SAĞLIK - 21 Eylül 2018 Cuma 11:16

Önümüzdeki yüzyılın araştırma konusu DNA teknolojisi

A
A
A
Önümüzdeki yüzyılın araştırma konusu DNA teknolojisi

Kendi içerisinde hızla yayılan DNA teknolojisi gelişmeye devam ediyor.

DNA teknolojisinin seksenli yılların sonlarında adli bilimler alanına muhteşem bir giriş yaptığını kaydeden Prof. Dr. Ersi Abacı Kalfoğlu, “DNA teknolojisi, önümüzdeki yüzyılın araştırma konusu olarak kalacaktır denilse abartı olarak düşünülmez” dedi. Her ne kadar kendi içinde muazzam bir hız ile yenilenen teknoloji adli genetik alanına yansıyor olsada bu yansımanın beraberinde çeşitli açılardan getirdiği sorunlar da mevcuttur” dedi. Kalfaoğlu “Ülkemizde ve uluslararası arenada genel olarak anılan yöntemler grubuna eleştirel bir göz ile bakılamadı” dedi. Klinik genetik alanında DNA teknolojisinin hata oranlarının sürekli olarak yayınlanırken, adli alanda pek de açığa çıkmadığını ifade etti. Sözlerine şöyle devam eden Kalfaoğlu “Ancak son yıllarda gerek teknik ve istatistiksel anlamda gerekse değerlendirme anlamında bu durumun masaya yatırılma eğilimi söz konusudur” diye devam eden Kalfaoğlu Türkiye Klinikleri'nin Adli Genetik konulu çalışmasında, bu eleştirel bakış açısını gündeme getirmeyi amaçladık ve konu ile ilgili doğrular ve yanlışlar alt başlığını kullanalım istedik” dedi.

“Adli Genetiğin tartışılması onu güçlü kılıyor”

Adli Genetiğin son yıllarda pozitif ve negatif yönleriyle tartışıldığına dikkat çeken Kalfoğlu konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu “Adli Genetiğin farklı disiplinlerinde çalışan araştırıcıların katkısı ile son yıllarda yargının adli genetikçileri anlayıp anlamadığı, moleküler otopsi kavramı, eser miktarda deliller ile çalışmanın değerlendirme zorlukları, vücut sıvılarının moleküler yöntemlerle tanımlanması, eninde sonunda kullanmak durumunda olduğunu ifade efen Kalfaoğlu, istatistiksel yöntemlerin değerlendirilmesi, gebeliklerde dolaşım kanından nesep tayini ile beraberindeki sıkıntılar ve son olarak kemiklerin delil olarak kullanıldığı olgular Türkiye Klinikleri Adli Tıp Özel Sayısında tartışıldığını söyleyerek Kalfaoğlu, “Elimizdeki bu muhteşem teknolojinin pozitif ve negatif yönleri ile tartışılabilir olması onu daha da güçlü kılmaktadır. Tekniğin doğru kullanımı ve değerlendirmenin doğru yapıldığı durumlarda DNA'nın kimliklendiremeyeceği biyolojik örnek yoktur. Bu gerçeği Adli Genetik verilerinden yararlanacak olan tüm disiplinlerin bilmesi şarttır” İfadelerinde bulundu.

5 Öğretim Üyesinin çalışmaları yayınlandı

Türkiye Klinikleri Adli Tıp Özel Sayısının editörlüğünü Prof. Dr. Ersi Abacı Kalfoğlu üstlenirken, bu önemli bilimsel yayına İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Ayşegül Topal Sarıkaya ve Dr. Öğretim Üyesi Gavril Petridis; Ekstraselüler DNA ve Adli Kimliklendirmede ki Kullanımı, Prof. D. Ersi Abacı Kalfoğlu; Adli Genetik Serüveni, Doç Dr. Şeyda Şebnem Özkal; Yok Olmayan Deliller: Kemikler ve Dişler, Sotirios Kalfoğlu ise Genlerimiz ve Adalet başlıklarındaki çalışmalarıyla katkıda bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.