SAĞLIK - 07 Kasım 2016 Pazartesi 09:45

Lösemili Çocuklar Haftası

A
A
A
Lösemili Çocuklar Haftası

Yakın Doğu Üniversitesi(YDÜ) Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, kan ve kemik iliği dokusunda bulunan, kan yapımından sorumlu hücrelerin kanserleşmesi yani kontrolsüz çoğalması sonucunda ortaya çıkan ve bir tür kan hastalığı olan Lösemi diğer adı ‘’kan kanseri” ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Kanserleşen ilik hücrelerinin sağlıklı kan üretemedikleri gibi, kemik iliğini istila ederek, sağlıklı kan üretebilecek hücrelere de yer bırakmadığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, löseminin, çoğunlukla beyaz kan hücrelerinin kanseri olduğunu, nadiren diğer kan hücrelerinin kontrolsüz çoğalması ile de oluşabildiğini belirtti.

Löseminin, tüm çocukluk yaş grubu kanserlerinin yüzde 25-30’unu oluşturarak, çocuk yaş grubu kanserlerinin ilk sırasında yer aldığını ve en sık 2-5 yaşlarında görüldüğünü ifade eden Akcan, klinik seyrine göre kabaca akut ve kronik olmak üzere iki gruba ayrılabileceğini ayrıca çocukluk çağı lösemilerinin yüzde 97’sini akut yani hızlı gelişen lösemilerin oluşturduğunu söyledi.

Çocukluk Çağı Lösemileri için Risk Faktörleri

“Çocukluk çağı lösemileri için risk faktörleri, genetik faktörler, yaşam tarzı ilişkili risk faktörleri, çevresel risk faktörleri ve ispatlanmamış çelişkili risk faktörleri olmak üzere dört ana başlıkta ele alınabilir” diyen Akcan, “Kalıtımsal sendromlar (Down Sendromu, Li-Fraumeni Sendromu vs.), kalıtsal immun sistem bozuklukları (Ataksi-telanjiektazi, Wiskott-Aldrich sendromu, Bloom sendromu vs.) ve lösemili kardeşe sahip olma ( risk 2-4 kat artar ) genetik faktörler arasında yer alırken, kesin olmamakla birlikte, bazı çalışmalar, yaşam tarzı ilişkili risk faktörü olarak, gebelik döneminde alınan alkol ile çocukluk çağı lösemileri arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Çevresel risk faktörleri arasında ise radyasyon, başka bir kanser için kemoterapi görmüş olmak, kimyasallar (benzen, pestisitler vs) ve immunsupresyon tedavisi almak (ör: organ transplantasyonu olanlar) yer almaktadır. Elektromanyetik ya da güç santrallerine yakın oturmak, erken yaşta geçirilen enfeksiyonlar, doğumda anne yaşı, babanın sigara içmesi, babanın kimyasal çözücülerle ilgili bir işte çalışması, yer altı sularının kimyasallar ile teması ve fetal dönemde maruz kalınan bazı endokrin bozucular (Dietilstilbestrolvs) da ispatlanmamış çelişkili risk faktörlerini oluşturmaktadır” dedi.
Erişkin çağdaki kanserlerden farklı olarak, çevresel faktörler daha az olduğundan, çoğu vakada lösemileri önlemeye çalışmanın pek mümkün olmadığını da ifade eden Akcan, diğer taraftan lösemiyi erken tanımak için yapılabilecek, önerilen bir tarama testi de bulunmadığını söyledi. Genetik olarak kanser riski taşıyan sendromların varlığında ya da başka bir kanser nedeniyle tedavi görmüş veya immun supresyon tedavisi alan hastaların daha dikkatli izlenmesi ve bilinen risk faktörlerinden uzak tutulması gerektiğini belirten Akcan, çoğunlukla hastaların, semptomların başlaması ile doktora başvurunca tanı aldığını belirtti.

Löseminin Semptom ve Bulguları

Löseminin Semptom ve Bulguları hakkında bilgi veren Akcan, “Fonksiyonu kesintiye uğrayan hücre tipine göre: Kırmızı kan hücrelerinin fonksiyon kaybına bağlı: Yorgunluk, güçsüzlük, üşüme, solukluk, baş ağrıları. Beyaz kan hücrelerinin fonksiyon kaybına bağlı: Ateş, enfeksiyon bulguları. Trombosit (pıhtılaşma ile ilgili hücreler) hücrelerinin fonksiyon kaybına bağlı: kolay berelenme, ciltte morluklar, diş eti veya burun kanamaları. Kemik, eklem ağrıları. Lösemik hücrelerin karaciğer veya dalakta birikmesine bağlı organları büyütmesi ve bunların karında ele gelen kitle şeklinde hissedilmesi, karın ağrısı. İştah azalması, kilo kaybı. Lenf nodlarına yayılma sonucu: Ele gelen lenf bezleri, göğüsteki lenf bezlerinin ya da timus dediğimiz organın işgali ile havayollarına bası ve geçmeyen öksürük ya da solunum sıkıntısı, bu bezelerin damarlara basısı ile vena cava superiorsendromu dediğimiz yüzde ve gövde üst yarısında ödem, solunum sıkıntısı. Santral sinir sistemi metastazı ile: Başağrısı, epileptik nöbet, kusma, görme bozuklukları” diye konuştu.
Lösemi tanısının, kan testleri, kemik iliği aspirasyon/biyopsisi ve ardından da hücre tipini belirleme ve genetik tetkikler sonucu konup, kesinleştiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, tanıdaki ayrıntılı testlerin genellikle lösemi tiplerini, tedavi prensiplerini belirlemede yardımcı olduğunu da sözlerine ekledi. 

Lösemi Tedavisi

Hastalığın tedavisine de değinen Akcan, tedavi sürecine öncelikle genel durumun düzeltilmesi, ek sıkıntıların giderilmesi ve enfeksiyonların tedavisi ile başlandığını, böbreklerin, karaciğer ve kalbin, kemoterapi ilaçlarının yan etkilerinden korunması için önlemler alınmasının tedavi öncesi büyük önem taşıdığını belirtti. Löseminin primer tedavisininkemoterapi olup, hastanın yaşı ve diğer tüm risk faktörleri ile hücre tipi belirlenerek hastaya uygun kemoterapi protokollerinin düzenlendiğini, yüksek doz kemoterapi ihtiyacı olan hastalarda ise kemik iliği transplantasyonu ya da löseminin tipine göre radyoterapilerin de tedaviye eklendiğini söyledi.

Çocukluk Çağı Kanserlerinde Sağ Kalım Oranları Geçmişe Kıyasla Yüz Güldürücü

Çocukluk çağı kanserlerinde, 1975’ten 2010 yılına kadarki dönemde, neredeyse ölüm hızlarında yüzde 50’den fazla düşüş olduğunu, bu nedenle artan sağkalım oranlarının yüz güldürücü rakamlara ulaştığını, hastalar için sadece kısa süreli değil, uzun dönem izlem planlarının da düzenlenmesiningündeme geldiğini, hatta bunun için izlem rehberleri hazırlandığını da ifade eden Akcan, uzun dönemdeki risk faktörleri ve izlemde dikkat edilmesi gereken noktaları da şöyle özetledi; “İkincil kanserler, kalp ve akciğer problemleri, psikolojik ya da alınan beyin ışınlamasına ya da bazı kemoterapilere bağlı öğrenme güçlükleri, büyüme gelişmede duraksama, gecikmiş ya da erken ergenlik, hipofiz hormon eksiklikleri, tiroid hormonu ya da kortizol hormonu bozuklukları, testis ya da over yetmezlikleri ve infertilite sorunları ileosteoporoz başlıcaları olarak sayılabilir. Bu nedenle uzun süreli izlemde multidisipliner yaklaşım önem arz etmektedir. Sosyal ve emosyonel destek ise tanı anından itibaren uzun süreli izlemin her aşamasında gerekli en önemli basamaklardan birini oluşturmaktadır. Bu noktada profesyonel psikiyatrik desteğin yanı sıra, hastalara ve ailelerine verilecek sosyal destek de ayrıca önemlidir. Bu nedenle çeşitli sosyal destek kuruluşları yapılandırılmakta ve faaliyet göstermektedir. Türkiye’de de bu amaçla kurulan ve faaliyetlerini başarı ile yerine getiren Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı (LÖSEV) ilk kez 1998 yılında kurulmuş olup gittikçe büyüyen ailesi ile sağlığın yanında, eğitime katkıları, sosyal etkinlikleri ile de lösemili çocuklarımıza kucak açmaktadır. Löseminin farkındalığının arttırılmasını amaçlayan, lösemi ile mücadelede ele ele verilmesini hedefleyen ve adını benzer bir mücadeleyi yaşamış Kıbrıslı Türk çocuğumuzdan alan Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı ise ülkemizde faaliyetlerini başarı ile sürdürmektedir.”

“Bu zorlu yolculukta, minik, cesur ama ürkek yüreklerin ve ailelerinin yanında olalım ”

Lösemi hastalığını daha da tanımak, böylelikle tanının atlanmasını engellemek, lösemiden korkmak yerine onunla baş edebilmeyi ve onu yönetmeyi kavramak adına çeşitli farkındalık projeleri tasarlandığını da belirten Akcan, lösemili çocukların ve ailelerinin sıkıntılarını topluma aktarmak, onlara hem hastalığı hem de verilecek desteğin önemini anlatmak ve toplumu bilinçlendirmek amacıyla 2- 8 Kasım’ın her yıl Lösemili Çocuklar Haftası olarak kutlandığını söyledi. 

Akcan, sözlerini şöyle tamamladı; “Minik, cesur ama ürkek yüreklerin, bu zorlu yolculukta aşmaları gereken birçok engel olacaktır. Aileleri ise en kıymetlilerinin bu yolculuğunda çoğu zaman endişelerine yenik düşebilir, kendilerini çaresiz ve çıkmazda hissedebilirler. İşte bu zorlu yolculukta ancak yalnız kalmadıkları sürece onlar korkularını yenebilir ve başaracaklarına inanabilirler. Bu nedenle, her daim onların yanında olduğumuzu, mücadelelerine ortak olduğumuzu göstermeli ve hissettirmeliyiz”.
(GK-
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Fatih’te hareketli gece: Komşusunun kapısına balyoz ve matkapla saldırıp kapıyı ateşe verdi Fatih’te iddiaya göre, psikolojik sorunları olan bir kişi sesten rahatsız olduğu için üst komşusunun kapısını önce balyoz ve matkapla kırmaya çalıştı, başarılı olamayınca 4 kişinin bulunduğu evin dış kapısını ateşe verdi. Polis, itfaiye ve özel harekat polisleri olaya müdahale ederek saldırganı etkisiz hale getirdi. Olay, saat 01.30 sıralarında Fatih İskenderpaşa Mahallesi Feyzullah Efendi Sokak’ta yaşandı. İddiaya göre, 5 katlı binanın 4’üncü katında oturan psikolojik sorunları olan bir kişi, üst komşularının çıkardığı sesten rahatsız olunca eline aldığı balyoz ve matkapla üst komşusunun kapısına vurarak açmaya çalıştı. 5’inci katta oturan komşuları neye uğradıklarını şaşırarak panik içinde polise haber verdi. Kapıyı balyoz ve matkapla açamayan saldırgan başarılı olamayınca kapıyı ateşe verdi. Özel harekat polisleri saldırganı etkisiz hale getirdi Olay yerine gelen polis ve itfaiye ekipleri balyoz saldırgana müdahale etmekte güçlük çekince olay yerine polis özel harekat ekipleri sevk edildi. Özel harekat ekiplerinin çalışmasıyla saldırgan etkisiz hale getirilirken dairede bulunan 4 kişi itfaiye ekiplerince evin camından merdiven aracıyla tahliye edildi. Binadan dışarı çıkmak istemeyen saldırgan polis özel harekat tarafından etkisiz hale getirilerek sedye ile binadan dışarı çıkarıldı. Sedye ile dışarı çıkarılan saldırgan ambulansla hastaneye kaldırıldı. Alt komşularının saldırısına uğrayan 4 kişi, saldırgandan şikayetçi olmak ve ifade vermek için polis merkezine götürüldü. Saldırı anında dairede olan ev sahibi Muhammet Enes, “Alt kattaki komşu eve matkapla içeri girmeye çalıştı, evin kapısını yaktı. Balyozla kapıya vurdu. Polisi aradık polis geldi. Camdan bağırıyorum ben polislere, yardımcı olsanıza adam kapıyı yakıyor. Adamı almıyorlar. Özel harekat geldi, tek bir adam ancak alabildi. Saldırgan benim alt komşum, daha önce hiçbir tartışma yaşamadık. Ruh hastası kendisi kuruluyor. Daha önce de biz polis çağırmıştık. Çevik kuvvet gelmişti kapıyı koçbaşıyla kırmıştı. Kapısını biz mi kırdık zannediyor artık. 2-3 akşamda bir geliyor. Daha önce 4-5 defa şikayetçi olduk. Birinci kattaki komşu onu da rahatsız ediyor, saldırıyor. O da şikayetçi oldu ama almıyorlar” dedi. Yanan kapı içeriden cep telefonu kamerasıyla anbean görüntülendi Görüntülerde, evde yaşayan 4 kişinin yaşadığı panik anları ve dışarıdan yanan kapının dumanlarının daireden içeri girdiği anlar görülüyor. Psikolojik sorunları olduğu iddia edilen saldırganın daha önce de aynı daireye matkapla saldırdığı iddia edildi. Hastaneye kaldırılan saldırganın hastanedeki işlemlerinin ardından ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldüğü öğrenilirken ekiplerin olayla ilgili çalışmaları sürüyor.
Aksaray Aksaray’da kontrolden çıkan otobüs bahçe duvarına çarptı: 8 yaralı Aksaray’da önüne aniden bir otomobilin geçmesi üzerine fren yapan tıra, arkadan gelen yolcu otobüsü çarptı. Çarpmanın etkisiyle kontrolden çıkan otobüs bir fabrikanın bahçe duvarına çarparak durabildi. Kazada otobüs sürücüsüyle birlikte toplam 8 kişi yaralandı. Kaza saat 02.00 sıralarında Aksaray - Adana Karayolunun 6. kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ankara’dan Diyarbakır’a giden Muhammet T. (45) idaresindeki 42 EKB 68 plakalı demir profil yüklü tır, önüne aniden geçen Şammas A. (29) yönetimindeki 68 AE 610 plakalı otomobili son anda fark ederek ani fren yaptı. Ani fren yapmasıyla birlikte tırın arkasından seyreden İstanbul - Adıyaman seferini yapan Murat T. (43) idaresindeki 02 AG 525 plakalı yolcu otobüsü tıra arkadan çarptı. Çarpmanın etkisiyle kontrolden çıkan otobüs bir fabrikanın bahçe duvarına çarparak durabildi. 21 yolcunun bulunduğu otobüs kazasında otobüs şoförü ve 7 yolcu olmak üzere 8 kişi yaralandı. Kazayı gören diğer sürücüler durumu hemen 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapılan 3 yaralı ambulanslarla Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine kaldırılırken, hafif yaralanan 5 yolcuya olay yerinde ayakta müdahale yapıldı. Hastanede tedavi altına alınan otobüs sürücüsü ve 2 yolcunun da durumlarının iyi olduğu öğrenilirken, tır ve otomobil sürücüsü gözaltına alındı. Yaşanan kazayı anlatan tır sürücüsü Muhammet T., “Şahin bir gitti bir geldi derken, ben tanımıyorum sürücüsünü ama önüme durdu. Durunca da ben fren yaptım. Çok sert fren yapmadım aslında yavaştım ben, otobüs de vurmuş arkamdan. Ben Ankara’dan Diyarbakır’a gidiyordum” dedi. Otobüste bunulan yolculardan Kadir Göçer (54) ise “Şahin taksi tırın önünde ani fren yaptı. Tır şoförü de ona vurmamak için ani fren yapıyor. Otobüste ona vurmamak için sağa kırınca duvara vuruyor. İyi ki de duvara vurmuş. Direk tıra vursaydı çok kötü olurdu” diye konuştu. Kazanın ardından yolcular otobüs firması tarafından olay yerine tahsis edilen servis minibüsü ile terminalde bulunan başka bir otobüse taşındı. Kazayla ilgili tahkikat başlatıldı.