SPOR - 14 Mayıs 2019 Salı 13:33

Konyaspor Asbaşkanı Recep Çınar: 'VAR niye var?'

A
A
A
Konyaspor Asbaşkanı Recep Çınar: 'VAR niye var?'

Atiker Konyaspor Asbaşkanı Recep Çınar, Trabzonspor’la oynadıkları maçın hakemi Halis Özkahya ve VAR hakemi Suat Arslanboğa’yı eleştirerek "Bu VAR’ı sahalara dekor olsun diye mi koydular?" dedi.

Atiker Konyaspor Kurumsal İletişimden Sorumlu Asbaşkanı Recep Çınar, Trabzonspor’la oynanan maç sonrası orta hakem Halis Özkahya ve VAR hakemi Suat Arslanboğa’ya tepki gösterdi. Çınar, "Kötü niyetli, eyyamcı, yukarıdaki kulüplerin taşeronluğunu yapan Halis Özkahya gibi, Suat Arslanboğa gibi hakemler, ligin sonu beklenmeden sahalardan ya da futboldan uzaklaştırılmalı. Maçtan sonra canı yanmış birisine, 'Senin ağzını burnunu kırarım' diyen bir hakemin ruh halini anlatmaya ya da anlamaya gerek var mı? Normal olmadığı apaçık belli. Her şeyi ben bilirim diyen egosu tavan yapmış bir adam. Kimsenin fikrini beğenmeyen, en doğrusunu kendisinin bildiğine inanan, daha doğrusu kendisini inandıran bir hakem. VAR sistemi hangi durumlarda devreye giriyor? Topun çizgiyi geçip geçmediği gol kararlarında. Penaltı, direkt kırmızı kart, gol öncesi yapılan faul gibi durumlarda VAR devreye giriyor. Jahovic’in pozisyonunda bir faul var ve görmüyor ya da bilinçli olarak çalmıyor. Oyuncular itiraz ediyor, ama dinleyen kim. Maçtan sonra soruluyor kendisine, ‘niye VAR’a gitmiyorsun?’ diye, ‘her pozisyonda VAR’a mı gideceğim’ diye cevap veriyor. Sen böyle pozisyonlarda VAR’a gitmeyeceksen, bu VAR niye var? Bu makineyi sahalara dekor olsun diye mi koydular, yoksa Halis Özkahya gibi veya VAR’ın başındaki Suat Arslanboğa gibi eğri hakemleri düzeltsin diye mi? Peki Trabzonspor’un kazandığı penaltı pozisyonunda dakikalar sonra niye VAR’a gittin? Buna ne demeli? Niye bir maçın sonucunu siz tayin ediyorsunuz? Bir takımın kaderini tayin etmek sizin işiniz mi? Halis Özkahya sen gördüğünü çalacaksın. Görmüyorsan gören bir makine var, ona gideceksin, gitmiyorsan, o zaman senin hakemliğinde bir sıkıntı var arkadaş. Sadece sahanın içindeki Halis Özkahya’da değil, VAR’ın başındaki Suat Arslanboğa’da da sıkıntı var. Niye uyarmıyorsun sahadaki hakemi? Niye makinenin başına çağırmıyorsun? Maçı izleyeceksen git evinde izle. Seni o makinenin başına Halis Özkahya’nın kaçırdıklarını kaçırma diye oturttular. Sosa’nın Adis Jahovic’i indirdiği pozisyonda üç maymunu oynuyorsanız, kötü niyetlisiniz. Bu kadar net söylüyorum. Dünya’nın neresine giderseniz gidin, bu pozisyon penaltı ve kırmızı karttır. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Bir takımın kaderiyle oynamak, emek verenlerin ekmeğine kan doğramak, kul hakkına girer. Kul hakkı yiyorsunuz, kul hakkı yemenin ne olduğunu sanırım biliyorsunuzdur" dedi.

"Anadolu takımlarının canı yanıyor"
Anadolu takımlarının sahipsiz olduğunu belirten Recep Çınar, “Hakemler en çok hatayı nedense Anadolu takımlarının maçlarında yapıyorlar. Genel olarak Anadolu takımlarının canı yanıyor. Nasıl olsa bunların sesi çıkmıyor, çıksa da gazetelerde, televizyonlarda çok fazla etkili olamıyorlar. Önemli gazetelerin ya da televizyonların spor müdürlerinin bir kısmı Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu ya da Galatasaraylı. Anadolu takımlarının canlarının yandığı zaman bu tür haberleri görmüyorlar. Çünkü, işlerine gelmiyor. Ben de sektörün içerisinde olduğum için biliyorum. Ama, bu ismini saydığım takımların canı yandığı zaman, ortalık savaş alanına dönüyor. Hakem odaları basılıyor, hakemler tehdit ediliyor, yerden yere vuruluyor, TFF ve MHK istifaya çağrılıyor. Bu kulüplerin sesi gür çıkıyor ve medyada da iyi yer bulunca, hakemler üzerilerine çizik yememek için ister istemez korkuyorlar. Bir hakemin çizik yemesi, maç yönetememek, kokartını kaybetmek, klasman düşmek ve en önemlisi de para kazanamamak anlamına geliyor. Bu nedenle de hakemler kesinlikle düdüklerini büyük takımların lehine çalarak, varlıklarını bu şekilde sürdürebiliyorlar" şeklinde konuştu. 

Çınar, hakemlerin insanların kimyasını bozduğunu öne sürerek, "Rizespor Başkanı Hasan Kartal’ı yakından tanıyorum, benim de Asbaşkanlık görevinde bulunduğum Boks Federasyonu'nda Başkan vekili ve spora hizmet eden bir insan. Bizim başkanımız Hilmi Kulluk gibi futbolumuzun gülen ve sakin yüzü. Öyle sakin, öyle hoşgörülü, öyle insan birisi ki, karşısındaki kim olursa olsun, ister işçisi, ister müdürü, incitmemek için kullandığı kelimeleri özenle kullanan, daha doğrusu süzgeçten geçirerek, düşüncelerini karşı tarafa ileten bir insan. Konuşurken bile edebinden yüzü kızaran, bu halim selim efendi halli insanı delirtmişlerse, o insanın kimyasını bozmuşlarsa, 'Silahım olsa vururdum' diyecek kadar cinnetlik durumlara getirmişlerse, bu hakemler, futbolu idare edenler bunun gereği yapmalıdır. Bunları kimin düzelteceğini de bilmiyorum, ama, Arif Nihat Asya’nın "İçimizden biri köprü olmaya razı olmazsa, kıyamete kadar bu suyun kıyılarını bekleriz" dediği gibi, birileri fedakarlık yapmadığı sürece, özellikle Anadolu kulüplerinin, gelenin vurduğu, gidenin vurduğu, evin cümle kapısı olmaktan kurtulacağına inanmıyorum" ifadelerini kullandı.  

Salih Yılmazsoy

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yalova Altınova Belediyesi Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’nde fide dikim zamanı Yalova’nın Altınova ilçesinde bulunan ve 240 çeşit şifalı bitkiye ev sahipliği yapan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’ne baharın gelmesiyle birlikte fide dikimi işlemleri başladı. 2020 yılında kurulan ve Altınova Belediyesi tarafından işletilen Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’nde 40 dönüm alanın 28 dönümünde şifalı bitkilerin üretimleri gerçekleştiriliyor. Yetiştirilen şifalı bitkilerin halka satışlarının da yapıldığı bahçeye, ziyaretçilerin ilgisi her geçen gün artıyor. Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Yalova Şubesi ile iş birliği yapılan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’yle ilgili bilgi veren Müdür Mustafa Sarıgül, bahçede ağaç, sarılıcı, sürünücü bitki gruplarının yer aldığını dile getirdi. Sarıgül, bahçede kekik, lavanta gibi mutfakta kullanabilen bitkileri yetiştirip vatandaşların satışına sunduklarını belirtti. Bahçede bulunan salonda üniversitelerle ortaklaşa halk ve çiftçileri bilinçlendirmek üzere konferanslar düzenlediklerini de kaydeden Sarıgül, “Kendi fidemizi yetiştirebileceğimiz üretim seramızı yaptık. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı’yla ortak bir proje. Mürver bitkisi, kudret narı ve tıbbı nane dediğimiz bitkilerden aşamalı olarak çalışmalar yaptık. Tamamen insan sağlığına faydalı olabilecek çalışmalar yapıyoruz. Tabi bunu eczacılık ve tıp fakülteleri hocaları ile beraber yapıyoruz. Yurt dışından getirmiş olduğumuz, adapte etmiş olduğumuz, özel bitkilerimiz var. Şizandra üzümü dediğimiz, hamamelis cadı fındığı dediğimiz, çikolata sarmaşığı dediğimiz çok ilginç bitkiler de var burada. Alanımızda şeker otu steviayı zaten artış çok yaygınlaşmaya başladı. Vatandaşlarımızı bilinçlendirip özelikle diyabet hastası vatandaşlarımızı bunu kullanmaya yönlendiriyoruz. Tamamen sağlıklı, organik bitkiler bunlar” dedi. Sarıgül, bahçede baharla birlikte fide dikimi yaptıklarını anlatan bu yıl 25 bin civarında fide üretimi yaptıklarını ve bunları üniversitelerle de paylaşacaklarını kaydetti. Altınova Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca ise ilçeye ve Yalova’ya değer katan mekanlardan olan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’nin Türkiye’de örnek bahçelerden birisi olduğunu ifade etti. Yıl boyunca çok sayıda kişinin ziyaret ettiği bahçenin ilgi odağı olduğunu söyleyen Fazlaca, vatandaşları da bu alanı gezmeye davet etti.
Zonguldak ZBEÜ’de 1. Uluslararası Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu başladı Zonguldak’ta ilki gerçekleştirilen Uluslararası Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu’nda iletişimin önemine vurgu yapıldı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesince farklı disiplinleri iletişim zemininde buluşturmayı amaçlayan 1. Uluslararası Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu, Farabi Kampüsü İlahiyat Fakültesi Binası Doç. Dr. Ali Aslan Konferans Salonu’nda başladı. Saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunduğu sempozyumun açılış konuşmasını Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Tuğba Akdal yaptı. Akdal, sempozyumun düzenlenmesinde katkı sağlayanlara teşekkür etti. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Vekili Profesör Dr. Hamza Çeştepe fakültelerinin öğretim faaliyetlerini yenilikçilik anlayışıyla gerçekleştirdiğine vurgu yaptı. Çeştepe, “Planlama ve uygulama ölçütlerinin yerel, ulusal ve ulus ötesi ihtiyaçlar ve gelişmeler perspektifinde belirleyen ve söz konusu ölçütleri kesinlikle tutarlılık ilkeleriyle uygulamaya konan fakültemiz gerek altyapı çalışmalarını gerekse öğretim faaliyetlerini yenilikçilik anlayışıyla gerçekleştirmektedir. Fakültemizin düzenlediği Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu ile sizlerle buluşmanın ve paylaşmanın onur ve mutluluğunu yaşamaktayız” dedi. İletişimin paylaşmak, öğrenmek, sosyalleşmek gibi birçok konuda var olmanın anahtarı olduğunu belirten Çeştepe, “Hayati nitelik taşıyan ve bu yönüyle yaşamın vazgeçilmez bir gereği olarak açıkladığımız iletişim, paylaşmanın, öğrenmenin, sosyalleşmenin, keşfetmenin kendimizi ve başkalarını tanımanın, kısacası var olmanın anahtarıdır. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde en ufak bir konuda dahil bir sorun ve çatışma varsa nedeni en temelde iletişime dayanmakta ve çözüm yolu da dolayısıyla iletişimden geçmektedir” ifadelerine yer verdi. Çeştepe, iletişimin multidisipliner bir alan haline geldiğini ve iletişime dair çalışmaların hız kazandığını da sözlerine ekledi. ZBEÜ Rektörü Profesör Dr. İsmail Hakkı Özölçer, iletişim kavramının insanlık tarihiyle yaşıt olduğuna dikkat çekti. Özölçer, “Mühendislik ve çevre ile ilgili olduğu kadar sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri de önceliğine alan güzide üniversitemizde ve emeğin başkenti Zonguldak‘ta böylesi bir etkinlikle sizleri ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğumuzu belirtmek isterim. Nitekim genel anlamda iletişim kavramının ve iletişim fakültelerinde verilen eğitimin en belirgin özelliklerinden biri disiplinler arası bir yapıya sahip olmasıdır. Dolayısıyla iletişimin çok yönlülüğünü temel alan söz konusu bu sempozyumda farklı disiplinlerin iletişim şemsiyesi altında tanık olmalı, ulusal ve uluslararası düzeyde birbirinden değerli davetli konuşmacıları ağırlamanın gururu ve mutluluğunu yaşamaktayız. İnsanlık tarihiyle yaşıt olan iletişim kavramı uygarlıkların oluşmasında ve bilginin nesiller boyunca aktarılmasında şüphesiz ki en önemli araçtır” dedi. İletişimin bireylere sosyal kişilik kazandırılmasının yanı sıra bilginin ve kültürün aktarılmasına, ihtiyaçların giderilmesinden toplum düzeninin devamlılığına pek çok işi yerine getirdiğini ifade eden Özölçer, “Özellikle son yıllarda ekonomi, eğitim, sağlık, teknoloji gibi alanlarda yaşanan toplumsal gelişmeler ve küresel etkiler meydana getiren deneyimler, iletişim ve iletişim çalışmalarının önemini daha da belirgin hale getirmiştir. Yine bununla birlikte 21. Yüzyılda yaşanan dijital dönüşümler bir yandan iletişim eğitiminde ciddi değişimler gerektirmekteyken diğer yandan da iletişim alanında faaliyet gösteren tarafların bu dönüşümün gereklerini en iyi şekilde anlamasını ve uygulamalarına yansıtmasını zorunlu kılmaktadır” diye konuştu. Sempozyum; açılış konuşmalarının ardından Profesör Dr. Nurettin Güz, Profesör Dr. Mine Demirtaş ve Doçent Dr. Nozima Muratova’nın katıldığı ilk oturumla başladı. Toplamda 16 oturumun gerçekleştirileceği sempozyum, 26 Nisan’da sona erecek.
Muğla MSKÜ Kariyer Günleri başladı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Meslek Yüksekokulu’nun öğrenciler için hazırladığı ve 2 gün boyunca sürecek olan Kariyer Günleri programı başladı. 24 - 25 Nisan tarihleri boyunca Muğla Meslek Yüksekokulu’nda düzenlenecek olan Kariyer günleri programında, öğrenciler çeşitli alanlarda uzman isimlerden meslekler hakkında bilgi alacak. 15 mezun 30 firma konuşmacısı ile okul bahçesinde 36 stant kuruldu. Kariyer günlerinde öğrenciler ile firma yetkilileri bir araya gelirken öğrencilere staj görme imkanı da elde ediyor. Kariyer günleri açılış konuşmasını yapan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. İbrahim Kıvrak "Üniversitemizin sanal işbirliği kapsamında düzenlediği etkinliğimizin, üniversitemiz, ilimiz, firmalarımız ve öğrencilerimiz açısından verimli olmasını diliyoruz. Muğla Meslek Yükseokulu olarak özellikle sektör temsilcilerimizle birlikte, öğrencilerimizin buluşmasını, sektörün gelişmesi, ekonomik büyüme ve kalkınma açısından önemsiyoruz. Sektör ihtiyaçlarını karşılayacak insan kaynaklarını, yeni piyasa şartlarına uygun eğitmek, kişisel gelişimlerine destek vermek ve gerekli donanıma sahip mezunlar yetiştirmek bizlerin öncelikli sorumluluğu. Bu sorumluluğu hem öğrencilerimizin kariyer hayatını başarıyla yönetmeleri, hem de sektörün ihtiyaçlarının karşılanmasında kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Umarım tüm katılımcılarımız açısından verimli ve pozitif bir çıktı elde ettiğimiz 2 gün geçiririz. Bu anlamda katılım sağlayan, destek veren, emek veren, gönül veren tüm paydaşlarımıza, katılımcılara ve konuklarımıza teşekkür ediyorum ”dedi.