı ne tür suçlar işlediklerini de görüşmelerde detaylı bir şekilde anlattıklarını ifade eden Kalın, "Bunu zaten biz batılı muhataplarımıza dönem dönem hep dikkatlerine getiriyoruz. Burada YPG ve PYD’yi aklamak için onları adeta romantize edercesine bu raporların hasıraltı edilmesinin bizim için kabul edilemez olduğunu da açıkça ifade ettik. Özetle ve bütün bu konularda bir zihniyet değişikliğine, bir paradigma değişikliğine ihtiyaç olduğunun da altını güçlü bir şekilde çizdik. Ezcümle Türkiye'nin güvenlik kaygıları, somut adımlarla belli bir takvim çerçevesinde karşılanmadığı takdirde sürecin ilerleyeceğine dair mesajımızı çok net bir şekilde ifade ettik. Ve bu noktada Cumhurbaşkanımızın bu sürecin başından itibaren yani geçtiğimiz yaklaşık 10 -12 günlük süre içerisinde verdiği mesajları ve çizdiği çerçeve esas alarak ilgili bütün kurumlarımızda muhataplarımızla bu konudaki beklentilerimizin son derece somut olduğunu ifade ettik" diye konuştu.

“Beklentimiz NATO’nun kendi içinde de tutarlılığı açısından da bu kuralların ve prosedürlerin doğru bir şekilde uygulanmasıdır”

Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden terör örgütlerine karşı mücadelesinin kararlılıkla devam ettiğini kaydeden Kalın, "Türkiye için terör PKK, PYD, YPG gibi terör örgütlerinin uzakta ilgisiz kalabileceğimiz erteleye bileceğimiz, öteleyebileceğimiz bir terör tehdidi olmadığını, tam tersine Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve vatandaşlarına karşı her gün eylem arayışında olan, eylem girişiminde olan terör örgütleri olduğunu ifade ettik. Nitekim ve bu sabah emniyet güçlerimizin ele geçirdiği bir intihar bombacısının da haberini kendileriyle paylaştık. Bunların durmadığını, her an her gün bu tür çatışmalar yahut saldırılar için hazırlık içerisinde olduğunu da ifade ettik.

Son olarak şunun altını çizdiğimiz ile sizinle paylaşmak isterim 1999 senesinde NATO'ya üyelik süreci ile ilgili 1 temel ilkeler, kurallar ve prosedürler manzumesi açıklamıştı. 99 zirvesinde ele alınan bu kararla bundan sonra üyelerin ya da aday ülkelerin nasıl üye olacağına dair birtakım ilkeler, prensipler ve prosedürler belirlendi ve 1999 yılından beri de NATO'ya üye olan ülkelerin tamamı bu kurallara, bu prosedürlere tabi olmak suretiyle NATO'ya üye oldular. Bizim beklentimiz NATO’nun kendi içinde de tutarlılığı açısından da bu kuralların ve prosedürlerin doğru bir şekilde uygulanmasıdır. Bunun dışında bir oldubitti ile aceleye getirerek, birtakım süreçlerin atlanması Özellikle de Türkiye'nin güvenlik endişelerinin karşılanmadığı bir ortamda bir sürecin ilerletilmesi mümkün olmayacağını tekrar ifade ettik. Muhataplarımız bu konuyla ilgili notlarını aldılar, değerlendirmelerini yaptılar. Şimdi dönüp kendi liderlerine takdimde bulunacaklar. Bu raporları kendileri az ettikten sonra bizim onlarla temaslarımız devam edecek. Önümüzdeki günlerde de kendilerinin bizim bu taleplerimize nasıl cevap vereceğine dair cevaplarını aldıktan sonra da biz bu süreci bu görüşmeleri istişare ve müzakereleri karşılıklı olarak sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.

Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Kalın, yeni görüşme için bir tarih belirlenip belirlenmediği ve NATO'nun da görüşmelere dahil olması durumun söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine, ilk toplantı olması dolayısıyla yeni görüşme için tarih ve format konusuna odaklanmadıklarını ve bunun yerine temel çerçevenin doğru oturtulması üzerine odaklandıklarını kaydetti.

“Bu toplantıdan şu anda henüz günü, saati belirlenmiş bir tarih yahut bir müzakere metni ve çıkmadı, biz bunu bilerek tercih ettik”

Kalın, “Tabii ki önümüzdeki günlerde görüşmeler ve istişareler devam edecek ama bu toplantıdan şu anda henüz günü, saati belirlenmiş bir tarih yahut bir müzakere metni ve çıkmadı. Biz bunu bilerek tercih ettik çünkü biz bir kere çerçevenin muhataplarımız tarafından açık ve net bir şekilde anlaşılması için bu müzakereleri yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu mesajı şimdi aldılar, şimdi kendi başkentlerine dönüp bu değerlendirmeleri liderlerine arz ettikten sonra bize yapacakları geri dönüşe göre biz bundan sonraki sürecin nasıl ilerleyeceğini kararlaştıracağız” dedi.

“Türkiye'nin güvenlik endişelerini karşılayacak adımların atılmasına bağlı olarak iletilmesini sağlamak yönünde bir kararlılık içerisindeyiz"

NATO Genel Sekreteri'nin de bu konuda bir önerisi olduğunu ifade eden Kalın, “Cumhurbaşkanımızın da NATO Genel Sekreteri ile bu bir telefon görüşmesi oldu. NATO’da böyle bir teklif gelirse bunu değerlendiririz. Nasıl bir teklif geleceğine bu bağlı. Haziran ayı sonunda da biliyorsunuz Madrid'de bir NATO liderler Zirvesi yapılacak. Ama şunu açık söyleyeyim; bizim zirveye kadar şu konuyu yetiştirelim, bu süreci yetiştirelim gibi bir zaman baskısı altında olmadığımızı ifade etmeliyim. Sürecin sağlam bir şekilde ilerlemesini, Türkiye'nin güvenlik endişelerini karşılayacak adımların atılmasına bağlı olarak iletilmesini sağlamak yönünde bir kararlılık içerisindeyiz" açıklamasında bulundu.

“Bakanlar düzeyinde görüşme olabilir liderler düzeyinde başka görüşmeler olabilir”

Görüşmelerin bakanlar düzeyinde ya da liderler düzeyinde gerçekleşebileceğini ifade eden Kalın, “Biz tabii Cumhurbaşkanımızın çizdiği çerçeve ve talimatları doğrultusunda da önümüzdeki günlerde bu süreci takip etmeye devam edeceğiz. Bakanlar düzeyinde görüşme olabilir liderler düzeyinde başka görüşmeler olabilir. NATO Zirvesi öncesinde olabilir, zirve de olabilir. Bu önümüzdeki sürecin akışkan ve dinamik olduğunu ifade edebilirim. Biraz süreç artık bundan sonra muhataplarımızın bize geri dönüş yapacağı, eylem planı, paketi, yahut önerileri çerçevesinde şekillenecek" dedi.

“Savunma sanayi ürünlerine dönük yaptırımların kaldırılması yönünde bir olumlu tavrı biz gördük”

Türkiye'ye dönük savunma sanayi yaptırımlarının kaldırılmasına yönelik de adımlar atılması gerektiğini ifade eden Kalın, “Savunma sanayi ürünlerine dönük yaptırımların kaldırılması yönünde bir olumlu tavrı biz gördük. Bu toplantıda tabii bu sevindirici bir gelişme bu pozitif gündeme dahil edebileceğimiz önemli bir başlık. Biz tabii Cumhurbaşkanımızın geçen olağanüstü NATO liderler zirvesinde dile getirdiği bir konuyu da burada altını çizerek ifade ettik. Ve bunu her platformda da tekrar ediyoruz. O da müttefiklerin birbirine ambargo uygulamasını prensip olarak doğru bulmuyor, müttefiklerin hele ki NATO ittifakı bir güvenlik ittifakı olarak terör gibi ortak tehditlere karşı kararlı ve azimli bir şekilde mücadele edecekse müttefiklerin birbirine yaptırım uygulaması asla kabul edilemez.

Bu ancak ve ancak ittifakı zayıflatır bizim düşmanlarımızı sevindirir. Bu ülkeyi biz prensip olarak NATO'daki diğer müttefiklerimizle de paylaşıyoruz. Dolayısıyla hem Amerika Birleşik Devletleri'ne hem diğer bize karşı açık, ya da kapalı, örtülü ya da açık ambargo uygulayan, kısıtlama uygulayan yavaşlatma taktikleri uygulayan, müttefikleri ve diğer ülkelere karşı da bunu bir prensip olarak ifade ediyoruz, bundan sonra da etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kurum’dan otobüs şoförlerine müjde: “Göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz” İBB Başkan Adayı Murat Kurum, Sancaktepe’de düzenlenen ‘Özel Halk Otobüsçüleri Sahuru’ programında vatandaşlarla bir araya geldi. Programda konuşan Kurum, “Hiç merak etmeyin, hiç üzülmeyin. 1 Nisan’dan sonra göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz. Bu Murat Kurum sözüdür. Boş yere kesilen cezaları da göreve gelir gelmez iptal edeceğiz” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı Murat Kurum, Sancaktepe’de düzenlenen ‘Özel Halk Otobüsçüleri Sahuru’ programında vatandaşlarla bir araya geldi. Programa Kurum’un yanı sıra Sancaktepe Belediye Başkanı Şeyma Döğücü, AK Parti Sancaktepe İlçe Başkanı Turgay Akpınar, Tüm Özel Halk Otobüsleri Birliği Dernek Başkan Vekili Göksal Ovacık, ÖZULAŞ Başkanı Sedat Şahin, milletvekilleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda ilgiyle karşılanan Kurum vatandaşlarla hatıra fotoğrafı da çektirdi. “İstanbul’daki otobüs sayısı, vatandaşımızın mevcut talebine istese de yetmiyor” Programda konuşan İBB Başkan Adayı Kurum, “Bugün İstanbul’da yaklaşık 3 bin halk otobüsümüz var. Yüzbinlerce yolcuyu taşımaya çalışıyorsunuz. İstanbul’un bu yükünü almak için çaba sarf ediyorsunuz ama her geçen gün bu yük bir kat daha artıyor. İstanbul’daki otobüs sayısı, vatandaşımızın mevcut talebine istese de yetmiyor. Biz, hem özel halk otobüsü emekçilerini hem de İstanbulluları uğraştıran değil ulaştıran İstanbul diyerek rahatlatacağız. İstanbullu kardeşlerimiz sizlere emanet. Genç kızlarımız, kadınlarımız otobüse bindiğinde saat geçse, durak evine uzaktaysa şoför kardeşlerim gerekirse evinin önüne kadar bırakacak. Bu hedef öyle sadece yatırım ve buradaki hizmetlerden müteşekkil değildir. Biz bir yandan yeni ulaşım yatırımları yaparken bir yandan da İstanbul’un trafik sorununa dair, çok önemli adımlar atacağız. Ben ulaşım sektöründeki esnafımızın sorunları için aylarca çalıştım. Bu konudaki tüm uzmanlarla esnaf odalarımızla istişare ettim” dedi. “Göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz” Otobüsçülerin yaşadığı sorunlara değinen Kurum, müjdeleri hakkında da şöyle konuştu: “Sizler, 40 yıldır yaşadığınız sorunları, dertleri şu beş yılda yaşadınız. Ücretlerinizi iki ay geç aldığınızı biliyorum. Çok büyük mağduriyetler yaşıyorsunuz. 2023 zammını hala alamadınız. Her bir özel halk otobüsümüzün 1 milyon TL alacağı var. Alamadığınız ödemelerinizden dolayı araçlarınıza bakım yapmakta zorlanıyorsunuz. Vatandaşlarımızı taşımak için gereken her türlü fedakarlığı yapıyorsunuz. Yanan ve bozulan otobüsler olduğunda mevcut İBB yönetimi bu sorunları görmezden geliyor. Sen otobüsçünün hakkını ödemezsen bu esnaf otobüsüne nasıl bakım yaptıracak. Mevcut İBB yönetimi sizin eksiklerinizle alakalı bırakın bir irade ortaya koymayı sorunları görmezden geliyor. Yetmiyor, bir de size boşu boşuna cezalar kesiyor. İETT yönetimi, ezan okunurken aracında su içip orucunu açan özel halk otobüsü şoförüne neden ceza keser? Eğer kötü niyetliyseniz, eğer bu milleti sevmiyorsanız elbette kesersiniz. Hiç merak etmeyin, hiç üzülmeyin. 1 Nisan’dan sonra göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz. Bu Murat Kurum sözüdür. Boş yere kesilen cezaları da göreve gelir gelmez iptal edeceğiz” “Sizlere sağladığımız uygun kredilerle otobüslerimizi yenileyeceğiz” Müjdelerini saymaya devam eden Kurum, “Otobüslerinizi yenileyemediğinizi çok iyi biliyorum. Toplu taşıma kanununu ve mülkiyet probleminin çözümüyle ilgili kanunu meclise bu kardeşiniz taşıdı. Bu konunun takibini yapacağız ve mülkiyet sorununu tamamen çözeceğiz. Göreve gelir gelmez devlet bankalarımızla yapacağımız protokollerle sizlere sağladığımız uygun kredilerle otobüslerimizi yenileyeceğiz. Hem siz huzur içerisinde çalışacaksınız hem de İstanbullu kardeşlerimize en güzel hizmeti vereceğiz. İstanbul halk otobüsü bir marka olacak. İstanbul’un yollarında bozulan, yanan otobüs devri 31 Mart akşamı tamamen bitecek” diye konuştu. “İnsanımız bu seçimi, İstanbul’u yeniden emin ellere teslim etmek için çok büyük bir fırsat olarak görüyor” Seçimin iki zihniyet arasında gerçekleşeceğini belirten Kurum, “Bizim şoför esnafımız, kalenderdir. İşte sizler İstanbullunun sorunlarını dinleyen insanlarsınız. Sizlerle yaptığımız görüşmelerde de bu sorunların çözümleri hakkında konuşuyoruz. Konuştuğumuz herkesin ortak bir noktası var. İnsanımız bu seçimi, İstanbul’u yeniden emin ellere teslim etmek için çok büyük bir fırsat olarak görüyor. Nasıl öyle görmesin? Fark ortada. Milletin karşısında sadece iki taraf var. Bir tarafta afet anında tatil beldelerinde gezenler, diğer tarafta sadece Fikirtepe’de, Esenler’de bile toplam 75 bin yeni yuvayı inşa edenler var. Bir yanda kendi geleceği için İstanbul’u kaderine terk edenler, diğer tarafta Kartal Orhantepe’de, Üsküdar’da, Beykoz’da, Ümraniye’de, 39 ilçemizde şantiyelerde arı gibi çalışanlar var. Bir yanda İstanbul’a yapılan tüm büyük ulaşım yatırımlarına karşı çıkanlar var, diğer yanda havalimanını, Marmaray’ı, Avrasya Tüneli’ni yapanlar var. Bu seçimde ya sağlıksız binalarda deprem korkusuyla beklemeyi ya da kentsel dönüşümle huzur içinde yaşamayı seçeceğiz. Bu seçimde ya 5 yılda 5 bin konut bile dönüştüremeyenleri ya da asrın felaketinde 3 ayda 180 bin konutu başlatanları seçeceğiz. Bu seçimde ya milletin kaynaklarını çarçur edenleri, ya da bizim gibi İstanbul’a her alanda 350 milyar lira yatırım yapanları seçeceğiz. Ya İstanbul’un bütçesini kendi için harcayanları, ya da kenti için, harcayanları seçeceğiz. Ben inanıyorum ki İstanbullular 5 yıldır çektikleri çileyi göz önünde bulunduracaklar. Hizmetin ve eserin adresi olan AK Parti’mizi ve Cumhur İttifakı’mızı sandıkta rekor bir oyla seçecektir. Ne yazık ki, son 5 yılda İstanbulluların derdiyle dertlenen, o dertlere çare olmaya gayret eden bir başkanları olmadı. Bu kardeşiniz, sizlerle hem dert ortağı, hem de çözüm ortağı olacak, İstanbul’un dertlerine deva olacak. Esnaf dostu, emek dostu, ekmek dostu bir belediyeciliği sizlere göstermek için bundan önce nasıl gece gündüz çalıştıysak yine aynı anlayışla çalışacağız” diyerek sözlerini tamamladı. “5 yıldır bir tane kavşak yaptırmadık” İlçede yaşanan sıkıntıları dile getiren Sancaktepe Belediye Başkanı Döğücü, “En büyük sıkıntımızı İBB’nin çalışmalarımızda yaşadık. Burada 200.000 nüfusla başlayan bir ilçe süreci var. 10-15 yıllık genç bir ilçeyiz ama o kadar çok nüfus aldık, o kadar çok tercih edildik, nüfusumuz 500 bine geldi. Bu ilçemizin otobüs hatlarının mutlaka düzenlenmesi lazım. Sancaktepe’de ikamet eden tüm vatandaşımız benimle aynı fikirde. Evinden çıkıp bir mahalleden bir mahalleye giderken bile otobüs hatlarında sıkıntı çekiyor. 2-3 tane vesait değiştirmek durumunda kalıyor. Bunlar için büyükşehirle defalarca görüşmemize rağmen hiçbir ilerleme kaydedemedik. Bırakın ilerleme kaydetmeyi gerileme yaşadık. Otobüs hatları iptal ediliyor. Başka güzergahlar daha faydalı olur hatlarımızı düzenleyelim diyoruz ses yok. Gelin yeni hatlar düzenleyelim, Sancaktepe artık kocaman bir ilçe oldu, bunların yeniden planlanması lazım diyoruz ses yok. Bırakın ses vermeyi duraklara giden vatandaşlar mevcut hatlardaki otobüsleri saatlerce bekliyor. Ulaşımda defalarca söylememize rağmen 5 yıldır bir tane kavşak yaptırmadık. 5 yıl önce bu sorunu görmüş kavşaklarımızı, otopark yerlerimizi, projelerimizi belirlememize rağmen bu konularda da hiçbir gelişme ve ilçemize herhangi bir hizmet alamadık. Bir büyükşehir sadece süt dağıtmasıyla övünemez. Biz ilçeleri zaten Sayın Cumhurbaşkanımızın başlatmış olduğu sosyal belediyecilikle mükemmel bir şekilde yönetiyoruz” ifadelerini kullandı.