SAĞLIK - 08 Mart 2021 Pazartesi 17:10

Kalp ve damar sağlığı için nelere dikkat edilmeli

A
A
A
Kalp ve damar sağlığı için nelere dikkat edilmeli

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu, kalp sağlığını korumak için dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili açıklamalarda bulundu.

Kalp hastalıkları birden fazla faktöre bağlı olarak günümüzde en sık karşılaşılan sağlık problemlerinin başında geliyor. Dünya Sağlık Örgütü, kan basıncı, obezite, kolesterol ve sigara içiminin kontrolü ile kalp ve damar hastalıklarının görülme sıklığının yarıya indirilebileceğini açıklıyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu da bu anlamda koruyucu hekimliğin kalp ve damar hastalıklarından kaynaklı ölümlerin azaltılmasında çok önemli role sahip olduğunu söyledi.

Aile hekimliğinin kalp damar tıkanıklığı için yüksek risk taşıyan bireylerin saptanması ve bu kişilerdeki ilk veya tekrarlayan kalp damar tıkanıklığı sorunlarının önlenmesinde çok önemli bir işlev gördüğünü söyleyen Prof. Dr. Duygu, kalp ve damar hastalığının birden fazla faktöre bağlı olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Hamza Duygu, “Bugün için kalp ve damar hastalıkları riskini artırdığı bilinen ve her toplumda etkin olduğu kabul edilen risk faktörleri vardır. Sigara içmemenin, sağlıklı beslenmenin, aşırı kilodan kaçınmanın, en az günde yarım saat ve haftada beş gün yapılacak şekilde düzenli egzersiz yapmanın, normal şeker metabolizmasının ve aşırı stresten uzak durmanın kalp ve damar sağlığını korumak açısından önemi bilinmektedir” ifadesini kullandı.

Risk faktörleri

Kalp ve damar hastalıkları ile ilgili risk faktörleri arasında yaş, cinsiyet, genetik ve değiştirilemez olan etnik etkenlerin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, sigara, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, aşırı alkol, oturgan yaşam, şişmanlık, kan yağlarının yüksekliği, kan basıncı yüksekliği ve kan şekerinin düzeltilebilir risk faktörleri olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Hamza Duygu sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle düzeltilebilir risk faktörleri kalp ve damar hastalıklarının önlenmesi stratejilerinin temelini oluşturur. Başta gelen üç risk faktörü olan obezite hipertansiyon ve sigara içimi kalp ve damar hastalıkları ile savaşta ana hedef olmalıdır.”

Sağlıklı kalp için önerilerde de bulunan Prof. Dr. Hamza Duygu, kişilerin öncelikle sigara dumanında uzak durması gerektiğini belirtti. Sigaranın kalp damarlarını büzerek, içlerini örten ince yararlı örtüyü tahrip ettiğini söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, sigara dumanının aynı zamanda kanın pıhtılaşmasını da kolaylaştırdığını belirtti. Prof. Dr. Duygu, “Böylece damar sertliğini başlatarak kalp krizine, felç ve bacak damarlarında tıkanmalara neden olur. Aktif içicilik kadar pasif içicilik de kalp damar sağlığı açısından son derece zararlıdır” dedi.

Tansiyona dikkat

Tansiyona dikkat edilmesi gerektiğini de söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, sessiz katil olarak adlandırılan hipertansiyonla mücadelenin, yaşam tarzı değişikliklerinin ve düzenli tansiyon ilacı kullanımının kalp krizi, aort damar yırtılması, beyin kanaması ve aort damarında genişlemenin önlenmesi için hayati önem arz ettiğini belirtti. Prof. Dr. Hamza Duygu sözlerine şöyle devam etti: “Kan şekeri normal sınırda tutulması gerekir. Şeker hastalığı günümüzde kalp damar hastalığı eşdeğeri olarak kabul edilmektedir. Diyabetiniz varsa diyet, kilo kontrolü ile birlikte uygun tedavinin başlanması konusunda titiz davranmak önemli. Yüksek kolesterolle mücadele edip diyet ve egzersize ilaveten doktorunuz gerekli gördüğünde ilaç kullanmaktan çekinmeyin.”

Akdeniz mutfağı benimsenmeli

Kişilerin beslenme tarzı olarak Akdeniz mutfağını benimsemesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, sebze, meyve, baklagil, kepekli tahıl ve kuruyemişten zengin, zeytinyağının temel yağ olarak kullanıldığı, balığın kırmızı ete tercih edildiği, etin yasaklanmadığı, hazır ve paketlenmiş besinlerin olmadığı yeme alışkanlıkları kalp sağlığı açısından önemli olduğunu belirtti. Prof. Dr. Duygu: “Kalp damar hastalıklarına katkıda bulunan risk faktörlerinin birçoğunu etkileyerek sağlığımızı koruyan egzersizin mutlaka spor salonunda yapılması şart değil. Her gün 30 – 45 dakikalık yürüyüşler bile damar sağlığına katkıda bulunur. Asansörden ve yürüyen merdivenden uzak duralım” ifadesini kullandı.

Dişler günde en az iki defa fırçalanmalı

Diş etlerindeki iltihabın damar duvarlarında düşük yoğunluklu iltihaba neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, bu durumun damar sertliğine neden olan plağın üstünde pıhtı oluşarak damarın tıkanmasına yol açabileceğini belirtirken, kalp krizini önlemek için günden en az iki kere diş fırçalanması gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Hamza Duygu, “Az uyuyanlar veya uykusu düzensiz olanlar daha kolay kalp krizi geçiriyorlar. Hele uyku apnesi varsa yüksek tansiyondan, şeker hastalığına kadar çeşitli risk faktörlerini tetikliyor. Dinlendirici bir uykunun önündeki engelleri kaldırıp her akşam aynı saatte yatıp 7-8 saat uyku son derece faydalıdır. Fazla kilo ve şişmanlık kalp damar hastalıklarına yol açan birçok etkenin arkasındaki ana nedendir. Dengeli beslenip, egzersiz yaparak vücut kütle endeksini 25’in altında tutmaya dikkat edelim” dedi.

“Aşırı tuz yüksek tansiyonu tetikleyen ana nedenlerden biridir”

Kötümserlik, şüphecilik, husumetle dolu olmanın kalbi yorduğunu, damarları yaşlandırdığını, hayatı kısalttığını gösteren birçok bilimsel çalışmanın olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, bardağın yarısının boş değil, dolu tarafını görmenin faydalı olduğunu belirtti. Prof. Dr. Duygu konuyla ilgili “Aşırı tuz yüksek tansiyonu tetikleyen ana nedenlerden biridir.  Fazla tuz tüketiminin en önemli kaynağı hazır besinler ve lokantalardaki yemekler, özellikle de hızlı tüketilen yemeklerdir. Sofrada tuzluğu masadan uzak tutmaya özen gösterelim. İçkinin fazlası sindirim sistemi yanında kalbe de zarar verir. Ciddi çarpıntılara, kalp kasılmasının zayıflamasına neden olabilir. Bir iki kadehten fazla içki içmemeye dikkat edelim” dedi.

Stresten uzak durun, kontrolsüz ilaç kullanmayın

Stresin vücudumuzun her tarafını etkilediği gibi kalp damar sağlığı açısından da sakıncalı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, mümkün olduğu kadar strese neden olan durumlardan uzak kalıp, stresle baş etme yönteminin öğrenilmesi gerektiğini belirtti. Televizyonun karşısında saatlerce hareketsiz oturunca ya da bilgisayar önünde geçirilen saatler arttıkça kalp damar hastalıklarının da arttığını söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, reçetesiz alınan ilaçların da kalbe zarar verdiğini belirtti. Prof. Dr. Hamza Duygu sözlerine şöyle devam etti: “Keza ilaçtan bile sayılmayan destek haplarının bazılarının kalbi yorduğu anlaşılıyor, kanın pıhtılaşmasını bozabiliyor. Reçetesiz satılanlardan da olsa rastgele ilaç almayın.”

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bingöl Bingöl’de Hesarek Kayak Merkezi, turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan edildi Bingöl’de kış turizminin gözde tesislerinden biri olan Hesarek Kayak Merkezi, Cumhurbaşkanı kararı ile Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi (KTKGB) ilan edildi. Bingöl’de her yıl kış aylarında binlerce misafiri ağırlayan ve bölgenin gözde kayak tesisleri arasındaki yerini alan Hesarek Kayak Merkeziyle ilgili önemli bir gelişme yaşandı. 12 Mart 2024 tarih ve 32487 sayılı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararı ile Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi (KTKGB) ilan edilen Hesarek Kayak Merkezi, Türkiye’de 28’inci kış temalı KTKGB arasında yer aldı. Söz konusu gelişmenin Bingöl ve Hesarek Kayak Merkezi için önemli olduğunu belirten Bingöl Valisi Ahmet Hamdi Usta, ’’Cumhurbaşkanımızın imzasıyla yayımlanan kararla Hesarek Kayak Merkezimiz Kültürel Gelişim ve Kalkınma Merkezi olarak ilan edildi. Bu Türkiye’deki değişik temalardaki 236’ncı merkez ve kış turizmi olarak 28’inci merkez olarak kabul edildi. Bunun bize sağladığı fayda ne, bildiğiniz gibi şuan ki Hesarek alanına yatırım yapamıyoruz mera alanı olduğu için. Yatırım yapmanın maliyetleri var. Dolayısıyla biz burayı Kültür ve Turizm Bakanlığınca merkez ilan ettiğimiz zaman bununla ilgili altyapının planlanması veya hazırlanması tamamen Kültür ve Turizm Bakanlığının ukdesinde olduğu için, bütün çalışmalar yapıldıktan sonra yatırım kanalları da yine Bakanlık tarafından açıldığı için ulusal ve uluslararası düzeyde açılacak yatırım taleplerinde Bingöl bir cazibe merkezi haline gelecek. Yurt içinden veya yurt dışından yatırımcıları kabul edecektir diye düşünüyoruz” dedi.
Gaziantep GİBTÜ’de “Teknoloji ve Toplumun Dönüşümü" paneli GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir, son yıllarda toplumun yarası haline dönüşen sosyal medya bağımlığının madde bağımlığı kadar tehlikeli olduğuna vurgu yaptı. Rektör Demir, “Dijital dönüşüm, internet kullanımı, gençleri sosyal izolasyona sokabiliyor. Gençleri sosyal medya bağımlısı haline getirip, toplumdan soyutluyorlar. Bu sorunla mücadele etmek gerekiyor. Sosyal medya bağımlılığı, madde bağımlığı kadar tehlikeli” dedi. Türkiye’de İnternetin 31. Yıldönümü kapsamında Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde İnternet Haftası paneli düzenlendi. Panelin bu yıl konusu "Teknoloji ve Toplumun Dönüşümü" oldu. Panelde Hasan Kalyoncu Üniversitesi OSB Teknokent Genel Müdürü Ekrem Tekin “Yeni İnternet Devrimi” başlıklı sunum, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemal Aktürk “Türkiye’ de İnternet Kullanımı ve Siber Zorbalık” temalı sunum, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Personeli Velişan Kılınç “Güvenli İnternet Kullanımı” temalı sunum, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Umut Salur “Web 3.0’da Yapay Zekanın İşlevi” konulu sunum Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Yasin Pak ise “Eğitimde İnternetin Rolü ve Geleceği” başlıklı sunum yaptı. “GİBTÜ yapay zeka alanında çalışıyor” Teknoloji ve Toplumun Dönüşümü Panelinin açılış konuşmasını yapan GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir, yapay zeka ve sosyal medya kullanımı konusunu ele aldı. Rektör Demir, yapay zekanın son yıllarda bütün dünyayı peşinden sürükleyen bir alan olduğunu vurguladı. Demir, “Yapay zeka konusunda Türkiye’nin çok ciddi manda inisiyatif alması gerekiyor. Biz de Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi olarak bu konuda elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Yapay zeka yepyeni sorunları da beraberinde getiriyor. Bu sorunlarla da baş etmek gerekir. Etik sorunlar, sosyal sorunlar, ekonomik sorunlar, psikolojik sorunlar. Bunların hepsiyle yüzleşeceğiz. Yapay zeka konusunda bir ülke, bir üniversite, bir kurum ne kadar bütçe ayırıyorsa, ne kadar proje yapıyorsa o kadar çok ön plana çıkacaktır. Yapay zekadan uzak durmamak gerekiyor. Öğrencilerimiz gençlerimiz yapay zeka konusunda kendilerini çok iyi yetiştirmeleri gerekiyor. Yapay zekanın gelişmesiyle beraber belki de yazılım mühendisliği yok olacaktır. Yazılımı yapay zeka yapacak konuma geleceğiz. Geleceği görerek çok iyi hazırlık yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Sosyal medya bağımlılığı, madde bağımlığı kadar tehlikeli” Son yıllarda toplumun yarası haline dönüşen sosyal medya kullanımı konusuna da dikkat çeken Rektör Demir, “Dijital dönüşüm, internet kullanımı, gençleri sosyal izolasyona sokabiliyor. Bu çok önemlidir. Gençleri sosyal medya bağımlısı haline getirip, toplumdan soyutluyorlar. Bu sorunla da mücadele etmek gerekiyor. Sosyal medya bağımlılığı, madde bağımlığı kadar tehlikeli. Benim gözünde eş değerler. İnternet kullanımı sosyal bölünmeye de yol açıyor. Neden derseniz? Bir gurup insan internete dijital ortama çok hızlı erişebiliyorken, bazı guruplar ise bunun tamamen uzağında kalıyor. Böyle olunca toplumda bölünmüşlüğe gidiliyor. Artık bilgiye erişmek çok kolay ama bilgiyi dönüştürmek gerekir. Dijital dünyayı nasıl kullanmamız gerektiğini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Dijital medyayı kullanmak sadece sosyal medyayı kullanmak değil” diye konuştu. “Yapay zekayı öğrenenler gelecekte dünyayı yönetecek” Panelistlerden Hasan Kalyoncu Üniversitesi OSB Teknokent Genel Müdürü Ekrem Tekin “Yeni İnternet Devrimi” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Tekin, “90’larda interneti öğrenenler; bugün dünyayı yönetiyor. Bugün yapay zekâyı öğrenenler gelecekte dünyayı yönetecek” dedi. Tekin’den sonra Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemal Aktürk “Türkiye’ de İnternet Kullanımı ve Siber Zorbalık” temalı sunumunu gerçekleştirdi. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Personeli Velişan Kılınç “Güvenli İnternet Kullanımı” temalı sunumuyla bilgilendirmede bulundu. Sunumların ardından GİBTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Bedir tarafından Konuşmacılara “Teşekkür Belgesi” verildi. GİBTÜ Rektörlük Konferans Salonu’nda gerçekleşen Panele; öğrenciler, akademisyenler ve idari kadro yoğun ilgi gösterdi.
Trabzon Lipton Türkiye, çay hasadı için kolları sıvadı Dünyadaki çay uzmanlığını Doğu Karadeniz’de yetişen Türk çayı ile buluşturan Lipton Türkiye, 2024 yaş çay sezonu için kollarını sıvadı. Türkiye’de de çayseverlerin en çok tercih ettiği markalardan biri olan Lipton, yüzde 100 sürdürülebilir çay tarımı ve yerel ekonomiyi kalkındırma odaklı yaklaşımıyla, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde başlayacak olan çay hasadı için gün sayıyor. Şirket, ayrıca Sakarya’daki fabrika projesiyle de Türkiye’deki yatırımlarına devam edeceğini belirtiyor. Lipton Türkiye ile yüzde 100 sürdürülebilir çay tarımı Yapılan açıklamaya göre, Türk çayının geleceğe ulaşmasını ve Karadeniz doğasının korunmasını amaçlayan Lipton Türkiye, Türkiye’de Yağmur Ormanları Birliği (Rainforest Alliance) Sürdürülebilirlik Sertifikası ile tarım yapan ilk çay markalarından biri. Şirket; insana, doğaya ve çevreye duyduğu saygıyla, ekolojik ömrünü tamamlamak üzere olan Türk çayının ve çay kültürünün temsil ettiği değerlerin gelecek kuşaklara aktarılması için çalışıyor. Bu yolculukta çiftçisiyle el ele yürürken, bölge insanının hayatına da değer katıyor. Doğayla ve toprakla olduğu kadar üreticiyle de sürdürülebilir ilişkiler kuran şirket, çiftçilerin sağlıklı, güvenli, etik koşullarda üretim yapması için projeler yürütüyor ve eğitimler veriyor. Yatırımlarla yerel kalkınmaya katkı Pazar ve Fındıklı’da bulunan fabrikalarına ek olarak şirket, Sakarya Arifiye’de de yaklaşık 650 milyon liralık bir yatırım gerçekleştiriyor. Temel atma töreni geçen yıl gerçekleştirilen çay paketleme fabrikasının bu yıl içinde üretime başlaması öngörülüyor. Fabrika projesinin, Sakarya ve çevresinde yaklaşık 300 kişiye istihdam sunması hedefleniyor. Konu hakkında değerlendirmede bulunan Lipton Türkiye Genel Müdürü Fatih Atay, “Şirket olarak Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ekonomik, sosyal ve doğal hayatı için değer oluşturmak önceliğimiz. Çay uzmanı kimliğimizle bitkilerin iyiliğini sadece tüketicilerimize değil, çayın yolculuğu boyunca dokunduğu tüm paydaşlarımıza ulaştırmak istiyoruz. Üreticilerimiz de bu paydaşlarımızın başında geliyor. Onları dinlemeye, ihtiyaçları doğrultusunda adımlar atmaya ve Türk çayını ve temsil ettiği değerleri birlikte geleceğe taşımaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.