POLİTİKA - 22 Ekim 2018 Pazartesi 06:34

'Ortak aday kaybettirebilir'

A
A
A
'Ortak aday kaybettirebilir'

AK Partili Bülent Turan MHP ile ittifak hesaplarını değelendirdi: Masa başında iki parti anlaşıp ‘ortak aday çıkaracak’ dendiğinde iki partinin tüm seçmeni aynı adaya oy vermeyebilir.

Çanakkale Milletvekili ve AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, sıcak siyaset gündemindeki gelişmelerin yanı sıra, yolunun 12 yaşında kesiştiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaşadığı ilginç diyaloglardan, çocukları ile olan ilişkisine kadar siyaset dışındaki hayatına ilişkin samimi açıklamalar yaptı. Turan’ın Türkiye Gazetesi'nin sorularına verdiği cevaplar şöyle:

NEŞET ERTAŞ ÖRNEĞİ
Siyasetçilerin, siyaset dışında bir hayatları var mı? Siyasete girmek bir anlamda, özel hayattan da fedakârlık anlamına geliyor…

Siyasette hep şu örneği veririm. Neşet Ertaş’a ‘Yeni türküler neden sizinki kadar kalıcı değil’ diye soruyorlar. O da, ‘Biz çekmediğimiz derdin türküsünü söylemeyiz’ cevabını veriyor. Siyaset fedakârlık gerektirir. Ayrıca hasbi olacaksın. Çünkü hesabi yaklaşımlar, bu partiye de Cumhurbaşkanına da zarar verir.

BABAMIN İŞİ TOPLANTI YAPMAK
Aile hayatınız bu tempodan nasıl etkileniyor. İkizleriniz var. Çocuklar bu yoğunluğa tepki göstermiyor mu?

Ben üç erkek çocuk babasıyım. İkizler büyüdü artık. Üçüncüsü bir buçuk yaşında. Zamanımızdan, sağlığımızdan, hayatımızdan, ailemizden kaybediyoruz. Ama siyasetçilerin en büyük bedeli, ailesine yeteri kadar zaman ayıramamasıdır. Gün geliyor, çocuklar telefon açıp ağlıyor ‘Özledik baba’ diye. Bir gün öğretmeni anlatmıştı. Okulda baba meslekleri konuşulurken, benim oğlum ‘Babamın mesleği toplantı yapmak’ cevabını vermiş.

İKİZ BABASI OLMAK
İkizleri birbirine karıştırmıyor musunuz?
Çocukken daha çok karıştırıyordum. Aslında hâlen karıştırdığım zamanlar oluyor. Hepsinin bir zorluğu var ama ikiz babası olmak ayrı bir bereket. Hatta, Sayın Cumhurbaşkanımız, kongreden sonra MKYK toplantısında üyelere kaç çocuğunuz var diye sorunca, bana sıra geldiğinde ( 3 çocuk konusunda) ‘Sen ikizlerle arayı kapattın’ demişti.

Cumhurbaşkanı ile yolunuz nasıl kesişti?
12 yaşında Millî Gençlik Vakfının okul başkanıyken, Cumhurbaşkanımızı tanıdım. O günden beri de aynı yolda yürüyorum.

BABA-OĞUL İLİŞKİSİ
Aranızda bir baba-oğul ilişkisi varmış gibi duruyorsunuz, size takılıyor, size kızıyor…
Biz Cumhurbaşkanımızı, genel başkanın ötesinde, bir lider olarak görüyoruz. Seviyoruz ve sayıyoruz. Cumhurbaşkanı da bizi uzun yıllardan beri tanıdığından olsa gerek takıldığı oluyor. Mesela, bir keresinde MYK’da, o dönem Binali Bey de Başbakan. Yapı olarak da hızlı konuşurum ben. Biraz hızlı ve uzun konuşunca hemen araya girip Cumhurbaşkanımız, ‘Ya bi dur biraz slowly slowly (Yavaş)’ dedi. Bunun üzerine ben ‘İşimiz çok o sebeple hızlı konuşuyorum’ deyince, bu sefer, yapısı itibarıyla yavaş konuşan Binali Bey araya girdi ve “Ne yani, bizim işimiz yok mu” diye espri yapmıştı. Herkes kahkahaya boğulmuştu. Bir başka örnek, bu hafta Biga teşkilatı gelmişti, bir çerçeve yaptırmışlar, Cumhurbaşkanımıza hediye etmek için. Ama çerçeve düşmüş ve çatlamış kalabalıkta. Benim hiç günahım yok. Ama Sayın Cumhurbaşkanı döndü bana, ‘Niye kırdın bunu’ diye fırça attı. Sever böyle takılmaları.

HALK HESABİ İŞLERE İZİN VERMEZ
Yerel seçimlerde MHP ile nasıl bir iş birliği olacak?
Bunun zorlukları var. Çünkü, bazı illerde yerel seçimlerde MHP ili almış ama genelde 5’inci parti olmuş. Ya da AK Parti belediyeyi almış ama genel seçimlerde daha az oy almış. Dolayısıyla burada hangi partinin önde olacağı, hangi kriterin dikkate alınacağı gibi çok farklı konular var. Aynı şekilde halk, siyasette hesabi işlere izin vermez. Masa başında iki parti anlaşıp ‘ortak aday çıkaracak’ dendiğinde iki partinin tüm seçmeni aynı adaya oy vermeyebilir. Aksine daha da olumsuz bir sonuç çıkabilir ve seçmenin kaçma ihtimali gündeme gelir. O nedenle masa başı hesaplar yerine toplumsal ilişki ve tabansal bir yolun daha kıymetli olduğu kanaatindeyiz. Toplum irfanı ve toplum vicdanı bu ittifakı sağlayacaktır diye düşünüyorum.

'ERDOĞAN TEK KARAR VERİCİ' YORUMU HAKSIZLIK!
17 yılı geride bıraktık. Eğer genel başkanımız istişare yapmazsa, ekibine güvenmezse biz bugünlere gelemezdik. Ben MYK üyesiyim. Genel başkanımızın MYK’daki tavrına, tarzına, saatlerce bizleri nasıl sabırla dinlediğine en yakın şahitlik eden insanlardan biriyim. O nedenle bu yorumlar büyük bir haksızlık genel başkanımıza. Yapılan tartışmalar ile birlikte karar değiştirdiğine yönelik bir sürü örnek verebilirim size. Genel Başkanımız iletişime çok açık bir insan. Her şeye onun karar verdiği ithamı çok haksızdır. Hiçbir zaman kendi fikrinde ısrarcı olmaz. MYK’da tartışılır. Hatta çoğu zaman gayriresmî oylama bile yapar. Farklı görüşler ortaya çıktığı zaman hemen oylamaya başvurur ve çıkan sonuç alınan karar olur.

YERELDE BÜYÜK DEĞİŞİM OLACAK
Belediye başkanlarının büyük bölümünün değişeceği iddiaları var…
AK Parti’yi kıymetli kılan en temel özelliklerinden biri kurulduğu günden beri, bu dönüşümü ve değişimi sağlamasıdır. Hemen hemen her seçimde milletvekillerinin yüzde 50-60’ının değişmesi söz konusu. Tabii ki belediye başkanlarımızda da değişiklik olacaktır. Ancak, bu seçimlerde çok daha fazla olacaktır. Bunun iki tane sebebi var. Birincisi halkımızın değişik gerekçelerle değişim beklentisi var. İkincisi ise 3 dönemlik belediye başkanlarımız var. Ben üç dönem belediye başkanlarımızın mutlaka genel merkezle görüşerek aday olmamalarını tavsiye ederim. AK Parti hiç kimsenin babasının malı değil, hiç kimse olmazsa olmaz değil. Bizim bir tane olmazsa olmazımız var o da genel başkanımız.

Milletvekillerinden belediye başkanı adayı çıkar mı?
AK Parti kurulduğundan bu yana, Meclis’te ve komisyonlarda sayısal sıkıntı yaşamadı. Ama komisyonlarda ve Meclis’te şimdi salt çoğunluğu sağlayamadığımızdan dolayı muhtemel riskler olabilir. O yüzden mevcut milletvekillerinin adaylık konusu, eskiden olduğu gibi çok kolay olmayacaktır. Dünyanın sonu da değil, ama bir iki istisna olabilir.

BABA SEN ÖLMEDİN Mİ?

15 Temmuz yaşandığında ben çocuklarla Çanakkale’deydim. Sonrasında gündüz Ankara’ya gelip, akşam da demokrasi nöbetleri için Çanakkale’ye dönüyordum ve çocukları göremiyordum. Bir hafta sürdü bu durum. Bir haftanın bitiminde, sabaha karşı çocukların yanına gittim ve ikizlerin yanına uzandım. Ömer, gözünü açtığında, boynuma sarılmasını bekledim ama yüzüme boş boş bakıp ‘Baba sen ölmedin mi’ dedi. (Gözleri dolarak anlatıyor) Bu tepkisini hiç unutmayacağım. Hâlen çok ağır yaşıyorum bu duyguyu aklıma geldikçe.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Başköy’deki “Dede Helvası” geleneğinde helvalar şifa için yenildi Nilüfer’e bağlı Başköy Mahallesi’nde 1926’dan bu yana gerçekleştirilen geleneksel “Dede Helvası” buluşması yoğun katılımla gerçekleşti . Birlik ve beraberliğin yaşandığı etkinliğe Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir de katıldı. Nilüfer’e bağlı Başköy Mahallesi’nde yaşayanların geleneksel olarak sürdürdükleri “Dede Helvası” etkinliği bu yıl da büyük ilgi gördü. Selanik Krifçe Köyü’nden 1924 yılında mübadele nedeniyle göç edenlerin; yayılan hastalıklara karşı şifa amacıyla helva dağıtması bir geleneğe dönüştü ve 98 yıldır sürdürülüyor. Başköylüler’in bu yıl da aksatmadan sürdürdüğü Dede Helvası’na, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Milli Savunma eski Bakanı Turhan Tayan, Nilüfer İlçe Kaymakamı Murat Süzen, Nilüfer İlçe Emniyet Müdürü Ali Osman Aydın, Nilüfer İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Üsteğmen Erdal Akbaş, Nilüfer Ziraat Odası Başkanı Şenol Aybey, Nilüfer Belediye Meclisi Üyeleri, Başköy Muhtarı Recep Uslu ile çevredeki mahallelerin muhtarları, gaziler ve mahalle halkı katıldı. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, 98 yıllık geleneğin yaşatılmasının çok değerli olduğunu belirterek bu tür etkinliklerin birlik ve beraberliği de güçlendirdiğini ifade etti. Buluşmada, mevlidin okunması ve duaların edilmesinin ardından konuklara pilav ve helva ikramı yapıldı. Çok sayıda kişi pilav ve helvayı afiyetle yerken, sağlık, bolluk ve bereket için de dua etti.
İstanbul İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu: “101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, meclis toplantısında 2023 Yılı Faaliyet Raporu’nu açıkladı. İmamoğlu, "101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık. Hane halkına 33 milyar 425 milyon TL’lik cari transfer gerçekleştirdik. 115 milyar 380 milyon TL ile ulaşımı destekledik” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilk meclis toplantısının son gününde 2023 Yılı Faaliyet Raporu açıklandı. Fatih Saraçhane’de bulunan binada gerçekleşen toplantı, Meclis Başkanvekili Nuri Aslan’ın başlatmasıyla gerçekleştirildi. “101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık” 2023 yılına ilişkin faaliyet raporunu açıklayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık. Hane halkına 33 milyar 425 milyon TL’lik cari transfer gerçekleştirdik. 115 milyar 380 milyon TL ile ulaşımı destekledik. Çevre için 31 milyar 540 milyon TL kaynak kullandık. Sağlık ve sosyal hizmetler için kullandığımız kaynak 25 milyar 475 milyon TL. Spor, kültür, eğitim hizmetlerimiz için gerçekleştirdiğimiz harcamalarımızın toplamı 19 milyar 645 milyon TL. 37 milyar 545 milyon TL raylı sistemlerimize sermaye yatırımı yaptık. Fen işleri eliyle 29 milyar 945 milyon TL sermaye yatırımı gerçekleştirdik. Yol yapım ve bakımı için gerçekleştirdiğimiz harcama 14 milyar 355 milyon TL. Ulaşımı 21 milyar 415 milyon TL ile sübvanse ettik. Toplumsal dayanışmayı güçlendiren ve böylece insanların sosyal destek sistemine daha az ihtiyaç duymalarını önceleyen bir anlayışla son 5 yılda olduğu gibi, 2023 yılında da çok yoğun sosyal destek hizmetleri sunduk” dedi. “156 bin 322 çocuğumuza ücretsiz süt ulaştırdık” İmamoğlu konuşmasının devamında, "Örneğin, 2023 yılında 231 bin 354, toplamda ise 1 milyon 59 bin 612 haneye Sosyal Destek İstanbulkart ile periyodik olarak nakdi destek sağladık. Karakış Desteği, Ramazan Ayı Desteği, Yaşlı Sanatçılar Desteği, Kadın Sığınma Evi Desteği, Deprem Desteği gibi düzenli ve tek seferlik nakdi destekleri 2023 yılında 353 bin 864 yurttaşımıza, 5 yıllık dönemimizde toplamda 733 bin 41 yurttaşımıza ulaştırdık. 100 bin üniversite öğrencisine 7 bin 500 TL nakdi destek sağladık. Toplamda ise 279 bin 198 üniversite öğrencisine nakdi destek verdik. 156 bin 322 çocuğumuza ücretsiz süt ulaştırdık. Toplamda ise 623 bin 553 çocuğumuza ücretsiz süt dağıtımı yaptık. Evlilik Desteği kapsamında, ihtiyaç sahibi 8 bin 682 çifte nakdi destek sunduk” şeklinde konuştu. “11 kent lokantasıyla yaklaşık 2,5 milyon kişiye 40 TL’ye 4 kap yemek desteği verdik” Kent Lokantası’nın hizmetlerine dikkat çeken İBB Başkanı İmamoğlu, “Dezavantajlı mahallelerdeki okulların çevresinde 823 bin adet Beslenme Desteği dağıtımı yaptık. Açtığımız 11 Kent Lokantası ile yaklaşık 2,5 milyon kişiye 40 TL’ye 4 kap yemek desteği verdik. Açtığımız 14 yurtta 5 bin 619 öğrenciye kamu güvencesiyle barınma imkanı sağladık. Sayıları artık 100’ü geçen Yuvamız İstanbul, ders atölyelerimiz, teknoloji atölyelerimiz ve gençlik ofislerimizle çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitim ve gelişimlerine katkı sunduk. 0-4 yaş arası çocuğu olan 614 bin anneye toplu ulaşımdan ücretsiz yararlanmalarını sağladık. İBB Kadın, Kadın Dayanışma Evi ve kadın danışma birimleri ile binlerce kadına barınma hizmeti ve sosyal hizmetler sunduk” ifadelerini kullandı. İBB Meclisi’nde Filistin’e destek çağrısı Daha sonra söz hakkı alan Büyük Birlik Partisi Grup Başkan Vekili Dursun Çağlayan, “Biz Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolluk ücretimizi, Büyükşehir Belediye Başkanımız Filistinli çocuklara yapmaya başlayacakları yardım kampanyası hesap numarasını bize ilettikleri takdirde sonuna kadar onların hesaplarına yatmasını talep ediyoruz. Buna katılacak olan meclis üyelerimizi arkadaşlarımızdan, kardeşlerimizden siyasi görüş ayırt etmeden emeği geçen katkısı olan bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz” diye konuştu. "Sandıktan çıkan mesajları herkes kendi zaviyesinden değerlendirecektir, muhasebesini yapacaktır" AK Parti Grup Başkan Vekili Zeynel Abidin Okul ise konuşmasında, “Sandıktan çıkan mesajları herkes kendi zaviyesinden değerlendirecektir, muhasebesini yapacaktır. Bizler de kendi değerlendirmelerimizi çok ciddi bir şekilde yapmaktayız. Her biri 250 yatak kapasiteli 10 huzurevi açacağız denmiş, sadece bana gelen bilgi 1 tanesinin açıldığı birinin de sadece temeli atıldı. Biz görevi devrettiğimizde İstanbul’daki verilere baktığımızda 11 milyona yakın ücretsiz yemek dağıtıldığı, bugün ise bu rakamın 9 buçuk milyona düştüğü görülmektedir. Kent lokantalarını destekliyoruz. Güzel faaliyetlerde bulunuyorlar. Sayılarının arttırılmasını bekliyoruz. Ama bu aradan geçen 1 buçuk milyon eksik yemek acaba kent lokantalarında anlatılan 1,6 milyonluk uygun yemeğin reklamı yapılırken bu kadar yemek neden dağıtılmadı?” cümlelerini kulandı.
İstanbul Emine Erdoğan: "Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş bitkiler alemidir" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş sayısız türü bünyesinde barındıran bitkiler alemidir. Bugün fitoterapi olarak bilinen bitkilerle tedavi, bilimsel geçerliliği olan, kanıta dayalı bir tedavi yöntemi halini almıştır" dedi. Emine Erdoğan, İstanbul’da Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ev sahipliğinde düzenlenen "Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) - Bitkisel İlaçlar İçin Düzenleyici İşbirliği Ağı (IRCH) 15. Yıllık Toplantısı ile Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Kılavuz ve Strateji Geliştirme Çalıştayı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’den ve dünyanın farklı yerlerinden gelen, bilim insanları ile buluşmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu söyledi. Sağlığı korumanın ve hastalıklardan arınmanın, var olduğu günden bu yana insanlığın ortak derdi olduğunu dile getiren Erdoğan, bu yolda birbirine eklenerek kar topu gibi büyüyen tecrübelerin insanlık tarihinin tüm birikiminden izler taşıdığını belirtti. Erdoğan, sahip oldukları bu hazinenin, Doğu’nun ve Batı’nın, geleneksel ve modernin ahenk içinde yoğurulmasının eşsiz bir sembolü olduğunu kaydederek, "Yüzyıllar boyunca hekimler, ’Biz insanı en güzel biçimde yarattık’ ayeti kerimesinin bir tezahürü olarak, kutsal kabul edilen sağlığı korumak ve bu uğurda tedavi yöntemleri geliştirmek için tabiatı incelemiş, yaratılan her şeyi hikmet nazarıyla satır satır okumuştur. Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş sayısız türü bünyesinde barındıran bitkiler alemidir. Bugün fitoterapi olarak bilinen bitkilerle tedavi, bilimsel geçerliliği olan, kanıta dayalı bir tedavi yöntemi halini almıştır" diye konuştu. "Sayısız alimin keşifleri ve kaleme aldıkları eserler hala bilim insanlarımız tarafından keşfedilmeyi beklemektedir" Bugün birçok hastalığın tedavisinde bitkilerden elde edilen ilaçlar kullanıldığını bildiklerine dikkati çeken Erdoğan, "Anadolu toprakları, sahip olduğu 3 bini endemik, toplam 12 bin bitki türüyle bitkilerle tedavi alanında müstesna bir yere sahiptir. Sadece bitki çeşitliliği açısından değil, üzerinde birçok önemli hekim ve bilim insanının yaşamış olması hasebiyle de Anadolu toprakları kadim tıp kaynakları açısından önemli bir konumdadır. Razi’den İbni Sina’ya, Hipokrat’tan Galen’e sayısız alimin keşifleri ve kaleme aldıkları eserler hala bilim insanlarımız tarafından keşfedilmeyi beklemektedir" ifadelerini kullandı. Emine Erdoğan, buna bir örnek olarak, geçen yıllarda tercümesini gerçekleştirdikleri "Kitabül Cemi Fil Edviyetül Müfrede" kitabından bahsetmek istediğini aktararak, şöyle devam etti: "13. yüzyılda yaşayan ve botanik biliminin kurucusu olarak kabul edilen İbnü’l Baytar’ın bu değerli eserinin ne yazık ki Türkçe tercümesi bulunmuyordu. 19. yüzyılda Batılı bilim insanları tarafından önemi fark edilerek çeşitli dillere çevrilmiş olan bu eseri Türkçeye kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ancak elbette yeterli görmüyoruz. Ülkemizin bu anlamda büyük bir potansiyeli ve mirası var. Bu mirasın modern bilimin süzgecinden geçerek günümüze kazandırılmasının, insan hayatına eşsiz bir katkı sunacağı kanaatindeyim." "DSÖ geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin ülkelerin sağlık sistemlerine dahil edilmesini teşvik etmektedir" Tıp alanında miras aldıkları bu köklü geçmişe sahip çıkmayı, milli ve vicdani bir sorumluluk olarak gördüklerine işaret eden Erdoğan, bu nedenle yürüttükleri çalışmaların bu sorumluluk duygusunun bir sonucu olduğunu söyledi. Emine Erdoğan, hastalıklarla mücadelenin, biçim değiştirse de her dönem insanlığın temel uğraş konularından biri olduğunu dile getirerek, "Teknolojinin gelişmesiyle teşhiste kat edilen mesafenin önemini yadsıyamayız. Ancak diğer taraftan artan kronik hastalıklar ve aşırı ilaç kullanımı tüm dünyada sağlık politikalarını yeniden gözden geçirmenin zorunlu olduğu kanısını güçlendirmiştir. Bu noktada DSÖ geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin ülkelerin sağlık sistemlerine dahil edilmesini teşvik etmektedir" ifadelerini kullandı. Tarihi öğretilerin gün yüzüne çıkarılıp, modern uygulamalara entegrasyonunda üzerlerine düşeni yerine getirmek için 2012 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Daire Başkanlığı kurulduğunu aktaran Erdoğan, gerekli mevzuat düzenlemesi yapıldığını vurguladı. "GETAT uygulamalarının bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesi son derece önemli" Emine Erdoğan, 2014 yılında yürürlüğe giren Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği’nin bu çerçevede önemli bir adım olduğundan bahsederek, şunları söyledi: "Bu sayede Sağlık Bakanlığı öncülüğünde, birçok üniversitede Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları (GETAT) eğitim ve uygulama merkezleri açıldı. Ancak GETAT uygulamalarının bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesi son derece önemli. Bu minvalde geçtiğimiz aylarda ülkemizin saygın araştırma kuruluşlarından biri olan TÜBİTAK Başkanlığımız tarafından geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın araştırılmasına yönelik proje çağrısına çıkıldı. Akademik çalışmaların ve bilim insanlarının GETAT uygulamalarına gösterdiği ilginin son derece önemli olduğunu düşünüyorum." Bu sayede Türkiye’nin GETAT uygulamalarında önde gelen ülkelerden biri ve tüm dünya için bir cazibe merkezi olacağına emin olduğunu vurgulayan Erdoğan, topraklarının zengin şifa birikiminin, Sağlık Bakanlığınca patenti alınan "Anadolu Tıbbı" markası altında daha da geliştirilerek, insanlığın istifadesine sunulacak olmasının ümit verici bir gelişme olduğunu dile getirdi. Emine Erdoğan, başta Sağlık Bakanlığı ve DSÖ olmak üzere organizasyonda emeği geçen herkese ve katılımcılara katkıları için teşekkür etti. Hazreti Muhammed’in "Sağlık, vücutları sağlam insanların başına konmuş bir taçtır. Onu ancak hastaların gözü görür" Hadis-i Şerifi’ni aktaran Erdoğan, "Hastalığın değil, şifanın merkeze alındığı, geleneğin hak ettiği itibara yeniden kavuşarak, hayatımıza hikmeti ve şefkati kazandırdığı bir dünyayı, hep birlikte inşa edebilmeyi diliyorum" şeklinde konuştu. Emine Erdoğan, katılımcılarla aile fotoğrafı çektirdi Emine Erdoğan, programa katılan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakanı Yardımcısı Huzeyfe Yılmaz, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İhsan Ateş, DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, DSÖ Geleneksel, Tamamlayıcı ve Entegratif Tıp Birimi Sorumlusu/ Dünya Sağlık Örgütü Bitkisel İlaçlar İçin Uluslararası Düzenleyici İşbirliği Ağı (DSÖ-IRCH) Sekreterya Grup Başkanı Dr. Kim Sungchol ve DSÖ-IRCH Sekreterya Grup Başkan Yardımcısı Dr. Charles Wu ile aile fotoğrafı çektirdi. Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu (TÜMATA) tarafından mini konser verilen programda, çalıştayla ilgili tanıtım videosu izletildi. Programda, Sağlık Bakanı Koca ve DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Kluge konuşma yaptı. Konuşmaların ardından, Sağlık Bakanı Koca Emine Erdoğan’a geleneksel tıbbın simgesi olan "hayat ağacını" hediye olarak takdim etti. Emine Erdoğan daha sonrasında beraberindekilerle, Sağlık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlanan "Anadolu’da Tıbbın Tarihi" sergisini ziyaret etti. Sergide, geleneksel tıp yöntemlerinin yer aldığı kitaplar ve bitkiler tanıtılıyor.