GÜNDEM - 22 Şubat 2021 Pazartesi 21:19

Kadir Şeker davasında şok olay

A
A
A
Kadir Şeker davasında şok olay

Kadir Şeker’in kalbinden bıçaklayarak öldürdüğü Özgür Duran’ın annesi Mübeyyen Güner Dalkılınç, cumartesi günü akşam saatlerinde sokakta yaşayan oğluna yemek vermek için dışarı çıktığını ve Ayşe D.'nin kardeşi Figen D’nin saldırısına uğradığını iddia etti. Dalkılınç’ın burnunda kırık olduğu aldığı raporla doğrulandı.

Olay, Muratpaşa ilçesi Yeşildere Mahallesi'nde geçen hafta meydana geldi. İddiaya göre, Konya'da Ayşe D'yi darp ettiği gerekçesiyle Kadir Şeker tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürülen Özgür Duran'ın Antalya'da yaşayan annesi Mübeyyen Güner Dalkılınç, sokakta yaşayan oğluna yemek götürmek için dışarı çıktığı esnada Ayşe D'nin kız kardeşi Figen D'nin saldırısına uğradı. Dalkılınç, Figen D'nin saçını yolup, burnuna kafa attığını ve "Oğlun gibi seni öldürsek ne yazar?" dediğini iddia etti.

Kadir Şeker davasında şok olay

Mübeyyen Güner Dalkılınç, “Figen D. bana, 'Seni burada şimdi ne yapayım ne yapayım. Burada kafanı gövdenden ayırsam, oğlunu parkta öldürdüğümüz gibi seni de burada öldürsem ne yazar ne yazar' dedi. Bana ne yapabileceğini sordum. Bu sözle ben kendimden geçtim. Bana bir şey yapamayacağını ve adaletin gerekeni yapacağını söyledim. Önümü kesti, ağzımdaki maskeyi tuttu attı. Montumla yakamdan tutarak sarstı. Halen boynum ağrıyor. Sonra kafa attı. ‘Seni öldürürüm, kafanı gövdeden ayıracağım’ dedi. Hakaret, küfürler etti cevap vermedim, direkt saçıma yapıştı. Kafam yerde bir on dakika mücadele etti. Saçlarımdan tuttu, bayağı bir çekti. Tokam kırıldı” dedi.

Kadir Şeker davasında şok olay

“Beni zor kurtardılar ellerinden”

Kırık tokasını ve kopan saçlarını saldırgan Figen D'nin elinden zor aldığını söyleyen Dalkılınç, “Avuçlarının içi saçlarımla doluydu. İnsanlar zor ayırdı. Bu saçlarımı bırakmadım. Bu saçları ben yolmadım, o kadın yoldu. 2-3 kere bana sürekli saldırdı. Çıldırmış, delirmiş gibi bir hali vardı. Bu şahsın çocuğumu nasıl öldürttüklerine inandım. Zaten bir nevi kendi de itiraf etti. 'Oğlunu nasıl öldürttük, seni de burada öldürsek ne yazar, ne yazar' dedi. Ben zaten orada bittim. Müdahale bile edemedim. Hesabını adalet önünde aramak isterim. Beni zor kurtardılar ellerinden. Burnumda kırık var, operasyon geçirdim. Kafayı yiyince neye uğradığımı şaşırdım. İki gündür kendime gelemedim. Ben bir anneyim. Şiddete uğrayan benim, sokak ortasında öldürülen evlat benim. Aynı şiddet bana uygulanıyor” diye konuştu.

Şiddeti kendisinin gördüğünü, parkta öldürülen oğlunun da kesinlikle bir darp olayına karışmadığını savunan Dalkılınç, “Hepsinden davacıyım. Figen D'den davacıyım. Ağzıyla itiraf etti. Çocuğumun katilleri onlardı. Şikayet dilekçemi verdim polis merkezine. Can güvenliğimden endişe duyuyorum. Benim canım evladım gibi ortada. Yetkililere sesleniyorum, göreve davet ediyorum. Çocuğumun katilleri bunlardır, içerideki değil dışarıdaki katildir. Şikayetçiyim. Canımı da versem oğlumun adaleti için mücadele edeceğim. Evladım için bu sokaklarda canımı vermeye hazırım” şeklinde konuştu.


Elifnaz Altürk - Gazi Taş
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yalova Altınova Belediyesi Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’nde fide dikim zamanı Yalova’nın Altınova ilçesinde bulunan ve 240 çeşit şifalı bitkiye ev sahipliği yapan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’ne baharın gelmesiyle birlikte fide dikimi işlemleri başladı. 2020 yılında kurulan ve Altınova Belediyesi tarafından işletilen Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’nde 40 dönüm alanın 28 dönümünde şifalı bitkilerin üretimleri gerçekleştiriliyor. Yetiştirilen şifalı bitkilerin halka satışlarının da yapıldığı bahçeye, ziyaretçilerin ilgisi her geçen gün artıyor. Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Yalova Şubesi ile iş birliği yapılan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’yle ilgili bilgi veren Müdür Mustafa Sarıgül, bahçede ağaç, sarılıcı, sürünücü bitki gruplarının yer aldığını dile getirdi. Sarıgül, bahçede kekik, lavanta gibi mutfakta kullanabilen bitkileri yetiştirip vatandaşların satışına sunduklarını belirtti. Bahçede bulunan salonda üniversitelerle ortaklaşa halk ve çiftçileri bilinçlendirmek üzere konferanslar düzenlediklerini de kaydeden Sarıgül, “Kendi fidemizi yetiştirebileceğimiz üretim seramızı yaptık. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı’yla ortak bir proje. Mürver bitkisi, kudret narı ve tıbbı nane dediğimiz bitkilerden aşamalı olarak çalışmalar yaptık. Tamamen insan sağlığına faydalı olabilecek çalışmalar yapıyoruz. Tabi bunu eczacılık ve tıp fakülteleri hocaları ile beraber yapıyoruz. Yurt dışından getirmiş olduğumuz, adapte etmiş olduğumuz, özel bitkilerimiz var. Şizandra üzümü dediğimiz, hamamelis cadı fındığı dediğimiz, çikolata sarmaşığı dediğimiz çok ilginç bitkiler de var burada. Alanımızda şeker otu steviayı zaten artış çok yaygınlaşmaya başladı. Vatandaşlarımızı bilinçlendirip özelikle diyabet hastası vatandaşlarımızı bunu kullanmaya yönlendiriyoruz. Tamamen sağlıklı, organik bitkiler bunlar” dedi. Sarıgül, bahçede baharla birlikte fide dikimi yaptıklarını anlatan bu yıl 25 bin civarında fide üretimi yaptıklarını ve bunları üniversitelerle de paylaşacaklarını kaydetti. Altınova Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca ise ilçeye ve Yalova’ya değer katan mekanlardan olan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’nin Türkiye’de örnek bahçelerden birisi olduğunu ifade etti. Yıl boyunca çok sayıda kişinin ziyaret ettiği bahçenin ilgi odağı olduğunu söyleyen Fazlaca, vatandaşları da bu alanı gezmeye davet etti.
Zonguldak ZBEÜ’de 1. Uluslararası Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu başladı Zonguldak’ta ilki gerçekleştirilen Uluslararası Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu’nda iletişimin önemine vurgu yapıldı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesince farklı disiplinleri iletişim zemininde buluşturmayı amaçlayan 1. Uluslararası Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu, Farabi Kampüsü İlahiyat Fakültesi Binası Doç. Dr. Ali Aslan Konferans Salonu’nda başladı. Saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunduğu sempozyumun açılış konuşmasını Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Tuğba Akdal yaptı. Akdal, sempozyumun düzenlenmesinde katkı sağlayanlara teşekkür etti. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Vekili Profesör Dr. Hamza Çeştepe fakültelerinin öğretim faaliyetlerini yenilikçilik anlayışıyla gerçekleştirdiğine vurgu yaptı. Çeştepe, “Planlama ve uygulama ölçütlerinin yerel, ulusal ve ulus ötesi ihtiyaçlar ve gelişmeler perspektifinde belirleyen ve söz konusu ölçütleri kesinlikle tutarlılık ilkeleriyle uygulamaya konan fakültemiz gerek altyapı çalışmalarını gerekse öğretim faaliyetlerini yenilikçilik anlayışıyla gerçekleştirmektedir. Fakültemizin düzenlediği Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu ile sizlerle buluşmanın ve paylaşmanın onur ve mutluluğunu yaşamaktayız” dedi. İletişimin paylaşmak, öğrenmek, sosyalleşmek gibi birçok konuda var olmanın anahtarı olduğunu belirten Çeştepe, “Hayati nitelik taşıyan ve bu yönüyle yaşamın vazgeçilmez bir gereği olarak açıkladığımız iletişim, paylaşmanın, öğrenmenin, sosyalleşmenin, keşfetmenin kendimizi ve başkalarını tanımanın, kısacası var olmanın anahtarıdır. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde en ufak bir konuda dahil bir sorun ve çatışma varsa nedeni en temelde iletişime dayanmakta ve çözüm yolu da dolayısıyla iletişimden geçmektedir” ifadelerine yer verdi. Çeştepe, iletişimin multidisipliner bir alan haline geldiğini ve iletişime dair çalışmaların hız kazandığını da sözlerine ekledi. ZBEÜ Rektörü Profesör Dr. İsmail Hakkı Özölçer, iletişim kavramının insanlık tarihiyle yaşıt olduğuna dikkat çekti. Özölçer, “Mühendislik ve çevre ile ilgili olduğu kadar sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri de önceliğine alan güzide üniversitemizde ve emeğin başkenti Zonguldak‘ta böylesi bir etkinlikle sizleri ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğumuzu belirtmek isterim. Nitekim genel anlamda iletişim kavramının ve iletişim fakültelerinde verilen eğitimin en belirgin özelliklerinden biri disiplinler arası bir yapıya sahip olmasıdır. Dolayısıyla iletişimin çok yönlülüğünü temel alan söz konusu bu sempozyumda farklı disiplinlerin iletişim şemsiyesi altında tanık olmalı, ulusal ve uluslararası düzeyde birbirinden değerli davetli konuşmacıları ağırlamanın gururu ve mutluluğunu yaşamaktayız. İnsanlık tarihiyle yaşıt olan iletişim kavramı uygarlıkların oluşmasında ve bilginin nesiller boyunca aktarılmasında şüphesiz ki en önemli araçtır” dedi. İletişimin bireylere sosyal kişilik kazandırılmasının yanı sıra bilginin ve kültürün aktarılmasına, ihtiyaçların giderilmesinden toplum düzeninin devamlılığına pek çok işi yerine getirdiğini ifade eden Özölçer, “Özellikle son yıllarda ekonomi, eğitim, sağlık, teknoloji gibi alanlarda yaşanan toplumsal gelişmeler ve küresel etkiler meydana getiren deneyimler, iletişim ve iletişim çalışmalarının önemini daha da belirgin hale getirmiştir. Yine bununla birlikte 21. Yüzyılda yaşanan dijital dönüşümler bir yandan iletişim eğitiminde ciddi değişimler gerektirmekteyken diğer yandan da iletişim alanında faaliyet gösteren tarafların bu dönüşümün gereklerini en iyi şekilde anlamasını ve uygulamalarına yansıtmasını zorunlu kılmaktadır” diye konuştu. Sempozyum; açılış konuşmalarının ardından Profesör Dr. Nurettin Güz, Profesör Dr. Mine Demirtaş ve Doçent Dr. Nozima Muratova’nın katıldığı ilk oturumla başladı. Toplamda 16 oturumun gerçekleştirileceği sempozyum, 26 Nisan’da sona erecek.