EĞİTİM - 06 Şubat 2019 Çarşamba 11:46

Japon Araştırmacı Doç. Dr. Moriyama Teruaki MEDİT’de

A
A
A
Japon Araştırmacı Doç. Dr. Moriyama Teruaki MEDİT’de

Hadis tarihi konusunda İbn Haldun Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsünde çalışmalara başlayan Doç. Dr. Moriyama Teruaki, İstanbul’da özgür ve zengin bir ilim ortamı olduğunu ifade etti.

İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) ile Japonya’nın Doshisha Üniversitesi arasındaki işbirliği ve akademisyen değişim programı kapsamında, Doshisha Üniversitesi Teoloji Fakültesi’nden Doç. Dr. Moriyama Teruaki, İHÜ Medeniyetler İttifakı Enstitüsü (MEDİT) bünyesinde misafir araştırmacı olarak çalışmalarına başladı. 

İHÜ Süleymaniye Kampüsünde yer alan MEDİT’te çalışmalarını hadis tarihi konusunda sürdürecek olan Doç. Dr. Moriyama Teruaki, bu süre zarfında çeşitli eğitim ve seminerler ile öğrencilerle buluşacak. Aynı zamanda İstanbul’un ve dünyanın en önemli kütüphanelerinden olan Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi’nde ve diğer önemli kütüphanelerde araştırmalar yapacak, Hadis Tarihi üzerine çalışan ilim insanlarıyla görüşecek.

Doç. Dr. Moriyama Teruaki, İHÜ Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk ile ortak bir programa da imza atacak. 13 Şubat Çarşamba günü saat 13.00’te MEDİT Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecek programda Prof. Dr. Recep Şentürk, 'Kırılmayan Toplumsal Hafıza Zinciri: Hadis Rivayet Ağı 610-2018' konusu üzerine; Doç. Dr. Moriyama Teruaki ise 'Horasanî Ashab-ı Hadisin Entelektüel Aktiviteleri ve Ortaçağ Müslüman Toplumlarında Sünnetin Yayılması'na dair birlikte bir panel düzenleyecekler.

"İstanbul’da özgür ve zengin bir ilim ortamı var"
İHÜ Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk’ün davetiyle Türkiye’de bulunan Doç. Dr. Moriyama Teruaki, İbn Haldun Üniversitesinde çalışmalarını sürdürmekten duyduğu memnuniyeti dile getirirken, Türkiye'de başka ülkelerle kıyaslanmayacak kadar özgür ve zengin bir ilim ortamının olduğunu kaydetti. Özellikle Süleymaniye Kütüphanesinin dünyadaki tüm İslami ilimler araştırmacıları için göz kamaştırıcı bir birikime ev sahipliği yaptığını belirten Doç. Dr. Teruaki, İbn Haldun Üniversitesinin tarihi öneme sahip Süleymaniye medreselerinde eğitim faaliyetlerini sürdürmesinin öğrenciler ve araştırmacılar için bir şans olduğunu kaydetti.

"Suriye’deki ilim adamı dostlarımdan bir kısmı bugün İstanbul’da yaşıyor"
Japonya’da hadis alanında çalışan sadece 3 kişi olduğunu belirten Doç. Dr. Teruaki, Japonya’da derinlikli İslam araştırmalarının daha yeni yeni başladığını belirterek İslami ilimlerdeki araştırma fırsatlarının azlığından yakındı. Son yıllarda Arap ülkelerinde yaşanan siyasi-toplumsal krizlerin oralardaki ilim ortamlarını belli ölçüde sönükleştirdiğinden bahseden Doç. Dr. Teruaki, ilim için oralara gitmenin mevcut şartlarda pek de verim sağlamayacağını, bu durumun Türkiye’nin ve özellikle İstanbul’daki ilim ortamlarının yıldızını daha da parlattığını ifade etti. 

Doç. Dr. Teruaki, Şam’da bulunduğu yıllarda ilim camiasında edindiği dostların önemli bir kısmının bugün Suriye’deki savaş hali dolayısıyla İstanbul’da yaşamlarına devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Çalışmalarını 10-13. yüzyıl hadis âlimleri üzerine yoğunlaştırdı
Tokyo Metropolitan Üniversitesinde 1996’da lisans eğitimini tamamlayan Doç. Dr. Moriyama Teruaki, aynı üniversitede yüksek lisansını ve Tokyo Üniversitesinde doktorasını tamamladı. Özellikle İslam tarihi ve Ortaçağ İslam âlimleri üzerine çalışmaları bulunan Doç. Dr. Teruaki, 2001-2003 yılları arasında Suriye-Şam’da araştırmalarına devam etti. Bir süre ABD’de Georgetown Üniversitesinde misafir araştırmacı olarak bulunan Moriyama Teruaki, burada Dr. Jonathan A. C. Brown ile Ashab-ı Hadis’in bilimsel faaliyetleri üzerine çalıştı. 2013’ten beri Doshisha Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde görev alan Doç. Dr. Teruaki; Kur'an, Hadis, İslam kültürleri ve Müslüman toplumlarla ilgili dersler verdi.

Son yıllarda çalışmalarını 10.-13. yüzyıllarda Batı Asya'daki Hadis âlimlerinin entelektüel aktiviteleri ve sosyal etkileri ile ulema biyografileri üzerine yoğunlaştıran Doç. Dr. Moriyama Teruaki’nin bazı çalışmaları şu şekilde:

Two Local 'Histories' of Isfahan: Why Hadith Scholars Repeatedly Compiled Works That Were Nearly Identical, The Toyoshi-Kenkyu: The Journal of Oriental Researches, 72/ 4, 2014.
The Scholars Who 'Succeeded' the Prophet Muhammad, Kirisutokyo Kenkyu: Studies in Christianity 76/ 1, 2014.
West Asia and North Africa (Pre-Modern Islamic Periods), Historical Studies in Japan, Shigaku-Zasshi 123/ 5, 2014.
Career and Study of Ulama: Religious Intellectual in the Medieval Islamic Society, History and Geography (Studies on World History), 644 (227), 2011
Travels for Knowledge: The Logic of the Importance of Hadith Scholars' Travels, Movements and Networks in the History, 2007
Acceptance and Uses of the Knowledge Concerning Hadith Studies,, Rekishigaku Kenkyu (Journal of Historical Studies) 820, 2006
The Establishment of the Islamic Knowledge and Changes in its Proliferation: The Case of Nishapur between the 10th and 12th Centuries., Shigaku-Zasshi 113 / 8, 2004.
Who Were ‘Ab al-adth’?: The Historical Development and Geographical Spread of the Traditionalists in the Medieval West Asian Muslim Society, KAMES (Korean Association for Middle East Studies) International Conference, Hankuk University of Foreign Studies, Seoul, KOREA, 2016.
The Intellectual Practice of the Classic Ulama: Case of the 11th Century 'Ashab al-Hadith' or Hadith Scholars, Ulama and Islamists: Reflections on the Boundaries Between Two Identities, Symposium organized by Institute for Advanced Studies on Asia (Toyo-Bunka Kenkyujo), The University of Tokyo, 2015.
The Image of the Middle East in Japan, Asian and Middle Eastern Countries since the End of World War II: Seeing for a New Partnership between Two Regions, 2015 KAMES International Conference In Commemoration of the 70th Anniversary of the End of World War II, Organized by Korean Association of Middle East Studies (KAMES) & Ministry of Foreign Affairs (Korea), Venue: Hankuk University of Foreign Studies & President Hotel, Seoul, Korea, 2015
Rethinking about 'Ashab al-Hadith': Their Geographical and Historical Distribution and Variety in Ideology and Activity, Forth World Congress for Middle Eastern Studies (WOCMES4), Middle East Technical University, Ankara, Turkey. 2014  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Deprem uzmanından uyarı: “Tokat’ın üzerinde bulunduğu fay hattında beklenen büyük şiddetli deprem hala olmadı” Gazi Üniversitesi DEMAR (Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi) Müdürü Prof. Dr. Abdussamet Arslan, Tokat’ın da üzerinde bulunduğu Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda beklenen büyük şiddetli depremin hala olmadığını kaydetti. Prof. Dr. Abdussamet Arslan, Tokat’ta meydana gelen ve Samsun, Yozgat, Çankırı ve Çorum gibi çevre illerde de hissedilen 5.6 büyüklüğündeki depreme ilişkin açıklamalarda bulundu. Arslan, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Bingöl çevresinde birleşen Doğu Anadolu Fay Hattı ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın birbirleri üzerinde sürekli hareket halinde olduğunu kaydederek, “Son 1 ayda özellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın her iki ucunda hareketlenmeler mevcut. 4’ün üzerinde çok fazla sayıda deprem oldu. Hem Doğu bölgesinde özellikle Adıyaman’ın biraz daha ilerisinde depremler oldu hem de hattın batı ucunda yani Yunanistan’da 4’ün üzerinde depremler oldu. Dolayısıyla bu fay hattının üzerinde bir hareketlenmenin olduğu çok net bir şekilde ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı. Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Doğu Anadolu Fay Hattı’nın, Kuzey Anadolu Fay Hattı’na doğru 9 metre kaydığını kaydeden Arslan, yukarıya doğru meydana gelen hareket sonucu Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda kırılmalar meydana geldiğini ve Tokat’ın da bu hat üzerinde olduğunu kaydetti. Arslan, iki hattın birleştiği noktalarda bulunan Bingöl, Erzincan, Bitlis ve Muş çevresinde stres birikimi yaşandığını kaydetti. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde ortaya çıkan jeolojik verilere değinen Arslan, 10 yıl içerisinde bu hat üzerinde 7.0 ila 7.5 büyüklüğünde bir deprem olma ihtimalinin yüzde 90 olduğuna dikkati çekti. "Deprem olan bir bölgede bir kırılmanın tekrar yaşanma ihtimalinin neredeyse sıfır" Deprem olan bir bölgede bir kırılmanın tekrar yaşanma ihtimalinin neredeyse sıfır olduğunu belirten Arslan, sözlerine şöyle devam etti: “Ne zamana kadar? Periyodu doluncaya kadar. Kahramanmaraş depreminin periyodu 450 ila 500 yıl civarındadır. Dolayısıyla da Pazarcık bölgesinde fayın tekrar kırılması için 450 yıla daha ihtiyacımız var ancak buradaki kırık meydana geldiğinde hem Elazığ ve Bingöl’e doğru olan bir bölgede hem de Hatay’ın daha güneyinde olan bölgelerde gerilme birikmesi meydana geldi. 9 metreye ileriye doğru giden hareket, Malatya civarında durdu. Sonra bu hareket bir türlü devam edecek, kırılmayı tamamlayacak.” “Önümüzdeki 10 yılda Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde 7.0 ila 7.5 civarında deprem beklemek yanlış olmaz” Bingöl civarında büyük şiddetli depremin hala olmadığını ifade eden Arslan, “İki fay hattının buluştuğu kavşak nokta olan Bingöl’de henüz beklediğimiz deprem olmadı. Bu depremi de hakikaten bekliyoruz. Kuzey Anadolu Fay Hattı boyunca 7.0 ila 7.5 büyüklüğündeki depremi beklememek çok hata değil ama zamanlamasını söyleyebilmek çok zor. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde kesinlikle 7.0 ila 7.5 civarında deprem beklemek yanlış olmaz” değerlendirmesinde bulundu.
Ankara Atılım Üniversitesi sağlık turizmi alanında sertifikalı program başlattı Ticaret Bakanlığı ile protokol imzalayan Atılım Üniversitesi, sağlık turizminde faaliyet gösterecek olan ve sektöre yeni gireceklere yönelik sertifikalı bir program başlattı. Atılım Üniversitesi tarafından sağlık turizmi alanında sertifikalı program Ticaret Bakanlığı ile iş birliği çerçevesinde başlatıldı. Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Dilaver Tengilimoğlu, Sağlık turizmi hakkında İhlas Haber Ajansı’na (İHA) özel açıklamalarda bulundu. Tengilimoğlu, sağlık turizminin son yıllarda büyüyen alanlardan biri olduğunu belirterek, "Sağlık turizmin de birkaç alt boyut var. Medikal turizm, termal turizm, yaşlı ve engelli turizmi gibi turizm türleri var. Diğer turizm türünde yüzde 4’lerde 5’lerde büyüme varsa sağlık turizminde daha büyük bir büyüme var. Bunda ülkelerin insanların bulundukları ülkelerdeki sağlık, tedavi, rehabilitasyon ve koruyucu sağlık hizmetleri gibi sağlığın iyileştirmesi ile ilgili hizmetlerle ilgili bulundukları ülkelerdeki imkanların kısıtlı olması veya pahalı olması çeşitli nedenlerden dolayı veya gizli tutmak için kendi ülkesinde bilinmesini istemediği için başka ülkelere yönelmekte. Sınır ötesi hasta hareketliliği dediğimiz sağlık turizminde birçok ülke pazardan pay almaya çalışıyor. Pazar payını 3,5 trilyon dolar üzerinde olduğu söyleniyor. Geçmiş yıllarda daha çok gelişmiş ülkeler pay alırken, son yıllarda gelişmekte olan ülkeler, özellikle Türkiye, Hindistan, Malezya, Singapur, diğer Polonya gibi ülkelerinde pazardan almaya çalıştığını görüyoruz" diye konuştu. "Merdiven atlı uygulamaların sıkı denetlenmesi gerekiyor" "Son 15-20 yıl içerisinde gerçekten Türkiye bu alanda büyük bir ivme kazandı, sağlık turizmi alanında büyük bir gelişme katetti" diye konuşan Tengilimoğlu, şunları kaydetti: "Hala da katetmeye devam etmekte. Burada biraz daha planlı programlı ve koordinasyon içerisinde bu sağlık turizmine yönelmemiz gerekiyor. Kontrol dahilinde yönelmemiz gerekiyor. Ülkeye döviz girdisi sağlasın mantığıyla değil de uzun vadeli düşünmek lazım bu alanı. Bu alandaki denetimlerin sıklaştırılması lazım. Merdiven altı uygulamaları özellikle kozmetik cerrahide saç ekimi gibi diğer alanlardaki uygulamaların sıkı denetlenmesi gerekiyor. Her ne kadar Sağlık Bakanlığı sağlık turizm faaliyetinde bulunacak olan kurumlara, kuruluşlara sağlık turizm yetki belgesi verse de bu belgenin de çok kolay verilmemesi gerekiyor. Türkiye’de kozmetik cerrahi son yıllarda çok arttı. Diş yine sağlık turizmiyle ilgili hastaların tercih ettiği alan. Kanser tedavileriyle ilgili, kalp damar hastalıklarıyla ilgili çeşitli branşlarda enfeksiyon hastalıkları hatta obezite, tüp bebek uygulamaları gibi birçok alanda sağlık turizm konusunda Türkiye tercih edilen bir ülke haline geldi." Prof. Dr. Dilaver Tengilimoğlu, Türkiye’nin sağlık turizmi alanında dünyada ilk 10 arasında yer aldığını söyledi. "Eğitimimiz yaklaşık bir buçuk ay sürecek " Geçtiğimiz yıl sağlık turizminde ve yabancı dil eğitiminde sertifikalı bir eğitim programının başlatılması amacıyla Ticaret Bakanlığı ile bir protokol imzaladıklarını ifade eden Tengilimoğlu, şunları söyledi: "Sağlık turizminin gelişmesi konusunda Ticaret Bakanlığının çok büyük destekleri var. Sağlık turizminde faaliyet gösterecek olan, sektöre yeni girecek olanlara yönelik, sektörde halihazırda sağlık turizmi yetki belgesi almış olan kurum ve kuruluşlarda görev olan personelin sertifikalanmasıyla ilgili bir destek bu. Bakanlık sertifika programının yüzde 60’ına destek vermekte, yüzde 40’ına da adaylar veya kurumlar kendi ceplerinden karşılamakta. Bu büyük bir imkân, gerçekten zengin bir program. Bu eğitimlerin ciddi bir şekilde yürütülmesi, bu belge sertifikasyonların sektöre de gerçekten ayırt edicilik bir özelliğinin bulunması bizim için önemli. 24 Nisan’da başlayacak olan eğitimimiz yaklaşık bir buçuk ay sürecek. Online olarak verilecek eğitime Türkiye’nin herhangi bir yerinde kendini bu alanlarda geliştirmek isteyenler katılabilir. Kayıtlar halihazırda devam etmekte. Bu eğitimler Atılım Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi tarafından verilecek. Bu eğitimi başarıyla tamamlayan adaylara sertifikalarını veririz, sektörde de bunun meyvelerini alırız diye ümit ediyorum."