GÜNDEM - 10 Eylül 2019 Salı 11:06

Müzik listelerini alt üst eden 'Çok Sevdim Yalan Oldu' adlı şarkının çalıntı olduğu iddia edildi

A
A
A
Müzik listelerini alt üst eden 'Çok Sevdim Yalan Oldu' adlı şarkının çalıntı olduğu iddia edildi

Son günlerde sosyal medyada dönen videolarla da iyice popüler olan Fatih Bulut'un seslendirdiği 'Çok Sevdim Yalan Oldu' şarkının çalıntı olduğu iddia edildi. Şarkının söz yazarı Tarsuslu Aşık Hüseyin Akan, bestenin kendisine ait olduğunu, bunu da ispatladığını söyledi.

Fatih Bulut'un okuduğu eseri 1987 yılında cezaevinde yazdığını söyleyen Aşık Hüseyin Akan, eserin orijinal isminin 'Zalim Geceler' olduğunu, 2010 yılında yayınlanan Pusula Film tarafından yapımcılığı üstlenen ve TRT ile Kültür Bakanlığının desteğiyle yayınlanan 'Cono Ahmet ve Çocukları' isimli belgeselde bu eserin yer aldığını ifade etti.

Diğer eserlerini de bugün itibariyle noterden tasdiklediğini belirten Tarsuslu sanatçı Akan, “'Zalim Geceler'in bir hikayesi var. Zalim Geceler'i ben 1987 yılında 15. Kolordu askeri cezaevinde besteledim, her şeyini orada yaptım. Eskiden dağıtım izni yoktu, bölük komutanımdan izin istedim, evli olduğum için. İzin vermediler. Ben de trende kaçtım. Dört buçuk ay askeri cezaevinde kaldım İzmit’te. O sıra biraz cahillik, biraz da hasretlik vardı. Ben hiç gurbete çıkmamıştım. Kalemi aldım elime, eskiden Adana Demirspor’da top oynuyordum, bu umut ışıklarının anlamı oradan geliyor. Askere gelince umudum söndü. Profesyonel futbolcu olurken, kendimi askerde buldum. Askerlik işinde de hayatımız söndü.

Adana Demirspor'da profesyonel futbolcu olacakken, askere gitmişim umudun kalır mı? Eskiden dostlar beni gördüğü zaman, top oynadığım zamanlar herkes beni bağrına basardı, dost bildiklerim benden önce döndüler. Niye döndüler, askerden firar ettik ya görmemezlikten geldiler. Her topluma baktım onlar öndeler, ezdi tükenmek bilmiyor zalim geceler, bunun hikayesi buradan geliyor. O zamanlar oğlum Selmani 1 yaşındaydı, cezaevindeydim. Esas türkünün içinde diyordum. Mis gibi kokarsın gülüm burnumda, hayale yaşarsın benim koynumda, geçmişteki izler perde boynumda, ezdi tükenmek bilmiyor zalim geceler. Anam her gün gelirdi, cezaevinin kapısına, öldü. Hakk’ın rahmetine kavuştu. Anama dedim ki ‘Ana sen niye hafta, 10-15 günde bir geliyorsun, beni kahrediyorsun’ dedim. Anama dedim ki türküde 'Ana boşuna sorma gelecem, ölmeden, bitmeden baba sizi görecem, Rabbim nasip etse kıymet bilecem, cahilmişim demek o zamanlar, ezdi tükenmek bilmiyor zalim geceler. 4 duvar arası zor. Gündüzüm gece, gece gündüz oldu. Demir kapılar 4 duvar oldu, Hüseyin’im saymadım bilmem kaç yıl oldu, demek ki saatim, dakikam, günüm, yıl gibi geliyordu bana, ezdi tükenmek bilmiyor zalim geceler hain geceler' dedik. Bu türkünün hikayesi buradan geliyor. Kamuoyuna sunuyorum. Bende bir haksızlık varsa kabul ediyorum” dedi.

Fatih Bulut’un kendisini aradığını, telefonda konuştuğunu belirten Akan, Bulut'un televizyonda başka konuştuğunu, kendisiyle de başka konuştuğunu iddia etti.

Akan, “Fatih Bulut, televizyonda farklı benle konuşurken faklı konuşuyor. Bundan birkaç yıl önce eserimi Mustafa Balcı adlı kardeşim internet söylemiş, ben buna yazdım, bu eser benim, ‘Ellerinden öperim hocam’ dedi. ‘Yapma, bu eser benim’ dedi. 'Baba ben bir hata yaptım, çocuk çocuğumla ayrıldım, beni mahkemeye verme' dedi. Söz sahibi benim müzik sahibi benim bir yanda sen yazmışın söz müzik Mustafa Balcı’ya ait, diğer taraf da söz müzik Fatih Bulut yazmış. Karar verin senin mi onun mu dedim, senin dedi. O zaman altına yaz benim adımı dedim. Ondan sonra cevap vermedi. Bu türkü patladıktan sonra beni İstanbul’da bazı dostlarım aradı, ‘Bu Geceler senin değil mi’ dedi, baktım benim eserim, ama sözü müziği Mustafa Balcı yazmış, Fatih Bulut yazmış. Buraya filmciler geldi, Kültür ve Turizm Bakanlığından geldiklerini, ‘Cono Ahmet ve çocuklarının’ belgeseli çekeceklerini söylediler. Benle görüştüler, çekime başladılar. Tarsus, Mersin ve beni iyi tanır, bana Çukurova’nın Neşat Ertaş'ı derler. Belgeselde bana ait olan bu parçayı okudum. Fatih Bulut yeğenim aradı, gözlerinde öperim, telefonda konuştuğu ayrı, televizyonda ayrı konuşuyor. Babacığım el eli yıkar el döner yüzü yıkar. Ben sana paradan bahsetmiyorum ki, ‘bu eser benim, senin mi’ dedim, ‘senin baba’ dedi. Benim ise adım esamem niye okunmuyor.

'14 Eylül’de Adana’da konserim var babacığım, 15 Eylül’de yanındayım' diyor. Güya bana para verecek, ya para dedim 4’üncü 5’inci plan. Şarkı tuttu. Adam televizyona çıkıyor, ben her konuma açığım diyor, beni mecbur bıraktı, eğer bu eseri tasdikini istiyorsanız internette ‘Cono Ahmet ve Çocukları’na girin tüm parçası var. 47. dakikada klibim çıkar. Takdir halkımızın. Mustafa Balcı ile Fatih Bulut’un gözlerinden öperim, kendilerine çeki düzen versinler, beni mecbur ettikleri için utansınlar. Şimdi ki toplum bozuldu. Şimdiki toplum hazır kazancın peşindeler. Anadan babadan kalma malları yiyorlar, bizden kalan malları da sağolsun Fatih Bulut yeğenim yemeye kalktı. İşte noterden tasdikli belge. TRT ile Kültür Bakanlığı göndermiş olduğu Pusula Film’de 'Cono Ahmet'in Çocukları' belgeseli çekimi 2010 yılında, yayınlanan tarihi 2014’dur. Kasetleri de Kültür Bakanlığında. Bugüne kadar oğlum Yılmaz Akan ile birlikte 60-65 eserimiz var. Ticaretten uğraştığımız için bu eserlerden para kazanmıyoruz. 45 eserimiz noter tasdiklidir” şeklinde konuştu.

Aşık Hüseyin Akan, eserini izinsiz kullanıp şöhret ve para kazanan Fatih Bulut'u dava edeceğini söyledi.

Ersoy Yalçın

 

 

 

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.