GÜNDEM - 07 Mart 2021 Pazar 10:39

Onlar 112 ambulans servisinin kadın kahramanları

A
A
A
Onlar 112 ambulans servisinin kadın kahramanları

Vatandaşlara acil durumlarda müdahale edebilmek için adeta zamanla yarışan 112 ambulans servisinin kadın kahramanları hayat kurtarmaya devam ediyor.

Yoğun trafiğe rağmen acil durumlarda ambulansa ihtiyaç duyan insanlara yetişmek için adeta zamanla yarışan 112 ambulans servisinin kadın sağlık ekibi, olay yerine ulaşır ulaşmaz ilk müdahaleyi yapıyor. Başkent’te uzun yıllardır ambulans servisinde görev alan kadın kahramanlar, yeri geldiğinde ambulans kullanıyor, yeri geldiğinde hasta taşıyor. Gelen anonsu duyar duymaz vakaya doğru hızla yol alan kadın sağlık personelleri, her vakaya kendi yakınlarıymış gibi gidiyor. Ambulans kullanmak için ileri düzey sürüş eğitimi de alan kadın kahramanların önündeki engeller ise genellikle yoğun trafik ve yanlış park edilmiş araçlar oluyor.

Onlar 112 ambulans servisinin kadın kahramanları

“Gerekiyorsa araç kullanıyorum, gerekiyorsa hastaya müdahale ediyorum, gerekiyorsa hastayı taşıyorum, bununla da gurur duyuyorum”

10 yıldır Ankara 112 ambulans servisinde çalıştığını ve 8 yıldır da aktif olarak ambulans kullandığını belirten Dilek Sarı, “Hep hemşire olmak istiyordum ve okulu yazarken de hemşirelik diye yazdım ama acil tıbbi teknisyenlikmiş, okula gittikten sonra öğrenmiştim. Fakat iyi ki seçmişim. Her ne yapıyorsak yapalım bence sevmek gerekiyor. Önemli olan sevmek. Ben seviyorum. Yorucu, hareketli, aksiyonu seviyorum, hareketi seviyorum, yardım etmeyi seviyorum. İşe yaramayı istiyorum çünkü. Gerekiyorsa araç kullanıyorum, gerekiyorsa hastaya müdahale ediyorum, gerekiyorsa hastayı taşıyorum, bununla da gurur duyuyorum. İnsan sevdiği ve mutlu olduğu mesleği yapmalı, ben severek ve mutlu olarak yapıyorum” ifadelerini kullandı.

“Çok değil, hafif sağa kırmanız veya hafif sola kırmanız bizim için yeterli”

Ambulans ile vakalara yetişirken zamanla yarışmanın yanı sıra, trafik ile de mücadele ettiklerini belirten Sarı, vakalara giderken birçok şey yaşadıklarının altını çizerek, “Olumlu olumsuz birçok şey yaşıyoruz aslını isterseniz. İnsanlar genelde çok yardımsever oluyorlar. Elinden geleni yapıyorlar. Bir yerden park halinde çıkacağız beni görünce ‘İstiyorsanız ben yardım edeyim’ falan diyorlar, ‘Yok’ diyorum ‘Gerek yok.’ Bir şaşırıyorlar ama mutlaka hastanenin önünde böyle alkışlayanlar falan oluyor. Tebrik ediyorlar gelip özellikle. Ama bazen de olumsuzluklarla da karşılaşabiliyoruz. Olumsuzlukları da elimizden geldiği kadar elemeye çalışıyoruz. Trafikte yol vermek için çaba harcadıklarını fark ediyorum. Fakat bazen kasıtlı olarak yol vermeyenler oluyor. Bunlar bariz belli oluyor. Yol veremeyenle yol vermeyen arasında büyük bir fark var. Lütfen, keyif için gitmiyoruz. Çok değil hafif sağa kırmanız, hafif sola kırmanız bizim için yeterli. Sizi tehlikeye de sokmak istemiyoruz. Ama gitmemiz gereken birileri var ve yardıma ihtiyacı var. Emin olun vakaya ulaşmamız dakikaları geçmiyor. Çok kısa sürede gitmiş olsak da karşı taraf bizi ‘yarım saat oldu’ diye karşılıyor haklı olarak. Halbuki 10 dakika bile olmamış. Biz bu problemleri yaşıyoruz. İstediğimiz birazcık sağa, birazcık sola kayın, biz saygısızlık yapmıyoruz siz de bize saygısızlık yapmayın” diye konuştu.

Onlar 112 ambulans servisinin kadın kahramanları

“Kendi aracımdansa ambulans bana göre daha rahat ve konforlu”

Gün içerisinde kendi kullandığı şahsi aracının küçük ve otomatik vites olduğunu, ambulansın geniş ve yüksekliğine çok alıştığı için kendi aracında o kadar rahat hissetmediğini belirten Sarı, “Ciddi problem yaşıyorum. Benim aracım küçük bir araç. Ambulanstan iniyorum arabaya biniyorum. Arabam otomatik, ambulans düz vitesli bir araç. Vites arıyorum arabanın içinde ve ezilecek gibi hissediyordum. Bütün gün ambulans sürüyorsun, yüksektesiniz ve gerçekten konforlu bir sürüş aslında. Küçük bir arabaya binince bütün arabalar senin üzerine geliyor ve görmüyorsun etrafı. Bu korkutuyor insanı. Ambulans sürmeyi tercih ediyorum. Kendi aracımdansa ambulans bana göre daha rahat ve konforlu” şeklinde konuştu.

Onlar 112 ambulans servisinin kadın kahramanları

“Her çocuğu kendi çocuğum gibi düşünüp hareket ediyorum”

Yaklaşık 15 yıldır sağlık personeli olarak görevini sürdüren Burcu Tamkoç ise, Ankara 112 ambulans servisinde 8 yıldır çalıştığını belirterek, “Mesleğime isteyerek başladım. Çok küçüktüm, 5-6 yaşlarımdaydım. Halam ebeydi ve hep tansiyon ölçerdi geldiğinde. Tansiyon ölçme merakımdan başladı. Sonra ilkokul 5’inci sınıfa gidiyordum ve ‘Ben hemşire olacağım’ dedim. Şu anda da acil tıp teknisyeniyim. Uğraştığımız iş insan işi, yani birebir insanlara müdahale ettiğimiz için sevmeden kesinlikle yapılmayacak bir iş. Her gittiğimiz vakayı kendi yakınımız, kendi çocuklarımız olabilir diye düşünerek çıkıyoruz. İlk oğlumu kucağıma aldım ve 4 ay sonra işe başladığımda çocuklarda damar yolum çok iyidir benim, hep oğluma damar yolu açıyormuş gibi düşündüğümden dolayı uzun süre damar yolu açamamıştım. Tabii sonra o süreci aştık. Yani her çocuğu kendi çocuğum gibi düşünüp hareket ediyorum. Çocuk vakalarda özellikle çok hassasım” ifadelerini kullandı.

Onlar 112 ambulans servisinin kadın kahramanları

“Hayat kurtardığımız zaman, buna vesile olduğumuz zaman çok mutlu oluyorum”

10 yıldır sağlık personeli olarak çalıştığını belirten Mine Cansu Yalabık, “Meslek seçimim tavsiye üzerine oldu. Ama sonrasında çok sevdim. Aslında sevmek gerekiyor. Yani sevmeden bu işi asla yapamazsınız. Bütün insanların hayatına dokunuyorsunuz. Evlenmeden önce çocuk vakalarında daha değişik bir ruh halindeydim. Ama sonra 2 tane çocuğum olduğu için kendi çocuğuma müdahale ediyormuş gibi davranıyorum. Sevmeden yapılacak bir meslek değil, seviyorum işimi. Özellikle çocuk vakalarda, yaşlı vakalarda onlara yardımcı olabildiğimiz zaman, hayat kurtardığımız zaman, buna vesile olduğumuz zaman çok mutlu oluyorum” dedi.

Utku Şimşek - Yunus Emre Kartal - Bayram Türüdü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun 5 bin yıl önce ameliyat edilen kafatası ilgi çekiyor Samsun’da 5 bin yıl öncesine ait kafatasındaki ameliyat izleri vatandaşların ilgisini çekiyor. 1981 yılında Samsun’un Bafra ilçesi İkiztepe Höyüğü arkeolojik kazılarında bulunan 5 bin yıllık kafatası, baş delgisi tekniğinin ilk Tunç Çağı’nda kullanıldığını belgelemişti. Samsun Müzesi’nde sergilenen kafatası, vatandaşlar tarafından da ilgiyle incelenirken, aynı bölümde trepanasyon (Baş delgi) tekniğiyle kafatası ameliyatı yapılmış 1900 yıllık kafatası da sergileniyor. Ameliyat edilen kafataslarından 5 bin yıllık olanı ilk Tunç Çağı’na, 1900 yıllık olanının ise antik Amisos Kenti Geç Hellenistik ve Erken Roma İmparatorluk dönemine ait olduğu tespit edildi. Söz konusu kafatasları hakkında müzede bulunan bilgilendirmede, “Trepanasyon, Yunanca delik, delgill, burgu anlamına ‘trypanon’ kelimesinden türemiştir. Antropologların ‘kafatası delgi operasyonu’ olarak adlandırdıkları bu işlemi, belirli bir bölgede, kafa derisi cerrahi bir alet ile sıyrıldıktan sonra, belli bir parçanın, bir amaç ve teknik ile çıkarılıp alınması şeklinde tanımlayabiliriz. Bu ameliyatlarda kafatasından bir kemik parçası çıkarılmakta ve beyin doğrudan dış çevreyle karşı karşıya kalmaktadır. Geleneksel topluluklarda uygulamalar ile arkeolojik verilerden hareketle, trepanasyonların kafa yaralanmaları, kafada yer aldığı düşünülen kötü ruhun çıkarılması, büyü veya iyileştirme gibi birçok amaçla yapıldığı kabul edilmektedir. Bu tür ameliyatların törensel arka planı da olmalıdır. Dolayısıyla ameliyatların gerçek amacını belirlemek her zaman kolay değildir. Anadolu’da bugüne dek yaklaşık 50 adet trepanasyon örneği tespit edilmiştir” ifadeleri yer alıyor. Beyin tümörü, cerrahi müdahale ile tedavi edilmeye çalışılmış 5 bin ve 1900 yıllık beyin ameliyatı ile ilgili yapılan bilgilendirmede ise “İkiztepe Erken Tunç Çağı’na ait önemli buluntu gruplarından biri, trepanasyonlardır. İkiztepe iskeletlerinin bazı kafataslarında, ameliyatlarla bilinçli açılmış farklı biçimlerde boşluklar görülmüştür. Bu nedenle İkiztepe, Anadolu’nun yaygın ve gelişmiş en eski trepanasyon merkezi olarak değerlendirilmektedir. İkiztepe’de kafataslarında trepanasyon izleri tespit edilen bir adeti genç erişkin kadın, diğerleri ise erkeklere ait olan beş adet erişkin iskelet bulunmuştur. Biri hariç diğer trepanasyonların İkiztepe’de Erken Tunç Çağı’nda yaşanan savaş nedeniyle meydana gelen; birçok kişinin ölümüyle sonuçlanan kafataslarında kesici, delici ve küt uçlu silâh yaralanmalarından kaynaklandığı söylenebilir. Yaşlı bir erkeğe ait tek örnekte ise iskeletteki tümoral oluşumla birlikte görülmesi, İkiztepelilerin travmalar dışında bazı sağlık sorunlarını da cerrahî müdahalelerle tedavi etmeye çalıştıklarına işaret eder” ifadelerine yer verildi.
Adana Karnaval coşkusu konserlerle devam etti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamına alınan Adana Portakal Çiçeği Karnavalı’nın altıncı akşamında Merkez Park’ta Ferhat Göçer, Atatürk Parkı’nda ise Gece Yolcuları sahne aldı. “TÜRKİYE’NİN HİÇBİR YERİNDE YOK BÖYLE GÜZELLİK” Ferhat Göçer, Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin altıncı gecesinde Adana’nın en büyük alanına sahip Adana Merkez Park’taydı. Konser öncesinde başlayan DJ performansı ve görsel şölenin ardından, Göçer’in sahneye çıkmasıyla büyük bir coşku seli yaşandı. Ferhat Göçer hayranlarıyla birlikte şarkılarını hep bir ağızdan seslendirdi. Gördüğü ilgiden çok memnun olan Göçer, “Muhteşemsin Adana, Türkiye’nin hiçbir yerinde yok böyle güzellik” dedi. Sahne sonrası verdiği mini söyleşide, Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin sadece eğlendirme ve konser mantığının ötesinde, gerçek anlamda kültür, sanat festivali kavramının içini dolduran bir festival olduğunu söyledi. “Tiyatrolar, sergiler, söyleşiler ve konserlerle birlikte tam olması gerektiği gibi bir festival” diye ekledi. REFİK ANADOL “MERCAN RÜYALARI” ADANA’DA Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında Adana’da sergilenen dünyaca ünlü sanatçı Refik Anadol’un sergisi Kuruköprü Anıt Müze’de ziyaretçilerin en uğrak noktası oldu. Refik Anadol’un "Makine Halüsinasyonları: Mercan Rüyaları" adlı eseri, iklim değişikliğinin aciliyetini vurgulayan bir yapay gerçeklik simülasyonu. Sanatçı, Dünya Ekonomik Forumu’nda 2023 yılında sergilenen bu Veri Heykeli’ni, okyanus ekosistemlerinin ve mercan resiflerinin tehlikeli durumundan ilham alarak ortaya çıkardı. Anadol, eseri oluşturmak için yaklaşık 100 milyon mercan görüntüsünden oluşan kapsamlı bir veri kümesini kullandı. UZAYA GÖNDERİLEN İLK ATATÜRK FOTOĞRAFI Adana Müze Kompleksi Arkeoloji Müzesi Geçici Sergi Salonu’nda 21 Nisan’a kadar ziyaret edilebilecek NFT, festivalin çağdaş sanat bakış açısının bir yansıması olarak sanatseverlerle buluşuyor. NFT, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında 38 bin metre yüksekliğe gönderilen "Gökyüzüne Bakan Atatürk" fotoğrafı ve bitki tohumlarını içeriyor. HOLOFLUX GÖRENLERİ BÜYÜLEDİ Türkiye Kültür Yolu Festivali Adana Portakal Çiçeği Karnavalı kapsamında sergilenen, Türk mimar ve sanatçı Güvenç Özel‘in Holoflux eseri, hem konser hem de park alanındaki etkinlik ziyaretçilerinin fotoğraf çekim alanı haline geldi.
Hakkari Hakkarili öğrenciler yemek yarışmasında birinci oldu Van’da düzenlenen “Gastronomi Festivali ve Yemek Yarışması”nda Hakkari Mehmet Akif Ersoy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, bölge birincisi olarak İstanbul’da yapılacak Türkiye finaline katılmaya hak kazandı. Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü koordinesinde, 15-19 Nisan’da Van’da düzenlenen “Gastronomi Festivali ve Yemek Yarışması”nda, Hakkari Mehmet Akif Ersoy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bölge birincisi olarak İstanbul’da yapılacak Türkiye finaline katılmaya hak kazandı. Türk mutfağının mirasını koruma ve gelecek nesillere aktarma, yiyecek ve içecek hizmetleri alanındaki öğretmen ve öğrencilerin yetkinliklerini ortaya koymaları amacıyla düzenlenen yarışmaya, Hakkari’den ve birçok ilden katılım sağlayan öğrenciler, festival havasında bir yarışma gerçekleştirdi. Yarışma boyunca, protokol ve davetliler öğrencilerin heyecanına eşlik etti. Usta ve şeflerin yer aldığı jüri tarafından yapılan değerlendirme sonrası dereceye giren ekiplere ödülleri verildi. Okulların kıyasıya mücadele ettikleri yarışmada, Hakkari Mehmet Akif Ersoy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Hakkari’yi başarıyla temsil ederek birinci oldu. İl Milli Eğitim Müdürü Nurettin Yılmaz; gastronominin kültürlerin birbirlerine aktarılması ve nesilden nesile aktarılması gereken zenginliklerin başında geldiğini belirterek, “Gastronomi anlamında, Hakkari’miz gibi ülkemizin her bir yöresi ayrı bir çeşitlilik ve zenginlikle dolu. Ülkemizin gastronomi alanında dünyaya tanıtılmasında meslek liselerimizin de büyük rolü var. Öğrencilerimizin bu alanda yetişmeleri ve dünyanın dört bir yanında ülkemizin yemeklerini insanlara sunması büyük önem arz ediyor. Bakanlığımızca gerçekleştirilen bu tür yarışmaların, ülkemiz gastronomisine büyük katkıları olduğuna inanıyorum. Ellerinin lezzetlerini tabaklarına yansıtmak için yarışma öncesinde ve süresince hummalı bir çalışma içerisinde olan Hakkari Mehmet Akif Ersoy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisemizin yöneticilerini, danışman öğretmenlerini ve bilhassa öğrencilerini tebrik ediyor, okulumuza Türkiye finalinde başarılar diliyorum” dedi.