DÜNYA - 11 Nisan 2021 Pazar 17:56

Kraliçe II. Elizabeth, Prens Philip'in ölümünden dolayı derin bir üzüntü içinde

A
A
A
Kraliçe II. Elizabeth, Prens Philip'in ölümünden dolayı derin bir üzüntü içinde

İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in oğlu Prens Andrew, babası Prens Philip'in ölümünden sonra annesi Kraliçe Elizabeth’in derin bir üzüntü içinde olduğunu belirtti.

Kraliçe II. Elizabeth'in oğlu York Dükü Prens Andrew, babası Edinburgh Dükü Prens Philip'in hayatını kaybetmesinin ardından kraliçenin "derin bir üzüntü içinde" olduğunu ifade etti. Prens Philip'in ölümünün kraliçenin hayatında "büyük bir boşluk" meydana getirdiğini söyleyen Prens Andrew, "Ne kadar kişi kendini buna hazırlamaya çalışırsa çalışsın yine de hepimiz için korkunç bir şok" dedi.

Prens Andrew, annesi Kraliçe II. Elizabeth'in muhtemelen herkesten daha fazla üzüntülü olduğunu belirterek, "ailenin en yakın üyeleri olarak" kraliçenin yanında olduklarını açıkladı.

"Ulusumuzun büyükbabasını kaybettik"

Prens Andrew, babası Prens Philip'in ölümünün Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin yakınlarının duyduğu üzüntüyü hatırlattığını ifade ederek, "Ulusumuzun büyükbabasını kaybettik" dedi. Babasının "olağanüstü bir adam" olduğunu ifade eden Prens Andrew, "Onu bir baba olarak sevdim. Bir problemin olsa o hep çok sakindi. Her zaman gidip konuşabileceğin biriydi" dedi.

Prens Charles ise cumartesi günü yaptığı açıklamada, babasının "çok sevilen ve takdir edilen bir şahsiyet" olduğunu ifade etmişti.

Prens Philip’in cenaze töreni halka kapalı olacak

Edinburgh Dükü olan Prens Philip, geçtiğimiz cuma günü 99 yaşında hayata gözlerini yummuştu. Philip'in cenaze töreninin ise 17 Nisan Cumartesi günü Windsor Kalesi’nde Covid-19 salgını nedeniyle halka kapalı şekilde yapılacağı duyuruldu. Tören başlamadan önce St. George Şapeli'nde Prens Philip için saygı duruşu yapılacağı ve törenin ulusal televizyonlarda yayınlanacağı belirtildi.

Aylin Karadeniz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Belediye-İş Sendikası İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Savaş Atalay: Belediye-İş Sendikası ile İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında devam eden TİS görüşmelerimin tıkanması sonucu yaklaşık 6 bin işçi eyleme çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Egemenlik Evi Binası önüne basın açıklaması yapan, “Emekçiler, alın terinin karşılığını almak için iki ayı aşkın süredir belediye yönetimi ile görüşüyor. Ancak emekçinin yaşadığı geçim sıkıntısını görmüyorlar. Belediye yönetiminin sorunlarımıza karşı duyarsızlığı karşısında öfkeleniyoruz. Biz emekçiler, huzur içinde çalışmak, alın terimizin karşılığını almak istiyoruz” dedi. Belediye-İş Sendikası ile İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında devam eden ve İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZSU, İZDOĞA, İZBETON ve İZULAŞ’da çalışan emekçileri kapsayan toplu iş sözleşmesinin (TİS) yapılan görüşmeler sonrasında tıkanması sonucunda yaklaşık 6 bin işçi eyleme çıktı. Saat 10.00’da Konak Pier Binası önünde toplanan binlerce işçi, İzmir Büyükşehir Belediyesi Egemenlik Evi Binası önüne sloganlar atarak yürüdü. "Emekçinin yaşadığı geçim sıkıntısını görmüyorlar İzmir Büyükşehir Belediyesi Egemenlik Evi Binası önünde bir basın açıklaması yapan Belediye-İş Sendikası İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Savaş Atalay, “Bizler İzmir’imizi alın teriyle güzelleştirenleriz. Bizler su, kanal, arıtma, otobüs hizmeti, asfalt, mezarlık ve itfaiye hizmetlerini sabahın kör karanlığından gece yarılarına, yaz demeden kış demeden günün 24 saati durmaksızın yerine getiren emekçileriz. İzmir’in her evinde, her sokağında, her caddesinde emekçilerin alın teri ve emeği var. Ancak bu kadar önemli ve vazgeçilmez olan bu hizmetleri yapan bizler, yaşanan ekonomik sıkıntılar ve enflasyon altında eziliyoruz. Belediye yönetimi sesimizi duymuyor, yaşadığımız yoksulluğu geçim sıkıntısını görmüyor. Belediye yönetiminin sorunlarımıza karşı duyarsızlığı karşısında öfkeleniyoruz. Biz emekçiler, huzur İçinde çalışmak, alın terimizin karşılığını almak istiyoruz” dedi. "Kabul edilemez tekliflerle gelerek neden bizi eyleme, protestoya, greve zorluyorsunuz?" “Toplu iş sözleşme masasında emekten yana tavır sergilemek zor iş mi?” diye sözlerini sürdüren Atalay, “Kabul edilemez tekliflerle gelerek neden bizi eyleme, protestoya, greve zorluyorsunuz? Kim, neyi tatmin etmeye çalışıyor? Buradan bir kez daha haykırıyoruz; yaşanan siyasi çekişmelerin, kavgaların parçası, tarafı sorumlusu biz emekçiler değiliz. Olmayacağız. Bizim amacımız, alın terimizin karşılığını alarak, toplu sözleşmemizi halaylarla coşkuyla tamamlamak. Biz insanca bir yaşam için, enflasyon karşısında ezilmediğimiz bir ücret talep ediyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZSU, İZDOĞA, İZBETON ve İZULAŞ iş yerlerince çalışan emekçiler, alın terinin karşılığını almak için iki ayı aşkın süredir belediye yönetimi ile görüşüyor. Ancak emekçinin yaşadığı geçim sıkıntısını görmüyorlar. Belediye emekçileri esnaf gibi her maliyet artışında ürettiği ürün veya verdiği hizmete zam yapamaz. Çünkü, emekçinin tek geçim kaynağı, alın teri olan ücretidir” ifadelerini kullandı. “Bu sesi duyun” Sözlerini sürdüren Atalay, şunları söyledi: "Biz insanca bir yaşam için enflasyon karşısında ezilmediğimiz bir ücret istiyoruz. Enflasyonun sebebi emekçiler değil. Belediyenin bütçesini de emekçiler yapmıyor. Biz seçim derdinde değiliz. Biz geçim derdindeyiz. Hiç kimse, emekçilere ölümü gösterip, sıtmaya razı etmeye kalkmasın. Uyarıyoruz; artık zaman daralıyor, grev çanları çalıyor. Buradan belediye yönetimine sesleniyorum; yangında hayatını ortaya koyan itfaiye emekçisinin, yazın 40 derece sıcağında çalışan İZBETON emekçisinin, kışın soğuğunda suyun içinde çalışan su arıza emekçisinin, kanalizasyonda lağımın içinde çalışan kanal emekçisinin, atık su arıtma ve atık su pompalarda koku gaz ve lağımın içinde çalışan arıtma İZSU ve İZDOĞA emekçisinin, sabah-akşam, yağmur-sıcak demeden sabahın dördünde yola çıkıp her türlü riski alan ve can taşıyan İZULAŞ emekçisinin, kenti güzelleştirmek için ter döken ‘kent ustaları’ emekçisinin sesine kulak verin. Bu sesi duyun. Çünkü bu ses emeğin emekçinin sesidir.” Eylemde kısa bir konuşma yapan Türk-İş İzmir 3. Bölge Başkanı Hayrettin Çakmak ise “Bu dava kutsal dava, bu dava emek davası, ekmek kavgası, seçim kavgası değil. Bir an önce masanın yeniden kurulup bu davayı seçim sonucuna kadar bitirip; davamıza, ekmeğimize, kentimize sahip çıkmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Öte yandan, işçilerin belediye binası önündeki oturma eylemi sürüyor.
Hakkari Hakkari-Çukurca kara yolu ulaşıma açıldı Hakkari-Çukurca kara yolu, yürütülen çalışmalar sonucunda temizlenerek ulaşıma açıldı. Hakkari’de iki gündür etkili olan kar yağışı nedeniyle Sümbül Dağı’ndan Hakkari-Çukurca kara yoluna çığ düştü. Durumun öğrenilmesi üzerine hemen harekete geçen Hakkari İl Özel İdaresi ve Karayolları 114. Şube Şefliği ekipleri, çığın indiği Depin mevkiindeki Hakkari-Çukurca kara yolunda çalışma başlattı. Bölgeye giden Vali Yardımcısı ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Buğra Karadağ, burada yürütülen yol açma çalışmalarını yerinde denetleyerek ilgililerden bilgi aldı. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Vali Yardımcısı Buğra Karadağ, bugün sabah saat 06.00 sıralarında Hakkari-Çukurca kara yoluna çığ düştüğünü belirterek, karayolunun kısa sürede ulaşıma açılması için Hakkari İl Özel İdaresi ve Karayolları 114. Şube Şefliği ekiplerinin AFAD koordinesinde yaklaşık 4 saattir karla mücadele çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. 2 loderin Hakkari, 1 loderin ise Çukurca istikametinde yolu açmaya çalıştığını ifade eden Karadağ, "3 iş makinesiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çok şükür tehlike arz eden bir durum yok. Yolumuzu kısa sürede ulaşıma açacağız" şeklinde konuştu. Dağdan inen tonlarca kar kütlesiyle mücadele eden ekipler, yaklaşık 6 saatlik bir çalışmanın ardından Hakkari-Çukurca kara yolunu çığdan temizlenerek yeniden ulaşıma açtı. Ancak aynı bölgede farklı bir noktaya düşen ikinci bir çığ nedeniyle Hakkari-Çukurca kara yolu tekrar ulaşıma kapandı. Sümbül Dağı’ndan düşen ikinci çığı da ekipler temizlemeye çalışıyor.
Antalya Öğretmenin öğrencisinin ağzını kapatarak çenesini sıkması öğretmen anneyi isyan ettirdi Antalya’da özel bir okulda görevli sınıf öğretmeninin sınıfta sosyal medyaya video çekerken konuşmak isteyen öğrencisinin ağzını kapatarak çenesini sıktığı iddia edildi. Öğrencinin “Çenem acıyor’’ demesi üzerine Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni anne Merve Durmaz harekete geçti. Okul yönetiminin olayın üzerine gitmediğini belirten anne, öğretmen hakkında suç duyurusunda bulunup şikayetçi oldu. Olay, 14 Mart günü Muratpaşa ilçesi Çallı bölgesinde yer alan bir özel okulda meydana geldi. Birinci sınıf öğrencisi A.D. (7), sabah sınıftan içeri girdiği sırada arkadaşları sınıfın kapısını üzerine kapattı. Bir süre sonra A.D., kendi imkanları ile kapıyı ittirerek açtı. A.D, yaşadığı bu durumu derste öğretmenine anlatmak istedi. İddiaya göre sınıf öğretmeni A.G., o sırada video çektiği için videoda sesi çıkmaması için A.D.’nin ağzını kapatarak çenesini sıktı. A.D.’nin akşam evde “Çenem acıyor’’ demesi üzerine öğretmen anne Merve Durmaz harekete geçti. Çocuğu ile birlikte İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube’ye giden anne, öğretmenden şikayetçi oldu. “’Elmacık kemiklerim ve dişlerim acıdı’ dedi” Oğlunun yaşadığı şiddet olayını detaylarıyla anlatan Durmaz, “Benim çocuğum her zaman uyumadan önce gün içerisinde yaşadıklarını anlatır. Bana dedi ki ‘Anneciğim seninle üzücü bir olay hakkında konuşalım mı?’ O an anladım, farklı bir şey var. Anlatmasını istedim. Anne ‘İkindi yemeği öncesi öğretmenim sınıf videosu çekiyordu. Instagram videosunu böldüğüm için eliyle ağzımı kapattı. Elmacık kemiklerimi sıktı. Elmacık kemiklerim ve dişlerim acıdı’ dedi. Söylediği şeyden sonra ben yıkıldım. Çocuğuma eliyle sus işareti yapsa zaten susardı. Ardından ben rehberlik öğretmenine çok düzgün bir dille bu olayın yaşandığını mesaj yoluyla bildirdim. Müdür yardımcısını aradım. Bana ‘Öğretmenimizden hiç şikayet almadık, herkes çok memnun’ dedi. Buna karşılık ben de ilk şikayetçi olanın ben olduğumu söyledim” dedi. “Her şey yok sayıldı” Okul yönetimini olayın üzerine gitmediği için eleştiren Durmaz, ”Sabah okula gittiğimde olayın hiç konuşulmadığını gördüm. Öğretmenle daha görüşmemişler. Nasıl görüşmezler? Görüşmek zorundayız. Rehberlik bölümü benimle tutanak tutmalıydı. Yaşananlar beyan altına alınmalıdır. Her şey yok sayıldı. Onun için zaten ilk başta çok endişelendim. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne iletilmesi gereken bilgi yazısı dahi gönderilmemiş. Ben gerekeni yapmak zorunda kaldım. Polise giderek şikayette bulunduk. Olay yok sayılmaya, kapatılmaya çalışılması beni endişe ettiren taraf oldu” sözlerine yer verdi. “Okul yönetimi bana istersem çocuğumun kaydını alabileceğimi söyledi” Okulun eğitiminden memnun olduğunu belirten Durmaz, “Kasadaki bir tane çürük elma diğerlerine bağlamaz. Ben okuldan çok memnunum. Yaşananların ardından genel müdürlükten de arandım. Gereken süreci başlatacaklarını söylediler. Kendilerine güveniyorum. Okul yönetimi bana istersem çocuğumun kaydını alabileceğimi söylediler. Ben de bunu reddettim. Ben diğer çocuklar adına endişeliyim. Ve onların hakkını da sonuna kadar savunacağım. Asla şikayetimi geri çekmiyorum” diye konuştu. “Video çekecek zamanı nereden bulabiliyorsunuz” Son zamanlarda öğretmenler tarafından sosyal medyada paylaşmak üzere sınıflarda videodalar çekilmesi hakkında da konuşan Durmaz, “Biz işimizi yaparız. Ben sınıfta su içemediğimi fark ediyorum. Bazen şahsi ihtiyaçlarımı teneffüsle bile karşılayamıyorum. Bizim vazifemiz sınıfta durup işimizi yapmaktır. Vazifemiz gereği teneffüste bile ben sorumluyum o sınıftan. Benim artık gözlerim öğrenci takip etmekten şaşıya dönmüşken bu kadar yani video çekecek zamanı nereden bulabiliyorsunuz? Ben çok merak ediyorum” diyerek tepki gösterdi.