GÜNDEM - 14 Şubat 2020 Cuma 18:10

Öz annesinin işkence ettiği bebeğe kayyum atandı

A
A
A
Öz annesinin işkence ettiği bebeğe kayyum atandı

Avcılar’da bebeğine iğne ile çamaşır suyu enjekte ettiği ve darp ettiği iddiasıyla tutuklanan annenin yargılanmasına devam edildi. Mahkeme heyeti, babanın şikayetinden vazgeçmesi nedeniyle mağdur bebeğe kayyum atanmasına karar verdi.

Avcılar’da farklı zamanlarda 2 yaşındaki bebeğine işkence yaptığı ve vücuduna iğne ile çamaşır suyu enjekte ettiği gerekçesiyle tutuklanan Ezgi K.’nın davasının görülmesine devam edildi. Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Ezgi K. ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmaya şikayetinden vazgeçen baba Eray K. ise katılmadı.

“Burada bir çocuk istismarı olabilir”

Duruşmada tanık olarak dinlenen mağdur bebek E.M.K.’nın doktoru Hasan Önal, Çocuk Metabolizma Bölüm Şefi olarak görev yaptığını söyleyerek, “Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinde çalışıyorum. Hasta hemen hemen hastanenin her bölümüne değişik zamanlarda farklı şikayetler ile gelmiş. Son olarak acil servise kol ve bacağında şişlik şikayeti ile başvurmuş. Hastayı takip eden arkadaşlar ‘burada bir çocuk istismarı olabilir’ şeklinde uyarıda bulundu ve çocuk bizim birime yattı” şeklinde konuştu.

“Oynaması için bebeğin önüne pis bezi koymuş ve çimdiklemiş”

Çocuğun hastaneye yatırılmadan önce tüm birimlerin çocuk istismarı konusunda uyarıldığını aktaran Önal, “Türkçe bilmeyen ama akıllı bir Suriyeli anneyi de aynı odaya aldık. Şişlik için farklı bir hastaneden film çekilmesi amacıyla anne ve bebeği sevk ettik. Bebek geri döndüğünde kulağının arkasında bir çizik ve kafasında şişlik vardı. Tomografi çektirdiğimizde kafadaki şişlik doğrulandı. Bu arada çocuğun ishali başladı. Biz de Suriyeli anneden bilgi istedik. Suriyeli anne, sanığın pis bezini açarak oynaması için bebeğin önüne koyduğunu ve çocuğun kol ve bacaklarındaki şişlikleri çimdiklediğini söyledi. Bunun üzerine şüphemiz netleşti. Tomografi bölümünden sahte bir randevu ayarladık. Oradaki kameralar iyi çekiyordu ve suçüstü yapmak istedik. Ancak tomografi saatinden önce çocuk morardı. Oksijen verdik ve çocuk toparlandı” dedi.

Tanık doktor anne bebekten uzaklaştırıldığında tedavinin sonuç verdiğini söyledi

Tanık doktor, baba ve annenin çocuğun düzelmediği gerekçesiyle tepki gösterdiğini söyleyerek, “Ben babaya anne ile ilgili şüphemiz olduğunu söyleyerek, çocuğun yanından ayırmak istediğimi aktardım. Baba da bunu kabul etti. Anne çocuğun yanından ayrıldı ancak kol ve bacaklardaki şişlikler geçmedi. Biz o bölgeye ultrason ile baktık ve bir sıvı olduğunu gördük. Sıvıyı alıp incelemek istedik ancak miktarı çok azdı. Sıvının kimyasal bir madde olabileceği düşüncesi ile kortizon tedavisine başladık. Bu tedaviden olumlu sonuç aldık ve şişlikler düzeldi. 2 hafta sonra baba tekrar geldiğinde olayı anladı. Birkaç gün sonra ise annenin ifadesi ortaya çıktı. Annenin ifadesinde anlattığı şeyler ile çocuğun hastanede tedavi gördüğü durumları doktor arkadaşlar ile değerlendirdik. Diğer yatışlardaki bulgularla uyumlu olduğunu tespit ettik” dedi.

“Daha önceki hastane yatışları da açıklanamayan kanamalar nedeniyleymiş”

Anne hapishaneye girdikten sonra da çocuğun kontrollerini kendisinin yaptığını söyleyen Önal, “Çocuk kontrollere geldiğinde iyiydi. Ben nadir hastalıklar branşında uzmanım. Çocukta bir hastalık olmadığını gördüm. Daha önceki hastane yatışları da açıklanamayan kanamalar nedeniyleymiş” şeklinde beyanda bulundu.

“Hastanede yaşamak isteyen anneler genelde böyle şeyler yapıyor”

Bu olaydan sonra Erzurum’da bebeğine insülin yapan bir annenin hasta çocuğu ile geldiğini aktaran tanık Önal, “Onunla da ilgili mahkeme süreci başladı. Ev koşulları çok iyi olmayan, hastanede yaşamak isteyen anneler genelde böyle şeyler yapıyor. Ben şüphelendiğim annelere burada istediğin kadar kal ama çocuğa zarar verme şeklinde uyarıda bulunuyorum” dedi.

Söz verilen sanık avukatı, annenin bebeğe işkence yapmadığını, bebeğin doğuştan bir kanama hastalığı olduğunu öne sürdü. Bunun üzerine tanık doktor, “Doğuştan olan kanama hastalıkları sonradan geçmez. Bu bebek tedavi edildiğinde hastalığı geçti. Göbek deliğine, burun içine gibi yerlere sıvı enjeksiyonu yapılıyormuş. Sıvı, inceleme için yeterli miktarda değildi. Ancak bir sıvı olduğuna dair rapor tuttuk” dedi.

“Ben kötü bir anne değilim”

Savunması sorulan sanık anne Ezgi K. ise, “Ben kötü bir anne değilim. Kötü bir anne olsam çocuklarım cezaevinde ziyaretime gelmezdi” dedi.

Sanığın savunmasının ardından mahkeme başkanı Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporda sanığın atılı suça karşı cezai ehliyetinin tam olduğunu söyledi. Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, sanığın tutukluluk halinin devamını istedi. Söz verilen müşteki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı ise baba şikayetten vazgeçtiği için çocuğa kayyum atanmasını talep etti. Sanık avukatları ise tahliye talebinde bulundu.

Mağdur çocuğa kayyum atandı

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, mağdur çocuğun Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek kolunda herhangi bir organ zayıflığı olup olmadığının araştırılmasına, sanığın yeniden Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek cezai ehliyeti yönünden rapor aldırılmasına ve babanın şikayetçi olmaması nedeniyle çocuğa kayyum atanmasına karar verdi. Sanığın tutukluluk halinin devamına hükmeden mahkeme, duruşmayı erteledi.

İddianameden

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede 20 Şubat 2019 tarihinde tutuklanan anne Ezgi K.'nın polis merkezinde verdiği ifadesine yer verilmişti. İddianamede anne Ezgi K'nın çocuğu E.M.K.'ya bir türlü ısınamadığı için ölmesi amacıyla şırınga iğnesini ağzına batırıp kan gelmesini sağladığı ve bu nedenle hastaneye götürdüğü belirtilmişti. İddianamede anne Ezgi K.'nın çocuğunun burnuna, ağzına, kulağının iç kısmına ve göbek deliğine şırınga iğnesini birçok kez batırarak kan gelmesini sağladığı, vücudunun çeşitli yerlerini sıkarak morluklar oluşturduğu, bu nedenle bebeğin hastanede 20 gün yatırıldıktan sonra teşhis konulamayarak başka bir hastaneye sevk edildiği anlatılmıştı. Anne Ezgi K.'nın bebeğinin hastanede tedavi gördüğü sırada da koluna takılı damar yolu iğnesine de sıvı sabun enjekte ettiği, durumu fark eden doktorun baba Eray K.'yı uyardığı da iddianamede belirtilmişti. Anne Ezgi K.'nın polis merkezine giderek suçunu itiraf ettiğinin anlatıldığı iddianamede, sanık hakkında ‘çocuğa karşı tasarlayarak, canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti.

Melike İnal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun hummel, DNA konseptli yeni mağazasını Samsun’da açtı Spor giyim markası hummel, DNA konseptli yeni mağaza açılışını Samsun’da, Samsunspor Futbol Direktörü Fuat Çapa ve Samsunsporlu futbolcular Zeki Yavru, Mustafa Tan, Carlo Holse ve Osman Çelik’in de katılımlarıyla gerçekleştirdi. hummel, Samsun Piazza AVM’de yeni bir mağaza açılışı gerçekleştirdi. Açılışa hummel Türkiye’nin üst düzey yöneticilerinin yanı sıra Samsunspor Futbol Direktörü Fuat Çapa ve Samsunsporlu futbolcular Zeki Yavru, Mustafa Tan, Carlo Holse ve Osman Çelik de katıldı. Yapılan açıklamaya göre, DNA konseptli mağazanın en dikkat çekici özelliklerinden biri sürdürülebilirlik vurgusu yapması. Mağaza içinde kullanılan bazı duvarlar geri dönüştürülmüş ‘Cardboard’ adı verilen doğal ve geri dönüşümlü panellerle hazırlandı. Bu ürünler kirletici madde içermezken aynı zamanda toprakta çözünebilir özelliklere sahip. Mağaza konsepti, minimalizm ve İskandinav ruhunu yansıtarak marka kimliğine ve tarihine gönderme yaparken aynı zamanda geçmişi günümüzle harmanlıyor. Markanın global DNA konseptli mağazalarının estetiği ve minimalizmi ön plana alan prensipleri ile yenilikçi yaklaşımı, perakende sektöründe yeni bir soluk olmaya devam ediyor. hummel Türkiye ve Güney Bölge Ticari Direktörü Emre Akaslan, açılışla ilgili olarak, "Bugün burada yeni mağazamızı açmanın, hem de bizim için çok önemli olan Samsun şehrinde açmanın büyük gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Süreçte emeği geçen tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler" şeklinde konuştu.
Ankara Beypazarı Maden Suyu firması ürünlerinde bor miktarının yüksek olduğu iddiasını yalanladı Beypazarı Maden Suyu firması, ürünlerinde bor miktarının yüksek olduğu iddialarını yalanlayarak, "Dünya Sağlık Örgütü ve Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı tarafından belirlenen parametrelerin tamamında uygun değerler içinde olduğumuzu vurgularız" açıklamasında bulundu. Son günlerde Beypazarı Maden Suları hakkında sosyal medyada, "ürünlerde bor miktarının yüksek olduğuna" dair iddialar ortaya atılmıştı. O iddialar birinci ağızdan yalanlandı. "Kötü niyetli ve haksız ithamlar ile ilgili tüketicilerimizi aydınlatmak ve doğru bilgileri aktarmak isteriz" Konuya ilişkin yazılı açıklamada bulunan firma, "Bir kısım sosyal medya mecralarında İsviçre kaynaklı bir habere dayandırılarak markamız Beypazarı Doğal Maden Suyu hakkında haksız ve gerçek dışı dezenformasyon amaçlı yayınlar yapılarak ürün içeriğindeki bor miktarının yüksek olduğu ve sağlığa zararlı olduğu yönünde asılsız itham ve içerikler paylaşılmıştır. Bu tür kötü niyetli ve haksız ithamlar ile ilgili tüketicilerimizi aydınlatmak ve doğru bilgileri aktarmak isteriz. Ülkemizin yüzde 100 yerli ve milli değeri olan ‘BEYPAZARI’ markası uluslararası arenada hızla büyümektedir. Firma olarak 30’u geçkin ülkeye ihracat yaparak Türkiye, Avrupa ve Dünya kalite ödülleri almış, ISO 22000; ISO 9001; ISO 14001; ISO 45001; FSSC 22000 ve ESMA kalite sertifikalarına sahip olan ve sektörde saygın bir yere sahip olan bir markayız. Şirketimiz ürünlerinin kalitesini sürekli olarak titizlikle izlemekte, yine ürünlerimiz Sağlık Bakanlığı tarafından da denetlenerek düzenli olarak analizleri yapılmaktadır" ifadelerine yer verdi. "Uluslararası kuruluşlar içme suyundaki bor miktarı için farklı rehber değerler belirlemişlerdir" Firma açıklamasına şöyle devam etti: "Farklı ülkeler ve uluslararası kuruluşlar içme suyuyla ilgili kalite standartlarını belirlerken farklı bilimsel verilere ve politik yaklaşımlara dayanarak değişiklikler yapabilirler. Bu politika ve yaklaşımlar, hangi bilimsel çalışmanın temel alındığı, tüketim alışkanlıkları, vücut ağırlıkları ve diğer faktörlere göre değişiklik arz etmektedir. Başka uluslararası kuruluşlar da içme suyundaki bor miktarı için farklı rehber değerler belirlemişlerdir." İçme suyundaki bor seviyesine ilişkin çeşitli kurum ve kuruluşların farklı seviyeler belirlendiğine dikkat çekilen açıklamada, "İçme suyundaki bor için sağlık temelli düzenleyici sınırlar Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 2,4 mg/L, Avustralya Ulusal Sağlık ve Tıp Araştırmaları Konseyi tarafından 4 mg/L ve Avrupa Birliği tarafından 1 mg/L olarak belirlenmiştir. Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (U.S. EPA) ise içme suyundaki bor minerali için bir düzenleyici sınırlama belirlememiş ancak ömür boyu sağlık danışma değerini 5 mg/L olarak belirlemiştir" denildi. Beypazarı Maden Suları’nın Türkiye’deki Doğal Mineralli Sular Yönetmeliği’ne ve uluslararası standartlara uygunluğunu beyan eden firma, "Dünya Sağlık Örgütü ve Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı tarafından belirlenen parametrelerin tamamında uygun değerler içinde olduğumuzu vurgularız. Haberin İsviçre kaynaklı olmasına rağmen, bu haberin yerel basında ’yüksek değer çıktı’ şeklinde sunulmasının, bilgiyi yanlış algılamaya yönelik bir çaba olduğunu düşünüyoruz. Önceki yıllarda İsviçre akredite analiz laboratuvarı EUROFİNS tarafından yapılan bor analiz sonucunu da paylaşarak, şeffaf ve doğru bilgi aktarımını sağlamaya önem verdiğimizi belirtmek isteriz. (Analiz sonucu sapma değeri ile birlikte 0,80 mg/lt’ye denk gelmektedir.) Tüm bu olumsuz haberlere ve yanlış algı oluşturma çabalarına rağmen yanımızda olan, güvenini koruyan, desteğini esirgemeyen değerli ve bilinçli tüketicilerimiz ile doğru haberi paylaşabilmek adına bizlerle iletişime geçen kıymetli basın mensuplarına teşekkürü bir borç biliriz" açıklamasında bulundu.
Düzce Larva ve sinekle mücadele sürüyor Düzce Belediyesi, bahar aylarının gelmesiyle birlikte kent genelinde larva ve sineklere karşı ilaçlama çalışmasına yeniden başladı. Düzce Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü bünyesinde ki 5 ilaçlama ekibi, Şubat ayı itibariyle başlattığı sivrisinek ve karasinek mücadele programına ahır, gübre, tuvalet kuyusu, foseptik ile sürekli durgun su bulunan ya da biriken jit alanlarında larva ve uçkun mücadelesine tüm hızıyla devam ediyor. Yıllık plan dahilinde artarak devam edecek olan ilaçlama programını uygulayan müdürlük ekipleri, son 5 yılda Türkiye’nin kuzey bölgelerinde yayılan istilacı bir tür olan Asya Kaplanı olarak adlandırılan sivrisinek türüne karşı da vatandaşlara uyarılarda bulundu. Düzce’de oldukça çoğalmaya ve rahatsızlık oluşturmaya başlayan Asya Kaplanı sivrisineğinin, mevcut var olan türlerden farklı olarak temiz suya yumurta bırakabildiğine dikkat çeken ekipler, bu durumun bahçe sebzeciliği ve hobi bahçeciliğinin yoğun olarak yapıldığı Düzce’de sinek için uygun çoğalma alanlarının oluşturduğunu ve hiçbir önleyici tedbir (kapan ya da sineklik) alınmadan depo edilerek biriktirilen suların doğal çoğalma alanları haline geldiğini kaydetti. Vatandaşlara, başta kendileri, aileleri ve çevrelerinin sağlıkları için su biriktirilen alanların kapaklarının kapalı tutulması yahut 3 günde bir sularının değiştirilmesi tavsiye edilirken, bidon, varil ve saksı altlarının da kuru tutulması ile larva oluşumunun engellenebileceğine dikkat çekildi.