SAĞLIK - 03 Aralık 2018 Pazartesi 14:25

‘Next-Generation Sequencing’ (yeni nesil dizileme) yöntemiyle genetik varyasyonlar daha hızlı tespit edilecek

A
A
A
‘Next-Generation Sequencing’ (yeni nesil dizileme) yöntemiyle genetik varyasyonlar daha hızlı tespit edilecek

Günümüzde genetik, mikrobiyoloji ve biyokimya gibi birçok bilim dalında hem araştırma hem de tanı amacı için kullanılan en son teknoloji ‘Next-Generation Sequencing’ (yeni nesil dizileme) yöntemi DESAM tarafından düzenlenen kursla anlatıldı.

Yakın Doğu Üniversitesi Deneysel Sağlık Bilimleri Araştırma Merkezi (DESAM) tarafından “Biyoenformatik Güz Okulu: Moleküler Temel ve Klinik Bilimlerdeki Uygulamaları” kursunda Güz Okulu’ndaki genel oturumlarda biyoenformatik alanının temelini oluşturan yazılım sistemleri anlatıldı. Günümüzde genetik, mikrobiyoloji ve biyokimya gibi birçok bilim dalında hem araştırma hem de tanı amacı için kullanılan en son teknoloji ‘Next-Generation Sequencing’ (yeni nesil dizileme) yönteminin prensipleri ve uygulamaları katılımcılarla paylaşıldı.
Yakın Doğu Üniversitesi DESAM direktörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, kursa gösterilen ilgiden ötürü Güz Okulu’nun 2019’da yılında da tekrarlanacağını belirtti.

Tek hücreden DNRA ve RNA izleme yöntemleri anlatıldı

Wellcome Sanger Enstitüsü’nden Dr. Raheleh Rahbari, DNA ve RNA dizileme yöntemleri ile ilgili olarak yaptığı sunumlarda, günümüzde son teknoloji olarak değerlendirilen tek hücreden DNA ve RNA dizileme yöntemlerini ve bunların uygulama alanlarını aktardı. Özellikle kanser genomiğinde karşılaşılan genetik varyasyonların tespitinin önemini, hem araştırmada hem de tanıda kullanılabilecek farklı yöntemleri detaylı bir şekilde açıkladı. 

Linux ve R yazılım sistemlerinin Biyenformatik alanında kullanımı ele alındı

Cambridge Üniversitesi'nden Dr. Pierpaolo Maisano Delser, biyoenformatik analizlerin temeli, veri analizi ve kalite kontrol sistemleri üzerine sunumlar yaptı. Dr. Delser, biyoenformatik alanında sıkça faydalanılan ‘Linux’ ve ‘R’ yazılım sistemlerinin kullanımı ile ilgili sunumlar yaptı. Bunun yanı sıra ‘Next Generation Sequencing’ uygulamalarında enformatik yaklaşımlara ve istatistik çalışmalara da değindi. Bu teknolojinin ve genel olarak biyoenformatiğin filogenetik ve popülasyon genetiği gibi uygulama alanlarından da örnekler verdi. 

Hamilelikte anomalileri değerlendiren tanı yöntemleri konuşuldu

Yakın Doğu Üniversitesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Pınar Tulay da, dizileme tekniklerinin üreme tıbbı alanındaki uygulamaları hakkında yaptığı sunumda özellikle hamilelik döneminde fetustaki anomalileri değerlendirmek için kullanılan noninvasiv prenatal tanı yöntemlerine değindi. Doç. Dr. Tulay gebelik öncesi embriyoların genetik bozukluklar için test edilmesi, yani ‘Preimplantasyon Genetik Tanı’ yöntemlerindeki son gelişmelerle ilgili bilgi verdi. 

Yedi bin, nadir rastlanan gen hastalığının varlığı biliniyor

Yakın Doğu Üniversitesi, Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi ve DESAM araştırıcısı Doç. Dr. Mahmut Çerkez Ergören ise kursta yaptığı konuşmada Mendeliyan (tek gen) ve Nadir Hastalıklarda Patojenite değerlendirilmesi yapılırken DNA varyantlarının nasıl puanlanması gerektiğini klinik örneklere katılımcılara aktardı. Doç. Dr. Ergören, sunumunda bugüne kadar 7000 nadir rastlanan tek gen hastalığının varlığının bilindiğini ama halen bu hastalık nedeni varyantların günümüzde sadece yarısının kimliklendirilmesinin yapılabildiğini açıkladı. Son teknoloji yüksek çözünürlüklü yeni nesil DNA dizileme yöntemi ile bu varyantların daha hızlı kimliklendirilmesinin yapılabileceğini, klinik bulguların genotip sonuçlarla birleştirilerek tanı ve kaliteli yaşam için tedavi bekleyen binlerce hata için modern yaşamın son yaklaşımı olan bu yöntem hakkında kursiyerlere klinik örneklerle bilgi verdi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri farklı ülkelerde Kütahya’yı tanıtıyor Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi İngilizce Öğretmeni ve proje koordinatörü Özlem Çalışkan Yoğunlaştırılmış Yabancı Dil Ağırlıklı 5/C sınıfıyla birlikte faklı ülke ve şehirlerden öğretmen ve öğrencilerle bir araya gelerek Kütahya’yı tanıtıyor. Okul Müdürü Rüştü Benli konuyla ilgili yaptığı açıklamada, kuruculuğunu Trabzon Mahmut Celaleddin Ökten Anadolu İmam Hatip Lisesi Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu’nun üstlendiği, Romanya’nın kurucu ortak olduğu “My History,My Town, My Culture” ( Tarihim,Kasabam,Kültürüm) isimli eTwinning Projesine ortak olarak katılan Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin proje çerçevesinde Kütahya’yı tanıttıklarını ifade etti. Müdür Rüştü Benli, “ Her ülkenin ve şehrin kendi kültürel, tarihi zenginliklerinin öğrenciler tarafından tanıtıldığı proje faaliyetleri çerçevesinde Türkiye’nin kuruculuğunda Romanya, İtalya, İspanya, Azerbaycan, Yunanistan, Polonya, Litvanya ve Arnavutluk’taki okullarla ortak faaliyetler yürütülmektedir. Bu çerçevede Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi İngilizce Öğretmeni ve proje koordinatörü Özlem Çalışkan “Yoğunlaştırılmış Yabancı Dil Ağırlıklı 5/C sınıfımızla birlikte faklı ülke ve şehirlerden öğretmen ve öğrencilerle bir araya geliyor ve biz de kendi şehrimiz Kütahya’mızı tanıtıyoruz. Efelerimizi ve Efe oyunlarımızı anlatarak başladığımız projemizde, Kütahya’mıza özgü şalvar, çini, iğne oyası, hamam bohçası, bor madeni ve benzeri ürünler ile Kütahya Kültür köşesi oluşturduk. E müzede sergilenecek olan bu çalışmamızdan sonra okulumuzda Kütahya’mıza özgü yemeklerin yer aldığı Kütahya Yöresel Yemek günü düzenledik. Sıkıcık çorbası, dolamber böreği, leblebi, haşhaşlı lokum, gözleme, ılabada dolması gibi pek çok yöresel yemeği yapılış aşamaları ile birlikte ortaklarımızla paylaştık. Bundan sonrası için de proje faaliyetlerimiz çerçevesinde Kütahya’mızı tanıtmaya devam edeceğiz. Kütahya’mızın sahip olduğu tüm bu güzellikleri paylaşmaktan çok mutluyuz. Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak okulumuzun da adı olan şehrimiz Kütahya’yı tanıtıyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz ve bu süreçte desteklerini esirgemeyen velilerimize de çok teşekkür ediyorum” dedi.
Kocaeli İki belediyenin çalışanları birbirine girdi Kocaeli Şehir Hastanesi’nin etrafının düzenlenmesi sırasında iki belediyenin çalışanları karşı karşıya geldi. Yaşananlar üzerine Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık ile İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet görüştü. İddiaya göre İzmit Belediyesi ekipleri, şehir yanında bulunan ve Tavşantepe Mahallesi’nde kalan sokağın asfalt çalışması için bölgeye gitti. Bu sırada aynı sokakta çalışma yapan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ekipleri ile İzmit Belediyesi çalışları karşı karşıya geldi. İki grup arasında zaman zaman kavgalar da yaşanırken, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet bölgeye geldi. İzmit Belediyesi ile gelen grupta yer alan bir kişi İzmit Belediyesi meclis üyesi İbrahim Efe’yi ittirdi. Yere düşen İbrahim Efe’ye İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet ile yanında bulunanlar, "Kendini yere atıyorsun, numara yapma" diye tepki gösterdi. Bu sırada Fatma Kaplan Hürriyet’in yanında bulunan bir kişi de yere düştü. Yaşananlar an be an kaydedildi. Ayağa kalkan İbrahim Efe, "Başkanım bu yapılanlar doğru mu?" diyerek Fatma Kaplan Hürriyet’e tepki gösterdi. Yaşananların ardından Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık’ta bölgeye geldi. Fatma Kaplan Hürriyet ile Hasan Aydınlık karşılıklı görüşme gerçekleştirdi. Fatma Kaplan Hürriyet açıklama yaptı Yaşananların ardından Fatma Kaplan Hürriyet yaptığı açıklamada, "Lütfen biraz uzlaşı. Lütfen beraber hizmet edelim. Birbirimize bilgi verelim. Biz bu konuda erinmeyiz. Teşekkür etmekten de asla gocunmayız. Sonuçta seçilmiş belediye ve belediye başkanlarıyız. Dolayısıyla nezaket gereği birbirimize bilgi vermek çok zor olmasa gerek. Bundan sonra biz yapıcı tavrımızı devam ettireceğiz. Uzlaşı arayışımızı devam ettireceğiz. İnşallah bu uzlaşı arayışımıza olgunlukla cevap gelir" dedi.
Denizli Arıcılardan çevre örgütlerine ilginç sitem: "Arı yoksa peşinden koştukları hayvanlar da olmayacak" Denizli’de plansız yapılan ilaçlama, polen toplayan arılara zarar verdi. Gelişmiş ülkelerde aynı zamanda tohumlama yapan arılar için ücret ödendiğine savunan arıcılar, bu konuya duyarsız kalan çevreci örgütlere, “Arı yoksa peşinden koştukları hayvanlar da olmayacak ancak belgesellerde izleyebilecekler” diyerek sitem etti. Baharla birlikte arıların polen mesaisi de yoğun bir şekilde devam ederken, arıcılar için de korku dolu günler başlamış oldu. Arıların polen topladığı gün içinde yapılan ilaçlamalar, kolonilerde kayıplara yol açtı. Denizli’nin Buldan ilçesinde arı yetiştiriciliği yapan ve Denizli Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu üyesi olan Hakan Aytekin, polen toplayan arıların bu dönemde badem, erik, kiraz, vişne, şeftali, ayva ve armut ağaçlarında dölleme yaptığına dikkat çekti. Meyve üreticilerinin ilaçlamalarını akşam saatlerinde yapmalarının önemine değinen Aytekin, “Arıların doğal yaşama yaptıkları katkı tartışılamaz. Arı yaşamazsa hayat olmaz. Çiftçilerimiz ilaçlamalarını akşam saatlerinde yapsınlar ki arı ölümleri olmasın” dedi. Ailesinin tek geçim kaynağının arıcılık olduğuna işaret eden Aytekin, “Baharın gelmesiyle arılarımız hummalı bir çalışmaya başladı. Arılarımız çiçek açan meyve ağaçlarından polen toplarlarken bir taraftan da dölleme yapıyorlar. Bahar gelince işlerimiz yoğunlaşıyor ama biz arı yetiştiricileri için sıkıntılarda başlamış oluyor. Bizim en büyük sıkıntımız, zamansız yapılan ilaçlamalar. Meyve üreticilerimiz zamansız ilaçlama yapmalarından dolayı arılarımız zarar görüyor, zehir alıyorlar. Bugün dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde arıcılara arılar meyve ağaçlarında tohumlama yaptıklarından dolayı ekstra ücret ödenirken, bizler tohumlama sırasında arılarımız zehir almasın diye uğraşıyoruz. Üreticilerimizden ricamız ilaçlamalarını akşam saatlerinde yapmalarıdır. Albert Einstein’ın da dediği gibi ‘Arılar olmazsa, dünya olmaz. Arı yoksa hayat yoktur’ Bu dünyayı biz dedelerimizden değil, çocuklarımızdan ödünç aldık. Özellikle kimyasal ilaçlardan uzak durmamız gerekiyor” diye konuştu. “Çevreci örgütler arı ölümlerine duyarsız kalıyor” Arılar konusuna duyarsız kalan çevre örgütlerine sitem eden Aytekin, tepkisini şu sözlerle ifade etti: “Doğa dernekleri ve doğa ile ilgili çevreci sivil toplum örgütlerine sitemde bulunuyorum. Bu konuya önem vermelerini istiyoruz. Eğer arılar olmazsa, onların peşinden koştuğu hiçbir hayvan ve bitki topluluğunun yaşama şansı yoktur. Arı yoksa hayat yok. Arı yoksa peşinden koştukları hiçbirinin hayvanın resmini çekme gibi şansları olmayacak ancak doğayı belgesellerde veya eski çektikleri arşivlerinden izleyebilirler. Arıların zehirlenmesi noktasında lütfen bize destek çıksınlar. Arıların yaşaması, doğanın var olması gerçeğinden yola çıkarak bizlere destek vermeleri gerekiyor. Bu anlamda arıcılarımızın bereketli bir sezon geçirmelerini temenni ediyorum.”