EKONOMİ - 14 Mayıs 2022 Cumartesi 12:48

Otto Holding, film ve prodüksiyon dünyasında ilk yatırımını yaptı

A
A
A
Otto Holding, film ve prodüksiyon dünyasında ilk yatırımını yaptı

Teknolojiden medyaya farklı alanlarda geleceğin iş modellerine Yatırım hedefleyen Otto Holding, film ve prodüksiyon alanındaki ilk yatırımını Türkiye’nin önde gelen yapım şirketlerinden Böcek Yapım’a yapıyor.

Başta medya, eğlence ve teknoloji olmak üzere farklı alanlarda büyümeyi hedefleyen Otto Holding, bu amaçla gerçekleştirdiği yatırımlara hız kesmeden devam ediyor. Nisan ayında pazar alışverişini dijital ortama taşıyan Pazardan uygulamasına yatırım yapan holdingin, odağındaki yatırım alanlarından film ve prodüksiyon sektörüne ilk yatırımı Böcek Yapım’a oldu. Holding bu yatırımla Vizontele, Kelebeğin Rüyası, Gora, Yahşi Batı, Pek Yakında, Aşk Tesadüfleri Sever gibi sinema izleyicisinde iz bırakmış çok sayıda başarılı prodüksiyona imza atan Böcek Yapım’ın yüzde 51 hissesine sahip oldu.

Otto Holding Yönetim Kurulu Başkanı Melih Dinçer, eğlence alanında özellikle sinema ve dizi sektörüne yeni bir soluk getirmeyi hedeflediklerinin altını çizerek, “Türk dizileri son altı yıldır yurtdışına satış ve ihracat konusunda büyük bir başarı yakaladı. Biz de holding olarak bu yakalanan başarının daha kurumsal bir yaklaşımla kalıcı olmasını destekleyecek yeni stratejiler geliştiriyoruz. Hedefimiz eğlence sektörünü yurt dışına açarak nitelikli yatırımcıları sektörle buluşturmak. Sektörde film dizi gibi alanlarda yatırımlar artıyor farklı alternatiflere ihtiyaç var. Holding olarak finansman modelleri konusunda alternatif çözümler sunacağız. Sermaye piyasası enstrümanlarını da kullanarak çeşitli fon ve kaynaklar oluşturup, yüksek potansiyeli olan yapımları desteklemeyi amaçlıyoruz.

500 milyon dolar ihracata koşan Türkiye dizi ve film sektörünün önündeki en önemli sorun finansmana erişim ve yetişmiş insan kaynağını elinde tutarak sürdürebilir bir iş modeli oluşturmak. Biz, geliştirdiğimiz yeni bütünleşmiş iş modeliyle bu soruna çözüm getireceğimize inanarak yola çıktık. Bu bütünleşmiş iş modelinin önemli bir ayağı dijital platformlar için önemli bir stratejik konu olan dizi ve filmlerin içine ürün yerleştirmesi ile senaryo entegrasyonları sayesinde yeni gelir kaynaklarının oluşturulması olacaktır. Söz konusu yapım şirketi, yaklaşık 25 yıldır Türkiye’de çok ses getiren önemli yapımları üreten tecrübeli bir prodüksiyon şirketi. Yerleşmiş bir kültürü ve çok yetenekli, üretici insanlardan oluşan bir kadrosu var. Bu ortaklıkla birlikte, önümüzdeki dönemde yine çok ses getiren daha fazla nitelikli proje üretmeyi ve ortaya çıkan yapımları dünya sahnesinde daha güçlü şekilde konumlandırmayı hedefliyoruz” dedi.

Böcek Yapım’ın kurucusu Ömer Faruk Sorak satın alma ve ortaklık süreci ile ilgili olarak, “1998’de reklam, sinema filmi, TV dizileri, TV programları, video klipler, tanıtım filmleri ve sosyal sorumluluk projeleri geliştirmek misyonu ile yola çıktık. Son 25 senede birçok başarılı film, dizi ve reklam filmine imza attık. 25. Yaşımızda artık büyüyen ve dijitalleşen dünyada daha yenilikçi işleri hayata geçirmek ve profesyonel bir yaklaşımla kendimizi sektörün ve uluslararası yapımcılığın rekabetçi koşullarına hazırlamak için gerekli olan güçlü bir ortaklığa sıcak bakıyorduk. Bu konuda bakış açımız bize sadece finansman getirecek bir yapıdan ziyade bizim için “akıllı ortaklık” olabilecek nitelikli yatırımcıları değerlendirdiğimiz bir dönemden geçtik. Yaptığımız birçok görüşme sonrasında bizim için hem vizyon olarak hem de gelecekte büyüme stratejimize gerek yatırımcılarının film ve dizi endüstrisinin geleceğe yönelik vizyonu gerekse yonetim kadrosunun sektör tecrübelerinin bizi hedeflediğimiz uluslararası rekabete hazırlayacak en uygun yapı olduğunu düşündüğümüz söz konusu holdingin çatısı altında olgunluk dönemi diye değerlendirdiğimiz gelecek 25 yılımızı devam ettirme kararını aldık” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.