EĞİTİM - 27 Ağustos 2019 Salı 15:22

PISA Eğitim Direktörü; “Gençler okullarda hiçbir anlam bulamıyor”

A
A
A
PISA Eğitim Direktörü;  “Gençler okullarda hiçbir anlam bulamıyor”

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ve Uluslararası Öğrenci Değerlendirme (PISA) Eğitim Direktörü Andreas Schleicher yazmış olduğu “21. Yüzyılda Okul Sistemi Nasıl Kurgulanmalı” adlı kitabının basın toplantısında eğitim ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Schleicher “Eğitim sistemi amacını kaybediyor ve gençler okullarda hiçbir anlam bulamıyor” dedi.

OECD ve PISA’nın eğitim direktörü Andreas Schleicher Türkçeye çevrilen “21. Yüzyılda Okul Sistemi Nasıl Kurgulanmalı” adlı kitabını bir basın toplantısı ile duyurdu. Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Beşiktaş Kampüsü’nde düzenlenen organizasyonda Schleicher’e ayrıca kitabın çevirmenliğini yapan BAU Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz de eşlik etti. Kitabının hem tanıtımını yapan hem de basın mensuplarıyla buluşup soruları yanıtlayan Andreas Schleicher dünyadaki ve Türkiye’deki eğitim sistemleri ile ilgili önemli bilgilendirme ve değerlendirmelerde bulundu. Gelişen ve değişen dünya düzeni ile birlikte eğitim sisteminin de yeniliklere ayak uydurması gerektiğini söyleyen Schleicher, eğitim sisteminin aksi halde günden güne amacın ı kaybettiğini ve bu doğrultuda da gençlerin okullarda hiçbir anlam bulamadığını vurguladı.

“YENİLİKLERE AYAK UYDURMAK VE ÖĞRENMEYİ ÖĞRENMEK GEREKİYOR”

Öncelikle eğitim ile ilgili yapılan yanlışlardan ve bunların yerine neler yapılması gerektiğinden bahseden Schleicher, “Çocukları eğitmek geçmişte çok daha kolaydı. Gelecekte bu daha da zorlaşacak. Çünkü dünya çok hızlı bir şekilde değişiyor. Bazen biz ebeveynler olarak çözümden ziyade sorun teşkil ediyoruz. Çünkü çocuklarımızla ilgili çok kaygılı davranıyoruz. Çocuklarımızın bizim artık anlamadığımız şeyleri öğrendiğini fark ettiğimizde daha da çok kaygılanıyoruz. Veya bizim için geçmişte çok önemli olan şeyleri artık öğrenmediklerinde daha çok kaygılanıyoruz. Eğitim gerçekten kendi ilgililerini ve amacını kaybediyor. Genç insanlar okulda hiç bir anlam bulamıyorlar. Yaşadığımız dünyada belli şeyleri öğrenmek kolay ama bu şeyleri ölçmek zor. Ezber sistemi uyguluyoruz ve bunun hayat kurtarıcı olduğunu düşünüyoruz fakat bunun sonradan bir işe yaramadığını görüyoruz. Yeniliğe açık olmak gerekiyor. Eğitimi olduğu gibi korumak ve dünyanın değişimini görmek istemeyen insanlar var. Kendi fikirlerimizi sonraki nesle aktarmaya çalışıyorlar. Sorgulamayı, değişimlere açık olmayı, yeniliklere ayak uydurmayı öğretemiyoruz. Eğitimdeki en büyük eksikliklerden bir tanesi öğrenmeyi öğretmiyor olmamız. Dünya her gün değişiyor. O yüzden yaşam boyunca öğrenci olmamız lazım. Başarı artık sadece öğrenme ve öğretme ilgili değil. Başarı artık yenilikçi dünyada bir pusula ve yolumuzu bulmaktan geçiyor. Sadece öğrenme ve öğretme 20. ve 19. yüzyıldaki eğitim sisteminde kaldı. O zamanlar elimize aldığımız ansiklopedilerle bir şeyler öğreniyorduk daha kısıtlıydı. Fakat şimdi elimizin altındaki bilgisayar ve internetle sorduğumuz bir soruya binlerce cevap bulabiliyoruz fakat buradaki soru da şimdi hangisinin doğru olduğu” dedi.

“HİÇBİR EĞİTİM ÖĞRETMENLERİN KALİTESİNİN ÜSTÜNE ÇIKAMAZ”

Eğitimi etkileyen önyargılardan ve değişimler yapmak için önce öğretmenlerden başlamak gerektiğini söyleyen Andreas Schleicher bu anlamda “Hiçbir eğitim öğretmenlerin kalitesinin üstüne çıkamaz” diyerek sözlerine şu şekilde devam etti;

“Eğitim ile önyargılarımız var mesela. Örneğin fakir ailelerin çocuklarının başarısız olması ya da göçmenlerin eğitim kalitesini düşüreceğine dair inanç. Yapmış olduğumuz araştırmalar sonucunda bu etkenlerin eğitim kalitesi ile doğru orantılı olmadığını gösteriyor. Aynı şekilde sınıftaki öğrenci sayılarının azlığı ve çokluğu da tartışılan konular arasında ve bunun da etkili olmadığını gördük. Fakat eğitim kalitesi öğretmen ile doğru orantılı. Hiçbir eğitim öğretmenlerin kalitesinin üstüne çıkamaz. Öğrencilerinin hayallerinin ve rüyalarını anlayan öğretmenler lazım. Çünkü asıl tasarımcı ve geleceği hazırlayan öğretmenler ve bu yüzden de onların motivasyonlarınıı yükseltmemiz ve yine öğretmenlerimizi en iyi öğretmenlerden eğitim almasını sağlamamız lazım. Türkiye kaliteli öğretmen sayısı azımsanmayacak kadar var. Ayrıca diğer bir yanlış algı da ne kadar çok eğitim ve ders süresini uzatırsak o kadar başarılı olacağımızın düşünülmesi. Gelişmiş ve eğitim kalitesi yüksek olan ülkelerde okul saatlerinin diğer eğitim kalitesinin en düşük olduğu ülkelere kıyasla oldukça az. Burada önemli olan zamanın çokluğu değil nitelikli ve etkin zamanın ayrılmasıdır.”

“HER ÖĞRENCİYE AYNI EĞİTİMİ VERİP BAŞARI BEKLEYEMEYİZ”

“Bir diğer sorunumuz da eğitim kurumlarının yani okulların fabrika gibi olması. Endüstrileşmiş olan eğitim kurumlarından uzaklaşıp değişiklere ayak uyduran her öğrencinin farklılıklarının değerlendirildiği sadece eski sistem müfredata uymayan bir eğitim anlayışıyla ilerlemek lazım. Her hastaya ayni ilacı verip iyileşmesini bekleyemeyeceğimiz gibi aynı şekilde her öğrenciye de aynı eğitimi verip başarı bekleyemeyiz” şeklinde konuştu.

“EĞİTİME YAPILAN YATIRIM ARTTIRILMALI VE KAYNAKLAR ÇOK İYİ KULLANILMALI”

Bu anlam da gerçekten bir şeyleri değiştirmek ve eğitim kalitesinin arttırılması noktasında eğitime yapılan yatırımın arttırılmasının ve ülkelerin gayri safi harcamalarındaki en büyük payın eğitime ayrılması gerektiğini söyleyen Andreas Schleicher aynı zamanda toplumun da kendisini eğitime adamasını gerektiğini savundu. Schleicher ayrıca, “ Eğitime yatırımın arttırılması ve kaynakların çok iyi kullanılması gerekiyor. Eğitim denildiğinde öğretmenlerin maaşları ve sınıfları tartışıyoruz sadece. Evet, birçok sorun ve bu sorunların çözümü uzun zaman alacak. Sınav sistemi öğrencilerinden daha çok ne istediğini bilen motivasyonu yüksek, öğrenmeyi öğrenmiş, karmaşık sorunlar karşısında çözüm üretebilen insanlar yetiştirmeliyiz. Çünkü 21. yüzyıl gereksinimleri bunu gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

“ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ KENDİLERİNİ DOĞRU BİLGİLERLE DONATMIYOR”

Ayrıca Türkiye’deki sayısı artan üniversiteler ile birlikte tartışma konusu olan işsiz mezunlar hakkında da yorum yapan Schleicher, “Buradaki asıl konu üniversite sayısı değil. Raporlara ve yapmış olduğumuz sınavlar sonucunda üniversite öğrencileri yanlış şeyler öğrenmiş ve kendisini geleceğe hazırlamadan ilerlemiş. Bu yüzden de mezun olunca işsiz kalmalarının asıl sebebi kendisini donattığı yanlış bilgiler. İş sektörü de nitelikli eleman azlığından bu yüzden yakınıyor. Bu anlamda üniversite eğitimi ile sektörün arasındaki boşluğun dolması gerekir” dedi.

“TÜRK ÖĞRENCİLER KARMAŞIK SORUNLAR KARŞISINDA ÇÖZÜMSÜZ”

PISA’nın Türkiye’deki sınav sonuçlarını da değerlendiren ve bu anlamda hayal kırıklığı ifadesini kullanan Schleicher, “Maalesef yapmış olduğumuz sınav sistemi ile de alakalı olarak Türk öğrencilerin karmaşık sorunlar karşısında çözme becerilerinin olmadığını görüyoruz. Aslında bilgi olarak eksik değiller sadece artık her geçen gün değişen ve büyük sorunları olacak olan dünyanın karşısında gençlerin bu sorunlar karşısında işin içinden çıkan insanlar olar ak yetiştirmemiz lazım. Yani bilgilerini doğru yerde kullanmalı. Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında olan eğitim de bunu çözecek gibi duruyor. Türkiye’deki eğitim sistemi iyiye gitmeye başladı ama tabi yetersiz ve enerjisini eğitim sistemine odaklayarak ilerlemesi lazım” gibi değerlendirmelerde bulundu.

“ÇOCUKLARIMIZI DÜNYA VATANDAŞI YAPMAMIZ GEREKİYOR”

Son olarak kitabın çevirmenliğini yapan ve aynı şekilde eğitim sistemi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Şirin Karadeniz de eski müfredatlarına aşılması gerektiğini söyleyerek, “Biz artık geleceğe hazırladığımız çocukların nasıl bir gelecek içinde olduklarını tam bilemiyoruz. Çünkü şu anda var olmamış teknolojileri kullanıyor olacaklar. Var olmayan meslekleri yapıyor olacaklar. Bizim için önemli olan onları eski metotlarla değil, geleceğe hazır bireyler olarak yetiştirmeliyiz. Bu yüzden çocukları, hem 21. Yüzyılın bilgi ve donanımını sağlamamız gerekiyor hem de dünya vatandaşı yapmamız gerekiyor. Kendi kültürünü alıp tüm dünyayı anlayabilen, çalışabilen kişiler olması lazım. Bizim kuşağımız gelecek nesillere çok ciddi problemler bırakmakta. Özellikle BM’nin 17 tane sürdürülebilir kalkınma hedefi vardır. BM açlığa ve yoksulluğa son verme gibi sorunlara cevap vermeye çalışmaktadır. Yeni neslin sadece akademik anlamda başarılı değil, yenilikçi, işbirliğiyle çalışan, eleştirel düşünen kişiler olması gerekir. Eğitim reformu yapılmalıdır ama bunun ile ilçeye, okula yansıması için herkesin harekete geçmesi gerekir. Üniversiteler, STK’lar, veliler imece usulü çalışmalı. Böyle bir reform ancak böyle bir toplumsal zihniyet değişimiyle mümkündür” diyerek sözlerini sonlandırdı.

ŞEYDA CEYLAN GÖRGENÇ 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Başkan Güngör: “Turizmdeki orta ölçekli işletmelere destek paketi düzenlenmeli” MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin nakit döngüsünde sıkıntı yaşadığını belirterek turizmciye yönelik finansa erişim destek paketi düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) Başkanı Seydi Tahsin Güngör, turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin yaşadığı nakit döngüsündeki daralma ile ilgili açıklamalarda bulundu. Turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmelerde yaşanan ekonomik daralma nedeniyle mal temininde zorlanıldığını kaydeden Başkan Güngör, “Bu yıl turizm sezonu çok iyi başladı. Turizm tesislerimizin doluluk oranı çok yüksek. Ülkemize ve bölgemize gelen turist sayısında rekor artış bekliyoruz” dedi. 2024 turizm sezonun yoğun bir şekilde başlamasına rağmen turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin para arzında yaşadıkları sıkıntıdan dolayı mal almakta zorlandıklarını belirten Başkan Güngör, “Bu işletmelerimize devletimiz tarafından can suyu olabilecek bir destek paketinin çıkarılmasını gerekmektedir. Orta ölçekli işletmeler göz ardı edilmemelidir. Devletimiz tarafından çıkaracak destek paketi işletmelerimizi rahatlatacak ve turizm girdilerinde belirgin artış sağlanacaktır” diye konuştu. “Turizmde ara ticaret yapan işletmeler kollanmalıdır” Turizmde ara ticaret yapan işletimlerin ülke ekonomisine sağladığı katkının önemine vurgu yapan Başkan Güngör şunları söyledi: “Türkiye’nin iç piyasada yaptığı birçok üretim turizm işletmeleri tarafından tüketilmektedir. Bu işletmelerdeki performans düşüklüğü iç piyasadaki üreticileri olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle turizm sektöründe özellikle ara ticaret yapan işletmelere can suyu olabilecek özel bir destek paketi çıkartılmalıdır. Bu şekilde hem iç piyasadaki üretim desteklenmiş olacak hem de turizmden ciddi döviz girdisi sağlanacaktır.” Yeni sezonda konaklama alanında eldeki verilerin oldukça olumlu göründüğünü kaydeden Başkan Güngör, “Nakit döngüsündeki daralma nedeniyle yaşanan olumsuzluklar giderilirse son yılların en verimli sezonunu yaşayacağız” şeklinde konuştu.
İstanbul Küçükçekmece’de küçük sanatçılardan 23 Nisan sergisi Küçükçekmece’de 120 çocuk, bir yıllık emeklerinin ürünü olan eserleri, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla “Rengini Bul” isimli sergiyle sanatseverlerle buluşturdu. Küçükçekmece Belediyesi Güzel Sanatlar Akademisi’nde sanat eğitimi alan 120 çocuk, bir yıllık emeklerinin ürünü olan eserleri, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla “Rengini Bul” isimli sergiyle sanatseverlerle buluşturdu. Ebru ve Özel Sanat Eğitimi branşlarında pek çok çalışmanın yer aldığı serginin açılışına çok sayıda öğrenci ve ebeveynlerinin yanı sıra Küçükçekmece Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Güney Özkılınç da katıldı. Güzel Sanatlar Akademisi’nde kapılarını aralayan serginin açılışında, çocukların heyecanı gözlerinden okundu. 23 Mayıs’a dek gezilebilir Tüm çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayan Güney Özkılınç, sergide eseri bulunan çocukları tebrik ederek, “Küçükçekmece’de 23 Nisan’ı coşkuyla kutluyoruz. 3 gün boyunca kutlamalarımız devam edecek. Sergide emeği geçen tüm öğretmenlerimize de teşekkür ediyorum. Güzel Sanatlar Akademisi’nde farklı kategori ve farklı disiplinlerde Küçükçekmeceli çocuklara sanat eğitimi vermeyi sürdüreceğiz” diye konuştu. 2023-2024 eğitim döneminde Güzel Sanatlar Akademisi’nin özel yetenek sınavından geçerek başarı kazanan öğrencilerin bir yıl boyunca gerçekleştirdikleri çalışmaların yer aldığı sergi, 23 Mayıs’a dek Güzel Sanatlar Akademisi’nde gezilebilir.
Düzce Kuşkonmaz hasadı başladı Düzce’de geçen yıllarda ekimi yapılan Kuşkonmaz bitkisinde hasat zamanı geldi ve tüketicinin sofrasında yerini almaya başladı. Düzce Merkez Develibesni Köyünde 3 dekar alanda kuşkonmaz üreticiliğine başlayan üretici Meral Başak Bannerman’ın tarlasında yetiştirdiği ilk kuşkonmaz ürünleri hasat edilmeye başlandı. Ekonomik olarak yüksek bir değere sahip kuşkonmaz bitkisi Ülke genelinde üretimi yapıldığı gibi Düzce’de de bu yıl ilk hasadı yapıldı. Mutfakların önemli lezzetlerinden bir olan Kuşkonmazın güçlü antibakteriyel özelliğe sahip olması, içerisinde A, C ve E vitamini bakımından zengin olması, özellikle kanser hastalıklarının beslenme programlarında, kalp, sindirim sistemi problemleri, kemik hastalıkları, kan basıncının seviyesini düzenleme, kandaki şeker oranını düşürmeye yardımcı olması gibi birçok sağlık probleminde ve özellikle diyet programları listesinin önemli bir yer tutmaktadır. Düzce Tarım ve Orman Müdürü Esra Uzun; Düzce genelinde bu tür alternatif ürünlerin üretilmesini her zaman desteklediklerini, gelişime açık her bir üreticiye teknik ve maddi destek vermeye devam edeceklerini, Kuşkonmaz üretimi yapmak isteyen üreticilerin Düzce İl/İlçe Müdürlüklerine başvurmasıyla gerekli bilgilerin verileceğini belirtti. İl Müdürü Uzun 2024 yılı üretim sezonunun afetlerden uzak, bereketli ve bol kazançlı olması temennilerinde bulundu.