GÜNDEM - 16 Ağustos 2019 Cuma 10:32

Nişanlı çifte teşhir ürün şoku

A
A
A
Nişanlı çifte teşhir ürün şoku

Düğünlerine iki ay kala bir mağazadan mobilya satın alan nişanlı çifte siparişlerinin yerine teşhir ürünü eşyalar gönderildi. Mağaza’nın hasarlı teşhir ürünlerini değiştirmediklerini ve tehdit edildiklerini öne süren çift yetkililerden yardım istedi.

İstanbul Gaziosmanpaşa’da oturan ve nişanlı olan Mustafa Yiğit (33) ile Filiz Tuç (27) bir süre önce, mobilya ve beyaz eşya alışverişi yaptı. Bir tanıdıklarının tavsiyesi üzerine Esenler’de bulunan bir mağazaya giden nişanlı çift, beğendikleri ürünlerin karşılığı olan 27 bin 500 TL’nin 2 bin TL’sini peşin ödedikten sonra ücretin geri kalan kısmını taksitler halinde ödemek için senet imzaladı. Çift, eşyaları satın aldıktan sonra bu kez ev arayışına girdi ve kendilerine uygun bir ev kiralayıp boyasını ve tamiratlarını yaptıktan sonra mağazayı arayarak eşyaları eve getirmelerini istedi. Nişanlı çift kısa sürede kendilerine teslim edilen eşyaları görünce adeta şoke oldu. 

“Bize gönderilen ürünler, hatalı ve zarar görmüştü” 

Mağazada görüp beğenerek aldıkları ürünler yerine teşhir ve hasarlı ürünler eve geldiğinde şoke olan Filiz Tuç, “Ekim ayında düğünümüz var. Mobilya ve beyaz eşya almak istedik. Bir tanıdık vasıtasıyla mağazaya gittik. Mağazadakiler ilgilenme kısmına gelince güzel ilgilendiler. Mobilyaları beğendik, fiyatla ilgili küçük de bir indirim yaptılar. Daha sonra ev aramaya başladık. Evimizi tutup, badanamızı yaptıktan sonra mobilyalarımızı istedik. Mobilyalar kısa süre içerisinde geldi. Önce kutulu olan, yatak odasını kurmaya başladılar ama yatak odasına eksik mobilya getirdiler ve onları da daha sonra getireceklerini söylediler. Aynı zamanda kurulum sırasında da ürünlere zarar verdiler. Daha sonra diğer mobilyalar geldiğinde, kutusuz, jelatinli bir şekilde olduklarını ve hasarlarının bulunduğunu fark ettik. Onlara eşyaların teşhir ürünü olup olmadığını sordum, bilmediklerini söylediler” dedi. 

Nişanlı çift ikinci şoku mağaza müdürüyle konuşunca yaşadı 

Kendilerine gönderdikleri ürünlerin teşhir ürünü olduğunu fark eden çift vakit kaybetmeden eşyaları satın aldıkları mağazayı aradı ve mağaza müdürüyle konuştu. Mağaza müdürü ile aralarında geçen konuşmayı anlatan Tuç, “Mağaza müdürüyle iletişime geçtik. Mağaza müdürü, ‘Biz size teşhir ürünü gönderdik, siz de bunu kabul ettiniz’ dedi. Biz de böyle bir şey olmadığını, evraklarımızda böyle bir şeyin yazmadığını, teşhir ürünlerinin bilgimiz dahilinde gelmediğini söyledik. Onlar ise ‘Hayır, kabul ettiniz ve biz de bu yüzden gönderdik’ dediler. Daha sonra servis diğer parçaları da kurmaya başladı. O esnada diğer eşyaların da defolu olduğunu fark ettik. Bunun üzerine yatak odası ve yemek odası takımını kurdurmadık bile” ifadelerini kullandı.
Telefonda konuşarak sonuç alamayacaklarını anlayan nişanlı çift ve ailesi mağazaya giderek durumu ilgili kişilerle yüz yüze konuşmak istedi. 

Mağaza müdürü tehdit etti “Sizin böyle bir hakkınız yok” dedi 

Nişanlı çiftin, mağazaya gittiklerinde mağaza müdürüne durumu tekrar anlatıp, kesinlikle böyle bir şeyi kabul edemeyeceklerini söylediler. Bunun üzerine mağaza müdürü kendilerini terslediğini söyleyen Tuç, “Mağaza ile iletişime geçtik. Mağaza müdürüyle telefonda anlaşamadığımız için ertesi gün mağazaya gittik. Beyefendinin hal ve tavırları, konuşmaları bizi rencide edici şekildeydi. Sesini çok yükselterek konuştu, bizi kovdu diyebiliriz. Bize, ‘Biz bu ürünleri ne iade alırız, ne de yenisiyle değiştiririz. Eğer istiyorsanız gelir sadece parçalarını değiştiririz’ dediler. Biz de eşyalar teşhir ürünü olduğu için teklifini kabul etmedik. Hakkımızı savunmak istediğimizi söyleyince ‘Sizin böyle bir hakkınız yok’ diyerek ve bizi oradan gönderdi” dedi. 

“İhtarname gönderdik, iade istedik ama yine tehdit edildik” 

Mağaza müdürünün kendilerini tehdit ederek mağazadan göndermesi üzerine avukata başvurduklarını söyleyen Tuç, “Avukat aracılığıyla noterden bir evrak gönderdik ama bu evraka cevap vermediler. Bizi arayıp yine, servis gönderip ürünlerin sadece parçalarını değiştireceklerini söylediler. Biz de bunu kabul etmediğimizi, bu yüzden gelmelerine gerek olmadığını ve ürünleri onlara iade edeceğimizi söyledim. Ben bunu söyleyince tehdit ederek, ‘Hayır, iade almayacağız. Bu saatten sonra siz kabul etseniz bile ben değişim yapmamak için elimden geleni yapacağım. Bu ürünleri ne geri alacağım ne de tamir ettireceğim’ dedi ve konuşmayı bitirdi” şeklinde konuştu. 

“Annem kanser hastası, olayı öğrendiği günden beri ağlıyor” 

Ailelerinin durumdan haberdar oldukları andan beri hem maddi hem de manevi olarak çok yıprandıklarını söyleyen Tuç, “Şu anda ürünler elimizde ve düğünümüze çok az bir zaman kaldı. İkimizin de ailesinde hastalar var. Onlar da bu işle ilgilenemiyorlar. Biz onlara mı üzülelim yoksa gelip bu işlerle mi uğraşalım bir türlü karar veremiyoruz. Hem maddi hem manevi olarak çok üzülüyoruz. Benim annem kanser hastası ve 3 yıldır tedavi görüyor. O buraya gelip bu işlerle ilgilenebilecek durumda değil, aksine biz onunla ilgilenmeye ve birçok şeyi ona yansıtmaya çalışıyoruz. Ama ailelerimiz bu durumu öğrendiğinden beri manevi açıdan çok kötü durumdalar, akşam yatağa yatar yatmaz ağlamaya başlıyorlar. Onlar bir şeylerden kısarak, artırarak bize destek olmaya çalıştılar. Hem ailelerimizin maddi manevi gücü için hem de hakkımızı aramak için bu eşyaların yasal yollarla iadesini istiyoruz” dedi ve şunları ekledi, “Evet, bugün bu olay bizim başımıza geldi ama sonradan öğrendik ki aynı şeyleri arkadaşlarımız, dostlarımız hatta ihtarname için gittiğimiz noter bile yaşamış, bu firmalar benzer şeyleri birçok insana yapıyor. Biz hem hakkımızı aramamıza yardımcı olsunlar, hem de aynı şeyin bir daha hiçbir insana yapılmamasının sağlanmasını istiyoruz.” 

Yaşadıkları olaydan sonra, kendilerine teşhir ürünü gönderen mağaza ile ilgili internette araştırma yapan Mustafa Yiğit ise tek mağdurun kendileri olmadığını anladı. Yiğit, “Mobilyaları aldığımız mağaza ile ilgili internette biraz araştırma yaptım. Mağaza hakkında şikayet var mı, neler yapılıyor diye merak ettim ve birkaç internet sitesini gezdim ve gördüm ki benim alış veriş yaptığım mağaza ile ilgili birçok kişiden şikayet var. Şikayetçilerin hiçbiri çözüm bulamamış ve mağdur durumdalar. Kimileri yasal yollara başvurmuşlar, kimileri de artık bunlarla uğraşamayacakları için mecburen kabul etmek zorunda kalmışlar. O sitede bunların hepsini dile getirmişler. Artık ,bu tür şehir zorbaları mı denir, yoksa başka bir şey mi denir bilmiyorum ama devletimizin bu tür insanlara mahal vermemesini istiyorum. Vatandaş olarak, devletimizin hakkımızı savunmasını istiyorum. Kimse bizim gibi mağdur kalmasın” dedi. 

“Dişimden tırnağımdan artırdığım paraları o eşyalara verdim” 

Yıllarca çalışarak, dişinden tırnağından artırarak biriktirdiği paralarla çocuklarına eşya aldığını ama kendilerine defolu ürünler getirildiğini söyleyen Mustafa Yiğit’in annesi 61 yaşındaki Fatma Yiğit, “Çocuklarım evlenecek, onların düğünü için alış verişe gittik. Orada bize kimse bu ürünler defolu demedi. Oradaki ürünleri gördük, beğendik ve bana senetleri imzalattılar. Daha sonra ürünler eve geldiğinde hepsinin defolu olduğunu gördük. Benim çocuğum yeni evlenecek. Ben bu yaşıma geldim, bu yaşta bile o eşyaları kendi evime bile sokmam. O eşyaları çocuğuma nasıl layık göreyim. Mağazaya gittik ve mağazada bize bağırdılar. Dişimden tırnağımdan artırdığım, pazarcılık yaparak kazandığım parayı oraya verdim” şeklinde konuştu. 

Eşi Mehmet Yiğit’in hasta olduğunu, maddi manevi çok yıprandıklarını söyleyen Fatma Yiğit, “Eşim hasta, ben hastayım ve bize bu şekilde o oyunu yaptılar. Eşimde KOAH var, ben de kalp hastasıyım ve ‘Bypass’ oldum. Mağazaya gittiğim günden beri bir hafta hiç uyumadım. Bayram geldi geçti ama nasıl geçtiğini hiç bilmiyorum. Sürekli gözyaşı döküyorum. O eşyaları yeniden alacak maddi durumum yok. İki tane de torunum var, ikisi de liseye gidiyor ve onları nasıl okutacağımı bilmiyorum. Lütfen, yetkililerden yardım bekliyorum. Daha fazla dayanamıyorum” dedi ve gözyaşlarına boğuldu. KOAH ile yaşayan 65 yaşındaki eşi Mehmet Yiğit de bu olayın kendilerini çok yıprattığını artık dayanılmaz bir hale geldiğini söylerken, zorlukla nefes aldığı görüldü.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’de yapay zeka lisesi kurulma yolunda ilk adım atıldı İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Teknopark İstanbul iş birliğiyle “Yapay Zeka Lisesi kurulum ve içerik geliştirme çalıştayı” gerçekleştirdi. Teknopark İstanbul’da Türkiye’nin geleceğine yön verecek önemli bir adım olan ilk “yapay zeka lisesinin oluşum sürecini şekillendireceği ifade edilen “Yapay Zekâ Lisesi Kurulum ve İçerik Geliştirme Çalıştayı” gerçekleştirildi. Programda konuşan İstanbul Milli Eğitim Müdür yardımcısı Hüseyin aydın, yapay zekâ, çağın en hızlı gelişen ve dönüşen alanlarından biri olarak, eğitim ve genç nesiller için kritik bir öneme sahip, bu bağlamda, Yapay Zekâ Lisesi kurma hedefimiz, genç beyinlerin bu alanda nitelikli bir eğitim almasını sağlayarak, Türkiye’nin küresel arenada rekabet gücünü artırmayı amaçladıklarını belirtti. Teknolojinin hızla ilerlediği bir çağda, yapay zeka bilgi ve becerisi, sadece bireylerin değil, aynı zamanda ulusların ve toplumların geleceğini şekillendirdiğini ifade eden Aydın, Yapay Zeka Lisesi, genç yeteneklere bu alanda eğitim sağlayarak, onları geleceğin liderleri, yenilikçileri ve girişimcileri olarak yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Çalıştayda yapay zeka eğitim ve öğretim konularında uzman isimler bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunacağı ve stratejik adımların belirleneceği bir ortam oluşturmayı hedeflediklerini ifade etti. Teknopark İstanbul’da düzenlenen programa, İstanbul Milli Eğitim Müdür yardımcısı Hüseyin Aydın, Teknopark İstanbul yönetim kurulu üyesi Mehmet Akif Özyurt, akademisyenler, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. “Yapay Zeka Lisesi ile geleceğin bilimsel ve teknolojik gelişmelerine gençlerimizi şimdiden hazırlıyoruz” İstanbul Milli Eğitim Müdür yardımcısı Hüseyin Aydın, “Günlük hayatımızın birçok alanında kullanılmaya başlanan yapay zekanın etki alanının her geçen gün arttığına şahit oluyoruz. Bilişimden medyaya, sanayi ve ticaretten eğitime kadar çeşitli alanlarda kullanılmaya başlanan yapay zekanın geleceğin en önemli alanlarından biri olduğunun farkındayız. Yapay Zeka Lisesi ile geleceğin bilimsel ve teknolojik gelişmelerine şimdiden hazırladığımız gençlerimiz için bu alanda nitelikli ve eğitim temelli adım atmayı sağlayarak ülkemizin küresel ölçekte diğer ülkelerle teknoloji ve bilimsel rekabette güçlü bir konuma gelmesi gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın, ilan ettiği Milli Teknoloji Hamlesi ve Dijital Dönüşüm vizyonuyla, bakanlığımız eğitim, bilim ve teknolojiyi ulusal hedeflerimize entegre ederek Türkiye’nin eğitimdeki dönüşümüne öncülük etmektir. Bu iki yaklaşım; yani geleneksel değerlerle yenilikçi teknolojilerin benimsenmesi ülkemizin eğitimde kapsamlı bir dönüşüm yaşamasını sağlayacak stratejik bir birlikteliği temsil etmektedir.” dedi. (AZ-
Aydın Aydın inciri için zorlu mesai başladı Dünyanın en kaliteli incirinin yetiştiği ve fiyatı altınla yarışan Aydın’ın sarılop incirinin üretimi için çiftçilerin zorlu mesaisi başladı. Küresel iklim krizi nedeniyle toprağın tavının kaçmaması için adeta zamanla yarışan Aydınlı çiftçileri, aydın dağlarını ilmek ilmek işliyor. Traktör işlemediği için atlarla sürülen arazilerde eli kolu tutan herkes toprağı en iyi şekilde işlemek için çalışıyor. Türkiye’nin en verimli topraklarına sahip illerin başında gelen Aydın’ın incir üretimi yapılan sarp arazilerinde motorlu taşıtlar iş görmediği için halen toprak karasabanla işleniyor. Her türlü teknolojik imkana ve ekonomik güce sahip olmasına rağmen köylüler yamaç olan arazilerini sadece atlarla sürüp işleyebilirken, bir çift at ile çalışanlar aylık 75 bin TL ile 90 bin TL arasında kazanıyor. Çalışan herkese adeta mühendis maaşından fazla ücret ödenen Aydın dağlarında çalışan da çalıştıran da durumdan memnun iken çiftçilerin en büyük sorunu dolgun ücrete rağmen çalışacak kişi bulunmaması. Büyük Menderes Nehri’nin Kuzey ve Güney yamacında bulundan verimli Aydın dağlarında motorlu araçların iş görmemesi nedeniyle halen atlarla toprağı işlemek zorunda olduklarını belirten çiftçi Hayati Kuruş, bu işe hevesli olan kardeşi ile mesai yaptıklarını belirtti. Küresel iklim krizi nedeniyle son yıllarda mevsimlerin değişerek iklim şartlarının kıştan direk yaz mevsimine döndüğü için toprağı işleme süresinin azaldığını belirterek adeta zamanla yarıştıklarını söyledi. Boyundan büyük sabanla toprağı işliyor Son yıllarda incir ve zeytinyağı fiyatlarının adeta altınla yarışması nedeniyle tarım sektöründe çalışmanın daha cazip hale geldiğini belirten ve küçük yaşına rağmen mahareti ile görenleri şaşırtan 14 yaşındaki Tunahan Kuruş, boyundan büyük işi başarıyor. Çocukluğundan beri tarla bahçe işlerinin içinde olduğunu belirten Küçük Tunahan, babasının kendisine hediye ettiği atlarla boyundan büyük sabanı atlara koşup çift sürüyor. Aylık 75-90 Bin TL arasında para kazandığını ve halinden memnun olduğunu belirten Tunahan, görenlerin şaşırdığını söyledi. Kendisinin çift süreceğine inanmadığı için çalışırken izlemeye gelenlerin bile olduğunu belirten Tunahan Kuruş, çalışıp kazanmanın mutluluk verici olduğunu söyledi. Kardeşi ile birlikte dağlarda çift süren 24 yaşındaki Hayati Kuruş ise, mesleği babasından öğrendiğini çok meraklı ve istekli olduğu için kardeşine de öğrettiğini belirterek “Aydın dağlarında üretim yapmak arazi yapısı nedeniyle zor. Yamaç olduğu için traktörün işlemediği bu incir bahçelerini atlarla sürüyoruz. Kardeşim Tunahan, bu işe çok meraklı ve oldukça da becerikli. Israrla kendisine at alınmasını istedi. Bizler gibi O da atlarla çift sürüyor” diye konuştu. (İK-