EĞİTİM - 13 Kasım 2018 Salı 14:18

‘Kişiye Özgü Öğretim Modeli’ ile her öğrenci öğrenme stiline göre eğitim görüyor

A
A
A
‘Kişiye Özgü Öğretim Modeli’ ile her öğrenci öğrenme stiline göre eğitim görüyor

Türkiye genelindeki tüm kampüslerinde Kişiye Özgü Öğretim Modelini (KÖM) başarıyla uyguladıklarını ifade eden Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ, bu model ile her öğrencinin öğrenme stiline göre eğitim gördüğünü belirterek, model hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un açıkladığı 2023 hedeflerinde öne çıkan başlıklardan biri de eğitimin bireyselleşmesiydi. Açıklamalarında “Kitlesel eğitim, kitlesel imha doğurur” diyen Selçuk, “Bu çağın teknolojisindeki gelişmelerden dolayı, öğrenmenin bireyselleştirilmesi süreci hızlanacak. Önümüzdeki süreçte kişiye özel öğrenme içerikleri oluşturulacak ve müfredat kişiselleşecek. Bir fabrika yemeği gibi bir şey yapıyoruz, anne yemeğine doğru gidişat, vizyon olmalı” sözleriyle eğitimin bireyselleşmesi yönünde atılacak adımlar hakkında ipucu verdi. 10 yıldan bu yana Türkiye genelindeki tüm kampüslerinde Kişiye Özgü Öğretim Modelini (KÖM) başarıyla uyguladıklarını kaydeden Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ, eğitimin bireyselleşmesi konusundaki deneyimlerini ve öğrenme stillerine göre tasarladıkları eğitim anlayışını anlattı.

“Hedefimiz, her bireyin potansiyelini en iyi şekilde kullanması”

Bahçeşehir Koleji’nde 10 yılı aşkın süredir Kişiye Özgü Öğretim Modelini (KÖM) uyguladıklarını belirten Dağ, “Eğitim yaklaşımımızda her daim olan bu anlayışı bir model haline getirdik. Kişiye Özgü Öğretim Modeli (KÖM) ile her bireyin potansiyelini en iyi şekilde kullanmasını hedefliyoruz. Görsel, işitsel, kinestetik ile sınırlandırılamayacak kadar farklı öğrenme stili var ve öğrenenin kazanımlarını eksiksiz edinebilmesi için öğrenme stillerinin dikkatle üzerinde durulması gerekiyor. Kişiye Özgü Öğretim Modeli (KÖM) öğrencilerin öğrenmesini etkileyen tüm faktörleri kapsıyor” dedi.

“Bu modelle her öğrenciyi ayrı ayrı ele alıyoruz”

“Türkiye genelinde 125 kampüste 75 binin üzerinde öğrenciye hizmet verirken okulları kalite ve altyapı anlamında standartlaştırmak lazım” diyen Dağ, “Bahçeşehir Koleji olarak bunu sağlayabilen bir kurumuz. Öte yandan bunu yaparken hem öğretmeni hem de öğrenciyi biricik olarak ele almamız gerekiyor. Eğitim standartları, tek tip eğitim anlamına gelmek zorunda değil. Öğrenme stillerindeki farklılıkları göz önünde bulundurmanın da belli standartlara oturtulması mümkün. 10 yıldan bu yana uyguladığımız Kişiye Özgü Öğretim Modeli (KÖM) de bunun en güzel örneklerinden biri. KÖM bize öğrencilerin her birini ayrı ayrı ele alıp onların kendi içerisindeki potansiyeli ortaya çıkarabileceğimiz ve bunun üzerinden geliştirebileceğimiz bir altyapı sağlıyor. Bu bizim için çok kıymetli. Milli Eğitim Bakanımız Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk’un işaret ettiği gibi “kitlesel eğitimin kitlesel felakete dönüşmesi” tehlikesinin önüne geçmeliyiz. Bunu engelleyecek tek şey de bireyleri tek tek ele alan bir eğitim anlayışıdır” diye konuştu.

“Bilgi değil, beceri temelli bir eğitim anlayışı söz konusu”

Eğitimin bireyselleşmesi konusunda harekete geçmeyi zorunlu kılan etmenlerin neler olduğuna değinen Dağ, “Gelişen teknolojiyle birlikte eğitim paradigmaları değişiyor. Artık bilgi değil beceri temelli bir eğitim anlayışı söz konusu. Salt bilgi sahibi olmanın geleceğe yönelik beceriler kazandırmadığı anlayışıyla ilerlemek durumundayız. Bunun temeli de yine çocuğu tanıyıp onun yeteneklerine, ihtiyaçlarına, beklentilerine ve eğilimlerine göre aksiyon alabilmekten ve geliştirebilmekten geçiyor” dedi.

“Sınıf dışında öğrenciye dokunabilme fırsatı yakalıyoruz”

Eğitimde değişimi sağlamak konusunda uygulamada neler yaptıklarını anlatan Dağ, “Değişen paradigmalar yalnızca eğitim modellerimizde değişimleri zorunlu kılmıyor aynı zamanda bunu mümkün kılıyor ve hızlıca gerçekleştirmemizi sağlıyor. Teknolojinin gelişimi bize Kişiye Özgü Öğretim Modeli’nde daha bireysel dokunuşlar yapma imkânı sağlıyor. Bilgi ve beceri eksiklerini görüp tespit edip envanterler oluşturma aşamasında teknolojiden faydalanıyoruz. Dijital portfolyolar bu işin bir ayağı. Bu şekilde akademik ve sosyal gelişimi yakından izleme, eğilimleri ve varsa kazanımlardaki eksiklikleri daha isabetli ve hızlı tespit etmemiz artık mümkün. Bu çıktılar doğrultusunda eğitimi çocuğun ve öğretmenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden değerlendirilip uygulama şansı buluyoruz. Bunun yanında sadece ölçme ve değerlendirme için değil uygulamalarda hem sınıf dışı ortamlarda, tüm sosyal yaşamda hem sınıf ortamlarında öğrenciye dokunabilme şansı buluyoruz. Yani teknolojiyi de bu yönde kullanmak mümkün. Biz de bunları yapıyoruz” şeklinde konuştu.

“Eğitimde çok ve çeşitli materyaller kullanıyoruz”

Eğitim materyallerinin bireysel öğrenmedeki yerinin neler olduğunu aktaran Dağ, “Eğitimde çok ve çeşitli materyaller kullanıyoruz. Zaman zaman velilerimiz tarafından olsun, kurumumuza yeni katılan öğretmenlerimiz tarafından olsun bu alışılmadık bulunuyor ancak farklı öğrenme stillerine dokunabilmek için bunu yapmak durumundayız. Kullandığımız dijital araç-gereç, dokunsal, görsel ve işitsel öğrenme stillerine hitap ediyor. Yaş gruplarımız dijitale çok yatkın, bu yatkınlığın avantajını kullanıyoruz. Videolardan yararlanarak hem görsel hem işitsel öğrenenlere ulaşıyoruz. Dijital materyallerin dışında çok sayıda hikâye kitabımız var. Bu kitapların bir kısmını proje kitabı bir kısmını ders aracı olarak kullanıyoruz. Kullanırken de yine öğrenen profilini göz önünde bulundurarak etkinliklerini yapıyoruz. 3 boyutlu çalışmalarımız var. Çocuk hem kitabı okuyor hem katlıyor, çiziyor; bu sayede yine dokunsal başta olmak üzere değişik öğrenme stillerine hitap etme olanağı buluyoruz” yorumlarında bulundu.

“Öğretmenlere öğrenciyi daha iyi tanımaları için meslek içi eğitim veriyoruz”

Öğretmen ve velinin çocuğun eğitim sürecine katkısı açısından önemli olduğunu söyleyen Dağ, ”Bahçeşehir Koleji olarak Kişiye Özgü Öğretim Modeli için hem teorik hem de materyaller açısından eksiksiz çalışan bir sistem oluşturduk ve bu sistem yıllar içinde çok güzel bir şekilde rayına oturdu. Öte yandan işin uygulama kısmını yapacak kişi öğretmendir ve rehberlik bölümüdür. 1. sınıf öğrencilerinde okul öncesinden gelen çocuklar için tanıma çalışmaları yapılıyor. Birçok envanterden yararlanılıyor ancak öğretmenin de öğrencilerini tanıması ve öğrenme stillerinin farklılıkları açısından doğru değerlendirebilmesi önemli. Bunu sağlamak için öğretmenlere meslek içi eğitim veriyoruz, farklı öğrenme stillerini tanıtıyoruz. Bu şekilde anlattığımızda öğretmenlerin öğrencilere bakış açısı da farklılaşıyor. Öğrencileri tanımaları gerektiğini söylüyoruz. Kör noktalarına dikkat etmelerini söylüyoruz. Öğretmenlerimizin bakış açılarını genişletiyoruz. Kendilerinden yola çıkmalarını sağlıyoruz. Öğretmenler sınıfa girdiğinde önyargılarından kurtulmuş oluyorlar. Örneğin “yaramaz” gibi, “zeki ama çalışmıyor” gibi ifadeler asla kullanmıyoruz. Öğretmenlerimizin güncel terminolojiye hâkim olmaları çok önemli. Bilimsel bir şekilde öğrenenlerin stillerini tanımlamaları gerekir. Meslek içi eğitimlerle bunu sağlıyoruz. Bu şekilde dokunduğumuz için öğretmenler de bu bakış açısını özümsüyor” dedi.

3. sınıftan itibaren ise Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü tarafından Kişisel Öğrenme Stili (KÖS) testi yaptıklarını belirten Dağ, “ Bu rapor eşliğinde rehber öğretmen öğrenciye ve veliye danışmanlık yaparak onları öğrencinin öğrenme stili konusunda bilgilendiriyor. Dolayısıyla veli boyutunda da farkındalık oluşturuyoruz. Böylece çocuklarıyla ilgili gerçekçi beklentiler içine girmeleri, gerçekçi hedefler belirlemeleri ve çocuklarının hem öğrenme stillerini hem de ihtiyaçlarını ve eğilimlerini bilimsel bir bakış açısıyla yeniden değerlendirmelerini sağlamış oluyoruz” diye konuştu.

Kişiye Özgü Öğretim Modeli’nin 3 adımı

Bahçeşehir Kolejinde uygulanan Kişiye Özgü Öğretim Modeli (KÖM) 3 temel adım üzerinde ilerliyor. Bu adımlardan ilki; “Nasıl öğreniyorum?” Bu adımda öğrencilerin öğrenme stillerinin tespit edilmesi için “Kişisel Öğrenme Stili Testi” (KÖS) uygulanıyor. Bu test ile her öğrencinin hangi öğrenme stillerine yatkınlığı olduğu tespit ediliyor. İkinci adımda Akademik Gelişimi İzleme Sınavı (AGİS) ile o zamana kadar öğrenilen konularda öğrencinin durumu ve kazanımlarındaki eksikliklere odaklanılarak neyi, ne kadar öğrendiği tespit ediliyor. Kişiye Özgü Öğretim Modelinin (KÖM) üçüncü basamağında ise “Metodbox” uygulaması ve “STOYS” sistemi yer alıyor. Ne zaman ve nasıl tekrar yapabileceğine dair teknolojinin olanaklarından yararlanılan bu basamakta öğrenci, öğretmen ve veli üçgeninde kazanımların takibi, eksik kalan kazanımlarda eksikliklerin giderilmesi için izlenecek yolun belirlenmesi süreçleri yürütülüyor ve yardımcı materyallerle eğitim destekleniyor.

“Sosyal Takip Programı” ile uygulamalı derslerde eksiksiz takip

Bahçeşehir Kolejinde uygulamalı derslerde erken çocukluk eğitimden 8. sınıf sonuna kadar spor ve sanat eğilimleri “Sosyal Takip Programı” ile takip ediliyor. Sosyal Takip Programı’nda öğrencilerin sanat ve spora yönelik çalışmaları gözlemlenerek, yıl içindeki gelişimleri gözlem formları yardımıyla arşivleniyor ve yılsonunda öğrenci beceri haritaları çıkarılarak internet üzerinden paylaşılıyor. Hazırlanan portfolyolar lise geçişlerinde öğrencileri destekleyici bir nitelik taşıyor. Veliler şifreleriyle bu alana giriş yaparak öğrencilerin raporlamalarını görerek çıktılarını alarak dosyalayabiliyor.

Öğrenci bilgilerinin, öğrencinin beden eğitimi, görsel sanatlar, müzik, ders ve branş kriterlerinin, katıldığı sosyal etkinliklerinin, okul içi ve dışarıdan almış olduğu sertifikaların, katılmış olduğu yarışma, organizasyon ve etkinliklerin, buralarda almış olduğu sertifika ve madalyaların, okul içinde gerçekleşen turnuvaların, katıldığı kamplar ve gezilerin, sınıf bazlı yapılan organizasyon görsellerinin bir arada arşivlendiği Sosyal Takip Programı; öğrenci, öğretmen ve veli üçgeninde yetenek, ihtiyaç ve eğilimlerin doğru takibini sağlıyor.
  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Kuyruğun sebebini duyan şaştı kaldı Düzce(İHA) – Düzce’de çiftçilere tavuk dağıtımı yapıldı. Yumurta tavuğu almak isteyenler uzun kuyruklar oluşturdu. Düzce Ziraat Odası tarafından çiftçilere destek olmak amacıyla yapılan çalışmada 5 bin adet Ataks cinsi yumurta tavuğu dağıtıldı. Sabah saatlerinde başlayan tavuk dağıtımında tavuklarını almak isteyen Düzceli çiftçiler Ziraat odası önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Vatandaşlar, 170 TL’ye tavuk almak için bekledi. 3 yıl yumurta veriyor Türkiye’de üretimi yapılan yerli Ataks tavuğu Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü tarafından yetiştirilirken 3 yıl kadar yumurta veriyor. Hastalıklara karşı dirençli, iklim şartlarını karşı dayanıklı olduğu bilinen Atkas tavuklarının yumurta rengi ise beyaz-kremsi renk şeklinde görülüyor. Yıllık yumurta verme ortalaması ise 240 ile 270 civarında oluyor. Çiftçimizin ihtiyacını karşılıyoruz Tavuk dağıtımı ile ilgili konuşan Düzce Ziraat Odası Başkanı Ramazan Öztürk, alışkanlık haline gelen civciv dağıtımını bu yıl tavuğa çevirdiklerini belirterek şunları söyledi; “Çiftçilerimize her yıl civciv dağıtıyorduk, bu yıl 3 aylık olarak 5 bin civarı tavuk dağıtımı yapacağız. Buda Düzce’ye 5 bin tavuğun girmesi demektir. Bu bir projedir. Çiftçilerimize katkımız olsun diye böyle bir çalışma yaptık. Talep olduğu sürece de dağıtıma devam edeceğiz. Bizim tahminlerimizde de fazla talep oldu. Bu talep çiftçilerimizin ihtiyacı olduğunu gösterdi. İhtiyaçları karşılamaya çalışıyoruz. Bu tavuklar yumurta tavuğudur. Düzce’mize her gün 5 bin yumurta girişi bu tavuklarla mümkün olacak. Karadeniz bölgesinde uygun olan Ataks cinsi tavuklar 170 TL’den çiftçimize veriyoruz." Tavuk almak için bekleyen Sinan Korkmaz ise; “Yeğenim ile birlikte tavuk alamaya geldik. Yumurtası ile doğal beslenmek için. Market yumurtası yerine kendi ürünlerimizi yetiştirmeyi tercih ediyoruz. 10-12 Tavuk almayı düşünüyorum”dedi.
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Türkiye ekonomisi küresel ve bölgesel zorluklara rağmen olumsuzlukların üstesinden gelmiş ve gelmeye devam etmektedir” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Türkiye ekonomisi küresel ve bölgesel zorluklara rağmen olumsuzlukların üstesinden gelmiş ve gelmeye devam etmektedir” dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) binasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Kazakistan Başbakanı Olzhas Bektenov, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak ve iş adamlarının katılımıyla Türkiye-Kazakistan İş Forumu düzenlendi. Forumda Türkiye ve Kazakistan arasında geçmişte yapılan ve gelecekte yapılması planlanan iş birlikleri ve ortaklık anlaşmaları ele alındı. Forumda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Türkiye ekonomisi küresel ve bölgesel zorluklara rağmen olumsuzlukların üstesinden gelmiş ve gelmeye devam etmektedir. Geçtiğimiz yıl Türkiye ekonomisinde ilk defa 1 trilyon dolar eşiği aşıldı ve Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tarihte ilk kez 1,1 trilyon dolar seviyesine ulaştı. Kişi başına düşen gelirimiz ise 13 bin dolar seviyesini geçti. Kazakistan’ın milli geliri ile bizim milli gelirimizi topladığımızda 1,4 trilyon dolarlık bir büyüklükten bahsediyoruz. Bu da hepimizi gururlandırıyor” diye konuştu. “Türkiye ve Kazakistan’ın gösterdiği büyüme performansı takdire şayan” Yılmaz, “Önümüzdeki dönem bir taraftan iki kardeş ülke olarak büyümeye devam edeceğiz. Diğer taraftan da aramızdaki ekonomik ilişkileri büyüteceğiz. 2023 yılında Orta Vadeli Programımız çerçevesinde az da olsa hedefimizin üstünde büyüdük. 4,5 oranında bir büyüme kaydettik. Kazakistan’da geçen yıl yanlış hatırlamıyorsam yüzde 5 oranında bir büyüme kaydetti. Dünyanın bu zor şartlarına rağmen Türkiye ve Kazakistan’ın gösterdiği büyüme performansı takdire şayan. Böylece 14 çeyrektir aralıksız büyümeyi sürdürüyoruz. Büyüme performansı açısından ülkemiz 2023 yılında Avrupa Birliği ülkeleri ve OECD ülkeleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Dış ticaretimiz de yukarı yönlü ivmesini sürdürmektedir. Geçen yıl ihracatımız 256 miyar dolarla rekor bir seviyeye ulaştı. Bu yılki hedefimiz 267 milyar dolara ulaşmak. 2026 hedefimiz ise 300 milyar doları aşan bir ihracat performansı sergilemek” şeklinde konuştu. “Türk ve Kazak iş dünyasını tebrik ediyorum” Ticaret ve ekonomide yakaladıkları pozitif atmosferin dost ve kardeş ülke Kazakistan ile ikili ticaretlerine de olumlu yansıdığını gördüklerini belirten Yılmaz, “Sayın cumhurbaşkanlarımız geçmişte 10 milyar dolar ticaret hedefi koymuşlardı. 2023 yılında bu hedefi aşmış durumdayız. Artık yeni hedefler belirleme zamanı. Bir önceki yıla kıyasla yüzde 20 civarında bir atış oldu ticaretimizde. Bu konu da iş dünyamızın, ihracatçılarımızın, yatırımcılarımızın büyük bir katkısı var. Ben sizlerin huzurunda Türk ve Kazak iş dünyasını tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ise yaptığı konuşmada, “Biz Kazakistan ile ilişkilerimize tek millet iki devlet olarak bakıyoruz. Kazakistan’ın güçlü oluşu, zenginliği ve uluslararası arenadaki saygınlığı bize hep gurur vermiştir” değerlendirmesini yaptı. “Türkiye ile Kazakistan ikili ve transit taşımacılık geçiş belgesi sayısı ihtiyaca cevap verecek düzeye mutlaka çıkarılmalıdır” Hisarcıklıoğlu, “Biz TOBB ve Türk iş dünyası olarak ata yurdumuz Kazakistan’a daha fazla yatırım yapmaları için desteğimizi sürdüreceğiz. Rusya-Ukrayna savaşından sonra aslında Kazakistan enerji kaynaklarının daha iyi değerlendirilmesi için ciddi fırsatlar da ortaya çıkmıştır. Türkiye ile Kazakistan ikili ve transit taşımacılık geçiş belgesi sayısı ihtiyaca cevap verecek düzeye mutlaka çıkarılmalıdır” ifadelerini kullandı. Yatırım çekme konusunda Kazak yetkililerin çok iyi çalıştığını belirten Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: “Enerji dışı yatırımlarda Türkiye, Kazakistan’da 5 milyar doları bulan doğrudan yatırım sağladı şu ana kadar. Neredeyse her hafta bir firmamızdan Kazakistan’da yatırım haberleri alıyoruz. Ayrıca kurulan şirketler sıralamasında Kazakistan’da iki numaraya yükseldik. Kazakistan’da 5 bine yakın kurulu şirketimiz var. Kazak firmalarını da ülkemize sanayii üretimi dahil büyük ölçeklerde yatırım yapmaya davet ediyoruz.”
Denizli Hal esnafından Başkan Çavuşoğlu’na karpuz sürprizi Gençlik ve öğrencilik yıllarında karpuzculuk yaparak geçimini sağlayan Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu, Türkiye Halciler Federasyonu yönetim kurulu üyeleri ellerinde karpuzlarla ziyaret etti. Sürpriz yapan hal esnafına da teşekkür eden Başkan Çavuşoğlu’na “En büyük teşekkür, Karpuz kamyonu kasasından Denizli Büyükşehir Belediye Başkanlığına giden yolculuğun bir tek mimarı var. Bu ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür” dedi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Türkiye Halciler Federasyonu yönetim kurulu üyesi Halil Öztürk ve hal esnafını makamında ağırladı. Ziyarette yaşanan güzel sürpriz ise hoş tebessümlere neden oldu. Başkan Çavuşoğlu, gençlik ve öğrencilik yıllarında karpuzculuk yaparak geçimini sağladığını kamuoyu ile paylaşmış, Tüm Türkiye’de "Karpuzcu Başkan" adıyla gündeme gelmişti. Türkiye Halciler Federasyonu yönetim kurulu üyesi Halil Öztürk Başkan Çavuşoğlu’nu kutlayarak yeni görevlerinin hayırlı ve uğurlu olmasını diledi. Öztürk ayrıca, "Serinhisarlı hemşehrim Bülent Nuri Çavuşoğlu ile gençliğimizde aynı zamanlarda pazarlarda çok karpuz sattık. Herkes hayırlı olsun ziyaretlerinde çiçek çikolata götürür, biz de karpuz götürdük. Allah sizlere güzel hizmet etmeyi nasip etsin. Sizlere teşekkür ediyoruz. Karpuzcudan belediye başkanı da olabiliyor, bunu gösterdiniz. Sizi kutluyorum ve başarılar diliyorum" şeklinde konuştu. Karpuz kasasından Büyükşehir Belediye Başkanlığına Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu da ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, karpuzlarla ziyaretin hoş bir sürpriz olduğunu belirterek, Öztürk ve beraberindekilere teşekkürlerini iletti. Başkan Çavuşoğlu, “ Karpuz satmak keyifli bir işti. Karpuz satarak bir yerelere gelinebiliyormuş, halkımız bunu da gördü. Karpuz kamyonu kasasından Denizli Büyükşehir Belediye Başkanlığına giden yolculuğun bir tek mimarı var. Bu ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür, bize bu şansı, özgürlüğü veren cumhuriyettir, demokrasidir. Başka bir rejim altında yaşıyor olsaydık emin olun karpuzcudan hiçbir şey olmazdı” dedi.