SAĞLIK - 15 Nisan 2021 Perşembe 11:27

“Kara kabarcık” ya da “çoban çıbanı” deyip geçmeyin

A
A
A
“Kara kabarcık” ya da “çoban çıbanı” deyip geçmeyin

Halk arasında “kara kabarcık” ya da “çoban çıbanı” olarak bilinen şarbon hastalığı hakkında bilgilendirmelerde bulunan Prof. Dr. Emine Sönmez, şarbonun insanlarda üç farklı şekilde görülebildiğini belirterek önemsiz olarak algılanmaması gerektiğini vurguladı.

Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Sönmez, antraks olarak da bilinen şarbon hastalığının basilin spor denilen dayanıklı şekli ile bulaştığını ve toksinlerinin de hastalık tablosunu oluşturduğuna değinerek hastalık hakkında önemli bilgiler aktardı.

2017 yılında 37 kişide görüldü

Şarbon hastalığının Eski Mısır ve Mezopotamya’da beşinci veba olarak bilinmekte olduğunu ve günümüzde hayvanlardaki şarbonun azalması ile doğru orantılı olarak nadiren görülmekte olduğunu ifade eden Dr. Sönmez, “Afrika, Güney Amerika ve Asya’daki bazı ülkelerde halen şarbon hastalığına rastlanmaktadır. Türkiye’de endemik olarak bulunur ve hayvancılıkla uğraşanlar, veterinerler, kasaplar, mezbaha çalışanları, yün ve deri sanayisinde çalışanlarda meslek hastalığı olarak görülür. İç ve Doğu Anadolu Bölgelerinde daha sık görülür, fakat görülme sıklığı oldukça azalmıştır. 2017 yılında 37 kişide tespit edilmiştir. Ancak bu rakam, o yıl içerisinde Avrupa ülkeleri arasında görülen en yüksek hasta sayısıdır” dedi.

Şarbon hastalığının Amerika Birleşik Devletleri’nde 2001 yılında biyoterörizm konusu olarak gündeme geldiğine değinen Dr. Sönmez, “2009 yılından sonra Avrupa’da eroin kullanan kişilerde ‘enjeksiyonel şarbon’ olarak bildirilen vakalar mevcuttur. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde hayvanlarda salgınlara, ölümlere sebep olmakta ve önemli ekonomik kayıplar meydana getirmektedir. 2018 yılında Türkiye’ye Brezilya’dan ithal edilen büyükbaş hayvanlarda şarbon görülmesi ile tekrar gündemimize gelmiştir” diye konuştu.

   “Kara kabarcık” ya da “çoban çıbanı” deyip geçmeyin

Farklı şekillerde bulaşıyor

Şarbon basilinin üreyemeyeceği zor şartlarda 'spor' denen dayanıklı şekline dönüşerek uzun yıllar toprakta, doğada canlılığını sürdürdüğünü ve uygun koşullar oluştuğunda tekrar çoğalmaya devam ettiğini belirten Dr. Sönmez, bulaş şeklini ise şöyle özetledi: “Otlayan hayvanlara, hayvanlardan da insanlara bulaşan şarbon, hayvanlarla doğrudan veya dolaylı temas (tarımsal), deri- yün sanayisinde çalışanlara bulaş (endüstriyel), laboratuvardan bulaş ve biyolojik savaş kaynaklı olabilir. Ülkemizde en fazla tarımsal şarbon görülür ve daha çok infekte hayvanların kesilmesi, derisinin yüzülmesi, etleri ile temas edilmesi sonucu deri şarbonu gelişir. İnsanda sporların deriye bulaşması ile deri şarbonu, solunum yoluyla alınması ile akciğer şarbonu ve kontamine etlerin yenmesi ile gastrointestinal şarbon meydana gelir. Son yıllarda damar içi uyuşturucu kullananlarda ‘enjeksiyon şarbonu’ da bildirilmiştir. Nadiren solunum veya gastrointestinal şarbon olgularında şarbon menenjiti/şarbon sepsisi de gelişebilir.”

İnsanlarda görülen çeşitleri

Şarbon hastalığının risk grupları içerisinde hayvancılıkla uğraşanlar, kasaplar, mezbaha işçileri, dericilikle uğraşanlar, veteriner hekimler, endemik bölgelerde ölen hayvanların kesildiği veya gömüldüğü yerlerde bulunanlar olarak tanımlayan Dr. Sönmez, insanlarda sporların deriye bulaşması ile meydana gelen şarbon klinik şekillerini şu şekilde açıkladı:

• Deri Şarbonu: Şarbon hastalığının en sık görülen tipi deri şarbonudur ve vakaların yüzde 95’ini oluşturur. Bakteri sporları; çizik, kesik ve kaşıma ile deri bütünlüğünün bozulduğu vücudun el, kol, yüz, boyun vb. açık yerlerinden deri içine girer. Şarbon sporlarının deriden girdiği yerde, ilk önce böcek ısırığına benzer biçimde kabarık, kaşıntılı bir şişlik oluşur. Bu şişlik 1-2 gün içerisinde içi su dolu kabarcık haline gelir ve daha sonrada ağrısız, genellikle 1-3 santimetre genişliğinde ortasında karakteristik siyah renkte kabuğun (ölü doku) yer aldığı bir yara meydana gelir. Yara yerinde ağrı bulunmaz ve etrafında ödem meydana gelir. Kas ağrıları, baş ağrısı, lezyon ve ödem boğaza yakın çevrede ise solunum güçlüğü meydana gelir. Deri şarbonunun tedavisi uygun antibiyotiklerin kullanımı ile kolayca yapılabilmektedir. Erken tanı ve tedavi ile tamamen iyileşme olur. Tedavi edilmezse mortalite yüzde 20 civarındadır.
• Gastrointestinal sistem (sindirim sistemi) şarbonu: Şarbonlu etlerin az pişirilmiş veya çiğ şekilde yenmesi ile bulaşır. 2-5 gün içerisinde iştahsızlık, ateş, karın ağrısı, kanlı kusma, kanlı ishal ve bulantı ile ortaya çıkar. Erken dönemde tanı koymak zordur, bu nedenle mortalitesi yüksektir ( yüzde 4- 60).
• Akciğer Şarbonu: En ağır klinik tabloyu oluşturur. Solunan havadaki şarbon sporların akciğere inmesi ve orada açılıp çoğalması ve toksinlerini üretmesi sonucu gelişir. 2 -5 gün içerisinde ateş, öksürük, nefes darlığı gelişir. Kanlı balgam çıkarabilir. Hastada menenjit ve sepsis meydana gelebilir. Uygun tedavi edilse bile mortalitesi yüzde 55- 90 oranındadır. Biyolojik savaşlarda, akciğer şarbonu ve buna bağlı ölümler meydana getirmek için şarbon sporları kullanılmaktadır.

Şarbon hastalığı tedavisi ve korunma yolları

Şarbon tedavisinde penisilin, siprofloksasin, doksisiklin vb. oldukça etkili antibiyotiklerin mevcut olduğunu belirten Dr. Sönmez, erken tanı ve uygun tedavi ile başarılı sonuçlar alınmakta olduğunu ifade ederek şarbon hastalığından korunma yöntemleri hakkında dikkat edilmesi gereken noktaları şu ifadelerle açıkladı:

• Şarbon şüphesi olan hayvanların kesilmemesi, derilerinin yüzülmemesi ve etlerinin tüketilmemesi için farkındalık oluşturulmalıdır.
• Şarbon şüpheli hayvan ölümleri, veteriner hekime haber verilmelidir.
• Şarbondan ölen hayvanlar derin çukurlar açılarak gömülmeli ve kireç tozu dökülmelidir.
• Hasta hayvanların bulundukları yerler ve taşındıkları araçlar dezenfekte edilmelidir.
• Hasta hayvanların temas ettiği yemler, altlıklar ve gübre gibi kontamine materyeller yakılmalıdır.
• Riskli bölgelerde hayvanlara şarbon aşısı yapılmalıdır.
• Şarbon basili ile uğraşan bilim insanlarına, infekte hayvanlarla teması olanlara, askeri personele, biyolojik savaş tehlikesinde olan insanlara şarbon aşısı yapılmalıdır.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.