GÜNDEM - 12 Aralık 2019 Perşembe 20:45

PKK/YPG'den nasıl kaçtığını anlattı

A
A
A
PKK/YPG'den nasıl kaçtığını anlattı

Diyarbakır'da HDP il binası önünde oturma eylemi yapan Hatice Ceylan'ın, önceki gün terör örgütü PKK/YPG'nin elinden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan oğlu Cafer Ceylan, terör örgütünden nasıl kaçtığını anlattı. Ceylan, "Annemi HDP Diyarbakır il binası önünde oturduğunu televizyonda gördüm. Beni o kadar çok sevdiklerini bilmiyordum. Ben beni sevmiyorlar diye düşünmüştüm. Meğer beni benden daha çok seviyorlarmış. Annemi televizyonda gördükten sonra kaçmaya karar verdim" dedi.

2015 yılında 15 yaşındayken, terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılan Cafer Ceylan, emniyetteki ifadesinin ardından sevk edildiği adli makamlarca adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Ayağında plastik kelepçe bulunan Ceylan, terör örgütünden kaçışını İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı. Kaçırıldığında Diyarbakır’dan Şanlıurfa'ya ardından önce Kobani'ye, oradan da Münbiç'e götürüldüğünü belirten Ceylan, terör örgütünün uzun bir süre ideolojik eğitim verdiğini ve bir yıl önce Tel Abyad'a ardından da Suluk bölgesine gönderildiğini kaydederek terör örgütü DEAŞ ile çatıştıklarını söyledi.

"Elime kelepçe dahi takılmadı"
Kandırıldığını ifaden eden Ceylan, "Bizi kandırdılar ve gel savaş, DEAŞ ile savaş dediler. Sonra gittim ama gittiğimde hayallerimle ile gördüklerim aynı değildi. Bu yüzden pişmanlık duydum. Gidip boşa çaba vermek gibi oldu ve o yüzden kaçıp geri dönme kararı aldım. Beni işkence ve hapisle korkutuyorlardı. Herhangi bir işkence görmedim zaten öyle bir şey yok. Hiçbir kötü muamele ile karşılaşmadım hiçbir şekilde” diye konuştu.

"Ailem, beni benden daha çok seviyormuş, anladım"
Terör örgütünün lojistik işlerinde çalıştırıldığı için teröristler tarafından kendisine araç tahsis edildiğini, bunun da kaçmaları için bir fırsat doğurduğunu anlatan Ceylan, "Annemi HDP Diyarbakır il binası önünde oturduğunu televizyonda gördüm. Beni o kadar çok sevdiklerini bilmiyordum. Ben beni sevmiyorlar diye düşünmüştüm. Meğer beni benden daha çok seviyorlarmış. Annemi televizyonda gördükten sonra kaçmaya karar verdim. Kaçmaya karar verdiğimde 155'i aradım. 155 ile konuştuğumuzda Kobani bölgesinde olduğumuzu, teslim olmak istediğimizi söyledim. Telefondaki şahıs bana ne zaman ve nereye gelebileceğimizi sordu. Biz de 'Fırsat bulduğumuzda sizi arayalım' dedik. Bu konuşmada karşı şahıs bana bir telefon numarası verdi ve bu numarayı aramamızı söyledi. Kaçmaya karar verdik ve kaçtık. Sınıra gelirken karşı şahısla telefon irtibatımız hiç kesilmedi. Bizi sınır kapısında karşıladı. Sınır kapısını açarak bizi içeriye aldılar, sınırda telefonda konuştuğumuz kişi bizi görevlilere teslim etti" şeklinde konuştu.
"Kaçıp teslim olsunlar, anne ve babalarına daha fazla acı yaşatmasınlar"
PKK/YPG'yi teröristlere çağrıda bulunan Ceylan, “Herkesin anne ve babası var. Herkes çocuklarını özler. Bu acıyı anne ve babalarına daha fazla yaşatmasınlar ve kaçıp teslim olsunlar. Kaçmak isteyen bir önce kaçıp geri dönebilir. Söylediği gibi hiçbir işkence ve kötü muamele yok. Kelepçe bile takılmadı bize. Annemi ilk gördüğümde çok mutlu oldum ve o duygular anlatılmaz yaşanır” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kırıkkale’de ortaya çıktı: Kızıl tuygun çiftçilerin dostu oldu Kırıkkale’de, nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi olarak bilinen yırtıcı kuş "kızıl tuygun", dron ile görüntülendi. Saz delicesinin görüldüğü bölgede çiftçilik yapan Emre Doğan, "Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz" dedi. Kırıkkale’de ’saz delicesi’ olarak da bilinen yırtıcı kuş kızıl tuygun, Kızılırmak nehrinin beslediği Kapulukaya Barajı kıyısındaki tarım arazileri üzerinde dron ile görüntülendi. Nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi, genellikle sazlık ve sulak alanlarda görülüyor. Saz delicesi, tarım arazilerindeki sürüngen, böcek, fare ve küçük memeliler ve kuşlar dahil olmak diğer birçok etçil hayvan gibi leşle de beslenebiliyor. Tarım arazilerinde bulunan ve mahsullere zarar veren farelerle de beslenen saz delicesi, çiftçilerin dostu durumuna geldi. Karakeçili ilçesinde çiftçilik yapan Emre Doğan (30), İHA muhabirine yaptığı açıklamada, tarım arazisinde çalışırken kendilerine moral ve motivasyon sağladığını belirterek, keyifli çalışma ortamı oluşturduklarını söyledi. Doğan, "Burası onların evi bizim de ekmek kapımız. Burada avlanıyorlar, besleniyorlar. Biz de burada çalışıyoruz, çalışırken de arkadaşlık ediyorlar. Biz de kendileri hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz. Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz. Fareler mahsullerimize zarar veriyor, onlarda bize yardımcı oluyor. Doğanın dengesi gereği" dedi. Kırıkkale Valiliğinin teklifi ve Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün oluruyla, sulak alanların korunması yönetmeliği çerçevesinde 30 Ocak 2024 tarihinde mahalli öneme haiz Çeşnigir sulak alan olarak ilan edildiği bildirildi. Bin 213 hektar büyüklüğünde olan Çeşnigir sulak alanı, göçmen su kuşlarına da ev sahipliği yapıyor.
Muş Malazgirtli vatandaşlar şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor Muş’un Malazgirt ilçesinde yaşayan vatandaşlar, dağlardan topladıkları şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor. Baharın gelişiyle birlikte dağlarda yeşeren şifalı bitkileri toplayarak tezgahlarda satan vatandaşlar, ailelerinin geçimini sağlamaya çalışıyor. Dağların yüksek kesimlerinde yetişen mantar, uçkun, çiriş, kenger, sirmo, soryaz, cağ, kaniberg gibi bitkileri toplayarak çarşı merkezinde kurdukları tezgahlarda satışa sunan vatandaşlar, müşterilerinin ilgisinden oldukça memnun. Topladıkları şifalı bitkileri satarak ailesini geçimini sağladığını ifade eden Serhat Karataş, “Memleketimizde yapacak başka bir iş yok. Bu işi yaparak ekmeğimizi kazanıyoruz. Bahar aylarında şifalı bitkiler, kış aylarında ise balık, sebze ve meyve satarak aile bütçeme katkı sağlamaya çalışıyorum” dedi. Doğal yetişme alanı bulunan şifalı bitkilerin ömrünün az olduğunu dile getiren Ramazan Yıldırım ise “Karların erimesi ile birlikte dağlarda şifalı bitkiler çıkmaya başlar. Bizler de bu bitkileri toplayarak şehirde satıyoruz. Uçkunun destesini 50 TL, mantar 350 TL, çirişin 3 kilosu 100 TL, kengerin kilogramını 20 TL’den satıyoruz. Bitki satışı bizim için oldukça güzel bir iş. Ama zaman kısa olduğu için kötü. Tüm işimiz bir ay içerisinde bitiyor. Bir ay içerisinde ne kadar çok çalışırsak, o kadar fazla kazanıyoruz. Genelde guruplar halinde çalışıyoruz. Bir ayda olsa iş bulup çalışmak güzel” ifadelerini kullandı.
Kayseri Uzmanından ‘excimer lazer’ tavsiyesi: “Kendi gözlerinizle görmeniz hiç de uzak değil” Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, excimer lazer tedavisinin hipermetrop, miyop ve astigmat tedavisinde kullanılan en yaygın tedavi olduğunu ve özellikle asker, polis adaylarının bu tedaviden yararlanarak meslek sahibi olabileceklerini söyledi. 18 yaşından büyük, son 6 ayda gözlük numaraları 0.50 dioptriden fazla değişmemiş, -9.0 dioptriye kadar miyop ve 6 numaraya kadar hipermetrop ya da astigmatı olan bireylere excimer lazer tedavisinin uygulanabileceğini dile getiren Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, “Hastaların yapılan ölçümleri sonucunda yeterli kornea kalınlığı olmalı, şeker romatizma gibi sistemik hastalığı bulunmamalı ve gözlerinde başka herhangi bir hastalık olmamalıdır. Keratokonus, katarakt, göz tansiyonu, göziçi iltihabı ve ciddi göz kuruluğu olan hastalara uygulanmaz. Excimer lazer tedavisinde önemli olan ameliyat öncesi muayenede gözün ameliyata uygun olup olmadığına karar vermektir. Bu yüzden ameliyat öncesi yapılan muayene ve tetkikler önemlidir. Muayenede hastanın göz numaraları belirlenir, kornea kalınlıkları ölçülür, kornea haritası çıkartılır ve kapsamlı bir göz muayenesi yapılır. Göz tansiyonu ölçülür, gözyaşı testi yapılır göz bebeği genişletilerek, biyomikroskobik muayene ile ön segment ve retina tabakası kontrol edilir. Bu muayeneler sonucunda herhangi bir patolojik bulguya rastlanılmaz ise ameliyat kararı alınır” ifadelerini kullandı. “İğnesiz ve dikişsiz tedavi” Excimer lazerin damla anestezi ile yapıldığını ve ağrısız olduğunu dile getiren Özkırış, “Doğru göze, doğru zamanda ve doğru yöntemle laser yapılmış ise tekrarlama imkanı çok düşüktür. Nadiren de olsa tekrarlayan vakalarda göze uygunsa 2. kez lazer yapılabilir. Lasik yöntemi en sık uygulanan yöntemdir. Bu yöntemde korneanın üst yüzeyinde ince bir tabaka kesilir, kapak şeklinde kaldırılır ve altta kalan kornea yüzeyine excimer lazer uygulanarak, gözdeki kırma kusuru düzeltilir. Bu yöntem damla anestezisi ile yapılır ve ağrılı değildir. Bu ameliyatta iğne yapılmaz ve dikiş atılmaz. Lasik yöntemi dışında PRK ve LASEK yöntemleri de vardır. Laser tedavisi herhangi bir göz rahatsızlığını tedavisine engel değildir. Kornea kalınlığınıza bağlı olarak 4-6 D’ye kadar astigmatizma laser ile düzelebilir. Laser sonrası gözler açık kalıyor ve görerek gidiyorsunuz. Ancak 2-3 saat yanma batma ve sulanma ve ağrı olabiliyor. Laser göz ile ilgili herhangi bir ameliyatın yapılmasına engel değildir. Laserden 3 gün sonra yüzünüzü yıkayabilirsiniz. Ancak deniz, havuz ve kaplıca gibi genel kullanıma açık sulara ise 20-30 gün girmemeniz gereklidir” dedi. Özkırış son olarak, gözü uygun olan hastaların excimer lazer konusunda uzman kişilere ameliyat olduklarında kendi gözleri ile görmenin hiç de uzak bir hayal olmadığının altını çizdi.