SAĞLIK - 06 Eylül 2019 Cuma 08:57

Lösemi en sık 2 - 5 yaş arasındaki çocuklarda görülüyor

A
A
A
Lösemi en sık 2 - 5 yaş arasındaki çocuklarda görülüyor

Halk arasında kan kanseri olarak bilinen lösemi hastalığı en sık 2 – 5 yaş arasında görülüyor. Bu hastalık, vücuttaki hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu ortaya çıkıyor ve lösemiden korunmak mümkün olmuyor. Fakat yapılan son araştırmalara göre, günümüzde ölümle sonuçlanan vakalarda yüzde 50 oranında azalma görüldüğü tespit edildi.

 Lösemi’nin, kan ve kemik iliği dokusunda bulunan kan yapımından sorumlu hücrelerin kanserleşmesi sonucu oluşan bir tür kan hastalığı olduğunu ifade eden Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Öğr.Gör. Dr. Neşe Akcan, kanserleşen ilik hücrelerinin sağlıklı kan üretemedikleri gibi kemik iliğini istila ederek sağlıklı kan üretebilecek hücrelere de yer bırakmadığını belirtti. Löseminin çoğunlukla beyaz kan hücrelerinin kanseri iken nadiren diğer kan hücrelerinin kontrolsüz çoğalması ile de oluşabileceğini söyleyen Öğr.Gör. Dr. Neşe Akcan, löseminin tüm çocukluk yaş grubu kanserlerinin yüzde 25 - 30’unu oluşturarak, çocuk yaş grubu kanserlerinin ilk sırasında yer aldığını belirtti. Löseminin en sık 2 - 5 yaşlarında görüldüğünü söyleyen Neşe Akcan, lösemilerin klinik seyrine göre kabaca akut ve kronik olmak üzere iki gruba ayrılabildiğini kaydetti.

Çocukluk çağı lösemilerin yüzde 97’si hızlı gelişen lösemi

Çocukluk çağı lösemilerinin yüzde 97’sinin akut yani hızlı gelişen lösemiler olduğunu söyleyen Akcan, çocukluk çağı lösemilerine ilişkin risk faktörleri ile ilgili olarak genetik faktörler arasında kalıtımsal sendromlar, kalıtsal immun sistem bozuklukları ve lösemili kardeşe sahip olmanın yer aldığını belirterek, “Yaşam tarzı ile ilişkili risk faktörleri arasında yapılan bazı çalışmalarda kesin olmamakla birlikte, gebelik döneminde alınan alkol ile çocukluk çağı lösemileri arasında ilişki gösterilmektedir. Çevresel risk faktörleri arasında radyasyona veya kimyasallara maruz kalmak, başka bir kanser için kemoterapi görmüş olmak, immunsupresyon tedavisi almak yer almaktadır. İspatlanmış, çelişkili risk faktörlerini ise elektromanyetik ya da güç santrallerine yakın oturmak, erken yaşta geçirilen enfeksiyonlar, doğumda anne yaşı, babanın sigara içmesi, babanın kimyasal çözücülerle ilgili bir işte çalışması, yer altı sularının kimyasallar ile teması ve fetal dönemde maruz kalınan bazı endokrin bozucular oluşturmaktadır” dedi.

 “Çoğunlukla hastalar semptomların başlaması ile doktora başvurunca tanı almaktadır”

Erişkin çağdaki kanserlerden farklı olarak, çevresel faktörlerin etkisi lösemi oluşumunda daha az etkili olduğundan, çoğu vakada lösemileri önlemeye çalışmanın pek mümkün olmadığını söyleyen Akcan, diğer taraftan lösemiyi erken tanımak için yapılabilecek, önerilen bir tarama testi bulunmadığını söyleyerek, “Genetik olarak kanser riski taşıyan sendromların varlığında ya da başka bir kanser nedeniyle tedavi görmüş veya immunsupresyon tedavisi alan hastalar daha dikkatli izlenmeli, bilinen risk faktörlerinden uzak tutulmalıdır. Çoğunlukla hastalar semptomların başlaması ile doktora başvurunca tanı almaktadır” ifadelerini kullandı.
Löseminin semptom ve bulguları
Lösemi tanısının, kan testleri, kemik iliği aspirasyon / biyopsisi ve ardından da hücre tipini belirleme ve genetik tetkikler sonucu konup, kesinleştiğini ifade eden Akcan, tanıdaki ayrıntılı testlerin genellikle lösemi tiplerini, tedavi prensiplerini belirlemede yardımcı olduğunu söyleyerek, “Kırmızı kan hücrelerinin fonksiyon kaybına bağlı olarak yorgunluk, güçsüzlük, üşüme, solukluk, baş ağrıları, beyaz kan hücrelerinin fonksiyon kaybına bağlı olarak ateş, enfeksiyon bulguları, trombosit (pıhtılaşma ile ilgili hücreler) hücrelerinin fonksiyon kaybına bağlı olarak ise kolay berelenme, ciltte morluklar, diş eti veya burun kanamaları görülmektedir. Bunlara ek hastalarda kemik ve eklem ağrıları, lösemik hücrelerin karaciğer veya dalakta birikmesine bağlı organlarda büyüme ve bunların karında ele gelen kitle şeklinde hissedilmesi, karın ağrısı, iştah azalması, kilo kaybı, lenf nodlarına yayılma sonucu ele gelen lenf bezleri, göğüsteki lenf bezlerinin ya da timus denilen organın işgali ile havayollarına bası ve geçmeyen öksürük ya da solunum sıkıntısı, bu bezelerin damarlara basısı ile vena cava superior sendromu denilen yüzde ve gövde üst yarısında ödem ve solunum sıkıntısı, santral sinir sistemi metastazı ile baş ağrısı, epileptik nöbet, kusma, görme bozuklukları izlenmektedir” açıklamalarında bulundu.

Tedavi yöntemi

Açıklamalarında hastalığın tedavisine de değinen Akcan, tedavi sürecine öncelikle genel durumun düzeltilmesi, ek sıkıntıların giderilmesi ve enfeksiyonların tedavisi ile başlandığını, böbrekler, karaciğer ve kalbin, kemoterapi ilaçlarının yan etkilerinden korunması için önlemler alınmasının tedavi öncesi büyük önem taşıdığını belirtti. Akcan, löseminin primer tedavisinin kemoterapi olup, hastanın yaşı ve diğer tüm risk faktörleri ile hücre tipi belirlenerek hastaya uygun kemoterapi protokollerinin düzenlendiğini, yüksek doz kemoterapi ihtiyacı olan hastalarda ise kemik iliği transplantasyonu ya da löseminin tipine göre radyoterapilerin de tedaviye eklendiğini söyledi.

Çocukluk çağı kanserlerinde hayatta kalma oranları geçmişe kıyasla daha fazla

Çocukluk çağı kanserlerinde 1975’ten 2010 yılana kadarki dönemde, neredeyse ölüm hızlarında yüzde 50’den fazla düşüş olduğunu söyleyen Akcan, artan sağ kalım oranlarının ileri seviyelere tırmandığını bildirdi.

Psikiyatri desteği önemli

Profesyonel psikiyatri desteğinin yanı sıra, hastalara ve ailelerine verilecek sosyal desteğin önemini de vurgulayan Akcan, bu amaçla çeşitli sosyal destek kuruluşlarının yapılandırıldığını ve faaliyet gösterdiğini, lösemi hastalığını daha iyi tanımak, böylelikle tanının atlanmasını engellemek, lösemiden korkmak yerine onunla baş edebilmeyi ve onu yönetmeyi kavramak adına çeşitli farkındalık projelerinin tasarlandığını kaydetti. Minik, cesur ama ürkek yüreklerin bu zorlu yolculukta aşmaları gereken birçok engel bulunduğunu söyleyen Akcan, ailelerin ise en kıymetlilerinin bu yolculuğunda çoğu zaman endişelerine yenik düşebileceğini, kendilerini çaresiz ve çıkmazda hissedebileceklerini ancak yalnız kalmadıkları sürece onların korkularını yenebileceklerini ve başaracaklarına inanabileceklerini söyledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Para vermeyen annesini benzin dökerek yakan şahıs tutuklandı Sakarya’nın Akyazı ilçesinde para istediği annesinden ret cevabı aldıktan sonra benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe veren şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi. Elleri sargıda adliyeye sevk edilen şahsın, kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” ifadeleri de dikkatlerden kaçmadı. Korkunç olay, 18 Nisan Perşembe günü Akyazı ilçesi Erdoğdu Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, geçtiğimiz hafta annesi M.Y.’den (64) geçtiğimiz hafta bir miktar para alan ve tekrar isteyince ret cevabı ile karşılaşan Ö.Y. (42) öfkelendi. Ö.Y., maddi ve ailevi sorunları iddiası ile benzin dökerek annesi ve kendisini yaktı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan talihsiz kadın, ilk olarak Akyazı İlçe Devlet Hastanesi’ne buradan da Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Vücudunda 2 ve 3’üncü derece yanıklar oluşan ve hayati tehlikesi bulunan M.Y., buradaki müdahalelerinin ardından Kocaeli Şehir Hastanesi Yanık Ünitesi’ne sevk edildi. Elleri sargılı şekilde adliyeye sevk edilen şahıs tutuklandı Her iki elinde de yanıklar oluşan şüpheli Ö.Y. ise olaydan kısa bir süre sonra yakalanarak ilçe jandarma komutanlığına götürüldü. Şahıs, burada tamamlanan işlemlerinin ardından elleri sargılı bir şekilde adliyeye sevk edildi. Ö.Y.’nin kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” cevabını vermesi ve ‘Pişman mısınız?’ sorusunu ise yanıtsız bırakması dikkatlerden kaçmadı. Adliyeye sevk edilen Ö.Y., tutuklanarak cezaevine gönderilirken, hastanede tedavi gören M.Y.’nin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.
İstanbul Freni tutmayan otomobil, 14 aracı biçti Ümraniye’de frenlerinin tutmaması sonucu kontrolden çıkan otomobil park halindeki 14 araca çarptı. Olay saat 21.45 sıralarında Ümraniye Armağanevler Mahallesi 23 Nisan Caddesi’nde meydana geldi. Frenleri tutmayan 34 DGK 750 plakalı Fiat marka ticari araç, seyir halindeyken Range Rover marka araca çarptı. Çarpışma sonucu lastiği fırlayan 34 DGK 750 plakalı hızını alamayıp 14 araca çarparak durabildi. Kazada şans eseri ölen yada yaralanan olmazken otomobillerde maddi hasar meydan geldi. Kazayı yapan sürücünün araçtan indikten sonra şok halinde olduğunu gören vatandaşların araması sonucu olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Maddi hasar meydana gelen bazı araçlar çekici yardımıyla götürülürken, kaza sonrası cadde polis kontrolünde trafiğe açıldı. Öte yandan kaza sonrası sürücü ifade için karakola götürüldü. Kazayı gören Zafer Karagül, "Bu yol tehlikeli. Yukarıdan gelen araba geldiği zaman bu aşağıdan yukarı araba çıkamıyor. Bu yolu tek yola çevirdikleri zaman veyahut yan yolla açtıkları zaman sıkıntı biraz azalabilir. Birkaç defa çöp kamyonu viraj alamadığı için oraya yuvarlandı. Gene bu dört yol ağzında 3-4 kere kazalar oldu. ’Ne oldu?’ freni tutmayan araba vura vura aşağı indi. Allah’tan büyük bir kazaya engel oldu" dedi. Başka görgü tanığı Serdar Burak Eker, "Doblo sürücüsü var bizim yaşlarımızda 2 tane çocuk, çok hızlı geliyorlar. Yerler de ıslak olduğu için hakimiyetini kaybetmiş. Önde bir panelvan vardı, ona sürttü. Sonra otomobile çarptı. Sonra jeep kurtulayım derken ona ön sağ kafasından çarptı. Sonra park halindeki araçlara çarparak tır dorsesinin orada durdu. Zaten Doblo’nun tekeri orada kaldı, kıvılcımlar falan çıkıyordu. Çocuk büyük ihtimalle şoktan dolayı sarhoş zannedildi, linç ettiler çocuğu. Polis geldi kaldırdı, ifade vermeye götürdüler. Kaldırıma çıkan araçlar oldu baya büyük maddi hasarlı kaza ama can kaybı yok. Ben 20 yaşındayım çocuk da benim yaşlarımda bir şey ama şoktan dolayı konuşamıyordu. Öyle üzüldüm kendisine" ifadelerini kullandı.