POLİTİKA - 13 Kasım 2018 Salı 00:02

'Kıbrıslı Türkler, Rumların hakim olacağı üniter bir devlette azınlık haklarıyla yetinmeyi kabul etmeyecek'

A
A
A
'Kıbrıslı Türkler, Rumların hakim olacağı üniter bir devlette azınlık haklarıyla yetinmeyi kabul etmeyecek'

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıslı Türklerin Rumların hakim olacağı üniter bir devlette azınlık hakları ile yetinmeyi kabul etmeyeceklerini söyledi.

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorunundaki son duruma ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıslı Türklerin Rumların hakim olacağı üniter bir devlette azınlık hakları ile yetinmeyi kabul etmeyeceklerini vurgulayarak, “Kıbrıs Rum tarafında da bazı çevreler iki ayrı devlet fikrine yakınlık duyabileceklerini ima etseler de Rum toplumunun büyük çoğunluğunun iki ayrı devlet oluşumunu onaylamayacağı aşikardır” dedi. “Bu durumda görünürdeki olasılık ya Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun da destek vereceği iki kesimli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm için çalışmak ya da statükonun devamına göz yummaktan ibarettir” diyen Akıncı, mevcut durumun bugün için Kıbrıslı Türkler açısından daha acı verici olsa da Kıbrıslı Rumlar bakımından da çözümsüz geçecek zamanın neler getireceğini kesin olarak öngörmenin kolay olmadığını ifade etti. “Statükonun devamı her iki toplum açısından da çeşitli tehlikeler barındırmaktadır. O halde akıl işi makul bir uzlaşıyı federal çerçevede sağlamaktan geçmektedir. Bu noktada son günlerde Sayın Anastasiadis’in gündeme getirdiği desantralizasyon konusu ve siyasi eşitlik üzerine görüşlerimi sizinle paylaşmak istiyorum” diyen Akıncı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bilindiği gibi bulunacak çözümün her iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı olacağı birçok Birleşmiş Milletler kararında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri raporlarında, 11 Şubat 2014 mutabakatında ve iki taraf arasında sağlanan birçok uzlaşmada yer almaktadır. Egemenliğin iki toplumdan eşit olarak kaynaklanacağı, iki kurucu devletin yetkilerinin ve statüsünün eşit olacağı, iki toplum arasındaki ilişkinin bir çoğunluk-azınlık ilişkisi olarak nitelendirilemeyeceği hep karara bağlanmış hususlardır. Bunun yanında siyasi eşitliğin her federal kurulda eşit sayısal temsiliyet anlamında olmamakla birlikte federal hükümetin tüm organlarında ve kararlarında etkin katılım anlamı taşıdığı belirtilmektedir. Dolayısıyla sözünü ettiğim Birleşmiş Milletler parametreleri çerçevesinde yürütülen müzakerelerde sayıca eşitlik olmayan kurullarda her iki taraftan da en az bir olumlu oy ilkesi üzerinde tartışılmış ve örneğin 7-4 olarak belirlenen Bakanlar Kurulunda bu ilke benimsenmiştir. Bunun da ötesinde dış politika, güvenlik ve savunma konularında başkan ve başkan yardımcısının kararları ancak birlikte alabilecekleri üzerinde uzlaşılmıştır.” 

Bu noktada Kıbrıs Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’ın açıklamalarından yola çıkacak olunursa durumun kafa karışıklığına yol açtığını söylemek durumunda olduğunu ifade eden Akıncı, “Şöyle ki, Sayın Anastasiadis, verdiği örnekte Bakanlar Kurulunda East-Med projesi oylanır ve Kıbrıslı bir Türk bakanın olumlu oyu da gerekli olursa bu durumda ne olacağını sorgulamıştır. Demek istemiştir ki Kıbrıslı Türk bakanlar doğalgaz için İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan-İtalya güzergahı yerine Türkiye üzerinden boru hattının gitmesini isteyecek ve diğer projeyi engelleyecektir. Sayın Anastasiadis böyle bir durumu kabul edemeyeceğini anlatmak istemiştir” diye konuştu. 

Ortaya çıkan durumla ilgili Akıncı, “Birincisi, Sayın Anastasiadis daha önce kabul ettiği Federal Bakanlar Kurulundaki Kıbrıslı Türk bakanların kararlara etkin katılımını da artık geçersiz saymaktadır. İkincisi, sınırlı olarak geçerli saydığını düşünsek, bu defa da enerji konularını bile Kıbrıslı Türkler açısından yaşamsal bir alan olarak görmemektedir. Çünkü kendi ifadesine göre Kıbrıslı Türklere kendi yaşamsal konularında bir olumlu oy hakkını kabul ettiğini söylemektedir. Bu durumda Kıbrıs’ın doğalgazı ve nakil projeleri Anastasiadis’e göre federasyon kurulsa da sadece Rum toplumunu ilgilendiren bir konu olacaktır. Bunun mantıklı bir izahı olabilir mi?” şeklinde konuştu. 

Anastasiadis'in doğalgazın daha mantıklı, kısa mesafeli ve daha düşük maliyetli bir güzergah olan Türkiye üzerinden taşınmasına çözümden sonra bile razı olmadığını söyleyen Akıncı, “Kısacası ona göre Doğu Akdeniz enerji politikalarında Kıbrıslı Türklerin de, Türkiye’nin de yeri yoktur. Halbuki bu alanda Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’nin de dahil olacağı, ortak akılla yürütülecek işbirliği projelerine ihtiyacımız olduğu açıktır. Ancak bu şekilde adamızda ve bölgemizde barış ve istikrara katkı yapmamız mümkün olacaktır” dedi. 

Bugün Derinya ve Aplıç kapılarının açıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, bunun her iki topluma da hayırlı olmasını diledi. Akıncı, “Biraz geç oldu, güç oldu ama oldu. Kuşkusuz hedefimiz sadece yeni kapıların açılması ile sınırlı değildir. Asıl hedef iki toplum arasında sınırlara gerek olmayan bir yapıyı oluşturabilmektir ama bunun için de karşılıklı kabul edilebilir bir çözüme ulaşmak zorunluluğu vardır” diye konuştu. 

Desantralizasyon konusunun merkezi hükümetteki yetkilerde azaltma yapılarak, iki kurucu devletin yetkilerinin artırılmasının tartışmaya kapalı oldukları bir konu olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “Ama Sayın Anastasiadis’e de söyledim, bunların somut olarak ortaya konması gerekir ve ucu açık olmayan, sonuç odaklı bir süreç söz konusu olacaksa bunların iyi niyetle değerlendirilmesi mümkündür. Şunu da belirtmem gerekir ki, bugüne kadarki müzakerelerde Rum tarafının tavrı bunun tersi olmuştur. Halbuki Klerides’in de deyişiyle merkezi hükümette yetkilerin çok olması, farklı yaklaşımlardan doğan görüş ayrılıkları ve sürtüşmeleri de artırma potansiyeli taşımaktadır. Ancak bir noktada açıklıkla şunu söylemek durumundayız; kurucu devletlerin yetkileri artsa da merkezi hükümette kalacak yetkilerin uygulanmasında kararların basit çoğunluk-azınlık esasında alınmasını kabul edemeyiz” dedi. 

Merkezi hükümette ortaklaşa karar alınması, her iki tarafın kararlara ortak katılımı istenmiyorsa bunun anlamının ya iki ayrı devlet ya da üniter bir devlet demek olduğunu kaydeden Akıncı, “Halbuki kurulmaya çalışılan ne biri ne de ötekidir. Eğer bu hala hazmedilemeyecekse, toplumlarımızı da dünya kamuoyunu da oyalamaya gerek yoktur. Şimdi açık ve net olma zamanıdır” dedi. 

Cep telefonları ve elektrik şebekelerinin birleştirilmesi konusunda da görüşlerini dile getiren Akıncı, her iki konunun da 2015 yılı Mayıs ayında uzlaşılan iki güven artırıcı önlemlerden olduğunu, tüm teknik alt yapılar müsait olmasına rağmen gerçekleşmediğini kaydetti. Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Cep telefonları konusunda Güney’de geçerli olan bir yasanın Kuzey’deki telefon operatörleri ile işbirliği yapılmasına imkan vermediği söylendi ve olay orada tıkandı. İsteyenlerin çift sim kart (Dual Sim Kart) kullanması önerildi. Bu kuşkusuz isteyenler tarafından bugün de uygulanabilir. Ama bu bireysel bir çözümdür. Bizim arayışımız, iki tarafın kurumları arasında birbirlerini tanımasalar da işbirliğini geliştirmek ve geleceğe hazırlanmaktır. Son günlerde bu konuda bazı olumlu gelişmeler olabileceği bilgisi getirildi. Bunun üzerine eğer toplumlarımıza bu konuda iyi haber verebileceğimiz bir durum oluşursa 12 Kasım’da (yani bugün) ara bölgede yeniden buluşmayı kararlaştırdık. Ne yazık ki olmadı. Bunun nedeni olarak da Kıbrıs Türk tarafının siyasi avantaj peşinde olduğu iddia edildi. Bunlar geçerliliği olmayan argümanlardır. İki tarafın operatörleri arasında Lüksemburg üzerinden sağlanacak işbirliği, ne siyasi tanınma getirir ne de Avrupa müktesebatına aykırıdır. Bunu Avrupa Birliği komisyonu da teyit etmiştir. Kıbrıslı Türk operatörler Güney Kıbrıs hariç tüm dünya ile Lüksemburg veya İsviçre üstünden iletişim kurabilmektedirler ama Kıbrıs’ta bu yapılamamaktadır. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar Afrika dahil dünyanın her yerinden evleri ile konuşabilmekte ancak adanın bir tarafından diğerine geçince bunu yapamamaktadır. Bunun mantıklı bir izahı yoktur.” 

Bu basın toplantısının amacının sadece Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in düzenlediği basın toplantısına cevap oluşturmak ve bir karşılıklı suçlama kampanyasını körüklemek olmadığını da belirten Akıncı, “Kuşkusuz aydınlatılması gerekli konulara da değinilecektir. Ama esas amacım, geldiğimiz bu kritik kavşakta daha fazla zamanımızın olmadığının da bilinci içerisinde ve tarihi bir sorumluluğu hissederek düşüncelerimi ve görüşlerimi sizlerle paylaşmaktır” dedi.

Emir Abdurrahman Bulut
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.