POLİTİKA - 27 Mayıs 2020 Çarşamba 19:02

MHP lideri Bahçeli: 'Yassıada’da hukuka deli gömleği giydirilmiştir'

A
A
A
MHP lideri Bahçeli: 'Yassıada’da hukuka deli gömleği giydirilmiştir'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin katılımıyla Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın açılışı gerçekleştirildi. Açılışta konuşma yapan Bahçeli, “Yassıada’da hukuka deli gömleği giydirilmiştir. Adaletin fişi çekilmiş, Türkiye’nin bir dönemi delik deşik edilmiştir” dedi.

Eski Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam kararının verildiği Yassıada, 27 Mayıs 1960 darbesinin 60. yılında yeni adıyla Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak açıldı. Düzenlenen açılışa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de katıldı. Bahçeli açılışta bir konuşma gerçekleştirdi.

Açılışta yaptığı konuşmada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Yakın siyasi tarihimizin sisli, bir o kadar da sancılı döneminin 60.yıl dönümünde, üzücü hatıraları bir nebze de olsa tamir ve telafi eden anlamlı bir açılışa şahit olmaktan bahtiyarım.

Yassıada yalnızca denizin ortasında sivrilen bir kara parçasının adı değildir. Burası aynı zamanda milli hafızalara kazınmış alacakaranlık bir devrin, hukuk kisvesiyle demokrasiyle vurulan paslı zincirlerin simgeleşmiş yeridir. Zamanın hisarlarını bir mızrak gibi delerek günümüze kadar uzanan hak ve hukuk ihlalleri yıllar içinde milli gönüllere bir kor gibi nüfuz etmiştir.

Bu sarih ve sarsıcı gerçek hepimizin münhasıran benimsediği tarihsel bir vakıa olarak hafıza kayıtlarına işlenmiştir. Yassıada’da hukuka deli gömleği giydirilmiştir. Adaletin fişi çekilmiş, Türkiye’nin bir dönemi delik deşik edilmiştir. Burada sadece 1950-1960 dönemi yargılanmamış, irade ve egemenliğin yegâne sahibi aziz milletimizin takdir ve tercihleri de hazin şekilde sorguya çekilmiştir. Yassıada’nın menfi isminin değiştirilmesi, menfur izlerinin silinebilmesi maksadıyla 2013 yılında önemli bir adım atılmıştır.

O tarihte 'Demokrasi ve Özgürlükler Adası' ismi Yassıada’ya verilmiş, bu şekilde tarif ve takdim edilmeye başlanmıştır. 27 Mayıs’ın 60.yıl dönümünde, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın resmi açılışıyla geçmişin kötü anıları geleceğin kutlu hedefleriyle berhava edilecektir. İnancım ve ümidim budur. Cepheleşerek sonuç alamayacağımız görülmelidir. Çatışmanın ve çekişmenin sonu olmadığı bilinmelidir. 1950’li yıllara şerh düşen siyasi ve ideolojik kamplaşmalar, hatta kahveleri ve gönülleri bile ayıran katılaşmış ön yargılar milli birlik ve dayanışma ruhumuza fazlasıyla zarar vermiştir.

Bu nedenle Türkiye sosyal ve ekonomik türbülansları müteakiben siyasal ve toplumsal çalkantılara kapılmış, hitamında darbe mekaniği harekete geçirilmiştir. Arkası önü planlanıp projelendirilen demokrasi ve kanun dışı müdahaleler ülkemizin on yıllarını çalmış; huzur, barış ve güvenlik ortamında ağır hasarlar bırakmıştır. Bizim kamplaşmaya değil kucaklaşmaya, husumete değil sükûnete, huşunete değil hoşgörüye, melanete değil merhamet ve mutabakata ihtiyacımız vardır. Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın bu ihtiyaca simgesel anlamda hizmet edeceği kanaat ve beklentimi özellikle vurgulamak istiyorum.

Sosyal barışa, siyasal uzlaşmaya, demokrasi kültürüne değerli katkılar yapacağını düşündüğüm bugünkü açılışa şahsımı davetinden dolayı da Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Ada’nın yeniden imar ve inşasında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın bir ibret levhası, bir irade lehdarı, bir iffet limanı halinde yarınlarımıza ışık tutmasını yürekten diliyorum. Demokrasi pek çok tanımının yanında, tahammül sistemi, sabır ve saygı rejimidir. Sebebi ne olursa olsun, şartlar nasıl tezahür ederse etsin, milletin verdiği yetkiyi tekrardan alacak yine milletin ta kendisidir. Beğensek de beğenmesek de, sevsek de sevmesek de, sandıktan çıkan sonuç; zorla, baskıyla, silah yoluyla, gayri meşru araçlarla tahrip ve tasfiye edilirse acıklı olaylar zincirleme halinde yeşerip yaygınlaşacaktır. Türkiye’nin son 60 yılında bu çarpıklığın pek çok misali vardır.

Söz, düşünce ve fikirlerin ahlaki ve hukuki bir nizam içinde rekabeti yerine; zulüm ve zorbalığın öne çıkması, bu çerçevede iç ve dış mihrakların teşekkül eden yıkım kervanına dahil olması tek kelimeyle felakettir. 1940’lı yıllara hakim olan dayatmacı anlayış, sonraki yıllarda çelişki içinde bocalayarak yanlışı ve yozlaşmayı savunacak gerekçeleri ikmal ve imal etmiştir. Türkiye’yi dar ölçekli bir kaymak tabaka, bir avuç seçkinci zümre, elit ve küçük bir azınlık değil de milletin özbeöz evlatları yönettikçe, çevreden merkeze sosyolojik akınlar düzenlendikçe menhus çıkar ve güç merkezleri elbet rahatsız olmuşlardır. Bereketli tepelerimizde koyun otlatan bir çobanımızla, üniversitede ders veren bir hocamızın, fabrikasının bacasını tüttüren bir iş adamımızın oyu da, iradesi de birdir, aynıdır. Eşit, gizli, genel oy ilkesi demokrasinin can damarıdır. Bundan taviz imhaya ve iflasa açık onaydır.

Akademik ve siyasi hayatta mühim bir yeri olan merhum Prof. Dr. Rıfkı Salim Burçak; 1950-1960 arasını anlattığı 'On Yılın Anıları' isimli eserinde şu tespiti yapmıştı; 'Ne şekilde tecelli ederse etsin bu yüce milletin iradesine saygılı olmadıkça bu ülkede istikrarlı bir demokrasi kuramaz ve medeni milletler topluluğun eşit haklara sahip bir üyesi durumuna gelemeyiz.' Sandık demokrasinin namusu olmakla birlikte, milletin egemenlik temini, kutlu iradesinin tevzi vasıtasıdır. Eğer bireysel hak ve özgürlüklerin evrensel bir insan hakkı, demokrasinin ana direği olduğu benimseniyorsa, o halde sandıktan çıkacak sonuca riayet ve hürmet de herkes için ikamesi ve ihmali olmayan bir görev halini alacaktır. Millet iradesine çevrilmiş silahlar demokrasinin inkar ve infaz hükmüdür.

Kurmaca mahkemeler, devri sabık oluşturma çabaları, cuntacı eğilimler, darbeci emeller on yıllar boyunca hem demokrasiyi kötürüm bırakmış, hem de özgürlükleri sekteye uğratmıştır. Yassıada mahkemelerini kuranlar bir devri değil, demokrasi ve özgürlükleri sanık sandalyesine oturtmuşlardır. Maalesef demokrasi tarihimiz aynı zamanda darbeler tarihidir, bunun yankıları ve bugüne kadar uzanan yansımaları siyasi ve toplumsal hayatımıza düğüm üstüne düğüm atmıştır. Hala darbeye umut bağlayanların mevcudiyeti ise tedavisi olmayan hıyanet virüsüne delalettir.

Tarihi yürüyüşümüzün kesintiye uğramasının başlıca nedenlerinin arasında silahlı müdahaleler, ara rejim özlemleri, milli irade alerjileri bulunmaktadır. Her darbenin, her muhtıranın, her demokrasi dışı arayışın iç ve dış lobileri, karanlık kulis bekçileri vardır ve bilinmektedir. Merhum Koçi Bey, her yanlış kararın zulüm olduğunu söylemişti. Darbe yanlış bir karardır ve zulümdür. Darbelerin çizeceği bir gelecek rotası, belirleyeceği bir yol haritası, milletimizin hakkını, hukukunu ve haysiyetini savunacak bir tasavvur ve tahayyül ufku kesinlikle olamayacaktır.

Nitekim acı verici tecrübelerle bu durum teyit ve tevsik edilmiştir. Yassıada yıllardır demokrasi ayıplarının, hukuk cinayetlerinin mihrakı unvanıyla anılmıştır. Bu kötü sicilin temizlenmesi, geçmişle yüzleşme teşebbüsü önemli bir gelişmedir. Demokrasi defalarca uçurumdan dönmüştür. Aslında uçurumdan dönen Türkiye’dir. Ancak darbecilerin bugüne kadar dikkate almadıkları bir gerçek varsa o da şudur: Ezemeyecekleri, yenemeyecekleri milletimizin bileği değil, soylu ve cesur yüreğidir. Bu yürek oldukça, bu yüksek duruş varlığını korudukça hiçbir demokrasi düşmanı, hiçbir millet muhalifi tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi belini doğrultamayacak, başını kaldıramayacak, kaldırsa bile cezasını çekecektir. Şimdiye kadar bizim inancımız ve ilkesel beyanımız hiç değişmemiştir.

Demokrasi milliyetçiliğin ikiz kardeşidir. Biri olmadan diğerinin varlığı hayaldir. Sandık milli iradenin beşiği, demokrasinin muharrik ve müstesna gücüdür. Aklından darbe geçiren, sandıkta bulamadığını sokaklarda ve silahların muhitinde arayan herkes kaybetmeye mahkum ve mecburdur.

Türk milletinin basiret ve dirayeti, bundan böyle hiçbir gayri meşru gayeye izin ve icazet vermeyecektir. Merhum Sadri Maksudi Arsal diyor ki; 'Kahraman yetiştirebilmek, milletler için çok değerli bir haslettir.

Kahramanlar milletlerin hayata tutunmasının, bekasını emniyete almasının teminatıdır.' Türk milleti, karamsarlığı itekleye itekleye, milli uyanışı dürte dürte iradesine sahip çıkmış; bin şükür kahramanlığın zirvesine çoktan tırmanmıştır. Güvenlik-özgürlük dengesi sağlam kurulduktan, demokrasi kamburlarını attıktan, bir ve beraber olduktan sonra 21.yüzyıl Allah’ın izniyle Türk asrı olacaktır.

Demokrasi fantezi değil fazilet; özgürlük ise faraziye değil insan olmanın farikasıdır. İbn-i Haldun efradını cami ağyarını mani bir tespitle, 'Akıl sıhhatli bir ölçüdür' demişti. Biz aklın üstüne, altına, yanına yöresine değil, meselelere bizatihi Türk aklıyla, milletin şahbaz aklıyla bakarız, sonuna kadar da bakmayı sürdüreceğiz.

Dünden ders alarak geleceğin muhteşem ve muazzez günlerine inanıyorum ki şartlara ve olaylara körü körüne boyun eğmeyen Cumhur İttifakı’yla ulaşılacaktır. Bunun şeref payesi de bizzat cumhurun aziz varlığına ait olacaktır. Geleceğin gücü Türkiye’dir, mazlumların haykıran sesi, kesilmeyen nefesi, teslim olmayan, olmayacak kuvveti büyük Türk milletidir” şeklinde konuştu.

Mustafa Biçer - Aykut Zor - İsmail Coşkun
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Oto yıkamacıda işlenen cinayetin detayları ortaya çıktı Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde oto yıkamacıda iş yeri sahibini kalbinden bıçaklayarak öldüren sanık; maktul tarafından beysbol sopası ile darp edildiğini, bıçaklandığını, kafasına silah dayanınca kendini kurtarmak amacıyla hareket ettiğini söyledi. Olay, 7 Haziran 2023 tarihinde gece saatlerinde Merkez Mahallesi Albay Burak Caddesi üzerinde bulunan oto yıkamacıda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre iş yeri sahibi Abdurrahim Bozboğa (39), Muhammed Alperen U. tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Olaya ilişkin başlatılan geniş çaplı soruşturmada Muhammed Alperen U., Uğur S., Sedat Y., Ö.S. ve Y.E. isimli şahıslar polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. İfadeleri alınan şüphelilerden Uğur S., Sedat Y., Ö.S. ve Y.E. adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken Muhammed Alperen U. ise çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Olayla ilgili Muhammed Alperen U. hakkında "Haksız tahrik altında kasten öldürme" suçundan dava açıldı. Uğur S. ile Sedat Y., hakkında ise Muhammed Alperen U’ya yönelik işlediği "Kasten yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma" suçundan dava açıldı. "Maktul beyzbol sopası ile beni darp etti, kolum kırdı ve bacağımı bıçakladı" Olayla ilgili duruşma Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı. Duruşmaya tutuksuz sanıklar Uğur S., Sedat Y. ve taraf avukatları bulunurken, müşteki sanık sıfatında bulunan Muhammed Alperen U. ise SEGBİS ile davaya katıldı. Olaya ilişkin dinlenen Muhammed Alperen U., "Eğlence mekanı işletiyorum. Olaydan 2 gün önce Abdurrahim iş yerimde müşterimi dövmüş. Olay günü huzursuzluk çıkardığı için mekana gelerek benden özür diledi. Ben de özrünü kabul ettim ve gün boyu beraber oturduk. Yanında Uğur ve Sedat da vardı. Ben iş yerinden çıkınca Abdurrahim iş yeri müdürüm olan Yunus İ’ye yumruk atmış. Olayı bana haber verdiler, iş yerine geldiğimde Abdurrahim ve sanıklar olay yerinde değildi. Abdurrahim, Uğur’un telefonundan beni arayarak Yunus’un kendisinden şikayetçi olmaması için ikna etmemi istedi. Bir süre sonra Uğur’da beni arayarak Abdurrahim’in benimle konuşmak istediğini söyledi. Ben de Uğur’a güvendiğim için Abdurrahim’in oto yıkama dükkanına gittim. Abdurrahim beni koltuğa oturttu. Daha sonra beysbol sopası ile beni darp etti, kolum kırdı, bacağımı bıçakladı ve kulağımın dibinden 2 el ateş etti. Bu sırada Sedat havluyla ağzımı kapatıyor, Uğur da elimi ayağımı tutmaya çalışıyordu. Daha sonra Abdurrahim silahı yastıkla birlikte kafama dayadı. Yapmasın diye yalvardım, korkuyla masanın üstünde bulunan bıçağı bir kez salladım ve kaçtım. Öldürmek veya yaralamak amaçlı hareket etmedim. Abdurrahim’in öldüğünü bilmiyordum, öğrenince teslim oldum. Olay sebebiyle dükkanımı da yakmışlar. Daha önceye dayalı sanıklar ve maktulle herhangi bir husumetim yoktu" diye konuştu. "Abdurrahim alkolün etkiyle Alperen’e beyzbol sopasıyla birkaç kez vurdu" Suçlamaları kabul etmeyen tutuksuz sanık Uğur S.,"Abdurrahim ile Alperen’in mekanına giderek bir şeyler içtik. Normalde Abdurrahim alkol için biri değil ama o gün içti. Daha sonra ben eve gittim. Öğrendiğim kadarıyla Abdurrahim’in kardeşi, Alperen’in iş yerinde müşteriyi dövmüş. Abdurrahim, Alperen’den özür dilemek için mekana gidiyor. Bir gün sonra da eğlence mekanında çalışan kadınla Abdurrahim birlikte otururken Yunus bu duruma sinirleniyor. Yunus ile Abdurrahim arasında bu sebeple kavga çıkıyor. Abdurrahim bana, Yunus’un kendisine bıçak çektiği için yumruk attığını söyledi. Yunus’un kendisini şikayet ettiğini, şikayeti geri aldırmak istediğini ifade etti. Alperen’i olay yerine çağırdı ve alkolün etkisiyle beysbol sopası ile birkaç kez vurdu. Ancak bacağına bıçak soktuğunu görmedim. Alperen’e yönelik herhangi eylemde bulunmadım, suçlamaları kabul etmiyorum. Abdurrahim 2 el ateş etti ama Alperen’i hedef almadı" şeklinde konuştu. "Abdurrahim’in kalbinden kaç fışkırdığını gördüm" Tutuksuz sanık Sedat Y. ise "Abdurrahim’in Alperen’e beyzbol sopasıyla vurduğunu hatırlamıyorum. Maktul, Alperen’e ateş etmedi, aksine bize doğru ateş etti. Alperen cebinden bıçak çıkardığını ve Abdurrahim’in kalbinden kaç fışkırdığını gördüm. Uğur ile olaya müdahil olmadık. Suçlamaları kabul etmiyorum" ifadelerini kullandı. "Müvekkilim bir saat boyunca darba maruz kalıyor" Olayın meşru müdafaa olduğunu söyleyen Muhammed Alperen U’nun avukatı Mehmet Kamil Şirin, "Alperen, babasının ölümünden sonra eğlence mekanını mecburen işletmeye başlıyor. Maktul ve arkadaşları mekanın sahibi gibi davranıyor. Maktul, A. adlı çalışan kadını masaya oturtunca Yunus ile aralarında tartışma olmuş. Maktul’de Yunus’a yumruk atmış. Olay bu sebeple başlıyor. Uğur, Alperen’i olay yerine çağırınca müvekkilimde gidiyor. Müvekkilim bir saat boyunca darba maruz kalıyor. Netice olarak kolu kırılıyor, 3 kez bacağından bıçaklanıyor. Alperen şahıslardan kurtulabilmek için can havliyle hareket yapıyor ve olay yaşanıyor" dedi. Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına, duruşmanın ertelenmesine karar verdi.
Aydın Efeler Belediyesi’nden üniversiteye hazırlanan öğrencilere destek Efeler Belediye Başkanı Anıl Yetişkin, üniversite sınavına hazırlanan gençlere destek olmak amacıyla ’45 Günde TYT’yi Bitir’ projesini başlattı. Proje ile öğrencilerin; Türkçe, Matematik, Fen Bilimleri, Tarih, Coğrafya, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ile Felsefe Grubu derslerini kapsayan Temel Yeterlilik Testi’nde (TYT) başarılı olabilmeleri için ücretsiz bir hazırlık programı sunuluyor. Projeden yararlanmak isteyen öğrencilerin; bidersanlatimi.com adresine girerek ücretsiz kayıt formunu doldurmaları, ardından ’45 Günde TYT’yi Bitir’ paketini seçerek, WhatsApp uygulaması üzerinden 0530 358 87 80’e ’Efeler Belediyesi’nden Eğitime Tam Destek’ mesajı göndermeleri yeterli olacak. Böylelikle öğrenciler, internet üzerinden TYT’de çıkabilecek tüm konuları öğrenme fırsatı elde edecek. “Değerli gençler, daha da başarılı olacağız” diyen Başkan Anıl Yetişkin, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Üniversite sınavlarına hazırlık süreci gençlerimiz için oldukça önemli bir dönem. Bu süreçte öğrencilerimize destek olabilmek ve başarılarını artırmak adına Efeler Belediyesi olarak bir proje başlattık. Biliyoruz ki bu süreçte doğru kaynaklara erişim ve etkili bir hazırlık çok önemli. Ücretsiz olarak sunacağımız programla üniversiteye hazırlanan öğrencilerimiz sınavda karşılaşabilecekleri tüm konuları öğrenme fırsatı bulacaklar. Gençlerimizin geleceğe güvenle adım atabilmeleri için Efeler Belediyesi olarak elimizden gelen desteği sağlamaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Erzurum Başkan Dal’dan başkent mesaisi Erzurumspor Kulüp Başkanı Ahmet Dal, Ankara’da önemli temaslarda bulundu. Başkan Dal, beraberindeki yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Başkent’teki Gençlerbirliği maçı sonrası Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Zafer Tarıkdaroğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Faruk Özçelik, önceki dönem Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve TFF Asbaşkanlığı görevlerinde bulunan AK Parti Konya Milletvekili Mehmet Baykan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve AK Parti Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Sadettin Hülagü, AK Parti Erzurum Milletvekilleri Selami Altınok, Fatma Öncü ve Mehmet Emin Öz, AK Parti İstanbul Milletvekilleri Av. Şengül Karslı ve Yahya Çelik, Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Veli Ozan Çakır, Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Fatih Uysal’ı ziyaret etti. Başkan Dal ve ekibi takımla ilgilendikleri için ve küme düşmeme mücadelesinden ötürü ertelenen ziyaretleri Ankara’da tek tek gerçekleştirdi. Başkan Dal, ziyarette Erzurumspor’un formalarını hediye etti. Erzurumspor Kulüp Başkanı Ahmet Dal, AK Parti Erzurum Milletvekillerini ziyarette Erzurumspor taraftarının başta stadyum konusu olmak üzere spor, altyapı, tesisleşme ve futbola dair beklentilerini de iletti.