GÜNDEM - 02 Haziran 2017 Cuma 15:42

Pilav konseptli menüler revaçta

A
A
A
Pilav konseptli menüler revaçta

İftar davetleri ve mevlit programları için pilav konseptli menülerin bu yıl da revaçta olduğu belirtildi.

Ramazan ayının gelmesi ile birlikte hemen birçok yerde, kalabalık iftar davetleri verilecek. O’pilavcı Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Yılmaz iftar davetleri ve mevlit programları için pilav konseptli menülerin bu yıl da revaçta olduğunu söyledi. “Anadolu’nun birçok yerinde iftar programlarında ve mevlit programı davetlerinde tavuklu pilav, etli pilav ikram ediyordu. Bugün sadece bu bölgelerde değil başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin hemen her yerinde düğünlerde pilav ikram ediliyor” diyen Yılmaz, “Et dönerli pilav, ton balıklı pilav, tavuklu pilav, misket köfteli pilav, nohutlu pilav, kuru fasulyeli pilav gibi çeşitleri bulunan pilav düğün törenlerinin vaz geçilmez menüsü arasında yerini çoktan aldı. Ekonomik durumu her ne olursa olsun, artık Ramazan davetlerinde pilav ikram ediliyor” şeklinde konuştu.

“Osmanlı Sarayı’nın en meşhur yemeği; pilav”

Türk mutfağının vazgeçilmez bir yemek türü olduğunu söyleyen O'Pilavcı’nın pilav pişirme konusunda danışmanı Gurme Ali Seçgin, Osmanlı döneminde pirinç nadir bir malzeme olduğu için çok uzun bir dönem pilavın sadece zengin Osmanlı sofralarını süslediğini ve buralarda da sofranın en önemli yemeği konumuna yükseldiğini söyledi. Ali Seçgin sözlerine şu şekilde devam etti: “Kayıtlara ve arşivlere göre 15. yüzyılda sarayda pilav yeniyor ve Fatih Sultan Mehmet Han’ın sofralarında sade pilavın dışında sebzelisi, etlisi ve tavuklusunun yer aldığı kayıtlardan anlaşılıyor. Ancak 16. yüzyılda pilav pişirme yöntemleri gelişmiş, aynı öğünde birkaç çeşit pilav yenmeye başlanmış. Şölenlerde ikramların zenginliği, etin yanı sıra pirinç pilavlarının bolluğuyla da ölçülür hale gelmiş. 17. yüzyılda Evliya Çelebi, Bitlis Beyi'nin kent meydanında verdiği ziyafette 13 çeşit pirinç pilavı bulunduğunu yazıyor. Bu da pilavların sadece Osmanlı sarayına özgü olmadığını gösteriyor. Ancak yine de nadide bir yemek olan pilavı sıradan halk yüzyıllar boyu ancak zenginlerin şölenlerinde tadabilmiş. Pirincin demokratikleşmesi 18. yüzyıldan sonra gerçekleşiyor ve pilav artık orta halli insanların da sofralarının vazgeçilmez yemeği haline geliyor. Özellikle İstanbul'da bu yüzyıldan sonra pirinç buğday kadar tüketilir oluyor. Kültür tarihçisi Marianna Yerasimos, Osmanlı Mutfağı adlı eserinde 18. yüzyıl yemek tarifleri arasında çok değişik pilavların bulunduğunu, hatta benmari usulü pişirilen "susuz pilav" ve balıklı pilava bile rastlandığını yazıyor”.

“Türkiye’nin en büyük düğün pilavı markası; O'Pilavcı”

O'pilavci Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Yılmaz ise , “Türk toplumu örf, adet, ananelerine bağlı; vicdanlı bir toplumdur. Bu yüzden hayrı hasenatı her fırsatta kendi imkanlarıyla yapan bir millet. Bu sebeble biz de bu hayırları gerçekleştirmek adına o pilavcı olarak çevresindekilere yardım etmek isteyenlere, hayrına yemek dağıtmak isteyenlere, ölmüşlerimize hayır işlemek isteyenlere, kolaylık olması adına sistemimizi geliştirdik. Sipariş vermeyi kolaylaştırdık. Sunumu basit hale getirdik. Sitemizden direk 50 kişilik, 100 kişilik; ister kavurmalı, ister tavuklu pilav sipariş verebiliyorsunuz ya da ayran ve tatlısını sipariş verebiliyorsunuz. İstanbul için aynı gün; tüm Türkiye'ye 1 gün sonra hizmet verebiliyoruz. Aynı şekilde bir yakınıza aylık sipariş listesi oluşturup; her gün yemek göndermemizi isterseniz bizimle bunu yapabiliyorsunuz. Bize limitinizi söyleyin, kaç kişiye yemek dağıtılacağını söyleyin gerisini biz halledelim. Toplu siparişlerinizin ve etkinliklerinizin (100 kişilikten den fazla) ürün dağıtımını sunumu da isterseniz biz servisini yüzde 20 hizmet bedeli alarak yapabiliyoruz. Hayırseverlere hizmet etmek, hayırlara vesile olmak güzel” ifadelerini kullandı.
Markanın, yeni bir konseptle 2011 yılında sektöre sağlam adımlarla giriş yaptığını belirten Yılmaz, “2016 yılında gelinen noktada açılan şube ve sektöre kazandırdığı 100’lerce işletme ile sistemin büyümesine ciddi katkı sağladı. Yeni markalar çıkmasına öncü oldu. gelinen nokta O pilavcı sektörde öncü olarak yeni proje ve yatırım çalışmalarına hız vermeğe kararlı” dedi. Türkiye’nin her yerine bayilik verebildiklerini söyleyen Tarık Yılmaz “Ekonomik bütçelerle her girişimci bayi açabilir. Bayilik sistemimiz çerçevesinde kısa bir zaman diliminde yatırım maliyetlerini amorti etmeleri amaçlanmaktadır. Bayilik konseptlerimiz çeşitlidir. Avm kiosk konsepti, corner şube ve büyük konsept şubeler. Bunu yatırımcımızla birlikte dükkan yerine göre karar veriyoruz. Personel eğitimi v.b konularda bayilerimize her zaman destek veriyoruz. Bayiler ürün temini gibi problemlerle karşılaşmıyorlar” şeklinde konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır’da vektörlere karşı ilaçlama çalışmaları sürüyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ekipleri, kent genelinde ilaçlama çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürüyor. Belediyeden yapılan açıklamada, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Veteriner İşleri ve Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü İlaçlama Birimi ekipleri, sivrisinek, karasinek, yakarca, kene ve benzeri haşere popülasyonlarının insan sağlığını tehdit etmeyecek düzeyde tutulması ve bunlardan bulaşabilecek sıtma, tifo, kolera, dizanteri, sarıhumma, şark çıbanı gibi hastalıkların önlenmesi için bilimsel mücadele yöntemleriyle ilaçlama çalışmalarına hız verdi. İlaçlama faaliyetleri; 274 personel, 80 adet araç, 34 adet holder, 1 adet traktör holderi, 15 adet atomizör, 50 ulv cihazı, 200 adet sırt pompası, 1 adet misblower, 5 adet termal sisleme cihazı ile 17 ilçe ve 1046 mahallede sürüyor. İlaçlama çalışmaları, sivrisinek ve karasinek larvalarına karşı havuz, göl, gölet, kanalizasyon, sazlık alanlar, bataklıklar, fosseptikler, birikinti sular, bodrum suları, süs havuzları, hayvan gübrelerinin biriktiği alanlar, ahırlar, organik atıkların toplandığı ve biriktiği yerler, çöplükler, çöp konteynırları, çöp aktarma istasyonları vb. üreme alanlarında belli periyotlarla yapılıyor. İlaçlama hizmetleri, mühendisler gözetiminde yıl boyunca Sivrisinek, karasinek, tatarcık gibi zararlıların erginlerine karşı üredikleri, beslendikleri, barındıkları ve dinlendikleri tüm alanlarda biyosidal ürünler, araç ve cihazlar kullanılarak devam edecek.
Ankara AYM üyeliğine seçilen Çınar için yemin töreni düzenlendi Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilen Ömer Çınar, düzenlenen törenle ant içip, cübbe giyerek görevine başladı. Anayasa Mahkemesi’nin 62. kuruluş yıldönümü ve yeni üye Prof. Dr. Ömer Çınar’ın göreve başlaması dolayısıyla tören düzenlendi. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’nda gerçekleştirilen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse ile birçok yargı mensubu katıldı. Törende açılış konuşmasını gerçekleştiren AYM Başkanı Kadir Özkaya, AYM’nin yeni üyesi Ömer Çınar’ı tebrik etti. Ülkeye hayırlara vesile olmasını dileyen Özkaya, ”Liyakatli üyelerden oluşan AYM’nin yeni üyesinin kendisinden beklenen katkıyı sağlayacağını umuyorum” dedi. "Hakimler özgürce karar vermelidirler" Hakimlerin kimsenin etkisinde kalmadan tarafsız bir şekilde karar vermesi gerektiğini ifade eden Özkaya, “Adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluk hakimlere düşer. Hakimin terazisi hep doğru tartmalıdır. Hiçbir neden onları hakkı ayakta tutmaktan alıkoymamalıdır. Örnek ahlak sahibi olmalı, kişilik ve vicdanlarını kirletmemelidirler. Herhangi bir dışsal etki altında kalmadan özgürce karar vermelidirler. Bağımsız ve tarafsız yargının varlığı bağımsız ve tarafsız hakimlere bağlıdır” diye konuştu. “Gazze’deki ikiyüzlülüğü kabul etmiyorum” İsrail’in Gazze’ye yaptığı zulmü kabul etmediklerini vurgulayan Özkaya, “Millet olarak ortak menfaatlerimiz için kenetlenip çalışmalıyız. Gazze başta olmak üzere zulümlere karşı gösterilen ikiyüzlülüğü kabullenemediğimizi dile getirmeyi bir görev biliyorum. İnsanlığa adaleti anlatan devletlerin zulme ve haksızlığa gözlerini ve vicdanlarını kapatmaları, insanlığı gelecek adına umutsuzluğa sevk etmektedir” dedi. Özkaya’nın konuşmasının ardından AYM’nin yeni üyesi Çınar kürsüde yemin etti.
Erzurum Tarih Derneği ve Türk Ocakları’ndan 24 Nisan tepkisi ABD ve Fransa gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı olarak anma günü olarak kabul etmesine tepki gösteren Erzurum Tarih Derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırımın belgelerle ortada olduğunu söylediler. Konuyla ilgili olarak ortak bir basın açıklaması yapan Prof. Dr. Ömer Özden ile Av. Nizam Işık, 24 Nisan 1915 yılında asıl soykırıma uğrayanların Doğu Anadolu’da yaşayan Türkler olduğunu belirterek, asıl bunun dünya gündemine oturtulması gerektiğini ifade ettiler. ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü ilan etmesinin yıl dönümünde ortak bir açıklama yapan Erzurum Tarih derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, şu ifadeleri kullandılar: “24 Nisan 1915 tarihinde, Ermenilerin Türklere yönelik tedhiş ve terör eylemlerine karşı bir tedbir olmak üzere Osmanlı Devleti’nin Sevk ve İskân Kanunu, bir tehcir değil, Ermenileri iskân etme kanunudur. Bu kanun gereğince Ermeni nüfus hem güvenli bölgelere nakledilmiş ve orada iskan edilmiş hem de Osmanlı ordusuna karşı yapabilecekleri suikastler önlenmeye çalışılmıştır. Bu iyi niyetli girişim, sonraki zamanlarda ters döndürülerek bir soykırım yapıldığı gibi yalan bir beyanın etrafında insanlar aldatılmaya çalışılmış ve Türk toplumuna ve devletine yönelik bir karalamaya dönüştürülmüştür. 1918 yılında Anadolu coğrafyasında Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırım ise belgelerle ortadadır. 1915 yılında çıkarılan yasanın bir sevk ve iskan yasası olduğu da yine belgelerle ortadadır. Tarih ise belgelerden yola çıkılarak yapılan bir bilimdir. Belgeden yoksun anlatılan hiçbir olayın kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan her 24 Nisan’da karşımıza çıkarılan sözde Türklerin Ermeni kıyımı yaptığı gibi bir yalanı artık bütün ülkelerin anlamasını ve bu yalanın artık tutmadığını görmelerini istiyoruz. Asıl soykırıma uğrayan Doğu Anadolu’da yaşayan Türklerdir ve asıl dünya gündemine oturtulması gereken budur. Doğu Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde ortaya çıkarılan toplu mezarlar bunun en önemli kanıtıdır ve batılı ülkelerin özellikle de Amerika ve Fransa’nın artık bunu görüp anlaması gerekmektedir. 24 Nisan’da bir sözde Ermeni kıyımının yapıldığı iddiasını Türk Ocakları Erzurum Şubesi ve Erzurum Tarih Derneği olarak kınıyor ve böyle bir iddianın asılsız olduğunu tüm dünya kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz.”