GÜNDEM - 26 Ocak 2021 Salı 09:16

Orman Genel Müdürü Karacabey: 'Çam ağaçları ülkemizin doğal bitki örtüsüdür'

A
A
A
Orman Genel Müdürü Karacabey: 'Çam ağaçları ülkemizin doğal bitki örtüsüdür'

Çam ağaçlarının doğaya en çok oksijen sağlayan türlerden olduğuna dikkat çeken Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, “Ormanlar yandığında yanan ağaçlara baktığımızda en çok çam ağaçları görülüyor. O zaman çam ağacı dikmeyelim mantığıyla bakılıyor. Çam ağaçları ülkemizin doğal bitki örtüsüdür. Her türlü bitki ve canlı kendisi için en uygun yaşama alanı orası olduğu için oradadır” dedi.

Türkiye sahip olduğu iklimsel çeşitliliğin etkisiyle farklı türlerde birçok bitkiye ev sahipliği yapıyor. Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey de ormanlarda yer alan ağaç türlerine ilişkin bilgi verdi. Karacabey, iğne yapraklı türlerin oksijen üretimine en çok katkı sağlayan türlerden olduğuna dikkat çekerek konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Ormanlarda daha çok çam ağaçlarının bulunmasıyla ilgili konuşan Karacabey, “Ormanlar yandığında yanan ağaçlara baktığımızda en çok çam ağaçları görülüyor. O zaman çam ağacı dikmeyelim mantığıyla bakılıyor. Ancak Ankara’ya yakın Kızılcahamam ve Bolu’da ülkemizin fosil ormanları var. Oradaki kalıntılara baktığımızda o ağaçların çam ağacı olduğunu görüyoruz. Deniliyor ki; ‘Ülkemizin coğrafyasına uygun bir ağaç türü değil’. Bilimsel ve doğru olmadığını söylemek için bu açıklamayı yapıyorum. Çam ağaçları ülkemizin doğal bitki örtüsüdür. Sarıçam, Karaçam ağaçlarıyla kaplı doğal ormanlarımıza baktığımızda ülkemizin ormanlarının yüzde 51’ine denk geliyor. Bu ağaçların burada bulunmaları tesadüfi değil. Her türlü bitki ve canlı kendisi için en uygun yaşama alanı orası olduğu için oradadır” dedi.

"Bitki haritasında bir takım değişiklikler yaşanmaya başlandığı bilimsel bir gerçek"

Tabiatta oluşturulan tahribatların çeşitli olumsuzlar olarak döndüğünü belirten Karacabey, “Kuraklık, iklim değişikliği, gibi etkenlerle bitki haritasında bir takım değişiklikler yaşanmaya başlandığı bilimsel bir gerçek. Yanan alanların ağaçlandırılması olmak üzere yaptığımız ağaçlandırma çalışmalarında bu hususu göz önünde bulunduruyoruz. Saf ibreli ağaçlarla, çam, sedir gibi ibreli ağaçlarla ağaçlandırma yapmak yerine, yapraklı ağaç olarak ifade ettiğimiz ceviz, badem, ahlat, mahlep, yabani armut, kuşburnu, alıç gibi meyvesi olan orman ağaçlarıyla yaptığımız ağaçlandırma çalışmalarını zenginleştirmeye çalışıyoruz. Yapraklı diye ifade ettiğimiz bu ağaçlar hem meyve vererek en başta oradaki yaban hayatının gıda ihtiyacını karşılarken hem ekonomik değeri ile bölgedeki vatandaşlarımızın ekonomisine ve beslenmesine katkı sunacak ağaçlar oluyor. Sadece çam dikmiyoruz” açıklamasını yaptı.

Vatandaşlara çevreye daha duyarlı olmaları çağrısında bulunan Karacabey, şunları kaydetti: “Öncelikle 2020 yılında yaşanan felaketler oldu. Depremler yaşandı, sel çığ felaketleri, yangınlar yaşandı. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. Bu tür felaketlerin ülkemizden bir an evvel uzaklaşmasını Rabbim’den niyaz ediyorum. Pandemi döneminde sağlık çalışanlarımız çok büyük sıkıntılar yaşadılar özellikle. Geleceğe Nefes Projesi ile sağlık çalışanlarımız için fidanların sahiplenilmesini sağladık. Orman yangınları açısından zor bir sene geçirdik. Tüm şehitlerimize özellikle 118 orman şehidine Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum” dedi.

“Doğalın dışına taşımaya kalkarsak biyolojik çeşitliliği ciddi zarara uğratırız”

Ormanlarda çam ağaçlarının çoğunlukta olmasının zaman zaman vatandaşlar tarafından merak edildiğini ifade eden KTÜ Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Salih Terzioğlu, “Ormanlarımızın önemli bir kısmı genel olarak çam diye tanımlanan ağaçlardan oluşuyor. Çam ormanları Türkiye’de en geniş orman oluşturan cins olarak değerlendirebiliriz. Güncel olarak çok tartışılan bir konu olması itibariyle özellikle kızılçam ormanlarımızdaki yangına olan hassasiyet nedeniyle zaman zaman kimi değerlendirmelerle karşılaşıyoruz. Bu ormanların değiştirilmesi yönünde bazı insanlar görüşler öne sürüyorlar. Doğruluğu tartışma konusu, biz şunu çok net biliyoruz. Çam olsun, diğer türler olsun bunlar birer canlı ve her canlının yaşayabildiği bir hücre söz konusu. Belli değerler içerisinde yaşayabiliyorlar. Bu ormanlar oradaki ekolojik dengeye uygun olarak yüzlerce, milyonlarca yıl yaşayagelmiş ormanlardır. Eğer biz bu ormanları doğalın dışına bir noktaya taşımaya kalkarsak biz biyolojik çeşitliliği ciddi zarara uğratmış oluruz” dedi.

Hülya Keklik -Hasibe Karadağ- Nurullah Geylani-Hasan Özkan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde 300 binden fazla konut inşaatı devam ediyor" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.