DÜNYA - 01 Aralık 2020 Salı 19:44

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’dan “yeni bir sayfa” ve “yeni bir süreç” vurgusu

A
A
A
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’dan “yeni bir sayfa” ve “yeni bir süreç” vurgusu

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri Kıbrıs Geçici Özel Danışmanı Jane Holl Lute ile görüşmesinin ardından açıklamalarda bulundu. Tatar , “yeni bir sayfa” ve “yeni bir süreç” vurgusu yaptı.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Kıbrıs için görevlendirdiği Geçici Özel Danışmanı Jane Holl Lute, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile bir araya gelerek, 5+1 konferans zeminin oluşturulması konusunda görüş alışverişinde bulundu. Yaklaşık 2 saat süren görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Tatar açıklamalarda bulundu.

Görüşmede Lute’ye Kıbrıs Türk tarafının pozisyonunu anlatma fırsatı bulduğunu belirten Tatar, Lute’nin kendisine BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in mesajını ve iyi dileklerini ilettiğini belirtti. Halkın desteğiyle kendisinin Cumhurbaşkanı seçildiğini ve şu anda Kıbrıs’ta artık yeni bir dönemin başladığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, 52 yıldır federal temelde yapılan görüşmelerde herhangi bir sonucun çıkmadığını aktardı. Tatar, bunu en iyi bilenlerden bir tanesinin de Crans-Montana’da süreci en iyi yaşayan ve orada büyük tecrübe kazanan BM Genel Sekreteri’nin olduğunu Lute’ye ilettiğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Artık egemen eşitliğe dayalı yan yana yaşayan ve iş birliği içerisinde olan iki devletin bu şekilde bir müzakere sürecini böyle bir noktaya taşıması bakımından önemli olabileceğini ilettik” dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun çağrısı üzerine 5+1 gayrıresmi bir toplantının yapılması ve orada artık Kıbrıs’ın yeni gerçeklerini ifade etme şansının ortaya çıkmasının önemini Lute’ye aktardığını ifade eden Tatar, “Dolayısıyla ondan sonra başlayacak olan müzakere süreçlerine yeni bir zeminin kazandırılması için bütün bunların gerekçelerini detaylı bir şekilde kendisine ilettik” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Türk halkının barış, huzur ve güvenlik içerisinde yaşama hakkı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının 1960 Uluslararası anlaşmasının iki tarafından bir tanesi olarak tarihten gelen ve anlaşmalardan ortaya çıkan egemenlik hakkı olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Diğer tarafın domine etmeyeceği ve gerçekten self-determinasyon hakkımızı da kullanabileceğimiz bir ortamın oluşturulması için böyle bir sürecin başlatılması gerektiğini kendisine detaylı bir şekilde ifade ettik” dedi.

Kıbrıs Türk halkının 1974’ten beridir süregelen müzakere süreçlerinde iyi niyet, esneklik ve anlayış göstermelerine rağmen Annan Planı zamanında olduğu gibi Crans-Montana’da da karşılık bulamadıklarını belirten Tatar, böyle bir zemindeki müzakere sürecinin bundan sonra da netice vermeyeceğini vurguladı.
“Yeni bir sayfa, yeni bir sürecin başlatılması noktasında Kıbrıs Türk halkının bunu hak ettiğini” belirten Cumhurbaşkanı Tatar, esas mağdur olanın Kıbrıs Türk halkı olduğunun altını çizdi. Direkt uçuşların engellenmesi gibi Kıbrıs Türk halkına ve gençliğine uygulanan spor, kültürel ve siyasi alanlardaki haksız izolasyonlara değinen Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının ve gençlerinin artık dünyaya açılması gerektiğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Tatar, Doğu Akdeniz’de son yıllarda yaşananlarla Kıbrıs’ın artık eski Kıbrıs olmadığına işaret ederek, bölgenin hidrokarbon araştırmaları ile stratejik olarak gelişmekte olduğunu ifade etti.

“Eğer Kıbrıs’ta sürdürülebilir adil ve kalıcı bir anlaşma olacaksa, tüm bu gelişmelere bağlı olarak yeni birtakım süreçlerin de değerlendirilmesi gerektiğini kendisine ifade ettik” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, Lute’nin bunları dinlediğini, not aldığını ve sorular sorduğunu kaydetti. Tatar, Lute’nin Rum lider Nikos Anastasiadis ile yapacağı görüşme sonrasında açıklama yapabileceğini veya tekrar liderlerle görüşme isteyebileceğini belirti.

“5+1 KONFERANS MUTLAKA OLMALI”

Lute’nin görevinin iki tarafı yoklamak olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Lute’nin daha sonra Yunanistan’a geçeceğini ve Türkiye’ye de gidebileceğini kaydetti. Lute’nin araştırmaları sonrası 5+1 konferansı için zemin olup olmayacağını BM Genel Sekreteri’ne ileteceğini ve orada alınacak karara bağlı olarak bu süreci yöneteceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Lute’ye mutlaka 5+1 konferansın olması gerektiğini ifade ettiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Tatar, Lute’nin anlattıklarını 5+1 konferansta da paylaşma imkanı bulmak istediklerini belirterek, Kıbrıs’ın gerçeklerinin ve konjonktürünün son gelişmelere bağlı olarak yan yana yaşayan iki devlet olduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Tatar, Lute’ye teşekkür ederek, Kıbrıs’ta tüm taraflara fayda sağlayabilecek adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşma istediklerini sözlerine ekledi.

Emir Abdurrahman Bulut 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Didim’de kreş öğrencileri 23 Nisan’ı erken kutladı Didim Belediyesi Deniz Yıldızları Kreş ve Gündüz Bakımevi öğrencileri, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı büyük bir coşku ile kutladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programda konuşma yapan Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay; "Çocuklarımızın hazırladıkları güzel sunumları birlikte izleyeceğiz. Dünyada hiçbir lider yoktur ki, çocuklara bir bayram hediye etsin. Geleceği de çocuklara, gençlere emanet etsin. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, Atatürk’ün evlatları olarak bu emanete sahip çıkmak zorundayız. Çocuklarımızı doğdukları andan itibaren bu bilinç ve kültürle yetiştirmek zorundayız. Bizler değerlerimize sahip çıkmalıyız. Lütfen Cumhuriyetimize sahip çıkalım. Çocuklarımıza sahip çıkalım, çocuklarımıza armağan edilen bu bayramı, çocuklarımız doyasıya yaşasınlar ki Cumhuriyeti’mizin değerini bugünden itibaren anlasınlar. Katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum" dedi. Kutlama programı kapsamında, minik öğrenciler, öğretmenleri ve eğitmenleri eşliğinde hazırlamış oldukları dans gösterilerini sergiledi. Renkli görüntülere sahne olan program, izleyenler tarafından büyük beğeni topladı. Didim Belediyesi Gençlik Merkezi, DİGEM Sanat Akademisi’nde gerçekleştirilen kutlama törenine, Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay, Didim Garnizon Komutanı Albay Ali Saçan, Belediye Başkan Yardımcısı Aydan Aşık Turgut, belediye meclis üyeleri, öğrenciler ve veliler katıldı.
İzmir Şehit oğlunun hasretini böyle gideriyor, odasını anı evine çevirdi 2018 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye’nin Afrin kentinde gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekatı’nda şehit düşen İzmirli Piyade Uzman Çavuş Ali Akdoğan’ın annesi, oğlunun doğumundan şehit oluncaya kadar kullandığı eşyalarıyla anı odası oluşturdu. Şehit oğlunun eşyalarını koklayıp öperek özlem gideren annenin evi, minik ziyaretçilerle doluyor. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Suriye’nin Afrin bölgesinde yürütülen Zeytin Dalı Harekatı’nda, 10 Şubat 2018 tarihinde şehit olan Piyade Uzman Çavuş Ali Akdoğan’ın İzmir Bayraklı’daki evi, adeta müzeye çevrildi. Şehidin annesi Fatma Akdoğan, oğlunun şehit olmasının ardından odasında hatıralarını sergilemeye karar verdi. Şehit Ali Akdoğan’ın evdeki odası, bebeklik döneminde giydiği kıyafetler, eğitim hayatında aldığı karneler, askeri eşyaları, üniformaları, başarı belgeleri, fotoğrafları ve kişisel eşyalarının bulunduğu bir anı odasına dönüştürüldü. Oğlunun hayali olan tespih koleksiyonuna da odada ayrı bir yer tutan anne Akdoğan, 6 senedir özlemini yaşadığı oğlunun bebeklik kıyafetleri ve eşyalarını öpüp koklayarak hasret gideriyor. Eşyalarıyla hasret gideriyor Şehit düşen oğlunun 7 yıla yaklaşan hasretini eşyalarını koklayarak hasret gideren anne Fatma Akdoğan, şehidin odasını nasıl anı evine çevirdiğini anlattı. Akdoğan, "Oğlumun 2018 yılında Suriye Afrin’de yürütülen harekatta şehit olduğu haberini almıştık. Çok üzücü ancak bizim için aynı zamanda gurur verici bir durum. Onun yokluğunda evde hep onun eşyalarını bir yerlerden bulup duygusal anlar yaşıyordum. Ali, tespihlere çok düşkündü ve hep bir tespih koleksiyonu olsun istiyordu. Ben de bebeklikten bu yana onun kullandığı eşyaları, odasını müzeye dönüştürerek sergi yapmak istedim. Eşyalarını düzenleyip bir camekan yaptırıp buraya koydum. Oğlumun mayına bastığı botlardan tut, kundağı, zıbını, çorapları, bebeklikten beri her şeyini biriktirmişim. Buraya kurduğum ses sitemiyle de sürekli Kur’an okunuyor onun ruhu için. Onun kokusunu, hasretini eşyalarıyla gideriyorum" dedi. Minik ziyaretçilerle doluyor Şehidin anı evine dönüştürülen odasını ziyaret etmek, şehidin hatıralarını görmek için özellikle çocukların eve geldiğini söyleyen Fatma Akdoğan, ziyaretçiler geldikçe mutlu olduğunu söyledi. Akdoğan, "Buraya küçük öğrenciler geliyor, 5 yaşındaki çocuklar, lise öğrencileri, veliler, sürekli gelenler oluyor. Onlar geldikçe ben de mutlu oluyorum, tüm ziyaret etmek isteyenlere kapım açık" diye konuştu. Amcasının adını aldı Diğer oğlunun bebeğine de şehit amcası Ali Akdoğan’ın adını verdiklerini söyleyen Fatma Akdoğan, "Diğer oğlum, yeni doğan bebeğine ağabeyinin ismini koydu. Ali koydu ismini. Torunum da inşallah öyle cesur bir kahraman delikanlı olur. Ben de sevindim ve duygulandım. O da büyüdüğünde bu anı odasına gelerek amcasının nasıl bir kahraman olduğunu görür" sözlerine yer verdi. "Telefonla konuştuk, 2 saat sonra şehit oldu" Oğluyla yaptığı son telefon konuşmasından 2 saat sonra oğlunun şehit düştüğünü söyleyen anne Akdoğan, "Acısı çok büyük, gururu da büyük. Her zaman gurur duydum iki oğlumdan da. Ali Suriye’deydi şehit olduğunda ama bilmiyordum. Ben tedirgin olmayayım diye Kars’ta olduğunu söyledi. Ben yanına gitmek için Kars’a gelmek istediğimi söylediğimde gelmememi söyledi. Son telefon konuşmamızdan 2 saat sonra şehit oldu. Bugün 2 bin 228 gün oldu Ali şehit olalı. Yani 6 yıl 3 ay 8 gün oldu. Her gün sayıyorum. Bıkmadan, usanmadan ve gururla da her gün yanına gidiyorum Kadifekale Şehitliğine... Çok şükür metanetliyim. Eşim ve oğlum sürekli en büyük destekçilerim. Bu odada sürekli Kur’an-ı Kerim okunuyor. Gelen arkadaşlardan da Allah razı olsun. Hep inançlı insanlarımız buraya gelip ziyaret etmek istiyorlar; odasını görmek istiyorlar. Onlar da büyük tabi moral oluyor. Herkes saygı duyuyor şehit ailesi diye bize ve biz de saygı duyuyoruz. Çok teşekkür ediyorum herkese, gelen öğrencilere. Rabbim herkesin evladını bağışlasın" dedi. "Allah devletimize, milletimize zeval vermesin; hayat cesurları sever" Oğlunun her zaman söylediği ’Hayat cesurları sever’ sözünü de dilinden düşürmeyen Fatma Akdoğan, "Oğlumun yokluğu 7’inci seneye girdi. Biz iman gücümüzle, Kur’an, bayrak ve vatan sevgimizle ayakta dururuz. En büyük gururumuz şehitlerimizin mertebeleri. Ömür boyu gurur duymaya devam edeceğiz. Allah devletimize, milletimize, askerimize zeval vermesin. Ali ’Hayat cesurları sever’ derdi. Çünkü Ali’de hiç korku yok. Ne bir korku ne bir çekinme... Biz şehitlerimizle hep gurur duyuyoruz. Gazilerimizle de öyle. Rabbim düşmanlara fırsat vermesin. Terör destekçilerini, terör belasını Allah ’Kahhar’ adıyla kahretsin. Ali’nin anı odası herkese açık, herkes buraya gelip ziyaret edebilir" açıklamasında bulundu.