SAĞLIK - 26 Mart 2020 Perşembe 17:17

'Koronavirüs kardiyovasküler hastalığı olan kişilerde daha ağır seyrediyor'

A
A
A
'Koronavirüs kardiyovasküler hastalığı olan kişilerde daha ağır seyrediyor'

Koronavirüs, kardiyovasküler hastalığı olan kişilerde daha ağır seyretmekte ve daha ölümcül olabildiğini belirten Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Yalçın, "Diğer taraftan ise kalp krizi, kalp kası iltihabı, ritm bozuklukları ve damar pıhtılaşması ve embolisi gibi birçok kalp damar sistemine ait komplikasyonlara neden olabiliyor." dedi.

Medicana Çamlıca Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Yalçın koronavirüs (kovid-19) salgını ve risk grubunda yer alan kronik kalp hastaları ile ilgili açıklamalarda bulundu. Tüm dünyada ve Türkiye'de yaşanan koronavirüs pandemisinin özellikle bilinen kalp damar hastalığı olan veya olma ihtimali yüksek riskli hastalarla olan ilişkisi birkaç yönden önemli olduğuna vurgulayan Doç. Dr. Yalçın, "Kardiyovasküler hastalığı olan kişilerde koronavirüs daha ağır seyretmekte ve daha ölümcül olabilmektedir. Diğer taraftan koronavirüs enfeksiyonu kalp krizi, kalp kası iltihabı, ritm bozuklukları ve damar pıhtılaşması ve embolisi gibi birçok kalp damar sistemine ait komplikasyonlara neden olabiliyor. Yine bu enfeksiyonda kullanılan ilaçların kalp damar sistemi üzerine olan yan etkiler oluşturabilmektedir." dedi.

"Bu salgında da vücudun savunma mekanizmaları devreye giriyor"
Enfeksiyon hastalıkları ile kalp damar hastalıkları arasındaki ilişkinin uzun zamandır bilindiğini belirten Doç. Dr. Yalçın, "Koronavirüs kesinlikle bu kapsamda değerlendirilmeli. Tüm enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi bu salgında da vücudun savunma mekanizmaları devreye giriyor ve inflamasyon dediğimiz yangı oluşuyor. Oluşan bu yangı kalp damarları üzerinde bulunan stabil plaklarda hasara neden olabiliyor. Kan akışkanlığını veya kan damarlarının yüzeyini kaplayan endotel fonksiyonlarını bozabiliyor, tansiyon düzensizliklerine neden olabiliyor. Tüm bunlar risk grubundaki hastalarımızın kendilerini her zamankinden daha fazla korumaları ve dikkat etmeleri anlamına geliyor." ifadelerini kullandı.

"En büyük risk gruplarından birini kalp damar hastaları"
Kronik hastalarda koronavirüs bağlı ölüm oranları hakkında da bilgi veren Yalçın, "Salgının ortaya çıktığı günden bu yana yapılan bazı araştırmalar gösterdi ki herhangi bir yaş grubu ayrımı yapmaksızın, kronik kalp ve tansiyon hastalığını olanlarda koronavirüse bağlı ölüm oranı yaklaşık yüzde 13.2, diyabet olan hastalarda yüzde 9.2 ve kanser hastalarında yüzde 7.6 oranına yükselmektedir. Bu verilere bakarak en büyük risk gruplarından birini kalp damar hastalarının oluşturduğunu görüyoruz." şeklinde konuştu.

Koronavirüste en çok risk grubunda olanlar
Salgın sebebiyle görülen kayıplar incelendiğinde, en riskli grubun 60-65 yaş üzeri kişiler olduğunu artık herkes tarafından bilindiğini belirten Doç. Dr. Yalçın, "Kalp ve damar hastalığı, hipertansiyon ve diyabet hastaları da büyük risk taşımaktadır. Çin’in hazırladığı raporda yer alan verilere göre koronavirüse yakalananların yaklaşık yüzde 40’ında kalp-damar hastalığının, yüzde 12’sinde diyabet hastalığının olduğu görülmektedir. Koronavirüs belirtileri genel olarak kırgınlık, halsizlik, bitkinlik başta olmak üzere gribal enfeksiyona benzer ancak spesifik olarak şiddetli kuru öksürük, yüksek ateş, nefes darlığı ve aşırı halsizliktir. Ek olarak kronik kalp hastalarında ise anormal tansiyon yükselmeleri olabilir. Kalp yetmezliği hastalarında ise miyokardit dediğimiz kalp kasının iltihabı ile belirtiler çok daha ağırlaşabilir. Ayrıca koronavirüsün en belirgin semptomu ateş yükselmesi vücutta iltihabik durumu arttırdığı için kalp damar hastalığı olanlarda kalp krizi riskini de yükseltir. Enfeksiyon sırasında vücutta doku ve organların oksijen ihtiyacı artıyor. Artan bu oksijen ihtiyacını karşılamak için kalp daha fazla çalışmak durumunda kalıyor. Yine enfeksiyonlar sırasında oluşan sıvı kayıpları, yüksek ateşe bağlı kalp hızı artışları, enfeksiyon sırasındaki tansiyon değişiklikleri ve virüslerin salgıladığı çeşitli toksinlere bağlı olarak kalp kasında meydana gelen sunum/ihtiyaç dengesindeki bozulmaya bağlı olarak kalp krizi tetiklenebiliyor." ifadelerini kullandı.

Kalp ve yüksek tansiyon hastaların dikkat etmesi gerekenler
Yaş farketmeksizin risk grubunda olan ve özellikle kalp damar hastalığı olanların daha hassas ve enfeksiyona açık bir metabolizmaya sahip olduklarının altını çizen Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Yalçın, "Şu dönemde kalp damar hastalığı, yüksek tansiyon, şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olan kişilerin çok daha fazla dikkatli olmasını ve resmi sağlık otoriteleri ve konu ile ilgili uzmanların önerilerine harfiyen uymaları gerekmektedir. Dünya genelinde hastalığa yakalananlar arasında hastalığı basit bir viral enfeksiyon gibi atlatanlar olsa da bu durum maalesef ileri yaş ve kronik hastalığı olanlar için söylenemez. Koronavirüs vücudun bağışıklık sistemini direkt etkilediği için vücutta bulunan mevcut hastalık tablosunu da kötüleştirmekte ve vücudun savaşma gücünü azaltmaktadır." dedi.

Doç. Dr. Murat Yalçın, özellikle risk gurubunda olanların yapması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
"Mecbur değilsek kesinlikle evden çıkmamalıyız, çıkmak zorundaysak ve kalp damar hastalığı gibi kronik hastalığımız varsa maske takmalı, sosyal koruma mesafesini girdiğimiz her ortamda (ev, iş, toplu taşıma, açık alanda yürürken bile) korumalıyız.

Kişisel hijyene çok dikkat edilmeliyiz. Ellerimizi sık sık yıkamalıyız.

Yaşam alanlarımızı mutlaka günde en az 3 sefer havalandırılmalıyız.

Mecburen dışarıya çıktıysak kıyafetlerimizi eve dönünce hemen 60-90 derece arasında yıkamalıyız.

Salgının oluşturduğu endişeden uzak durmak ve rahatlatıcı egzersiz ve aktiviteler yapmalıyız.

Düzenli uyku büyük önem taşımaktadır.

Kaliteli ve sağlıklı beslenmeye ve bol sıvı tüketmeye büyük özen gösterilmeliyiz.

Rutin kontrollerimizi aksatmamalı ve hekimimizle iletişim halinde olmalıyız.

İlaçlarımızın düzenli kullanımı çok önemli, uzman hekiminiz farklı bir tablo önermiyorsa ilaçlarımızı aynı şekilde ve zamanında kullanmaya özen göstermeliyiz."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.