KÜLTÜR SANAT - 30 Haziran 2020 Salı 14:46

Pandemi sonrası ilk tiyatro oyunu galasını yapmaya hazırlanıyor

A
A
A
Pandemi sonrası ilk tiyatro oyunu galasını yapmaya hazırlanıyor

Yeni tip korona virüs dolayısı ile tiyatro salonları kapatılmıştı. Bu kapsamda pandemi sonrası oynanacak ilk tiyatro olma özelliği taşıyan “Veli'nin Oğlu Orhan” adlı tiyatro oyunu Küçükçekmece Belediyesi Atakent Kültür Merkezi’nde 1 Temmuz'da galasını yapmaya hazırlanıyor.

Küçükçekmece Belediyesi öncülüğünde, tiyatro sanatçısı Hakkı Ergök’ün, Orhan Veli Kanık’ın şiirlerinden yola çıkarak kurguladığı Hakan Dedeler’in ise tamburuyla sahnede eşlik ettiği “Veli’nin Oğlu Orhan” adlı tiyatro oyunu sahneye taşınıyor. 1 Temmuz tarihinde galasını Atakent Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapmaya hazırlanan oyunda tüm pandemi sürecindeki kurallara uyulacak. 279 kişilik salona sadece 37 kişi alınacak. Seyirciler sosyal mesafeye uygun ve maskeli oturacak. Girişte ateş ölçümü yapılacak. Ayrıca oyun pandemi sonrası sahnelenen ilk oyun olma özelliği taşıyor. Aynı zamanda birden fazla ilki de içinde barındırıyor. Orhan Veli Kanık’ın hayatı ilk kez kendi şiirleriyle anlatılırken, Türk müziğinin nadide enstrümanlarından biri olan tambur, ilk kez bir tiyatro oyunuyla sahnede yer alıyor. Bütün bunlarla beraber Orhan Veli’nin şiirleri, yine ilk kez çok sevdiği Türk müziği besteleriyle hayat buluyor.

“1 Temmuz’da ilk sahnesini açan tiyatro oyunu bizmişiz”
Türkiye’de perdesini açacak ilk tiyatro oyunu olacağını daha sonra öğrenen Hakkı Ergök, “Oyunun yazarı olarak Orhan Veli’nin şiirlerinden hayatını kurgulamaya çalıştım. Orhan Veli’nin hayatından yaptığım bu kurguyu kronolojik olarak yapmadım, duygusal bir kurgu oldu. Biz bir özel tiyatro olsaydık, arkamızda kimse olmasaydı. Diğer tüm tiyatrolar gibi bizde perdemizi açamazdık. Küçükçekmece Belediyesi Başkanı Kemal Çebi’nin verdiği büyük destekle biz bu oyunu çıkarttık. Pandemi yasağının sona erdiği gün Türkiye’de perdesini açacak ilk oyun olacağını biz daha sonra öğrendik. Baktık 1 Temmuz’da ilk sahnesini açan tiyatro oyunu bizmişiz. Bunun onurunu yaşıyoruz” dedi.

“279 kişilik bir sahne sadece 37 kişi alacağız”
Pandemi sürecindeki tüm kurallara uyulacağından bahseden Ergök, “Atakent Kültür Merkezi 279 kişilik bir sahne, sadece 37 kişi alacağız. Birer sıra atlatıp üçer koltuk boş bırakarak insanları alacağız. Zaten bugün heryer dezenfekte edilecek. Bütün önlemler alınacak seyirci maskeli izleyecek. Girerken ateş ölçülecek ve sosyal mesafeye uyulacak. Orhan Veli’nin sahneye çıkan oyunlarında hiç Türk Sanat Müziği kullanılmamış. Oysa ki Orhan Veli’nin en sevdiği müzik türüdür Türk Sanat Müziği. Biz de tamburu yakıştırdık. Çünkü tambur ile piyona arasında çok net bir benzerlik var. Bende bunu yeni fark ettim. Piyona’da da her nota tek tek vuruluyor, tamburda da” şeklinde konuştu.

Pandemi sürecinde evde besteler yaptığını söyleyen Hakan Dedeler, “Tambur’da biliyorsunuz İstanbul’a ait bir saz. Aslında kurgusal olarak baktığınızda Orhan Veli’de İstanbul şairi. Pandemi döneminde sahneye çıkmadık. Ama bu oyun pandemi sürecinde ortaya çıkan bir eser. Pandemi sürecinde evde çok vakit geçirdim ve yıllar sonra besteler yapmaya başladım. Bu besteler ortaya çıkınca bende mutlu oluyorum tabii” diye konuştu.

Sümeyye İnal - Ahmet Faruk Sarıkoç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Şehitlerin aziz hatıralarına vefa Erzurum’da yaşamış ve vatan için canlarını feda etmiş 357 şehidin anısına duyulan saygı ve minnettarlığı ifade etmek amacıyla ‘Aziz Hatıralarımıza Vefa Projesi’ düzenlendi. Erzurum Engelsiz Yaşam Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi bünyesindeki çini ve seramik atölyelerinde, “Aziz Hatıralarımıza Vefa” projesi kapsamında, 25 özel ihtiyaçlı birey ve 50 korunmaya muhtaç öğrenci tarafından çini eserleri hazırlandı. "Aziz Hatıralarımıza Vefa Projesi" Erzurum’da yaşamış ve vatan için canlarını feda etmiş 357 şehidin anısına duyulan saygı ve minnettarlığı ifade etmek amacıyla başlatıldı. Engelsiz Yaşam Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi bünyesindeki çini ve seramik atölyelerinde gerçekleştirilen bu projede, 25 özel ihtiyaçlı birey ve 50 korunmaya muhtaç çocuk, Türk çini sanatından esinlenerek hazırladıkları eserlerle şehitlerimizin hatıralarına vefa borçlarını somut bir şekilde ortaya koydu. Türk çini sanatı ürünü olan Türk bayrağı ve şehitlerin isminin yer aldığı el yapımı çini tabaklar hazırlanarak 357 şehit yakını aileye, korunma ve bakım altındaki çocuklar tarafından verildi. “Her zaman yanlarında olacağız” Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hasan Aykut, şehit ailelerine sunulan manevi hediyenin, aziz şehitlerimizin anısına olan vefanın ve minnettarlığın birer simgesi olarak önem taşıdığını belirterek, "Bu projenin, şehit ailelerimize olan saygı ve sevgimizi ifade etmede küçük ama anlamlı bir adım olduğuna inanıyoruz. Bu vesile ile şehitlerimizi rahmetle anıyor, kahraman ailelerine en derin saygılarımızı sunuyoruz. Projemizin toplumumuzda şehitlerimizin anısına olan saygıyı pekiştireceğine ve geleceğe umutla bakmamızı sağlayacağına inancımız tamdır. Şehitlerimizin mukaddes emaneti olan kıymetli ailelerine ’Aziz Hatıralarımıza Vefa Projesi’yle Bakanlığımız ve İl Müdürlüğümüz olarak her daim yanlarında olacağız" dedi. “Devletimiz her zaman yanımızda oldu” Mardin’de çevre güvenliği kapsamında görevli bulunduğu binanın çatısından düşerek şehit olan polis memuru Kubilay Karaman’ın babası Vedat Karaman ve Balıkesir’de kovaladığı şüphelilerin açtığı ateş sonucu yaralanan ve kaldırıldığı hastanede şehit olan polis memuru Abdulkadir Güngör’ün babası Muktedir Güngör, devletin her zaman için yanlarında olduğunu ifade ederken, “Aziz Hatıralarımıza Vefa” projesi çerçevesinde yapılan ziyaretten dolayı mutlu olduklarını belirtti.
Aydın Doğaseverler, kıyı kirliliğine dikkat çekti Doğa peyzajlarıyla kendisine hayran bırakan Aydın ve Ege kıyılarına dikkat çeken doğaseverler, kıyıları bu hale getirenlerin tespit edilerek gerekli yaptırımların uygulanmasını istedi. Aydın’ın tarihi ve doğal güzelliklerinin korunması adına önemli çalışmalar yapan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği’nin (EKODOSD) her hafta düzenledikleri gezi turlarının bu haftaki durağı Kazıklı Körfezi oldu. Doğal peyzajını koruyan Ege’nin en bakir kıyılarının olduğu Kazıklı Körfezi’nde çevre temalı bir etkinlik yapan doğaseverler, Aydın başta olmak üzere doğal peyzajlarıyla kendine hayran bırakan Ege kıyılarına dikkat çekerek, kıyıları kirletenlere gerekli yaptırımların uygulanmasını istedi. Her zaman olduğu gibi doğa ve kültür gezilerinin devam edeceğini ifade eden EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, gezi ile ilgili bilgi vererek “Doğal peyzajını koruyan Ege’nin en bakir kıyılarının olduğu Kazıklı Körfezi’nde turist rehberi üyemiz Hakan Bahçecioğlu’yla birlikte çevre temalı bir etkinlik yaptık. 12 yıl önce yaptığımız etkinlik sonrası körfez kıyılarında ne gibi değişimler yaşanmış incelemelerde bulunduk. Balık çiftlikleri açığa alındıktan sonra, denizin daha temiz hale geldiğini ve suların daha berrak olduğunu gördük. Geçmiş yıllarda dünya yatçılarının önemli uğrak yerlerinden biri olan doğa harikası kıyılara balık çiftlikleri kurulduğunda, yatların körfeze girmediklerini, çiftliklerin deniz ekosisteminde nasıl değişimler oluşturduğunu anlattık. 12 yıl geçmesine ve balık çiftlikleri açığa alınmasına rağmen yaklaşık 5 kilometrelik kıyı şeridinde olumlu yönde hiçbir değişikliğin olmadığını, aksine bazı koyların daha da kirlendiğini tespit ettik. Rüzgarın da etkisiyle kıyılardan uçuşan çöplerin makiliklerin, çalıların içini doldurduğunu, eski kireç ocaklarının içlerin dolu olduğunu, ormanlık alanın içlerine kadar taşındığını tespit ettik. Bakir kıyılara vuran yunusların ve carettaların denize atılan atıkları yutarak, sindirim ve boşaltım sistemlerini tıkamasından dolayı öldüklerini düşünüyoruz. Bu kıyıların temizlenebilmesi için yerel yönetimlerle birlikte yüzlerce insanın günlerce temizlik yapması gerekir. Ayrıca kirletenlerin bilindiği bu atıkları niçin başkaları temizlemek zorunda kalsın? Muğla Valiliği ve Muğla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü bu bölgede bir inceleme yaparak, kıyıları bu hale getirenleri tespit edip, gerekli yaptırımları uygulayarak, kirleten şirketlere temizletmeli ve denizin ve kıyıların kirletilmemesi için önlemler almalıdır. Ege’nin en güzel kıyılarından biri olan Kazıklı Körfezi’nin güzelliğine hayran kaldık, kıyılarının hoyratça kirletilmesini üzüldük” dedi.
İstanbul Büyükçekmece’de vatandaşlar, Çanakkale Şehitleri için yürüdü Büyükçekmece’de, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 109. Yıldönümü kutlamaları kapsamında “Zafer Yürüyüşü” gerçekleştirildi. Büyükçekmece’de, Çanakkale Zaferi’nin 109. Yıl dönümü kapsamında Çanakkale Şehitleri’ni anmak için “Zafer Yürüyüşü” gerçekleştirildi. Mimaroba Mahallesi’nde düzenlenen etkinliğe AK Parti Büyükçekmece Belediye Başkan Adayı Recep Erol ve çok sayıda vatandaş katıldı. Şehitler için saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan etkinlikte vatandaşlar, ellerinde meşale ve Türk Bayrakları ile Büyükçekmece caddelerinde yürüyerek, "Şehitler ölmez, Vatan bölünmez" sloganları attı. Dev Türk bayrağının ve dev Atatürk posterinin de açıldığı fener alayı, Çarmıklı caddesi ve Şükran Caddesinin ardından Mustafa Kemal Bulvarında sona erdi. “Türk ulusu son neferine kadar mücadele eden ve orada yılmadan çalışan, ülkesini vatanını savunan insanlarla dolu” Yürüyüş öncesi konuşma yapan AK Parti Büyükçekmece Belediye Başkan Adayı Recep Erol, “Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109’uncu yıl dönümünde bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve rahmete kavuşan cümle Mehmetçiğimizi rahmetle anıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten tüm komutanlara, tüm Mehmetçiklere kadar bugün ülkesi için, vatanı için, milleti için mukaddesatı uğruna şehit olan tüm Mehmetçiklerimizi rahmetle ve minnetle yad ediyoruz. Bugün Çanakkale’deydim. Birlik, beraberlik içinde ve yan yana yatan şehitlerimizi ziyaret ettik. Diyarbakırlı ile Üsküplünün, Halepli ile Bosnalının yan yana yattığı kardeşçe ülkesi için, vatanı için bir ve beraber olduğu toprakları ziyaret ettik. Bizler de her Çanakkale Zaferi’nde inşallah Büyükçekmece’mizden kardeşlerimizle, öğrencilerimizle bir olarak beraber olarak oradaki ruhu anlayabilmek adına Çanakkale’de olmak, Çanakkale ruhunu anlamak için orada bulunmak zorundayız. Çanakkale, dün yokluklar içinde mücadele eden atalarımızın bizlere neler ifade ettiğini net olarak gösterdi. Çanakkale’de yedi düvele karşı çarpışan, binlerce mermiye göğüs geren askerimizin ve orada yatan kardeşlerimizin ruh halini gördük. Bizler biliyoruz ki Türk ulusu son neferine kadar mücadele eden ve orada yılmadan çalışan, ülkesini, vatanını savunan insanlarla dolu” dedi. “Gençlerimiz güçlüyse, ülkesini her alanda temsil edebiliyorsa bugün İHA’larımızı da SİHA’larımızı da Kızılelma’mızı da yapar” Sonraki dönemlere dair görüşlerini de aktaran Erol, “Bizler biliyoruz ki gençlerimiz güçlüyse, ülkesini her alanda temsil edebiliyorsa bugün İHA’larımızı da SİHA’larımızı da Kızılelma’mızı da yapar. Bundan sonraki dönemde inşallah Türkiye Yüzyılı olacak. Birlikte nice yüzyıllara erişeceğiz diyorum. Bundan sonra da yine bir ve beraber olarak ülkemizin, bölgemizin, ilçemizin gelişmesi için mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu. “Büyükçekmece’yi bu yüzyılda hak ettiği hizmetlerle buluşturmak istiyoruz” Seçim süreci ile ilgili de konuşan Recep Erol, “Büyükçekmece’nin 24 mahallesine hizmet etmek istiyoruz. Büyükçekmece’yi değiştirmek, geliştirmek ve dönüştürmek istiyoruz. Büyükçekmece’yi bu yüzyılda hak ettiği hizmetlerle buluşturmak istiyoruz. Büyükçekmece ilçemiz eğitimden sağlığa altyapıdan ulaşıma kadar her türlü noktada maalesef hizmet almada eksikler yaşıyor. Biz bu eksiklerin tamamını gidermek ve Büyükçekmece halkına 24 Mahallesi ile hizmet vermek istiyoruz. Büyükçekmece özelinde seçimde Cumhur ittifakı olarak öndeyiz. Cumhur İttifakı olarak bizler ne yapacağımızı düşünüyoruz. 1 Nisandan sonra projelerimizi uygulama ve Büyükçekmece’de yapılacak yatırımları eksikler tamamlamak adına elimizden geldiğinde gayret sarf edeceğiz. Projelerimizi hazırlamaya çalışıyoruz” dedi. Yürüyüşe katılan vatandaş Sertaç Elemen, “Duygularımız çok iyi. Bu güzel, anlamlı günde bu ortamı sağladığı için değerli Recep başkanımıza teşekkür ediyoruz. Büyükçekmece’de hemşehrileri olarak arkasındayız” diye konuştu.
Ankara Türkiye-Afrika İşbirliği Platformu Başkanı Genç: “Afrika Savunma Sanayii pazarına, Türkiye bir aktör olarak dahil olmuştur” Türkiye’nin Afrika Açılımı politikasını değerlendiren Afrika-Türkiye İşbirliği Platformu Başkanı Osman Genç, “Yıllık savunma harcamaları yaklaşık 70-75 milyar dolar olan Afrika Savunma Sanayii pazarına Türkiye’de bir aktör olarak dahil olmuştur” dedi. Tarihsel ve kültürel ortak değerlere dayanan Türkiye-Afrika ilişkilerinin, gün geçtikçe gelişen ve çoğalan bir ivme kazandığını belirten Afrika-Türkiye İşbirliği Platformu Başkanı Genç, Türkiye’nin Afrika Açılımı politikasını değerlendirdi. “Afrika Savunma Sanayii pazarına, Türkiye bir aktör olarak dahil olmuştur” Türkiye-Afrika ilişkilerinin sadece savunma sanayii alanında değil diğer tüm alanlarda da başarılı ilerlediğini aktaran Genç, “2002 Yılında yalnızca 12 Afrika ülkesinde elçiliği bulunan Türkiye’nin bugün 54 Afrika ülkesinin 43’ünde Büyükelçiliği bulunmaktadır. Yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son 20 yılda 30 Afrika ülkesini bizzat ziyaret edip, üst düzey temaslarda bulunması da ikili diplomatik ilişkilerin sağlam temellere oturmasını sağlamış, Türkiye 54 Afrika ülkesinin hemen hemen yarısı ile Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşması imzalamıştır. Savunma sanayii alanında yapılan bu iş birliği anlaşmaları, Savunma sanayii ihracatının önünü açmış, yıllık savunma harcamaları yaklaşık 70-75 milyar dolar olan Afrika Savunma Sanayii pazarına Türkiye de bir aktör olarak dahil olmuştur. Çok uzun yıllardan bu yana Afrika ülkelerinin tedarikçileri olan ABD, Almanya, Rusya ve Çin ile rekabet etmek zorunda kalan Türk Savunma Sanayii, kısa zamanda bu devletlerin önemli bir rakibi olarak sahaya inmiş ve 2022 yılı sonu itibariyle ihracatımız 500 Milyon Doları aşmıştır” ifadelerini kullandı. Afrika ülkelerinin yetersiz insan kaynağı ile terör faaliyetleri ile mücadele etmek için bu konuda Türk Savunma Sanayiine başvurduğunu aktaran Genç, Türkiye, Afrika Savunma Sanayii pazarında özellikle Kirpi, Hızır, Ejder, Cobra gibi hafif zırhlı araçlar, Şahingözü, Acar gibi havadan keşif araçları ve TB2, ANKA gibi İHA-SİHA sistemleri konusunda en çok tercih edilen ülke konumuna yükseldiğini kaydetti. Somali’nin güvenli bir bölge devleti olarak uluslararası arenada yeniden boy göstermesi için Türkiye’nin yakın çevre güvenliğinin asli unsurlarından birisi olan Kızıldeniz bölge güvenliğinin sağlanması için imzalanan TÜRKSOM anlaşmasının önemini vurgulayan Genç, Anadolu coğrafyasının güvenliğinin, Barbera, Aden, Cibuti ve Sevakin’den geçtiğini söyledi. “Türkçe dilinin kıtada yaygınlaşmasını temin edecek projelere destek verilmelidir” Türkiye son 20 yılda Afrika’da çok doğru ve akılcı bir politika yürüttüğünü aktaran Genç, şu ifadeleri kullandı: “Özellikle Çin ve Rusya’nın uzun vadeli finansal krediler ve yatırım taahhütleri ile son 10 yıldan bu yana Afrika’da birçok önemli devlet nezdinde karar verici duruma geldiği de dikkatlerden kaçmamalıdır. Özellikle, Hava ve Deniz Limanları, Demiryolları, Karayolları gibi temel altyapı yatırımları konusunda Türk özel sektör firmalarının bölgeye girişi teşvik edilmeli, büyük tarım işletmeleri kurulması ve işletilmesi konusunda TİGEM ve Tarım Kredi Kooperatifleri gibi milli kuruluşların bölge ülkelerinde kalıcı ortak projeler geliştirmesi sağlanmalıdır. Tüm bu politikaların sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından da İnsani Yardım, Kalkınma, Sağlık ve Eğitim alanlarında Afrika ülkelerine verilen karşılıksız desteklerin devamlılığı sağlanmalı, Türkçe dilinin kıtada yaygınlaşmasını temin edecek projelere destek verilmelidir.”