SPOR - 08 Mayıs 2017 Pazartesi 21:50

Kastamonuspor 1966, Hatayspor’u yenerek tur atladı

A
A
A
Kastamonuspor 1966, Hatayspor’u yenerek tur atladı

Kastamonuspor 1966, sahasında konuk ettiği Hatayspor’u karşılaşmanın normal süresinde 1-0 yenilmesine rağmen uzatmaya giden karşılaşmada seri penaltı atışlarıyla 3-2 yenerek tur atladı.

Kastamonuspor 1966, sahasında Hatayspor’u konuk etti. Karşılaşmanın normal süresi 1-0 Hatayspor üstünlüğüyle tamamlandı. Bu skorla karşılaşma uzatmalara gitti. Uzatmalarda da gol sesi çıkmayınca seri penaltı atışlarına geçildi. Seri penaltı atışları sonrası Kastamonuspor 1966, Hatayspor’u 3-2 yenerek Spor Toto 2. Lig Kırmızı Grup Play-Off çeyrek final karşılaşmasında tur atlayarak yarı finale yükseldi.

Kastamonuspor 1966-Hatayspor karşılaşması öncesinde bazı taraftarlar, davul-zurna ekibiyle birlikte karşılaşmanın oynanacağı Gazi Stadyumuna kadar yürüdü. Karşılaşma sonunda da taraftarlar, sahaya giderek futbolcular ve yöneticilerle birlikte tur sevincini yaşadı. Çiftetelli oynayarak tur sevincini yaşayan taraftarlar, bir süre sonra olaysız bir şekilde dağıldı.

Kastamonuspor 1966 Kulüp Başkanı Metehan Babaş, Spor Toto 2. Lig Kırmızı Grup Play-off mücadelesinde Hatayspor’u yenerek tur atladıklarını söyledi. Başkan Babaş, “Kastamonu halkı adına çok mutluyuz. Tabii ki zorlu bir mücadele oldu. Deplasmanda 1-0 öndeydik. Saha avantajını kullandık. Burada yine aynı oyun stilimizi sergiledik fakat tabii ki futbolu içinde her şey var. Uzatmaları oynadık ve penaltılar neticesinde skoru koruyarak, skor önceliğine geçerek yarı finale kaldık. Kastamonu halkı adına çok mutluyuz. Ben şahsım adına da çok mutluyum. Bu başarıyı binlerce taraftarımız, ilçelerimizden gelen herkese çok teşekkür ediyorum. Kastamonu halkına her şey yakışır. İnşallah yarı final maçımızda da, ilk maçımız Cuma günü. Aynı coşkuyla, aynı öz güvenle sahaya çıkacağız ve mücadelemizi ortaya koyacağız. Ben inanıyorum ki biz tam bir ekip olduk, tam bir aileyiz. İnşallah PTT 1. Lig’e çıkarak mutluluğumuzu tüm Kastamonu halkı ile paylaşırız. Yolumuz açık olsun” dedi.

Kastamonuspor Teknik Direktörü Ziya Doğan ise, son 1 haftadır çok iyi bir takımla oynayacaklarını bildiklerini ifade ederek, “Son 1 haftadır çok iyi bir takımla oynayacağımızı, deplasmanda 1-0’ın bizleri rehavete kaptırmaması gerektiğini oyuncularıma anlattım. Maçta da gördüğünüz gibi rakip Hatayspor çok iyi futbol oynadı. Biz de takımın iyi oyununa direnç gösterdik. Kaçırdığımız pozisyonlar vardı, rakibe pozisyonlar verdik. Maç uzatmalara gitti. Uzatmalarda oyun üstünlüğünü tamamen ele geçirdik. Ama gol atmakta zorlandık. Kaçırdığımız pozisyonlar var. Sonuçta penaltılarla da olsa turu geçtik. Bir şeyi söylemek istiyorum. Kimse yanlış anlamasın. Ligin son maçını oynadığımız maçtan sonra 5 gün içerisinde oynadık. Sonra 4 günde bir maç oynadık. 4 gün 4 gün derken finali 5 gün sonra oynadık. Yani böyle bir en azından 1 hafta ara vermeleri gerekiyordu. Bu lig angarya ligi olmamalı. En yüksek derecedeki heyecanı, taraftarıyla, futbolcusuyla, teknik ekibi ile yaşadık. Tabii biz Türkiye bilmiyor. Bu takım düşme potasında ikinci yarı ligde kalsın diye kadro yapıldı. Ama ben şunu söyledim. Bu takım Play-off oynayacak ve bu takım finale çıkacak. İnşallah Allah bunu gerçekleştirecek. Büyük bir mücadelemiz var. İnşallah sonunda gülen taraf biz oluruz. Oyuncularımı kutluyorum. Taraftarlarımız muhteşemdi. Bu maçtan sonra hemen dinlenmeye geçmeden bir sonraki maçı düşünmek zorundayız” diye konuştu.

Hatayspor Teknik Direktörü Ziya Barcı da, şunları kaydetti:

“4 gün önce Antakya’da 1-0 mağlup olduğumuz bir maç vardı. Sahamızda oynadığımız maçta da Kastamonuspor’a karşı maçın büyük bir çoğunluğunda üstündük. Bugün de ilk maçın telafisi için sahaya çıktık. 1-0’lık mağlubiyetin önemli olmadığını biliyorduk. Takımım maçın her dakikasında Kastamonuspor’a karşı üstündü. Golü de bulduk. Goller de bulabilirdik. Kastamonuspor da pozisyonlara girdi. Bizim mutlak gol pozisyon sayımız daha fazlaydı. Uzatmalar ve en son penaltılar oldu. Penaltılar biraz beceri biraz da kısmet artık. Şans Kastamonuspor’a güldü. Kastamonuspor’u tebrik ediyorum. Kalan maçlarında başarılar diliyorum” 

Vedat Yunus İkizoğlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Hürmetçi Sazlığı’na ziyaretçi merkezi Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan, doğaseverler ve fotoğrafçıların gözde mekânı Hürmetçi Sazlığı’na yeni bir tesis kazandırdıklarını belirtti. Başkan Özdoğan, doğal güzellikleriyle ünlü Hürmetçi Sazlığı’nı ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin daha konforlu bir deneyim yaşamasını sağlayacak modern bir tesisin yapımına başladıklarını söyledi. Yeni tesisin doğanın kalbinde konforlu bir nokta olacağını ifade eden Başkan Özdoğan, ziyaretçi merkezinin yapım çalışmalarını yerinde inceledi. Hürmetçi Sazlığı’nı ziyaret edenlerin dinlenme ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği modern imkanlar sunacağına vurgu yapan Başkan Özdoğan, doğaseverlerin ve macera arayanların vazgeçilmez duraklarından biri olan Hürmetçi Sazlığı’nın artık daha fazla hizmet ve imkanla misafirlerini ağırlayacağını söyledi. Özdoğan sözlerine şöyle devam etti; “Hürmetçi Sazlığı Ziyaretçi Merkezi’nin ihalesi geçtiğimiz aylarda yapılmıştı ve yapım çalışmalarına da başlandı. Burada yaklaşık 400 metrekarelik bir tesisin temel aşamasındayız. Çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah yaz sonu itibariyle burada toplantı salonu, muhtarlık binası, bir de tabii ki mescidi ile lavabosu ile ziyaretçilerimizin rahat edebileceği bir alanı da Hürmetçi Mahallemize kavuşturmuş olacağız. Buradaki güzellikleri görmeye gelen, fotoğraf çekimi yapan, manda birliğinden, Karpuzsekisinden, Hürmetçiden hem alışveriş hem de turizm amacıyla gelen vatandaşlarımızın dinlenebileceği çayını, kahvesini içebileceği bir alanı da inşallah vatandaşlarımıza kazandırmış olacağız. Tesisimiz hem ilçemize hem de ilimize hayırlı olsun.”
Kayseri Vücuda yapışan kenenin başının ezilmesi virüsün kana bulaşmasını hızlandırıyor Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker, kene vakalarının bahar aylarının gelmesiyle artacağına dikkat çekerek; vatandaşlara uyarılarda bulundu. Toker; vücuda yapışan kenenin başının ezilmesinin virüsün kana bulaşmasını hızlandırdığını söyleyerek; "Vücudu kapatan uzun kollu ve uzun bacaklı giysiler, mümkünse çizme, değilse paçaları çorabın içerisine koyma gibi koruyucu önlemler alınabilir" dedi. Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker; artan kene vakalarına ilişkin açıklamalarda bulunarak, vatandaşları uyardı. Toker; "Bahar aylarının gelmesiyle birlikte özellikle Kırım Kongo kanamalı ateşi ve diğer hastalıkları bulaştıran keneler hareketli bir hale geldiler. Büyüdüler, çoğaldılar, insanlara ve hayvanlara bulaşma ihtimalleri arttı. Kırım Kongo virüsle bulaşan ve etkili olan bir hastalık ama keneler bu virüsü tükürük salgılarında bulundurduğu için ve vücuda tutunup kan emdiği süreçte de bu tükürük ile kişinin kanına tekrardan bu virüsü aktarabiliyorlar. Ayrıca kenenin çıplak elle parçalanması gibi temaslarla da hayvanlardan insanlara, insanlardan da diğer şekillerde dolaşım devam ediyor. Biz bu virüsü 2002 yılında Türkiye’de İç Anadolu ve Kuzey Doğu bölgesinde görmeye başladık. Erzurum, Tokat ve Çorum bölgesindeydi ama iklimin ısınması, havanın sıcaklığı ve hayvancılıkla ilgili hareketin artmasıyla da Kayseri v e güneyindeki illerde de keneyle bulaşan Kırım Kongo vakaları artmış durumda. Hayvancılık, mera ve otlaklar uğraşan kişiler risk grubunda. Kenelere karşı buraların düzenli olarak ilaçlanması önemli. Özellikle risk grubunda olmayan kişiler, piknik ve gezi amaçlı bu yerlere giren kişilerde de vücudu kapatan uzun kollu ve uzun bacaklı giysiler, mümkünse çizme, değilse paçaları çorabın içerisine koyma gibi koruyucu önlemler alınabilir. Ortamdan döndükten sonra özellikle koltuk altı, kulak arkası ve kasık gibi katlantı bölgelerinin kontrol edilmesi, özellikle çocuklarda ve kendisine dikkat edemeyecek yaşlılarda bu bölgelerin düzenli olarak kontrol edilmesi de önemli" ifadelerini kullandı. "Virüsün direkt bir tedavisi yok" Virüsün geç kalınmış vakalarda ölümcül olabileceğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Toker; "Kırım Kongo Kanamalı Ateşinde kenenin tutunmasından sonra beklenen süre ilk 3-4 gün gibidir. Özellikle kas ve bağ ağrısı, halsizlik gibi tablolar olabilir. Beraberinde yükselen ateş, burun ve diş eti kanaması yada vücutta nedensiz morluklar, karın ağrısı ve ishal bulguları olabiliyor. Buy tür bir tabloda mutlaka bir sağlık hizmet kuruluşuna başvurmak gerekiyor. Çünkü çok uzun yıllardır dünya ver Türkiye’de mevcut olsa da bu virüsün etkin bir direkt tedavisi yok. Biz bunu vücudu destekleyen tedaviler ile güzel bir şekilde tedavi edebiliyoruz. Yine de geç kalınmış vakalarda maalesef ölümcül olabildiği için sağlık kuruluşu desteğini ihmal etmemek gerekiyor" dedi. Vücuda yapışan kenenin başının ezilmesi durumunda virüsün kana bulaşmasının hızlandığının altını çizen Ayşin Kılınç Toker; "Ortamdan döndüğümüzde kontrollü bir kene ile karşılaştık. Özellikle keneyi çıplak elle tutup başını koparacak şekilde bir hareket yapmak yada ezmek virüsün kana bulaşmasını daha da hızlandırıyor. Hareketsiz bir kene ise cımbız yardımıyla yumuşak bir hareketle çıkartmayı deneyebiliriz. Eğer kolaylıkla çıkmıyorsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna gitmemiz gerekiyor. Bu noktada hem birinci basamak hizmetler hem de acil servislerde vatandaşlarımıza yardımcı oluyorlar" diye konuştu.
Malatya Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden ‘Dev’ ameliyat Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 210 kilogram olan obezite hastası başarılı bir ameliyat geçirdi. 26 yaşındaki hastanın hedefi bu ameliyat ile 10 kilo verebilmek. Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 210 kilogramlık Muhsin Akklınç’a cerrahi operasyon gerçekleştiren Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, yıllar önce dramatik sonuçlanan operasyonların günümüzde artık çok daha olumlu sonuçlar doğurduğunu ifade etti. 210 kiloya sahip 26 yaşındaki Muhsin Akkılınç’a mide küçültme operasyonu gerçekleştiren Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, obezitenin vücutta yağ birikiminin artmasıyla oluştuğunu belirtti. Obezite ile mücadelenin sadece genel cerrahi uzmanlarının değil, multidisipliner yaklaşımla yapılması gereken bir durum olduğunu ifade eden Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, "Tüm hastalara önce bir endokrinoloji dahiliye uzmanlığı eşliğinde diyet tedavisi verilmesi gerekmektedir. Diyet tedavisinin ardından bir de farmakolojik tedavi dönemi var. Bunlara rağmen zayıflayamayan, zayıflamayı başaramayan hastalarımız için cerrahi operasyon önermekteyiz. Yıllar önce obezite cerrahisinden kaynaklanan komplikasyonlar vardı. Bundan dolayı operasyonlar ölümle sonuçlanan çok dramatik ve çok medyatik olabiliyordu. Ancak yıllar içerisinde hem cerrahların tecrübelerinin artmasıyla hem de tıbbi teknolojinin daha ilerlemesiyle komplikasyon alanları ve bunlara bağlı ölüm oranları çok daha azalmış durumda. Bu yüzden hastalar güvenerek tecrübeli merkezlerde ameliyat olabilirler. Ülkemizde kadınların neredeyse yüzde 40’ı erkeklerin ise yüzde 25’i maalesef obez sınıfına girmektedir. Bu yüzden obeziteyle mücadele ülkemiz için çok önem arz ederken, Sağlık Bakanlığımız her geçen gün obezite merkezlerini arttırarak kurmaktadır" dedi. “Hedefim 100 kilogram vermek” Kahramanmaraş’tan Malatya’ya obezite tedavisi için gelen Muhsin Akklınç ise cerrahi operasyon ile mide küçültme ameliyatı olduğunu belirtti. Aşırı kilolarından dolayı hayatında zorluklar yaşadığını ifade eden Akkılınç, "Aşırı kilolar yüzünden yürürken çok zorlanıyordum ve belim ağrıyordu. Günlük işlerimin birçoğunu yapamıyor, önemli toplantılara katılamıyordum. Daha önce birçok kez normal diyet yaptım. Fakat olmadı. Cerrahi operasyonun eskisi gibi başarısız sonuçlanma riskinin az olduğunu ifade eden Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, 210 kilo iken beni ameliyat etti. Kendisine teşekkür ediyorum. Benim için ideal olacak kilo 100 ila 110 arası. Yapılan mide küçültme cerrahi operasyonu ile 100 kilogram verme hedefindeyim” diye konuştu.
Samsun ‘Afrika çöl tozları çocukları daha fazla etkiliyor’ Çöl tozlarının solunum yolu hastalığı olanları olumsuz etkileyebileceğine değinen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, “Çöl tozlarının yoğun olduğu günlerde özellikle çocuklar ve solunum sistemi rahatsızlığı olanların sağlığı olumsuz etkilenmektedir” dedi. Liv Hospital Samsun Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, Afrika çöl tozları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. “Astım hastaları dikkat etmeli” Çöl tozlarının solunum yolu hastalığı olanları olumsuz etkileyebileceğine değinen Prof. Dr. Köksal, “Çöl tozlarının yoğun olduğu günlerde özellikle çocuklar ve solunum sistemi rahatsızlığı olanların sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Erişkinlerde özellikle solunum yetmezliği olanlarda, astım, KOAH, bronşiektazi ve solunum yolları rahatsızlığı olanlarda problemler daha belirgin şekilde ortaya çıkar. Ayrıca çocuk yaş grubu da en fazla etkilenen grubunu oluşturmaktadır” diye konuştu. “Solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilir” Çöl tozlarının, solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Köksal, “Çöl tozlarının havada fazla miktarda bulunması, mukozal yüzeyler ile teması gözde, burunda ve solunum yollarında direk tahriş edici etkisiyle rahatsızlık verebilir. Özellikle alerjik bünyeye sahip kişilerde ve KOAH, astım gibi solunum yolu hastalıkları bulunan kişilerde bu tahriş edici etkisi daha yoğun olarak karşımıza çıkabilir. Toz miktarının arttığı durumlarda normal sağlıklı bireylerin de solunum yolları etkilenmektedir. Bu tahriş edici etkisinden başka, toz partiküllerine bakteri ve virüsler bağlı kalarak solunum yolu enfeksiyonlarına da neden olabilir. Böyle durumlarda solunum yolu enfeksiyonlarının artmasının bir nedeni de artan toz miktarının güneş ışığını ve ultraviyoleyi engelleyerek yine havada mikroorganizmaların uzun süre kalmalarına neden olmalarıdır” şeklinde konuştu. “Zorda kalmadıkça dışarı çıkmayın” Prof. Dr. Köksal, “Tüm bu olumsuz şartlarda akciğer sağlığımızı koruyabilmek için özellikle kronik solunum yolu ve astımı olan hastalarımızın, toz yoğunluğunun fazla olduğu dönemlerde zorunlu kalmadıkça dışarı çıkmamaları, ev havalandırmalarını bu dönemlerde yapmamalarını ve maruziyet olduğu dönemlerde mutlaka maske takmalarını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.