KÜLTÜR SANAT - 15 Ağustos 2019 Perşembe 11:34

Önce kendi sonra kocası başladı, sanatın ustası oldular

A
A
A
Önce kendi sonra kocası başladı, sanatın ustası oldular

Elazığ’da 2 çocuk annesi Özlem Takuçin (48), 5 yıl önce stres ve sıkıntıdan kurtulmak için gittiği kursta öğrendiği "Çit Baskı" sanatının ustası oldu. Takuçin’in kocası da ona yardım ederken işi severek, onunla birlikte aynı sanatı yapmaya ve başkalarına öğretmeye başladı.

Evli ve 2 çocuk annesi olan Özlem Takuçin, 5 yıl önce stresten kurtulmak için Halk Eğitim Merkezi bünyesinde açılan kurslara gitti. Burada Çin’den dünyaya yayılan ve Harput yöresinde de 150 yıllık bir geçmişe sahip olan Çit Baskı Sanatı’nı görerek merak saldı. Takuçin, bu sanatın eğitimlerini alarak kısa sürede öğrenip usta öğretici pozisyonuna kadar yükseldi.

Unutulmaya yüz tutan Çit Baskı Sanatı, armut ağacının kesilip bir yıl dinlendirildikten sonra özellikle Harput kültürüne ait motifler parşömen kağıdı yardımıyla kütüklere geçirilerek kök boyaya aktarıldıktan sonra pamuklu bezlere geçiriliyor. Şuanda bu sanatın ustası olarak Elazığ Halk Eğitim Merkezi bünyesinde eşi ile birlikte kursiyerlerin derslerine giren Takuçin, hem eğitim veriyor hem de hobisini devam ettirerek yeni eserler ortaya çıkarıyor.

Sıkıntıdan kurtulmak için gittiği bir kurs sonucunda Çit Baskı Sanatı’nı öğrendiğini anımsatan Usta Öğretici Özlem Takuçin, “ Bu işe 5 yıl önce bir kursa giderek merak saldım. Ağaçla uğraşınca insan stresini atıyormuş. Ben biraz daha deyince bu iş farklı boyutlara gitti. Ben, bu işle resmen iç içe oldum. Dediğim gibi 5 sene öncesine kadar ev hanımıydım. Şuan ağaçları oyarak, kalıpları yaparak ve çok eski bir sanat olduğu için tarihi de yaşayarak çok güzel eserler ortaya çıkarıyoruz. En azından unutulmaya yüz tutmuş bir sanatı gün yüzüne çıkarıyoruz” dedi.

“Harput yöresine ait 150 kalıp var”

Bu sanatı eşi ile birlikte yapan Takuçin, “Eşim kalıpları oymama yardımcı oluyor. Biz, köyleri kasabaları gezerek eski örtüleri topluyoruz. O örtülerdeki Harput kalıplarını çıkarıyoruz. Güncel kalıp yok. Harput yöresine ait yaklaşık 150 kalıp var. Bunların hepsini bir araya toplayıp, Harput’un arşivini yapmayı düşünüyoruz. Yöremizde armut ağacı daha kolay bulunduğunu için ve eskiden de bu ağacı kullandıkları için kalıplarımızı armut ağacına çiziyoruz. Tokat yöresinde bu işi ıhlamur ve çam ağacından da yapmaktalar. Bizim burada armut ağacı kullanılıyormuş. Ağacı kesip hemen işlemi yapmıyoruz. Kuruduktan sonra en az bir yıl bekletiyoruz. Kuruması tamamen gerçekleştikten sonra 7 santimetre kalınlığında kesip, zımparalıyoruz. Daha sonra ağacın üzerine deseni çizip oyma bıçakları yardımıyla kalıbı ortaya çıkarıyoruz. Kullandığımız tekneye kök boyayı sürüyoruz. İçini doldurmayacak şekilde basma tekniği ile kalıbı tekneye basıp beze aktarıyoruz. Bezlerin de pamuklu olması şart. Çünkü diğer bezlerde birkaç yıkamadan sonra boyası çıkar”diye bilgi verdi.

“Sabır isteyen bir sanat”

Bu sanatın yaygınlaşması isteyen Takuçin, "Sabır isteyen bir sanat. Bu işin daha çok duyulmasını istiyorum. ‘Elazığ’ın Çit Baskısı varmış’ diye herkesin bilmesini istiyorum. Bu iş için girişimcilik belgesini de aldım. Ancak henüz bir sonuca bağlayamadım. Şuan sadece kurslarımızla bu işi yapmaya çalışıyoruz. Ancak biz istiyoruz ki bu sanatı herkes bilsin. Bu sanatı geliştirme ve duyurma adına bize destek olmaları için büyüklerimizden yardım istiyoruz. Çit Baskı sanatının eşimle birlikte Halk Eğitim bünyesinde açılan kurslarda yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Sergilere katılıyoruz. En azından yaptığımız ürünleri tanıtma imkanımız oluyor. Bu sanat, eskiden sofra bezi ve seccadede kullanılıyordu. Biz şuan günlük alanda kullanılsın diye çanta, şal, perde, masa örtüsü, havlu ve kullanabileceğimiz pamuklu olan her şeyin üzerinde denedik ki unutulmasın, yaşasın. Bildiğimiz kadarıyla yöremizde bu işle uğraşan yok. Tanıtmaya çalışıyoruz. Unutulmasın yaşadın diyoruz” şeklinde konuştu.

Eşine yardım ederken, sevdi devam etti

İlk başlarda eşine yardım etmek için başladığını aktaran Serdar Takuçin ise “ Hani bir kadının gücünün yetmediği işler de olabiliyor. Ağaç oymacılığı da bunlardan bir tanesidir. Zamanla ona yardım ederken biz de işi sevdik, geliştirdik. Artık günümüzün ve evimizin bir parçası oldu. İşimizi çok seviyoruz. Zaten sevmeden kesinlikle yapılabilecek bir iş değil. Her işin kendince bir zorluğu vardır. Bu işin en önemli tarafı dikkat. Çünkü kesici aletlerle çalışıyoruz. Acele etmiyoruz, herkesin görüşü ile sabittir ki, bir işi ne kadar acele yaparsan bitirmeye yakın o kadar çok özrü olur. Elazığ’da Çit Baskı Sanatı, bildiğimiz kadarıyla 150 yıl ve üzerinde bir tarihe sahip. Daha önceleri ermeni ustalar tarafından Harput Deresi yöresinde su çok olduğundan dolayı yapmaktaydılar. Şuan da onlar yapmıyorlar. Bizler de kendimizce bu sanatla uğraşıyoruz”diye konuştu.  

Rıdvan Yeşilırmak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Milletvekili Kurt, Koçali Barajıyla ilgili bilgi verdi Adıyaman Milletvekili ve Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Resul Kurt, Koçali Barajı ile ilgili gelinen aşama ve çalışmalar hakkında bilgi verdi. Adıyaman Milletvekili Resul Kurt, Adıyaman’da tarımsal üretimde büyük bir önemi olan Koçali Barajı’nın hem ülke ekonomisine hem de Adıyaman ekonomisine büyük katkı sağlayacağını vurguladı. Milletvekili Kurt, "Koçali Baraj inşaatına 21.11.2014 tarihinde başlanmıştır. Gövde sıyırma kazıları, dolusavak, derivasyon tüneli, batardo, ulaşım yolu, Bulam Tüneli ve gövde kaya dolgu imalatlarına başlanmıştır. İşin devam sırasında baraj sol sahilinde muhtelif noktalarda heyelanlar meydana gelmiştir. Sonrasında iyileştirme önlemlerinin alınması ve heyelandan etkilenen yapıların yer değişikliğinin yanı sıra derivasyon tünelinin uzatılması gibi önlemler hakkında DSİ 20.Bölge Müdürlüğü ve ilgili Daire Başkanlıklarınca çalışmalar yapılmaktadır. Ancak, 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrasında USGS tarafından yapılan hesaplamalara göre yaklaşık olarak 0,48 g ivme değerine maruz kaldığı görülmektedir. Bölgenin depremsellik durumunun değişmesinden kaynaklı mevcut Koçali Barajı Sismik Tehlike Analiz Raporu güncellenmekte olup güncel sismik parametreler kullanılarak yapılara ait stabilite hesapları yenilenmektedir. Oluşan depremler sonrasında bahse konu çalışmalara ivedilikle başlanılmış olup sonuçlanması akabinde inşaat çalışmalarına devam edilecektir. Koçali Sulaması Yaklaşım Kanalı ve Tüneli işinde yüzde 68 fiziksel gerçekleşme sağlanmış olup inşaat çalışmaları devam etmektedir. Koçali Barajı Ana İletim Hattı ve Sulaması işinde ise yüzde 17 fiziksel gerçekleşme sağlanmış olup çalışmalara devam edilmektedir. Aynı iş muhtevasında devam eden çalışmalar kapsamında 21 köyde toplam 25 bin 14 hektar alanda arazi toplulaştırma çalışması yapılacaktır. 2014 yılında 4 bin 568 hektar alanın tescil edilerek arazi toplulaştırma çalışmalarının tamamlanması hedeflenmektedir. Adıyaman Koçali İçme Suyu Tesisleri işinin projeleri tamamlanmış olup önümüzdeki dönemde ihale edilmesi planlanmaktadır” diye konuştu.
İzmir Prof. Dr. İlber Ortaylı İZKİTAP Fest’e konuk oldu İzmir Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde, bu yıl Kültürpark’taki açık alanda düzenlenen İZKİTAP Fest-İzmir Kitap Fuarı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında büyük bir coşkuya sahne oldu. Ebeveynleri ile Kültürpark’a gelen çocuklar, konser ile atölye çalışmalarından sihirbaz ve dans gösterilerine, kukladan sokak oyunlarına kadar birçok etkinliğin yer aldığı çocuk şenliğine yoğun ilgi gösterdi. Tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı da düzenlenen söyleşide İzmirlilerle bir araya geldi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından “Çocuk Edebiyatı” ana temasıyla düzenlenen İZKİTAP Fest - İzmir Kitap Fuarı, 23 Nisan’da Evrencan ve Uzaylılar konseri, çocuklara özel etkinlik ve söyleşilerle İzmirli kitapseverlere ve çocuklara unutulmaz bir deneyim yaşattı. Açık alanda yapılan en büyük kitap fuarı olma özelliği taşıyan İZKİTAP Fest, 28 Nisan tarihine kadar her gün 10.00-21.00 saatleri arasında 300’e yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf, kurum ve sivil toplum kuruluşu standını ziyaret etme imkanının yanı sıra imza günü, söyleşi ve farklı etkinliklere katılma fırsatı da sağlıyor. "Göktürklerden beri ilk defa Türk ismiyle toplandı" İZKİTAP Fest’in 23 Nisan’a özel konuğu tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı oldu. Atatürk Açıkhava Tiyatrosunda İzmirli kitapseverlerle buluşan Prof. Dr. Ortaylı, Türk demokrasisinin sağlam temellere dayandığını vurguladı. İlber Ortaylı, “23 Nisan çok önemli bir olay. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve halk idaresi, Göktürklerden beri ilk defa Türk ismiyle toplandı. Türkiye’de umumi rey ile işbaşına gelen Ankara’daki hükümettir. İşgal edilmiş, şartlar tamamen aleyhine dönmüş bir memleket; ancak devletin bağımsızlığı tamamen bitmemiş. Harpten sonra ağır işgal hükümlerinin uygulanmak istendiği bir ülke, sınırlarını küçültmüşler, asker girmiş, itilaf devletleri giremedikleri bölgeleri de işgal ediyorlar Sevr’e göre. İşte buna karşı çıkıldı. Bir orduyu terhis ediyorlar; ancak terhis edilmeyenler organize edildi, kasaba ve şehirlerde insanlar, muhtelif sınıflar bir araya geldiler, bu çok mühim. Bu hareket keskin bir politika ve keskin bir politik görüşle yürütüldü. Meclis hükümetini yürüten kadroların içinde bile her zaman yüzde 100 uyum yoktu; ama belirli bir ideale, ahlaka, disipline bağlı bir irade vardı. Bu meclisteki insanlar seçimle gelmişlerdir. Meclisin tartışma adabı içinde, farklı fikirler hallediliyor. Bir araya gelmiş insanların farklılıklarının çok keskin olduğu, dünya görüşlerinin farklı olduğu bir meclis; ancak memleketin düşman istilası ve Sevr hükümlerinden kurtulması için çalışıyorlar. Birinci meclis, Türkiye’de demokrasinin kurulduğu, konvansiyonel bir sistemdir. Hükümeti seçer, devleti yönetir, olağanüstü savaş yetkilerini denetleyerek uyum içinde çalışmıştır. Hem Türkiye tarihinde hem bölge tarihinde Türkiye’de demokrasinin uyuşma ve tartışma geleneğinin ortaya çıktığı bir devirdir” dedi. Yurt dışına gitme isteğinde olan gençlere seslenen Prof. Dr. Ortaylı, “Memlekette büyük zorluklarla yetiştirdiğimiz gençlerin yabancı ellerde kalması Türkiye’yi aksatır” diyerek Türkiye’nin son 10 yıldaki vatandaşlık sisteminden de derhal geri dönmesi gerektiğinin altını çizdi. Ortaylı, “Türk vatandaşlığı kolay elde edilecek bir gömlek değil, ona sahip çıkacaksın. Arkasında; Balkanlardan, Kafkaslardan çileli göçler yatar. Ne yatar? Çanakkale’de, İstiklal Savaşı’nda, Birinci Dünya Savaşı’nda uzak çöllerde ölmüş dedeler yatar. Ta Gazze’den başlayan sınıra kadar mezarlıklar var, geze geze gidersin budur yani. Uzun yıllar çileli bir şekilde yerli malı kullanan, enflasyona dayanarak yaşayan, baraj yapılsın diye enflasyon içinde yaşamaya razı olmuş kitle yatar. Oralarda sulanmış toprakları şimdi ona buna satmak marifet değildir. Burası son derece imtiyazlı bir vatandaşlık kitlesinin sahip olduğu bir yerdir. ABD, bazı Avrupa devletlerine benzemez. Herkes vatandaşlığına, hemşeriliğine sahip olsun” diye konuştu. “Bu millet sandıkta rey veriyor. 77 yaşındayım sandıktan başka bir şey hatırlamıyorum. Dolayısıyla böyle bir demokraside, insanların bir takım; karamsar, kötümser, yıkıcı yorumları dinleyerek yüzlerini kara çıkarmanın gereği yoktur” diyen İlber Ortaylı, “Belediye seçimlerine katılın, katılmamak olmaz. Beğenmediğiniz adamlar adaysa yerine yenisini koyarsınız herkes anlar. Beğenmeyince küskün olmanın alemi yoktur. Tavşan dağa küsmüş oluyor o zaman. Rey verilecek. Çok önemli bir şey” dedi.