POLİTİKA - 15 Ekim 2014 Çarşamba 15:20

Bakan Ömer Çelik: "paket Devletin Değil Halkın Güvenliği İçin"

A
A
A
Bakan Ömer Çelik: "paket Devletin Değil Halkın Güvenliği İçin"

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, İç Güvenlik Reformu Paketinin ’devletin değil, halk güvenliğinin öne alındığı bir çalışma’ olduğunu söyledi.
Bakan Çelik, TGRT Haber’de gündemdeki konuları değerlendirdi. Kobani provokasyonlarını yorumladı, çözüm süreci hakkında konuştu, HSYK Seçimleri’ni değerlendirdi ve elbette muhalefete eleştirilerini sıraladı.
"MESELE NE KADAR TOMA’MIZ OLACAĞI DEĞİL"
Bakan Çelik, iç güvenlik reformu paketi için oluşturulan ’polis devleti’ havasını reddederek, "2004 yılından bugüne ’demokratikleşme’ anlamında en ileri adımları, bizim hükümetlerimiz attı. Bugün yaşadığımız durum göz önüne alınırsa, ’güvenlik paketi’ de demokratikleşmenin devamı niteliğindedir.Esas olan toplum ve bireylerin güvenliğidir. Biz güvenliği, devletin güvenliği olma önceliğinden çıkardık; toplumun, halkın güvenliğini esas kabul ettik, milleti öne aldık. Yani molotof kokteyli atan birinin engellenmesi, onun en ağır şekilde cezalandırılması, sadece polisin, siyasetçinin, kamu görevlisinin güvenliği değildir; sokaktaki vatandaşın güvenliğidir, okula giden çocuğun güvenliğidir. Bizden öncekiler devleti ’öncelik’ olarak korudular hep. Bugünkü mesele, ne kadar toma sahibi olacağımız meselesi değil. Bütün mesele şu; 10 yılda toplumun kazandığı hak ve hürriyet düzeninin nasıl korunacağıyla ilgili" ifadelerini kullandı.
"DEVLET BASKISI YOK; TERÖR TEHDİDİ VAR"
Herkesin devlet ile ilgili geçmiş kötü tecrübeler üzerinden yorum yaptığına dikkat çeken Çelik, "Geçmiş deneyimler ile devletten gelen baskı üzerinden ’özgürlük’ meselesinin nasıl korunacağına yönelik tedirginlik var. Ama hem etrafımızdaki dış politika olayları hem de ülke olarak bayramdan beri yaşadığımız vandalizm gösteriyor ki, toplumun üzerindeki tehdit devletten değil artık; asimetrik gruplardan geliyor. Devletin uyguladığı baskı gevşedikçe, paradigma değiştikçe, terör örgütleri ve oligarşik gruplar bir baskı düzeni oluşturmaya çalışıyorlar. Burada dengeyi sağlamak zorundayız. Devletin toplum aleyhine güvenlik ürettiği dönemi AK Parti kapatmıştır. Biz millet lehine, asimetrik gruplar aleyhine güvenlik felsefesi ve pratiğini hayata geçiriyoruz" diye konuştu.
"HDP, ’BİLİNÇLİ’ ŞİDDET ÇAĞRISI YAPTI"
HDP’lilerin ’Sokağa çıkma çağrısı yaptık, şiddete davet etmedik’ sözlerine cevap veren Çelik, "Politikaya ucundan bulaşmış birisi, hele o bölgede yıllarca siyaset yapmış birisi, HDP’lilerin yaptığı gibi bir sokağa çıkma çağrısının, bu şiddet ve vandalizmi doğuracağını ’tahmin eder’ demiyorum; bire bir bilir. Öyleyse; sokağa çıkma çağrısını yaparken; üçüncü gün söylediğinizi, birinci gün söyleyip de, yakma yıkma eylemlerine karşı olduğunuzu, bunları yapanların provokatör olduğunu, karanlık ellerin teşhir edilip en ağır cezalarla cezalandırılması gerektiğini söylemiyorsunuz. Yüzleri maskeli olarak sokakları ateşe verenlerin, kendini gizleyip bir de toplumun hayat alanına saldırmasına müsaade mi edilecek? Herkes bunun bedelini ödeyecek" dedi.
"HDP YOKTU; KOBANİ’Yİ BİZ SAVUNUYORDUK"
Hükümet’in Kobani’ye hassasiyet ile bakışının iç karışıklıklarla dağıtılmak istendiğini, Türkiye’nin iç meselelerle içe döndürüldüğünü anlatan Çelik, "Kürtler’in hakkının korunması üzerine biz Hükümet olarak çalışırken, Türkiye’deki Kürt siyasilerin gündeminde buralar yoktu bile... Biz Kürtlerin yaşam hakkının korunması ve statülerinin devamı için mücadele verirken; onlar tehlikenin farkında bile değildiler. Sonra defalarca, uluslararası her platformda, ’Bu coğrafyaya geniş bir vizyon ile bakalım, PYD veya bir başkasının burada kanton oluşturarak, tarih boyu ezilmiş olan koskoca Kürt halkını, 3-5 tane özerk yapılara mahkûm etmeyin’ dedik. Ama burada örgüt mantığıyla, Esad’ın da onlara yol vermesiyle birtakım fiili yönetimler kurdular" değerlendirmesi yaptı.
"VATANDAŞIMIZ HİÇBİR ÖRGÜTÜN LEJYONU DEĞİL"
’Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları, herhangi bir örgütün lejyonerleri değillerdir’ diyen Bakan Ömer Çelik, "Büyük devletlerin güç savaşında, Kürtler kullanılmak isteniyor. Bölgedeki yeni tektonik kaymalar ortaya çıkarken, birtakım sınır değişiklikleri bazı ülkeler için planlanırken, orada bir takım kanserojen yapılar oluşturulmaya çalışılıyor. Çeşitli etkin gruplar arasında tampon bölgeler, çeşitli mezhep grupları arasında yeni fay
kırıkları oluşturulmaya çalışılıyor. Bunu da Kürt kitlesi üzerinden yapmaya çalışan, büyük güçler, kötü niyetli oluşumlar var" diyerek Çözüm Süreci’ne
birlikte sahip çıkma çağrısı yaptı.
"AMAN! ETRAFIMIZDAKİ 9 ÜLKE YÖNETİLEMEZ DURUMDA"
Çözüm Süreci’nin AK Parti ve HDP’nin meselesi olmadığına vurgu yapan Çelik, partilerin değil, ülkenin topyekün meselesi olduğunun altını çizerek, "Çözüm, sadece Türk’ün ve Kürt’ün meselesi değil; herkesin topyekün meselesidir. Bu hassasiyet üzere yaklaşılması gerekir. Bu bir taviz süreci değildir. Devletin rejimi üzerinde bir pazarlık yürütmüyoruz. Toplumun kimyasını değiştirmek üzerine de bir çalışmamız söz konusu değil. Bunları
konuşmak akla aykırı olur. Haksız yere yasaklanan kimlikler, diller; bizim iktidarımız ile özgürlük kazandı. Siyasal katılma yolların kapalı değil, kimliğin üzerinde baskı yok, dilin yasak değil, silaha sarılmak için artık hiçbir gerekçe yok. Devletçi baskı politikalarının kaldırılması da bir tarafa; bu hükümet, kendi kimliğini ve dilini geliştirmenin yollarını da açmış. Silah yoluyla hak arama süreci artık sona ermiştir. Kimliği için, mezhebi için, etnik grubu için silaha sarılıp da sonuçta kendisi lehine herhangi bir iyilik üretebilmiş bir grup var mı? Ya da kendi grubu için daha iyi bir hayat üretmek üzere silaha sarılan sonuçta, iyi hayat getirmek şurada kalsın, daha büyük felaketler getirmemiş bir tane grup var mı? Türkiye’nin etrafındaki 9 ülke yönetilemez durumda... Sayı giderek artıyor ve buradaki çatışmalar en büyük sebebi, güç ve enerji kaynağı, kimlik çatışmalarıdır" uyarısında bulundu.
"CHP, SAYISAL VAR; SİYASETEN YOK HÜKMÜNDEDİR"
Çelik, CHP’nin ’kimlik travması’ yaşadığını iddia ederek, "Ana muhalefet partisi, sağlıklı bir demokraside iktidar alternatifidir, gölge kabine kurar. Fakat CHP’deki tablo şu, sayısal olarak ana muhalefet partisi olsa da bu parti; siyasal olarak, ürettiği siyaseten ağırlığı ve kapasitesi bakımından yok muhalefet hükmündedir. Türkiye’nin en acil sorunu, Türkiye’de müthiş bir muhalefet cari açığı vardır. Ve bu cari açığın kapatılması için
siyasi fikir, siyasi pratik, siyasi vizyon konusunda da en umutsuz organ Cumhuriyet Halk Partisi’dir" dedi.
"EKSEN KAYMASI, DİYENLER; KOBANİ’Yİ SAVUNUYOR"
"Türkiye’yi 1 yıl boyunca ’eksen kayması’ diye suçladılar" diyen Çelik, "Türkiye, neo-Osmanlıcılık bir politikası izliyor; dediler. Ama Avrupa Birliği gibi bir örgüt kurulmuş; ona kimse neo-Romacılık demiyor. Ya da ne bileyim; neo-Bizanscılık demiyor. Ama Türkiye, tabii havzası ile yanyana komşusu ile yanyana bu rahatsız ediyor. Mesela ’Ortadoğu, Ortadoğu’ deniyor. Yahu; o İngilizler’e göre Ortadoğu, bana göre yakın doğu; benim komşum Suriye, Irak ve sair... Yani geçmişte bizi ’politika kayması’ ile suçlayanlar; bugün, ’neden Kobani’ye girmiyorsun, buraya müdahale etmiyorsun?’ diye manipülasyon yapıyorlar. Bu öyle değil, eskisi gibi değil; Türkiye artık kendi milli planlamasını yapıyor. Kendi menfaatleri doğrultusunda hareket edecek" ifadelerini kullandı.
"KOBANİ MESELESİ, ’KÜRTLÜK’ DEĞİL; PKK’DIR"
"HDP, ’Erbil düşerse Çözüm Süreci biter’ demedi de; neden ’Kobani düşerse, Çözüm, çözülmez’ diyor" diye soran Ömer Çelik, cevabı da yine kendisi şöyle verdi: "Mesele Kürtler’in yaşadığı coğrafyaysa, şu an parmakla gösterilen yer Erbil’deki statü... Öyleyse neden Erbil’e, Süleymaniye’ye arka çıkılmıyor? Çünkü Erbil’de PKK kantonu yok; Kobani’de var. O zaman mesele Kürtler değil. Bugün yine büyük bir aldatmaca retoriği ile Kürtler adına konuşuluyormuş gibi, oradaki terör örgütü menfaatine konuşuluyor. Ayrıca Kobani’nin düşmesini en istemeyecek ülke Türkiye’dir zaten. Çünkü doğrudan IŞİD ile sınır oluyorsun" değerlendirmesinde bulundu.
"90’LARDA KALAN ÖRGÜT VE MUHALEFETTİR"
Muhalefetin ’90’lara dönüş’ eleştirilerini de reddeden Ömer Çelik, "Devletin 90’lı yıllara dönüş diye bir düşüncesi de iradesi de olamaz. 90’lı yılların dilini kullanan iki kesim var. Hâlâ gelişmemiş olan örgüt ile onun şemsiyesi
altında olaylara yaklaşan bazı muhalif politikacılar... Devlet, 90’lara dönmedi. Devletin 90’lardaki dilini bugün örgüt ve bazı siyasiler kullanmaya
devam ediyor" cümlelerini sarf etti.
"HSYK, JURİSTOKRASİ-DEMOKRASİ KAVGASIYDI"
HSYK’da bir gruba karşı, bir başka grubun kazanmadığını dile getiren Çelik, "Burada yanlış konuşuluyor. Algı çalışması yapılıyor. Türkiye’nin yaptığı tartışma, juristokrasi ile demokrasi kavgasıydı. Kuvvetler ayrılığı,
’kuvvetler dükalığı’ demek değildir. Yani her bir kuvvetin, bir diğerinden kopuk, özerk bir yapı olarak ortaya çıkıp da devletin işleyişinde söz sahibi olması demektir. Herhangi bir kuvvetin içinde, zemininde ve ruhunda halk yoksa; o kuvvet gayrı meşrudur. Kuvvetin meşruiyetini sağlayan şey; halk iradesidir" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atama kararları Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atama kararları Resmi Gazete’de yayımlandı. Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atama kararlarına göre Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda açık bulunan Vergi Başmüfettişliklerine Furkan Fırat, Erhan Yaşaran, Hatice Senger Erdoğan, Levent Emre, Bayram Gülçiçek, Barış Gürsoy, Volkan Nurdağ ve Halime Eda Tandoğan atandı. Bakanlıkta açık bulunan Vergi Müfettişliklerine ise Sevil Toprak, Osman Neşet Tandoğan, Erol Cihan Dersinlioğlu ve yapılan yeterlilik sınavda başarı gösteren Vergi Müfettiş Yardımcıları Murat Dönmez, Güler Çelik, Harun Yartaş ve İbrahim Ayyıldız atandı. Atamalar 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 ve 3’üncü maddeleri ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 37’nci maddesi gereğince gerçekleştirildi. Tarım ve Orman Bakanlığında açık bulunan Başmüfettişliklere ise 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2 ve 3’üncü maddeleri gereğince Müfettişler Caner Atasever, Mahmut Kaynar ve Songül Afşar atandı. Tarım ve Orman Bakanlığında ayrıca 5’inci Bölge Müdürü Şahin Çılgın görevden alındı. Kültür ve Turizm Bakanlığında ise açık olan Başmüfettişliklere 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2 ve 3’üncü maddeleri gereğince Müfettişler Ercan Sarı, Atilla Özkan, Mustafa Yavuz Ülküm, Birol Baha Bağ, Burak Büyükkuzukıran, Fatih Tuna Tunasoylu, Enes Keten ve Emre İlhan atandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır ise görevden alındı. Karar ile birlikte 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2 ve 3’üncü maddeleri gereğince Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında açık bulunan İş Müfettişliğine Yasin Zengin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında açık bulunan Başmüfettişliğe Müfettiş Eşref İmamoğlu atandı. Karara göre 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2’nci maddesi gereğince Milli Eğitim Bakanlığı Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürü Züleyha Aydoğan ve Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü Trabzon Bölge Müdürü Enver Uzun ise görevden alındı.
Aksaray Aksaray’da nefes kesen polis-hırsız kovalamacası kamerada Aksaray’da inşaat malzemesi deposunu soyan hırsızlar ile polis arasındaki kovalamaca film sahnelerini aratmadı. Elektrikli motosikletle kaçan hırsızlar bir süre sonra motosikletin aküsünün bitmesiyle bu kez de yaya olarak kaçmaya başladı. Gecenin sessizliğini siren seslerine bıraktığı kovalamacada hırsız kardeşler yarım saat süren takip sonucu yakalanırken, nefes nefese kalan şüphelilerden biri yere yatırılıp ters kelepçe yapıldığı esnada polis memurlarına “Kalbim var” diyerek yardım istedi. Olay, gece yarısı Tacin Mahallesi’nde bulunan bir inşaat malzemesi deposunda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, depodan oksijen bariyerli yerden ısıtma borusu çalan 2 hırsız, çaldıkları boru paketlerini beraberinde getirdikleri 3 tekerlekli elektrikli motosiklete yükledi. Hırsızlık esnasında çevrede bulunan bir vatandaş durumu fark ederek hemen 112 Acil Çağrı Merkezine ihbarında bulundu. İhbar üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede belirtilen adrese intikal eden ekipler 2 şahsı depodan hırsızlık yaparken suçüstü kıstırdı. Polisleri görünce neye uğradıklarını şaşıran 2 hırsız deponun duvarından atlayarak bahçe dışındaki boruları yükledikleri elektrikli motosiklete binerek kaçmaya başladı. Şahısların kaçması üzerine polis ekipleri telsizden anons ederek diğer ekiplere kaçış istikameti hakkında bilgi verdi. Ekiplerin hırsızların peşine düşmesiyle gecenin sessizliği siren sesleriyle yankılandı. Polis ve hırsızlar arasında yaşanan kovalamaca ise film sahnelerini aratmadı. Bir süre elektrikli motosikletle kaçan hırsızlar kaçarken çaldıkları boruları da motosikletin kasasından aşağıya attı. Polis ekiplerinin bölgeyi abluka aldığı kovalamacada motosikletin aküsünün bitmesi üzerine hırsızlar bu kez de motosikleti bırakıp yaya olarak kaçmaya başladı. Taşpazar Mahallesi’nde ara sokaklara ve apartmanların bahçesine girerek izlerini kaybettirmeye çalışan S.Ç. (21) ve U.Ç. (34) isimli 2 kardeş çok geçmeden yakalandı. Yüzüstü yere yatırılarak ters kelepçe yapılan nefes nefese kalan hırsızlardan S.Ç. ekiplerin ters kelepçe taktığı esnada “Kalbim var” diyerek yardım istedi. Yüzüstü yatırılarak kelepçelenen 2 kardeş gözaltına alınarak polis aracına bindirildi. Şahıslar sorgulanmak üzere İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesine götürülürken çaldığı yaklaşık 150 bin TL değerindeki malzemeler sahibine teslim edildi. Olayla ilgili Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tahkikat başlatıldı.
Sakarya Para vermeyen annesini benzin dökerek yakan şahıs tutuklandı Sakarya’nın Akyazı ilçesinde para istediği annesinden ret cevabı aldıktan sonra benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe veren şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi. Elleri sargıda adliyeye sevk edilen şahsın, kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” ifadeleri de dikkatlerden kaçmadı. Korkunç olay, 18 Nisan Perşembe günü Akyazı ilçesi Erdoğdu Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, geçtiğimiz hafta annesi M.Y.’den (64) geçtiğimiz hafta bir miktar para alan ve tekrar isteyince ret cevabı ile karşılaşan Ö.Y. (42) öfkelendi. Ö.Y., maddi ve ailevi sorunları iddiası ile benzin dökerek annesi ve kendisini yaktı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan talihsiz kadın, ilk olarak Akyazı İlçe Devlet Hastanesi’ne buradan da Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Vücudunda 2 ve 3’üncü derece yanıklar oluşan ve hayati tehlikesi bulunan M.Y., buradaki müdahalelerinin ardından Kocaeli Şehir Hastanesi Yanık Ünitesi’ne sevk edildi. Elleri sargılı şekilde adliyeye sevk edilen şahıs tutuklandı Her iki elinde de yanıklar oluşan şüpheli Ö.Y. ise olaydan kısa bir süre sonra yakalanarak ilçe jandarma komutanlığına götürüldü. Şahıs, burada tamamlanan işlemlerinin ardından elleri sargılı bir şekilde adliyeye sevk edildi. Ö.Y.’nin kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” cevabını vermesi ve ‘Pişman mısınız?’ sorusunu ise yanıtsız bırakması dikkatlerden kaçmadı. Adliyeye sevk edilen Ö.Y., tutuklanarak cezaevine gönderilirken, hastanede tedavi gören M.Y.’nin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.