TEKNOLOJİ - 31 Aralık 2019 Salı 16:15

'Küçük işletmelerin dijital dönüşümü kurumsal düzeyde bir kablosuz internet bağlantısı ile başlar'

A
A
A
'Küçük işletmelerin dijital dönüşümü kurumsal düzeyde bir kablosuz internet bağlantısı ile başlar'

Aruba ‘Orta Ölçekli İşletmeler, Teknolojik Geleceğimizi Sessizce Şekillendiriyor’ raporunu yayınladı.

Orta ölçekli işletmelerde çalışanların üçte ikisi (yüzde 66’sı), şirketleri eğer yeni teknolojilerin kullanımına uyum sağlamazsa ‘rekabette geride kalma riskinde’ olduklarını söylüyor. HPE Aruba Ülke Müdürü Ersin Uyar, yaptığı değerlendirmede “KOBİ’lerin dijital dönüşüm yolculuğunda atacakları bir sonraki adım, kablosuz internet deneyiminin en iyisini sağlamak olacaktır. Dijital metotların gün geçtikçe daha da fazla iş alanına nüfuz etmesiyle, ne kadar cihaz bağlanırsa bağlansın, istikrarlı ve kusursuz bir kablosuz internet ağına sahip olmak artık çok önemli” dedi.

Aruba ‘Orta Ölçekli İşletmeler, Teknolojik Geleceğimizi Sessizce Şekillendiriyor’ raporunu yayınladı. Raporda, orta ve küçük ölçekli işletmelerde çalışan 2 bin 700’den fazla kişiyle görüşüldü. Rapor, her ne kadar iş yerlerinde en aktif şekilde teknolojiyi kullansalar da birçok KOBİ çalışanının dijital dönüşüm kavramından kaygı duyduğunu gösteriyor. Orta ölçekli işletmelerde çalışanların üçte ikisi (yüzde 66’sı), şirketleri eğer yeni teknolojilerin kullanımına uyum sağlamazsa “rekabette geride kalma riskinde” olduklarını söylüyor. Yine de, yeni teknoloji ve cihazlara etkili bir şekilde uyum sağlamak için, KOBİ’lerin doğru network altyapısını entegre edip kendi iş modellerini desteklemeleri gerekiyor.

Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler, ya da daha çok bilinen adıyla KOBİ’ler, ekonominin ana aksamını oluşturan unsurlar arasında yer alıyor. HPE Aruba Ülke Müdürü Ersin Uyar, bu büyüklükteki işletmelerin en fazla iş imkanı oluşturan ve yatırımların temel taşları olduğunu vurgulayarak “Önümüzdeki yıllar içerisinde teknoloji kullanımında ve iş yerlerinin dijital dönüşümlerinde başarısız olurlarsa, rekabetçi pazar ortamında ayakta kalmakta zorlanacaklar” dedi.

“KOBİ’lerin dijital dönüşüm yolculuğunda atacakları bir sonraki adım, kablosuz internet deneyiminin en iyisini sağlamak olacaktır” diyen Uyar, “Dijital metotların gün geçtikçe daha da fazla iş alanına nüfuz etmesiyle, ne kadar cihaz bağlanırsa bağlansın, istikrarlı ve kusursuz bir kablosuz internet ağına sahip olmak artık çok önemli. İşletmelerin faaliyetlerinin temelini yürütmek için geleneksel ev tipi bir networke bel bağladığı günler artık geride kaldı. Kurumsal şirketlerin networkleri ile kıyaslandığında birçok KOBİ, sektörün rekabetçiliğinde ayakta kalmak için network gereksinimlerini gözden geçiriyor ve hızlıca ulaşabilecekleri bir kablosuz internet deneyimi arıyor. Etkili bir dijital dönüşüm stratejisi çerçevesinde KOBİ’lerin, kolayca yönetebilecekleri ve zahmetsizce ölçeklenebilen kablosuz internet çözümlerine ihtiyaçları var” ifadelerini kullandı.

Basit ama güvenilir
Uyar, küçük işletmelerin zorlandığı bir başka konunun, kurumsal şirketler seviyesinde network çözümleri geliştirebilecek zamanlarının olmaması şeklinde işaret ederek, “Bu tarz işletmelerde networkte çıkacak herhangi bir sorunu çözebilecek ya da arka planda çözüm geliştirecek IT ekipleri genelde olmaz; zaten ekibin geri kalanı da işletmenin işleriyle ilgilenecektir. Buradaki ihtiyaç, basit, işletme sahiplerinin sürekli takip etmek zorunda kalmadığı, kolay kurulumlu ve güvenilir bir network çözümüdür.

Hangi sektörde oldukları fark etmeksizin, herhangi bir KOBİ sahibi için asıl amaç, kablosuz internetin herhangi bir sorunla karşılaşmadan çalışmasıdır. Artık teknolojinin çoğu işletmenin günlük faaliyetlerine nüfuz etmesiyle, çalışanlar için kablosuz internet bağlantısı oldukça önemli bir konudur. İster satışların girdilerini işlemek, ister sorulara cevap vermek, ister randevu almak olsun, müşterilere iyi hizmet vermek için hızlı ve güvenilir bağlanabilirlik tesis etmek bir zorunluluk halini almıştır.

Mobil ve Nesnelerin İnterneti cihaz kullanımlarının olağanüstü derecede artması ve “esnek çalışma” trendinin giderek büyümesiyle kullanıcılar, her nerede olurlarsa olsunlar internete süratle ve güvenli bir şekilde bağlanmak istiyorlar. Çalışanlar sabit bir mekana bağımlı olmaksızın istedikleri yerde çalışmanın özgürlüğünü talep ediyorlar. Müşteriler alışveriş yaparken, yemek yerken ya da beklerken bile kablosuz interneti kullanmak istiyorlar. Diyelim ki konaklama sektöründe faaliyet gösteren bir butik otel işiniz var, zayıf ve yavaş bir kablosuz internet bağlantısı, oteliniz değerlendirilirken çok iyi ya da vasat bir puan almasında ayrıştırıcı bir nokta olabiliyor. Keza perakende sektöründe de aynı durumla karşılaşabilirsiniz; güvenli ve ölçeklenebilir bir network kurduysanız, müşterinin siparişini ya da aradığı ürünü bulmasını sağlayacak mağaza içi deneyimini dijitalleştirmeye başlayabilirsiniz. Bu ortalama bir müşteri deneyimini, etkileyici bir hale getirebilir ve müşteriyi sonraki günlerde tekrar işletmenize çeker” dedi.

Yerleşik güvenlik
Uyar şunları kaydetti: “KOBİ’lerin işlerini dijitalleştirmesi çok büyük faydalar sağlarken, riskleri de beraberinde getiriyor. Mobil cihazların, networkünüze erişmesine ne kadar müsaade ederseniz, hacker’ların güvenliği ezip geçecek erişim noktalarına ulaşmalarına da o kadar izin vermiş olursunuz. Bu tip ölçekteki işletmeler yerleşik güvenlik sistemlerinin olmaması nedeniyle kolay hedeflerdir. İşlerinizi büyütmek ve güvenlik ihlallerine karşın korunmak için, networkünüzü segmentlere ayıran yerleşik güvenlik özelliklerinin kurumsal düzeyde olması gerekir. Birçok işletme, ziyaretçilerin işletme networküne girmesinden haklı olarak endişelenmektedir. Geleneksel ev tipi bir networkle, KOBİ sahiplerinin güvenlik adına bir nebze yapabilecekleri en iyi şey, ziyaretçilerden oturum açarken şifre istemektir. Fakat kurumsal düzeydekiler, networkü segmentlere ayırarak, ekstra bir güvenlik katmanı eklerken, ortalama network performansını da artırırlar. Örneğin, networkün bir kısmı yönetim işleriyle sınırlandırılırken, diğer kısmı içinse ziyaretçi erişimine öncelik verilebilir. Böylece, ziyaretçi trafiği işletme için kritik işlerden ya da ödeme işlemlerinden ayrıştırılır, hacker’ların erişebileceği noktalara sınır konur.

Kendinizi geleceğe hazırlayın
Günümüzün sürekli gelişen dijital dünyasında rekabetçi kalabilmek için küçük işletmelerin değer kazanmak, maliyetlerini azaltmak, riskleri hafifletmek ve müşteri güveni tesis etme yolunda daha büyük şirketlerle kıyaslanabilir ölçüde inovatif ve ölçeklenebilir çözümlere ihtiyaçları var. Network gereksinimlerinizi etkili bir şekilde değerlendirip, dışarıdan gelen tehditlere karşın yerleşik bir güvenlik sistemi kurduğunuzda kablosuz internet çözümlerinizin güvenilir olduğundan şüpheniz kalmayacaktır, böylece artık hem çalışanlarınızın hem de müşterilerinizin dijital deneyimini iyileştirmeye başlayabilirsiniz. Müşterileriniz ve çalışanlarınızın mutlu olması da en çok değer verdiğiniz konuya yani işlerinizi büyütmenize imkan tanıyacaktır. “

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sağlık Bakanı Koca: "Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni ziyaret eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Zeytinburnu’nda esnafları ziyaret ederek vatandaşlarla bir araya geldi. Bakan Fahrettin Koca’ya Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, eşlik etti. Öğle namazını Millet Camii’nde kılan Bakan Koca, 58. Bulvar esnafını ziyaret etti. Ziyaretin ardında Bakan Koca, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine geldi. Başhekimlik binasında hastane yöneticileri ve çalışanları ile bir araya gelen Bakan Koca, daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu. "Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda” Hekimlerin yapmış oldukları operasyonlardan sonucu kötü olan ve hekimlerin tazminat ödemelerini sonlandıran yasa ile konuşan Bakan Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor. Kasıt olmadıkça sağlık çalışanına veya hekime rücu edilme durumu söz konusu değildir. 1 buçuk yıldan fazla zaman geçti, devam eden davalar dahil olmak üzere bugüne kadar hiçbir hekim arkadaşımıza rücu söz konusu olmadı. Kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Kasıt varlığı mahkeme kararıyla sabitse o zaman cezaevinde olan bir kişiden bahsediyoruz. Bu anlamda beyaz reformun en büyük kazanımlarından bir tanesi Malpraktis Yasası oldu. Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda. Türkiye uygulamada dünyada örneği olmayan bir ülke hekim arkadaşlarımızın uygulamadaki başarılarını biliyoruz” dedi. “Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz” Özel sektörde çalışan bir hekimin 39 milyon tazminat ödemesiyle ilgili konuşan Bakan Koca, “Malpraktis, bu uygulamadaki başarımızı sürdürmek için son derece önemli bir yasaydı. Bu yasa ile kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz. Kamuda çalışan hiç kimsenin bu anlamda kasıt olmadıkça rücu durumu söz konusu olmayacak. Özel sektör ayrı. Kamuyla ilgili güvence sağlanmış durumda. Bu anlamda hiçbir hekim arkadaşımız endişe etmesin. Devam eden ve bundan sonra olacak olan davalarla ilgili kasıt, mahkeme kararıyla sabit değilse hiçbir şekilde rücu söz konusu olmayacak. Bu yasa dünyada benzeri olmayan hekimleri güvence altına alan bir yasa olduğunu bilelim” şeklinde konuştu. “700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz” Zeytinburnu’nda yeni bir hastanenin yapım ihalesine çıkıldığını söyleyen Bakan Koca, “Zeytinburnu’yla ilgili ciddi bir sağlık kuruluşuna ihtiyacımızın olduğunu biliyoruz. Buradan arsasını planladığımız, imar durumunu belediye başkanımın da bu noktada bitirdiği ve projesini de bitirmiş olduğumuz 700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz. Var olan hastanenin 300 yataklı hastane ile birlikte sağlık kampüsünde toplam 1000 yataklı eğitim, araştırmasın Zeytinburnu kavuşmuş olacak. Bununla ilgili 2026 yılı sonunda bitirmeyi planladık. Burada göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önemli olduğunu biliyoruz. Göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önde olduğu ama onkoloji, KVC dahil bütün birimleriyle yetkin olan hastanın bir başka hastaneye sevk edilmediği, şehir hastanesi standartlarında bir hastaneye Zeytinburnu kavuşmuş olacak. 2026 yılı sonu için bitirmeyi planladık” ifadelerini kullandı. Zeytinburnu’na yeni bir sağlık kompleksine ihtiyacı olduğunu söyleyen Bakan Koca, “Başkanımla da konuştum, var olan alanın sağlık alanı olarak, sağlık kuruluşu yapılmasından yanayım. Bu konuyla da ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Mehmet Özhaseki’yle onunla görüşmüş olacağım. Burayı da sağlık alanına katmak istiyoruz. Çabamız o yönde olacak” cümlelerini kullandı. Bakan Koca, açıklamaların ardından hastaneden ayrıldı.
Antalya Bakan Ersoy: "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da Doğu ve Güneydoğulu iş insanlarının iftar yemeğine katıldı. Burada konuşan Bakan Ersoy, Antalya ve ilçelerinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve buluşmalarda yapılan çalışmaları inceleme ve eksiklikleri yerinde tespit etme imkanını bulduklarını söyledi. “Vatandaşlarımızı dinledik, çiftçilerimizle dertleştik, basınımızla buluştuk, esnafın taleplerini not ettik” diyen Ersoy, Antalya’nın tüm noktalarına nüfuz ederek adeta şehrin röntgenini çektiklerini aktardı. "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız" Turizm konusuna da değinen Bakan Ersoy, küresel düzeyde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle sektörün büyük sorunlar yaşadığını belirterek, "Herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda hayata geçirdiğimi doğru politikalar ve geliştirdiğimiz stratejiler neticesinde hem şehrimiz hem de ülkemiz adına büyük bir başarı elde ettik. Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız. Peki bu başarıların elde edilmesi, milyonlarca insanın seyahatlerinde rotayı Antalya’ya çevirmesi, Danimarka’da insanların Antalya’daki kültürel mirası araştırması sadece tesadüfle açıklanabilir mi? Elbette hayır. Emin olun başarılı olmak için çok çalışıyoruz. Hiçbir sorunu halının altına süpürmüyor, kalıcı çözümler geliştiriyoruz” dedi. “Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz” Turizmi 12 aya yaymak için kültür, tarih, sağlık, doğa, inanç, gastronomi, spor gibi alanlarla turizmi çeşitlendirdiklerini kaydeden Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün dünyanın dört bir yanında, 200’den fazla ülkede Antalya’nın, Kemer’in tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz. Çin’de, Japonya’da, Amerika’da, Almanya’da, Rusya’da, Manavgat’ı, Kemer’i, Side’yi tanıtıyoruz. İnsanlık tarihinin en önemli kültürel mirasına sahip olan bölgemizde bu mirasın gün yüzüne çıkartıp, her yıl milyonlarca insanın şehrimizi, ilçelerimizi ziyaret etmesi için tarihin en yoğun arkeoloji çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Yeni kütüphaneleri, müzeleri, sanat merkezlerini, restorasyonları, galerileri, festivalleri Antalya’mıza kazandırıyoruz. En çok izlenen uluslararası filmlerin Antalya’da çekilmesini sağlıyoruz.” “Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister” İlçelere yapmış olduğu ziyaretlerde, gördüğü ve duyduklarını paylaşan Ersoy, "Biz dünyanın bir ucunda Avustralya’da gözbebeğimiz Antalya’nın tanıtımını yapıyor, bölgeye turist çekip, turizm gelirimizi arttırmanın çabası içine girmişken şehrimizdeki bazı yerel yöneticilerimizin temel görevlerini dahi yerine getirme konusunda çok da başarılı olduklarını söyleyemiyoruz. Biliyorsunuz yeri geldiğinde bu güzel şehir ve bu şehrin insanları kaybetmesin diye yerel yönetimlerin sorumluluğundaki birçok soruna el atıyoruz. Altyapı sorunlarını çözüme kavuşturuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arıtma tesisleri inşa ediyoruz. Antalya’nın kanalizasyonuna, içme suyuna, yağmur suyuna el atıyoruz. Diğer bakanlıklarımızla görüşerek şehrin ihtiyaçlarının karşılanması adına elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Biz Antalya’nın turizmde dünyanın süper ligine yükselmesi ve oradaki yerini kalıcı hale getirmek için gece gündüz demeden çalışırken, yerel yönetimlerimizin de başarılı çalışmalar ortaya koymasını beklemek sanırım tüm Antalyalıların en doğal hakkıdır. Sadece kısır siyasi tartışmalar oluşturup, bu tartışmalardan medet umarak başarılı olmak mümkün değildir. Belediyecilik aynı zamanda bilgi ister, çalışma ister, proje ister. Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister. İyi bir belediye başkanı kendini değil kentini düşünen kişidir” diye konuştu. “Antalya bunu hak etmiyor” Bakan Ersoy, 16 milyonun üzerinde turistin geldiği Antalya’nın temel altyapı problemlerini çözme konusunda yeterli olamadığını ileri sürerek, "Tüm desteğimize rağmen sosyal ve kültürel yatırımlar konusunda, şehrin hak ettiği projeler hayata geçirilmedi. Maalesef Antalya bunu hak etmiyor. Biz, Antalya’nın dünyanın en önemli turizm merkezleriyle rekabet edip bir adım öne geçmesi için çalışırken, maalesef bazı yerel yöneticilerimiz bu iddianın çok uzağında kaldılar. Eğer biz Antalya’nın küresel bir vizyonla hareket edip, rakiplerinden ayrışmasını istiyorsak yerelde de böyle iddialı bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Bunun için biz Antalya’nın hizmet alanında kaybedecek tek bir saniyesi dahi olmadığını söylüyoruz. Bizim şehir için çalışan, dinamik kadrolara ihtiyacımız var. Antalya’nın bugün burada olduğu gibi birbirine karşı samimi olan, birbirine gönlünü açan, dürüst, çalışkan ve üreten kadrolara ihtiyacımız var. Bu şehirde yaşayan, bu şehir için üreten, kalbi bu şehir için atan vatandaşlarımıza yönelik; ayrımcılık yapmayan, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin inancına, kültürüne, geleneğine saygı duyan, herkese eşit davranan, adil yerel yöneticilere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.