ASAYİŞ - 12 Nisan 2021 Pazartesi 13:13

Önce sevdiler, sonra çaldılar

A
A
A
Önce sevdiler, sonra çaldılar

Kayseri'nin Melikgazi ilçesine bir ailenin sevme bahanesiyle bağlı olan köpeği çalıp kaçmaları, güvenlik kameralarına yansıdı.

Edinilen bilgiye göre, ilçeye bağlı Hürriyet Mahallesi'nde meydana gelen olayda, dükkanın önünde bağlı olan köpeği gören 3 kişilik aile önce keşif yaptı. Araçtan inen yaşı küçük bir çocuk, köpeğin yanına giderek sevmeye başladı. Bir süre sonra bağlı olan ipi çıkaran çocuk, köpekle birlikte ilerde kendisini bekleyen anne ve babasının yanına gitti. Daha sonra aracına binen şahıslar, gözden uzaklaştı.


Köpeği çalınan şahıs, sosyal medya hesabından görüntüleri paylaşarak, "Küçük yaştaki çocuğa hayvan sevgisi böyle öğretilmemeli. Belki kendi çocuğunu mutlu ettiğini zanneden aile, başka birinin çocuğunu üzüyor ama farkında değil. Oğlum her gün köpeğini sorduğunda 'dükkanda duruyor' deyip geçiştiriyorum. Başka bir çocuk çaldı diyemiyorum" dedi.

Önce sevdiler, sonra çaldılar

Ali Göç
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Çanakkale İftarı’nda öğrenciler buluştu Eskişehir’de ‘Çanakkale’den Gazze’ye Değerlerimizi Günümüze Taşıyoruz’ temasıyla düzenlenen Çanakkale İftarı, Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES) kapsamında gerçekleşti. Eskişehir Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Yusuf Gül, ÇEDES Koordinatörü Nebile Kılıç ve Odunpazarı İlçe Müftülüğü Çedes Koordinatörü Emre Şimşek’in organizatörlüğünde gerçekleşen iftara, Gençlik Spor Şube Müdürü Mehmet Günyüzü, İl Milli Eğitim Din Öğretimi Şube Müdürü Osman Şen, Odunpazarı İlçe Milli Eğitim Din Öğretimi Şube Müdürü Kamil Uzun, Eskişehir İmam Hatip Lisesi eski Müdürü Şenol Cirit, Eskişehir İl Müftülüğü Gençlik Koordinatörü Beytullah Çelik, Eskişehir İl Milli Eğitim Çedes Koordinatörü Şule Gül Engiz ve Odunpazarı İlçe Milli Eğitim Çedes Koordinatörü Ayhan Küçükkartal katıldı. Açlık ve yokluğu anlamak temasıyla düzenlenen iftar programında, Çanakkale Savaşı’nın önemi ve şehitlerimizin değeri vurgulandı. Geçmişten alınan ilhamla birlik ve beraberlik mesajı verilen programda, yardımlaşma ve dayanışma duyguları da güçlendirildi. Çorba, somun ekmek, hurma ve sudan oluşan sade menü ile Çanakkale Savaşı’ndaki yokluklar da hatırlatılmış oldu. Programda Çanakkale Savaşı’nın önemi ve şehitlerimizin değerine dair bir konuşmalar yapılarak şehitler için dua edildi. Çanakkale İftarı, Çanakkale Savaşı’nın 109. yıl dönümünde şehitlerimizi anmak ve değerlerimizi günümüze taşımak için anlamlı bir program oldu.
Kütahya Kütahyalı sanatçının 7 bine yakın çini deseni kitap haline getiriliyor UNESCO tarafından ’Yaşayan İnsan Hazinesi’ ödülüne layık görülen Kütahyalı çini sanatçısı Hamza Üstünkaya’nın, 7 bine yakın çini deseninin kitap haline getirileceği bildirildi. 77 yaşındaki çini ustası Üstünkaya, yaptığı açıklamada, babasından devraldığı çini sanatını bugünlere taşıdığını ifade etti. Ateşte açan güller" olarak nitelendirdiği çini sanatanın kolay olmadığını dile getiren Hamza Üstünkaya, "İnsan çini yaparken düşüncelere dalar. Yaparken zevk aldıran, fırından çıkarken heyecanlandıran bir eserdir. Çini bir göz zevkidir" dedi. "Kütahya çinimizin simetriği, rengi ve deseni boldur. Günümüzde bu tarz çalışma yapan çok fazla kişi yok. Ben de yaklaşık 33 yıldır çinimiz için özgün desenler çiziyorum" diyen Üstünkaya, "Reis-i Cumhur Kütahya’ya geldiği zaman fabrikaların olduğu yere gittim, ben öyle fabrikaların Kütahya’da olduğunu bilmiyordum. Bunlar zengin kişilerin işi. Bu zengin kişiler ziyaret etse, gelip baksalar, kendi reklamlarını koyacaklar, kitapların arkasındaki reklamlar kendilerine yarayacak. Benim hesabıma göre 17 ila 20 kitaplık desen var. Yani bu 17 kitap basılırsa, bu desenler hiçbir yerde yok. Benim zaten iddiam var, dünyada desen olarak bu tarzda şeklini değiştireceğim. Sanırsam da değiştirirdim. Basıldığı zaman dünyada ses getirecek binlerce yepyeni desen var.Benim bir tabiatım var. Ben bir evimi bilirim, bir işimi bilirim. İnsan içine çok çıkmam. Hiçbir yere gidip de bana şu makamı verin, şöyle bir şey yapın demem ama sanatımı gördükçe gelen, soran, arayan çok olur. Ben atölyemde çalışırken bir heyet geldi, bu ödülü vermek istediklerini söylediler ve bunun olduğunu müsteşarın yanında öğrendim ben. Bir heyecanlandım ama o günden bugüne çevrem çoğaldı. Bunun bana nakti hiçbir katkısı olmadı. Benim bir tabiatım var. Ben bir evimi bilirim, bir işimi bilirim. İnsan içine çok çıkmam. Hiçbir yere gidip de bana şu makamı verin, şöyle bir şey yapın demem ama sanatımı gördükçe gelen, soran, arayan çok olur. Ben atölyemde çalışırken bir heyet geldi, bu ödülü vermek istediklerini söylediler ve bunun olduğunu müsteşarın yanında öğrendim ben. Bir heyecanlandım ama o günden bugüne çevrem çoğaldı. Bunun bana nakti hiçbir katkısı olmadı" dedi.
Aydın Sarmaşık ve kedirgen bitkisi, yara iyileştirme özelliği sayesinde patente kavuştu Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Teknokent’te çalışmalarını sürdüren ve başta Aydın olmak üzere Ege’deki endemik bitkiler üzerinde incelemeler yapan Karya Farma HBX AR-GE BAP (Bilimsel Araştırmalar Projeleri) şimdi de sarmaşık ve kedirgen üzerindeki incelemelerini açıkladı. Bölgede pek çok kişinin tadını beğenerek tükettiği endemik bitkilerden sarmaşık ve kedirgen otunun yara iyileştirme özelliği ortaya çıktı. Karya Farma bu endemik bitkiler üzerinde yaptığı bilimsel çalışmaları patente kavuşturdu. Sarmaşık ve kedirgen otu ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Karya Farma HBX AR-GE BAP (Bilimsel Araştırmalar Projeleri) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Başlık; "Ege Bölgesi’nde yer alan, bahar aylarında ortaya çıkan bu çok şifalı bitkiler üzerinde yaptığımız çalışmalar bizi mutlu bir neticeye daha ulaştırdı. Bugüne kadar çalışmalarımızda 17 patent aldık. Projelerimizin en önemlilerinden olan ‘yara iyileştirme’ ile ilgili HBX-HYD813 (2020/03482) patent numaralı çalışmamızın çıkan sonucu bizi oldukça heyecanlandırdı. Buluşumuz, sağlık sektöründe biyoteknoloji alanında yaraların hızlı ve sağlıklı şekilde iyileşmesini sağlayacak bitkisel temelli bir farmakolojik veya nutrasötik bileşim ile ilgilidir" diyerek başta Aydın ve Ege Bölgesi olmak üzere bahar mevsiminde kendiliğinden çıkan ve pişirilerek tüketilen bu otların bundan sonra tıp alanında da kullanılabileceği belirtildi. Türkiye’nin pek çok bölgesinde bilinmemesine karşın Aydın ve civarında kaç asırdır tüketildiği bilinmeyen bu otların her geçen gün yeni faydaları tespit ediliyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Başlık, “Antik Karya Bölgesi’nin vazgeçilmez bitkisi sarmaşık ve ikizi olan kedirgen otunun faydaları saymakla bitmez. Yara ve yanık iyileştirmenin yanı sıra antibakteriyel, antiviral, antiparaziter, antifungal ve antikanser ajanı olarak da bilinmektedir. Vücutta biriken fazla tuzu dışarı atarak ödem oluşunu engeller. Böbrek taşının düşürülmesine yardımcı olur. İdrarı ve safra salgılarını artırır. Lösemi başta olmak üzere diğer birçok kanser türüne karşı koruyucu kalkan görevini görür” dedi. Başta insan sağlığı olmak üzere çevre, tarım ve hayvancılık alanında Ar-Ge faaliyetlerini sürdüren Karya Farma HBX AR-GE Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Başlık; "Sarmaşık ve Kedirgen otu doğa eczanesinin bize armağan ettiği muazzam bir bitkidir. Yara iyileşmesi sırasında özellikle artan oksidatif strese karşı antioksidan sistemi güçlendiren yaklaşımların iyileşmeye katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Normal şartlarda yara iyileştirmenin gerçekleşmesi için kullanılan yara bakım materyalinin, antibakteriyel, antifungal, antioksidan etkilerinin olması, büyüme faktörü, kollajen ve fibroblast sayısını arttırıcı etkisinin bulunması önemlidir. Sarmaşık ve kedirgen bitkisi bunları sağlamakla beraber üzerinde daha çok çalışılması bilim adına ihtiyaçtır" diyerek tabiatta kendiliğin yetişen bu otları imkanı olan herkesin tüketmesini önerdi.