MHP - 03 Mayıs 2015 Pazar 16:15

Kişi başına gelir 20 bin dolara yükselecek

A
A
A
Kişi başına gelir 20 bin dolara yükselecek

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Yıllık ortalama yüzde 5,2 büyüme ve 700 bin yeni istihdam sağlayacağız. Kişi başına gelir 20 bin dolara, ihracat 400 milyar dolara yükselecek, istihdam sayısı da 33,2 milyon kişiye ulaşacak" dedi.

 

MHP Lideri Bahçeli, partisinin seçim beyannamesini Ankara Arena Spor Salonu'nda açıkladı. 13 yıldır tek başına iktidar olan AK Parti'nin milletten aldığı desteği adalet, huzur ve refah için kullanmak yerine gerilim, cepheleşme ve çatışma ekseninde heba ettiğini belirten Bahçeli, "Milli iradeyi yolsuzluk, adaletsizlik ve bölücülük için kılıf yapmıştır. Bugünkü Türkiye tablosu, tam bir yıkım ve hezimet tablosudur. Türk ekonomisinin çok ciddi yapısal sorunları bulunmaktadır. Tasarruflar dibe vurmuş, borçlar tavan yapmıştır. Yatırımlar azalmış, büyüme daralmıştır" dedi.

"KISA VADELİ HEDEFİMİZ TEK BAŞINA İKTİDAR OLMAK"

"13 yıllık kayıp, yenilgi ve israf dolu yıllara son vermek, yanlışa dur demek lazım" diyen Bahçeli, "7 Haziran milletvekilliği genel seçimi bunun için eşsiz bir fırsattır. Parti olarak, 'Toplumsal Onarım ve Huzurlu Gelecek' adıyla hazırladığımız beyanname ile milletimizin hizmetindeyiz. MHP, Türkiye'yi küresel güç ve lider ülke yapma yolunda kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerle kamuoyunun karşısına çıkmaktadır. Kısa vadeli hedefimiz tek başına iktidar olmaktır. Milletimiz yetki verdiği taktirde 2015-2019 yıllarını kapsayan birinci iktidar dönemi sonuna kadar tahrip edilen Türkiye’nin onarılmasını, çözülen milletin bütünleştirilmesini, demokrasinin güçlendirilmesini sağlayacağız" şeklinde konuştu.

"TERÖRÜ BİTİRECEĞİZ"

Türkiye'nin küresel güç olması yolunda ihtiyacı olan çağdaş normlarda bir devlet ve toplum düzeninin gerektirdiği kurum ve kuralları tesis edeceklerini söyleyen Bahçeli, "AKP'nin anti- demokratik, vesayetçi, kayırmacı, hukuk tanımaz, kişi güvenliğini ihlal edici, özgürlükleri kısıtlayıcı bozuk düzenine son vereceğiz. Hükümetin devletin kurumları, milli ve manevi değerlerimiz ile vatandaşlarımız üzerinde oluşturduğu her türlü tahribatı onaracağız. Her bakımdan toparlanmanın sağlanacağı bu dönemde terörü tamamen bitirerek toplumsal huzur ve güveni temin edeceğiz. İşsizlik ve yoksulluk sorununu önemli ölçüde hafifleterek vatandaşlarımızın refah düzeyini yükselteceğiz" dedi.

"5,2 BÜYÜME VE 700 BİN YENİ İSTİHDAM SAĞLAYACAĞIZ"

Ağırlıklı olarak 2016-2019 yıllarını kapsayacak olan birinci iktidar döneminde yıllık ortalama yüzde 5,2 büyüme ve 700 bin yeni istihdam sağlayacaklarını bildiren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Dönemin sonunda GSYH 1,1 trilyon dolara, kişi başına milli gelir 13,3 bin dolara, ihracat 239 milyar dolara erişecektir. Ve istihdam yaklaşık 29,1 milyon kişiye ulaşacaktır. 2014 yılında yüzde 45,5 olan işgücüne katılım oranını inşallah yüzde 47,8'e çıkaracağız. Orta vadeli hedefimiz 2019-2023 yıllarını kapsayan ikinci iktidar dönemi sonunda Türkiye'nin bölgesel güç haline gelmesi, siyasi ve sosyal sorunları aşarak küresel ölçekte söz sahibi olmasıdır. 2019-2023 yıllarını kapsayan MHP iktidarı Türkiye'nin bölgesel güç ve küresel aktör olma, 2023 yılı vizyonunu yakalama dönemi olacaktır. Bu kapsamda MHP iktidarında kaynaklar harekete geçirilerek, ileri teknoloji kullanan, yüksek katma değer ve istihdam yaratan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip bir üretim yapısı tesis edilecektir."

"KİŞİ BAŞINA DÜŞEN GELİR 20 BİN DOLARA, İHRACAT 400 MİLYAR DOLARA YÜKSELECEK"

2015 yılında başlayan "Onarım, Bütünleşme ve Atılım" döneminden sonra mevcut kaynak, imkan ve kabiliyetleri stratejik bir vizyonla harekete geçireceklerini dile getiren Bahçeli, "Vatandaşlık bilincinin güçlendirilmesi, tarih ve inanç temelinde kaynağını bulan ortak değerler ekseninde bütünleşilmesi MHP'nin tek başına iktidarında geçecek olan sekiz yıllık dönemin sonunda gerçekleştirilmiş olacaktır. Yıllık ortalama yüzde 6,6 büyüme ve 1 milyon 25 bin yeni istihdamın sağlanacağı bu dönemin sonunda GSYH 1,7 trilyon dolara çıkacaktır. Kişi başına gelir 20 bin dolara, ihracat 400 milyar dolara yükselecektir. İstihdam sayısı da 33,2 milyon kişiye ulaşacaktır. Uzun vadeli stratejimiz ise 2053 yılında Türkiye'nin 'Küresel Güç ve Lider Ülke' olmasını sağlamaktır. Siyasi faaliyetlerimizin temeline demokrasinin güçlendirilmesini, hukukun üstünlüğünün sağlanmasını ve her alanda adaletin hakim kılınmasını oturtuyoruz" dedi.

"TÜRKÇE DIŞINDAKİ DİLLERDE ANA DİLDE EĞİTİM YAPILMASINA KARŞIYIZ"

MHP'nin Anayasa'nın genel sınırlama hükümlerinden daha çok genel koruma hükümlerine yer vermesini, özgürlükleri esas almasını ve bir "toplum sözleşmesi" niteliğinde olmasını gerekli gördüğünü vurgulayan Bahçeli, yeni Anayasa'da tartışılacak konuları şöyle sıraladı:

"Farklı etnik kimliklere siyasi ve hukuki statü tanınarak çok parçalı millet yapısı oluşturulmasına, kişi hak ve özgürlüklerinin etnik temelli kolektif haklara dönüştürülmesine, Türkçe dışındaki dillere ve farklı kültürlere statü kazandırılarak yapay azınlık yaratılmasına, vatandaşlarımızın birbirleriyle ve milletin devletle çatıştırılmasına zemin hazırlanmasına, milli kimlik tanımının değiştirilerek Türkiyelilik kavramının esas alınmasına, vatandaşlık bağının Türk milleti kavramı yerine ikame edilmeye çalışılmasına, Türkçe dışındaki başka dillerde ana dil eğitim yapılmasına, Türkiye'nin idari yapısının değiştirilerek yerel yönetimlerin mahalli parlamento olarak çalışacağı özerk bölgeler sisteminin hayata geçirilmesine tamamen karşıyız ve karşı duruyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter milli devlet yapısını esas alan parlamenter sistemi, demokratik siyasi sistemin sürdürülebilmesi bakımından gerekli görüyoruz. Ve Türk milletine en uygun yönetim şekli olarak değerlendiriyoruz. Anayasa ihtiyacını toplumsal gereklilikler yerine devleti ve milleti parçalanmaya götürecek bir sistem değişikliğine endeksleyen siyasi yaklaşımı açıktan reddediyoruz. Terörün bitirilmesi için devletin güvenlik güçleriyle meşru zeminlerde ve tüm ülke sathında etkili bir mücadele vermeye son derece kararlıyız. Güvenlik güçlerimizi kışla ve karakollara hapseden uygulamalara mutlaka son vereceğiz. Herkes bilsin ki, terörün ve bölücülüğün kökünü kurutacağız. Terörle pazarlıklar derhal bitirilecek, ihanet süreci bıçak gibi kesilecek, ihanete ortak olanlar adalete sevk edilecektir. Adaleti, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi ve devletin temeli olarak değerlendiriyoruz. Bu nedenle yargı, insanların tereddütsüz güvenebileceği, adalet duygusunun zihinlerde ve kalplerde yer ettiği bir yapıda olacaktır. Yargıyı mevcut tartışmalardan çıkartarak etkin, erişilebilir, hızlı ve adil kararlar vereceği bir yapıya büründürecek ve süratle adalete güveni artıracağız. Kadınlarımıza, çocuklarımıza, engellilerimize ve yaşlılarımıza yönelik şiddet olaylarında dava zamanaşımı kaldırılacak, harç ve benzeri mahkeme masrafları alınmayacaktır."

"17-25 ARALIK ZANLILARI BAŞTA TÜM YOLSUZLUKLARIN ÜZERİNE TİTİZLİKLE GİDİLECEK"

Yolsuzlukların önlenmesinde etkinliği sağlamak amacıyla denetim sisteminin yapısal ve işlevsel olarak yeniden düzenleneceğini ifade eden Bahçeli, "17-25 Aralık zanlıları başta olmak üzere tüm yolsuzlukların üzerine titizlikle gidilecek, devlet malına el uzatanlardan, kul hakkı yiyenlerden, rüşvetçilerden, soygunculardan ve hortumculardan hesap sorulacaktır. Yolsuzluk yoluyla elde edildiği hukuki olarak tespit edilen her türlü varlığa el konulması ve suçluların bu varlıktan mahrum bırakılması amacıyla yolsuzluktan suçlu görülen kişilerin servetlerinin nerede ve kimin adına kayıtlı olursa olsun zaman aşımı gözetilmeksizin el konulması hukuken sağlanacaktır. Yolsuzlukları önlemek, yolsuzluklarla mücadelede etkin ve kalıcı politikalar üretmek ve ilgili kuruluşlar arasında eşgüdüm sağlamak üzere, özerk bir 'Yolsuzlukla Mücadele Kurulu' oluşturulacaktır" dedi.

MHP'NİN EKONOMİ VAATLERİ

MHP'nin ekonomi politikalarının iki ana eksenden oluştuğunu bildiren Bahçeli, "Birincisi milletimizin karşı karşıya olduğu borçluluk, geçim sıkıntısı ve fakirliğe çare olacak acil önlemlerden oluşan rahatlatıcı politikalardır. İkincisi ise bununla eş zamanlı olarak Türkiye'yi geleceğe taşıyacak kalkınma politikalarıdır. Bu politikalarla ekonomide 'onarım ve atılım' gerçekleştirilecektir" diye konuştu. 

Bu amaçla Türkiye'nin kendi imkan ve şartlarıyla doğal ve beşeri kaynaklarını dikkate alan "Üreten Ekonomi Programı"nın uygulamaya konulacağını söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:

"Program, ileri teknoloji kullanan, yenilikçiliği, verimliliği ve istihdamı gözeten, gelirin adil bölüşümünü esas alan, rekabet gücü yüksek üretim ekonomisini tesis etmeyi, aynı zamanda sosyal dokuyu güçlendirmeyi hedeflemektedir. Ekonomi politikalarının merkezine insanı koyan; eşitlik, ahlak ve adalet ilkelerini gözeten bir yönetim anlayışıyla halkın refahının artırılması temel hedefimiz olacaktır. Uygulayacağımız Üreten Ekonomi Programıyla ulaşmak istediğimiz hedefler şunlardır: Sürdürülebilir ve yüksek bir büyüme ortamını tesis etmek, ekonominin dış kaynak bağımlılığını azaltarak şoklara karşı dayanıklı hale getirmek ve kırılganlığını azaltmak, fiyat istikrarını sağlamak, büyümeden taviz vermeden cari açığı kontrol altına almak, maliye politikasını makro politikaları destekleyici şekilde yürütmek, istihdamı teşvik edici bir işgücü piyasası kurmak, Ar-Ge payını artırmak, bilgiyi ticarileştirmek, yenilikçiliği ve girişimciliği kurumsallaştırmak, dünyada Türk markalı ve patentli ürünleri yaygınlaştırmak, ekonomide kaynakları üretken alanlara yönlendirmek, firmaların ve hane halkının borç yükünü azaltarak sürdürülebilir hale getirmektir. AKP'nin yanlış ekonomi politikaları nedeniyle, önceki üç yılda olduğu gibi 2015 yılında da çok düşük gerçekleşeceği tahmin edilen büyüme, MHP iktidarında oluşacak güven ve istikrar ikliminde alınmaya başlanacak yapısal tedbirlerle, 2016 yılından itibaren kademeli olarak artmaya başlayacaktır. Sanayi yatırımlarına ucuz ve uzun vadeli kaynak sağlayacak yatırım bankacılığı desteklenecektir. Bankacılık kesimini reel sektöre sürekli olarak mali destek verebilir hale getirecek tedbirler alınacaktır. Kredi Garanti Fonu yeniden yapılandırılarak kaynakları artırılacak, Kredi Garanti Fonu ve risk sermayesi sistemi etkin hale getirilerek KOBİ'lerin teminat sorunu çözülecektir. Yatırım yapanlara, istihdam, üretim ve ihracat artışı sağlayanlara yönelik vergi indirim ve kolaylıklarını içeren bir program uygulamaya konulacaktır. Yüksek teknolojili, yüksek katma değer ve istihdam sağlayan yatırım projelerine yüzde 100'e kadar yatırım indirimi verilecektir."  

AHMET UMUR ÖZTÜRK-SİNAN USLU

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Bakan Ersoy: "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da Doğu ve Güneydoğulu iş insanlarının iftar yemeğine katıldı. Burada konuşan Bakan Ersoy, Antalya ve ilçelerinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve buluşmalarda yapılan çalışmaları inceleme ve eksiklikleri yerinde tespit etme imkanını bulduklarını söyledi. “Vatandaşlarımızı dinledik, çiftçilerimizle dertleştik, basınımızla buluştuk, esnafın taleplerini not ettik” diyen Ersoy, Antalya’nın tüm noktalarına nüfuz ederek adeta şehrin röntgenini çektiklerini aktardı. "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız" Turizm konusuna da değinen Bakan Ersoy, küresel düzeyde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle sektörün büyük sorunlar yaşadığını belirterek, "Herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda hayata geçirdiğimi doğru politikalar ve geliştirdiğimiz stratejiler neticesinde hem şehrimiz hem de ülkemiz adına büyük bir başarı elde ettik. Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız. Peki bu başarıların elde edilmesi, milyonlarca insanın seyahatlerinde rotayı Antalya’ya çevirmesi, Danimarka’da insanların Antalya’daki kültürel mirası araştırması sadece tesadüfle açıklanabilir mi? Elbette hayır. Emin olun başarılı olmak için çok çalışıyoruz. Hiçbir sorunu halının altına süpürmüyor, kalıcı çözümler geliştiriyoruz” dedi. “Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz” Turizmi 12 aya yaymak için kültür, tarih, sağlık, doğa, inanç, gastronomi, spor gibi alanlarla turizmi çeşitlendirdiklerini kaydeden Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün dünyanın dört bir yanında, 200’den fazla ülkede Antalya’nın, Kemer’in tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz. Çin’de, Japonya’da, Amerika’da, Almanya’da, Rusya’da, Manavgat’ı, Kemer’i, Side’yi tanıtıyoruz. İnsanlık tarihinin en önemli kültürel mirasına sahip olan bölgemizde bu mirasın gün yüzüne çıkartıp, her yıl milyonlarca insanın şehrimizi, ilçelerimizi ziyaret etmesi için tarihin en yoğun arkeoloji çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Yeni kütüphaneleri, müzeleri, sanat merkezlerini, restorasyonları, galerileri, festivalleri Antalya’mıza kazandırıyoruz. En çok izlenen uluslararası filmlerin Antalya’da çekilmesini sağlıyoruz.” “Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister” İlçelere yapmış olduğu ziyaretlerde, gördüğü ve duyduklarını paylaşan Ersoy, "Biz dünyanın bir ucunda Avustralya’da gözbebeğimiz Antalya’nın tanıtımını yapıyor, bölgeye turist çekip, turizm gelirimizi arttırmanın çabası içine girmişken şehrimizdeki bazı yerel yöneticilerimizin temel görevlerini dahi yerine getirme konusunda çok da başarılı olduklarını söyleyemiyoruz. Biliyorsunuz yeri geldiğinde bu güzel şehir ve bu şehrin insanları kaybetmesin diye yerel yönetimlerin sorumluluğundaki birçok soruna el atıyoruz. Altyapı sorunlarını çözüme kavuşturuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arıtma tesisleri inşa ediyoruz. Antalya’nın kanalizasyonuna, içme suyuna, yağmur suyuna el atıyoruz. Diğer bakanlıklarımızla görüşerek şehrin ihtiyaçlarının karşılanması adına elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Biz Antalya’nın turizmde dünyanın süper ligine yükselmesi ve oradaki yerini kalıcı hale getirmek için gece gündüz demeden çalışırken, yerel yönetimlerimizin de başarılı çalışmalar ortaya koymasını beklemek sanırım tüm Antalyalıların en doğal hakkıdır. Sadece kısır siyasi tartışmalar oluşturup, bu tartışmalardan medet umarak başarılı olmak mümkün değildir. Belediyecilik aynı zamanda bilgi ister, çalışma ister, proje ister. Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister. İyi bir belediye başkanı kendini değil kentini düşünen kişidir” diye konuştu. “Antalya bunu hak etmiyor” Bakan Ersoy, 16 milyonun üzerinde turistin geldiği Antalya’nın temel altyapı problemlerini çözme konusunda yeterli olamadığını ileri sürerek, "Tüm desteğimize rağmen sosyal ve kültürel yatırımlar konusunda, şehrin hak ettiği projeler hayata geçirilmedi. Maalesef Antalya bunu hak etmiyor. Biz, Antalya’nın dünyanın en önemli turizm merkezleriyle rekabet edip bir adım öne geçmesi için çalışırken, maalesef bazı yerel yöneticilerimiz bu iddianın çok uzağında kaldılar. Eğer biz Antalya’nın küresel bir vizyonla hareket edip, rakiplerinden ayrışmasını istiyorsak yerelde de böyle iddialı bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Bunun için biz Antalya’nın hizmet alanında kaybedecek tek bir saniyesi dahi olmadığını söylüyoruz. Bizim şehir için çalışan, dinamik kadrolara ihtiyacımız var. Antalya’nın bugün burada olduğu gibi birbirine karşı samimi olan, birbirine gönlünü açan, dürüst, çalışkan ve üreten kadrolara ihtiyacımız var. Bu şehirde yaşayan, bu şehir için üreten, kalbi bu şehir için atan vatandaşlarımıza yönelik; ayrımcılık yapmayan, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin inancına, kültürüne, geleneğine saygı duyan, herkese eşit davranan, adil yerel yöneticilere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
Ankara UNESCO’da "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği yapıldı Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) binasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe ile UNESCO’nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü ve İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu’nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye’de farklı belediyelerin sıfır atık girişimi kapsamında yaptığı projeleri anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin Emine Erdoğan himayesinde 2017’de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi’nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035’e kadar yüzde 60’a taşınması olduğunun söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk Lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi” Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi" dedi. UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık, 37 milyon plastik atık üretildiğini, ve 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü belirtti. Miculescu, "Bu plastik atıkların her yıl parçalanarak okyanuslara karışması bekleniyor" diyerek, söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğinin altını çizdi. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan’a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini belirterek, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar" ifadesini kullandı. Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017’de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018’den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM Genel Kurulunda kabul edilen "sıfır atık" kararı Eylül 2022’de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de Türkiye’nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını fikir birliği ile kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres’ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.