ASAYİŞ - 15 Ekim 2019 Salı 00:55

Poşetli cinayetin katil zanlısından tüyler ürperten ifadeler

A
A
A
Poşetli cinayetin katil zanlısından tüyler ürperten ifadeler

Antalya’da kafasına poşet geçirilip, el ve ayakları bağlı halde ölü bulunan belediye çalışanını öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan 3 sanık hakim karşısına çıktı. Sanıklardan Muhammet Y.’nin ifadeleri ise tüyleri ürpertti.

Geçtiğimiz Haziran ayında iddialara göre Zülfiye Y., 3 çocuk babası belediye çalışanı Halit Y.’yi telefonla arayarak, "Gel birlikte iftar yapalım" diye davet etti. Halit Y., Zülfiye Y’nin eşi Muhammet Y. ve Şükrullah T. tarafından darp edilerek etkisiz hale getirildi. Şüpheliler, daha sonra Halit Y.’yi Korkuteli ilçesine götürüp, burada başına poşet geçirip, el ve ayaklarını bağladıktan sonra boğarak öldürdü. Halit Y. ve Zülfiye Y. arasında ilişki olduğu iddia edilirken, Halit Y.’nin cesedi 31 Mayıs’ta Antalya-Korkuteli yolu Cehennem Deresi mevkisinde uçurumda üzeri çalılarla kapatılmış halde bulundu. Evlerinde gözaltına alınan Muhammet Y. (37) ve eşi Zülfiye Y. (34) ile Şükrullah T. (36), emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.

Sanıklar, Antalya 11. Ağır Ceza Mahkemesinde ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmada tutuklu sanıklar, taraf avukatları ve müştekiler hazır bulundu. Savunmasında daha önce cezaevine girdiğini belirten sanık Muhammet Y., “Benim maktulle samimiyetim vardı. Biz ev aradığımız zamanlar eşim beni maktulle tanıştırmıştı. Ben cezaevine girdikten sonra eşim bana maktulün kendisini tehdit ettiğini ve şantaj yaptığını söyledi. Ancak ilişkisi olduğunu söylemedi. Aradan geçen zamanlarda maktul iş yerime gelip gidiyordu. Yaklaşık 20 gün boyunca eşim ve çocuklarımı hep yanımda tuttum ve onları iş yerime getiriyordum. Maktule sürekli bizden uzak durması gerektiğini söylüyordum. Bir gün eşimle beraber eve geldiğimizde ben markete gittim. Markette yarım saat oyalandım. Geldiğimde evden sesler geliyordu. Kapı açıktı, maktulün eşimin elinden tuttuğunu gördüm. Benim geldiğimi gördü ama benim onu gördüğümü görmezlikten geldi. Çocuğu sevmeye başladı. ‘Madem gelmişsin buyur kahve iç’ dedim, çünkü yeniden cezaevine girmek istemiyordum. Aramızda husumet olsun istemedim” dedi.

Eşi Zülfiye Y’nin maktulün eve zorla girdiğini söylediğini belirten sanık Muhammet Y., savunmasına şöyle devam etti:
“Ben eşime, ‘Sen bebeği al ben onunla konuşup, meseleyi tatlı bir şekilde çözeyim. Sonra yanınıza gelirim’ dedim. Ben bu sırada sanık Şükrü’ye mesaj attım. Daha önce de bu konuda Şükrü bana konuşmayı kendisinin yapacağını söyledi. Eşim evden ayrıldı. Taksiye bineceği sırada Şükrü gelmiş ve eşimi taksiye bindirmiş. Biz bu sırada maktulle salona geçtik. Oturduk konuşmaya başladık, hatta tartışıyorduk. Maktul bana eşimle ilişki yaşadığını söyledi ve tartışmaya başladık. Maktul inşaatçıdır. Üzerinde inşaat demiri varmış ve bana tartışma esnasında o demiri gösterdi. Yaklaşık 40 santimetre uzunluğunda kalın bir demirdi. Bana vurmaya çalışırken ben onun elinden tuttum. Bana çirkin şeyler söyleyince dizine ve kafasına vurdum. ‘Buradan çık git’ dedim, maktul bana sinkaflı küfürler etti. Evden çıkmadı. Bende o anda kendimi kaybettim. Şuurumu bilmiyorum, maktul yere düşmüştü. Yere düştüğünde öldüğünü gördüm. Bu sırada Şükrü daha yanıma gelmemişti. Namus cinayeti olduğu bilinsin diye cinsel organını keserek maktulün ağzına koydum. Yerdeki battaniyeye maktulü sardığımda Şükrü geldi, biraz sakinleştim. Şükrü polisi aramamızı söyledi, ben zaman kazanmak istedim. Hemen cezaevine girmek istemedim, borcum vardı. Şükrü’ye, ‘Maktulü alalım beraber arabanın bagajına koyup gidelim’ dedim. Şükrü’yle beraber kilime sardığım ve kafasına poşet geçirdiğim cesedi maktulün arabasının bagajına koyduk. Ben motorumla, Şükrü ise maktulün aracıyla yola çıktık.”

“EVDE UYUDUM, AĞRI KESİCİ İLAÇLAR İÇTİM”
Cesedi Korkuteli yolunda Tahtalıbeli mevkisine götürdüklerini dile getiren sanık Muhammet Y., “Cesedi götürdük, indirdik, bıraktık arabasını biraz ileriye park ettik. Arabaya bir zarar vermedik. Kıyafetleri yırtıktı. Yol kenarına kıyafetlerini attım. Motora bindik, yalnız başıma eve çıktım ve temizledim. Olay günü eşimin yanına hiç gitmedim. Telefonla aradım, maktulle konuştuğumu, meseleyi hallettiğimizi, ona zarar vermeyeceğini ve yoluna çıkmayacağını söyledim. Evi temizledikten sonra halıyı çöpe attım. Öğlene kadar evde uyudum, ağrı kesici ilaçlar içtim” dedi.

“BİR KADININ VE ÇOCUĞUN HAYATINI KURTARDIM”
Eşinin cinayetten haberinin olmadığını, sanık Şükrullah T’nin de sadece cesedin taşınmasına yardım ettiğini ifade eden Muhammet Y., “Ben bir kadının, bir çocuğun hayatını kurtardım. Ailem dağıldı. Takdir mahkemenizindir. Pişmanım, anlık gelişen bir olaydı. Onu öldürmeyi düşünmüyordum” diye konuştu.
Maktul Halit Y.’yi yaklaşık 9 yıldır tanıdığını kaydeden sanık Zülfiye Y. ise, kendisine ağabey olarak yaklaştığını, maktulün sürekli peşinden geldiğini ve aralarında dostluk ilişkisi kurulduğunu söyledi.

“EŞİME, ‘AİLE DOSTUMUZ’ OLARAK TANITTIM”
Zülfiye Y., “Ben istemesem de onun baskısıyla 2 buçuk yıl kadar maktulle aramızda bir ilişki yaşandı. Ben o sırada bekardım. 2012 yılında sanık Muhammet ile evlendik. Evlenene kadar olan süre içerisinde maktul benimle zorla ilişkiye giriyordu. Defalarca kez numaramı değiştirdim. Evlendikten sonra da maktul beni aramaya devam etti. Eşimle tanışmış, samimi olmuşlar. Evimize gelip gidiyordu. Ben eşime, onunla eski ilişkim olduğunu söylemedim. Aile dostumuz olarak tanıttım. Ben yokken bile dükkana geliyordu. Evimize geliyordu, kapıyı açmıyordum. Sokakta bekliyordu, sürekli rahatsız ediyordu. Sanıkla evlendikten sonra maktul yine zorla benimle ilişkiye girmek istedi. Birkaç kere benim evimde zorlamada bulundu. Hep eşimin olmadığı vakitler geliyordu. Ancak ilişkiye girmedik. Eşim cezaevine girmeden önce sanık Şükrullah bizim evde kalıyordu” dedi.

“SUÇSUZUM”
Olay günü yaşananlardan haberinin olmadığını ileri süren Zülfiye Y., “Olay günü ben evden çıkacakken maktul geldi. ‘Senin ne işin var burada’ dedim. ‘Çekil şuradan’ diyerek beni ittirdi, ben vestiyere dayandım. Sonra bana, ‘Sen numaranı gizlesen de ne kadar kaçabilirsin, numaranı neden vermiyorsun?’ dedi. Telefonu elimden almaya çalıştı, dış kapıda o arada açıktı. O sırada eşim geldi, mutfağa geçtim. Bana, ‘Sen annenin oraya git. Canını sıkma, ben bu adamla güzelce konuşacağım’ dedi. Otobüs bekliyordum, Şükrullah ağabeyle karşılaştım. ‘Taksiye bin git’ dedi. Bende ona, ‘Halit bize geldi, bir sıkıntı olmaz değil mi?’ dedim. O da bana, ‘Her zaman geliyor, sıkıntı yapma onlar konuşurlar’ dedi. Gece saatleri eşim beni aradı. ‘İyiyiz oturuyoruz, içiyoruz, keyif yapıyoruz’ gibi normal bir konuşma yaptı. Yaklaşık 1 hafta annemde kaldım. Ama bu sırada evime gidip geliyordum. Olayı bundan 1 hafta sonra öğrendim, suçsuzum” şeklinde konuştu.

“CEZAEVİNE YENİDEN GİRMEMEK İÇİN ÇABA GÖSTERİYORDU”
Sanık Şükrullah T. ise sanık Muhammet Y. ile birlikte çalıştığını ve bir süre onların evinde misafir olduğunu söyledi. Maktul Halit Y.’yi sanık Muhammet Y. cezaevine girdikten sonra tanıdığını vurgulayan Şükrullah T., “Maktul, Zülfiye’nin evini gözetliyordu. Bu şekilde dikkatimi çekti. Ben bu hususu Zülfiye’ye sordum, baskı yaptım. Zülfiye bana, ‘Tehlikeli biridir ağabey, konuşmaya gitme’ dedi ve ağlayarak maktulün takıntılı olduğunu ve onu sürekli takip ettiğini söyledi. Muhammet’in haberinin olup olmadığını sordum. O da bana maktulün kendisini tehdit ettiğini, bu nedenle ona söyleyemeyeceğini söyledi. Muhammet cezaevinden çıktıktan sonra sanık Zülfiye bu konuyu eşiyle paylaşmış. Kendi aralarında konuştuktan sonra Muhammet bunu benimle paylaştı. Cezaevine yeniden girmemek için çaba gösteriyordu” dedi.
Olay günü sanıkların evine gittiğini anlatan Şükrullah T., “Herhangi bir ses gelmiyordu. Kapı hafif açıktı, içeriye girdim. İçeriye girdiğimde sanık Muhammet’in bir şeyler söylediğini gördüm. Ceset yerdeydi, kan izi gördüm. Cesedin kafasında poşet yoktu. Ben, ‘Muhammet neden yaptın?’ diye bağırdım. O da bana sürekli, ‘Artık dokunamayacak’ diyordu. Diğer odaya gittim ve sigara içmeye başladım. ‘Polisi ve ambulansı arayalım’ dediğimde Muhammet bana ‘Öldü’ dedi. Sanık benden cesedi götürmesine yardım etmemi söyledi. Birlikte cesedi götürdük. Ben sanığı takip ettim. Cesedin atıldığı yere gittik, yine yardım istedi, yardım etmek zorunda kaldım” dedi.
Maktul yakınları ise sanıkların çok borcunun olduğunu, maktul Halit Y.’den para almaya çalıştıklarını, alamayınca da onu öldürdüklerini ileri sürdü. Mahkeme heyeti, sanıkların savunmasının ardından duruşmayı erteledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Hava sıcaklığı artarken çıkan haşerelere karşı uzmanı uyardı Havaların ısınması ile birlikte kış uykusundan uyanacak canlılar ve haşereler konusunda bilgiler veren Veteriner Hekim Serkan Eroğlu, “Sıcak havalarda müstakil bağ evlerine göçecek vatandaşlarımızın evlerinde düzenlemeler yapması gerekiyor” dedi. Isınan havalarda evlerin etrafındaki su birikintileri ve otların temizlenmesi gerektiğini söyleyen Eroğlu, “Havaların ısınması ile birlikte kış uykusuna yatan yılan, akrep, sarıkız, kene ve sivrisinek gibi canlılar uyanmaya başladılar. Bununla birlikte insan sağlığı için de tehlikeli durumlar oluşmaya başladı. Özellikle keneler ve sivrisinekler olsun. Bundan sonraki dönemde tabi ki havaların ısınması ile birlikte insanlarımız yağışların da gelmesiyle birlikte bağlara doğru göçecek. Artık evlerimizden, müstakil bağ evlerimize doğru göçeceğiz. Tabi ki kış dönemi boyunca oradaki karların altında kalmış olan ağaçların yapraklarının dökülmesi ile o yaprakların altında kış uykusuna yatan akrep olabilir, çıyan olabilir veya sarıkız dediğimiz canlılar aktif hale geliyorlar. Şimdi bağlarına göçecek olan vatandaşlarımızın evlerinde düzenlemeler yapmaları gerekiyor. Bu bodrumda olsun veya bahçeli yerlerdeki bu birikintileri ya da atık otları düzenli bir şekilde temizleyecekler hatta bir takım ilaçlamalarla da evlerinin etrafını ilaçlayacaklar. Çünkü bu canlıların ısırmaları veya sokmalarına maruz kalmamak için dikkatli olmaları gerekiyor. Mesire alanında bir yeşillikte veya bir su kenarında piknik yapacak vatandaşlarımız ise çizme gibi şeyler giymeliler. Özellikle buralarda dolaşırken, çünkü otların arasındaki yılan olsun veya başka canlıları tam olarak göremedikleri için bu şekilde önlem alabilirler. Sonuç olarak bu bölgeler o canlıların yaşam alanı ve biz onların yaşam alanlarına girmiş oluyoruz” dedi. Özellikle mesire alanlarında keneye karşı vatandaşların çok dikkatli olması gerektiğini belirten Serkan Eroğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: “Tabi havaların ısınmış olması ile birlikte keneler birçok hastalığı nakleden canlılardır. En başta kırım kongo kanamalı ateşi hastalığını. Vatandaşlarımızın özellikle mesire alanlarına gittiklerinde, bu hayvanların mera dediğimiz yayılım alanlarından uzak yerlerde piknik yapmaları vatandaşlarımız için daha sağlıklı olur. Bu keneleri uzaklaştırıcı veya kovucu spreyler ya da onun dışında ilaçlarda kullanabilirler. Piknik yapacaklar ise çimenlerin yanına oturmadan ziyade ayaklarına kalın bir çizme ve ya poşet gibi koruyucu galoşlardan giyebilirler. Açık renkli kıyafetler giymeleri daha uygun olur. Çünkü siyah renkli, yassı bir yapıda oldukları için açık renkli kıyafetlerde bu hayvanları görmemiz daha rahat olur. Eğer ki vatandaşlarımız kene ısırmasına maruz kalmışlar ise öncelikle en yakın bir sağlık ocağına gitmeleri, kendilerinin çıkarmamaları gerekiyor. Doktor kontrolünde kenelerin çıkarılması gerekiyor. Piknik alanlarını gayet iyi seçmeliler. Havaların ısınması ile birlikte keneler artık aktif duruma geçecek kan emmek için canlılar arayacaklardır. Buna istinaden de aktif olan keneler insanların üzerine ya da koyun, keçi veya büyükbaş gibi hayvanlara, sokak hayvanlarına, evcil hayvanlarımızın üzerine de yapışabilirler. Bu durumda da dikkatli olmamız gerekiyor. Mera alanlarından veya piknik alanlarından döndükten sonra sürekli kontrollerimizi yapmamız gerekiyor.”
Van Bu okul sportif başarılarıyla göğüs kabartıyor Van’ın İpekyolu ilçesindeki Fevzi Geyik Ortaokulu öğrencileri, birçok farklı spor dalında dereceler elde ederek ismini duyurmayı başardı. Van’ın İpekyolu ilçesine bağlı Karşıyaka Mahallesi’nde bulunan Fevzi Geyik Ortaokulu öğrencileri, akademik başarılarının yanı sıra; sosyal, sportif ve kültürel çalışmalarda büyük başarı elde ediyor. Okul idarecileri tarafından anaokulu itibariyle öğrencilerin yetenekleri gözlemlenerek, başarılı oldukları alanlarda kendilerine rehberlik ediliyor. Bu çerçevede geçmiş tarihten bu yana özellikle de sportif başarılarıyla göğüs kabartan öğrenciler; bu yıl da halk oyunları, ragbi, judo, jimnastik ve futbol dalında bir çok başarı elde etti. Fevzi Geyik Ortaokulunda yaklaşık 17 yıldır görev yapan spordan sorumlu Müdür Yardımcısı Mahmut Kipici’nin rehberliğinde birçok başarıya imza atan öğrenciler, katıldıkları son müsabakalarda il ve bölge birinciliği elde ederek, Türkiye şampiyonasında ter dökmeye hak kazandı. Öğrenciler, gelecek müsabakalar için okulun beden eğitimi öğretmenleri Mesut Malgaz ve Barış Yıldız ile Halk Oyunları Usta Öğretici Selami Karabulut ile Judo Antrenörü Rakip Aslan tarafından yoğun bir tempoyla antrenmanlarını sürdürüyor. “Daha büyük başarılar elde edeceğiz” Fevzi Geyik Ortaokulu Müdürü İsa Turhan, İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulundu. Öğrencilerinin kentte ciddi başarılar elde ettiğini ve daha önceki başarılarına ise yenilerini ekleyerek çalışmalarına devam ettiklerini aktaran Turhan, “Halk oyunlarında öğrencilerimiz il birinciliği ve bölge üçüncülüğü elde etti. Öğrencilerimiz ili temsilen Kütahya’ya gidecek. Ragbi Yıldız Kız Takımı yine Van’da birinci oldu, bölge yarışmalarında birinci ve ilimizi temsilen Mersin’de düzenlenecek müsabakalara katılacaktır. Ragbi Yıldız Erkek Takımı da ilde ikinci ve Kayseri’de ikinci oldu. Başarılarımız sürekli artarak devam ediyor. İdareci arkadaşlarımızda bu konuda öğrencilerimizin önünü açıyoruz” dedi. Öğrencilerinin judo ve jimnastik sporlarında il ve bölge birinciliği alarak finale yükseldiklerini dile getiren Turhan, okullarda akademik başarının yanında sosyal, sportif ve kültürel anlamda da başarın sağlanması gerektiğini kaydetti. Farklı dalda sportif faaliyetlere katılan öğrenciler ise il ve bölge birinciliği aldıktan sonra hedeflerinin takım olarak Türkiye şampiyonu olmak olduğunu belirterek, kendilerini yoğun tempoyla çalıştıran öğretmenlerine ve okul idarecilerine teşekkür etti.
İstanbul Bina önüne çöp bırakılmasından bıkan apartman sakinleri, pankart asarak tepki gösterdi Esenyurt’ta apartmanlarının önüne mahalleli tarafından devamlı çöp bırakılmasından bıkan bina sakinleri, ‘İnsan olun. Çöp atmayın. Çöplük 200 metre ileride’ yazılı büyük bir pankart asarak duruma tepki gösterdi. Olay, dün öğle saatlerinde Esenyurt Örnek Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre mahallelinin çöplerini uzun süredir sokak üzerindeki bir binanın önüne bırakmasına tepki gösteren bina sakinleri ‘İnsan olun. Çöp atmayın. Çöplük 200 metre ileride’ yazılı büyük bir pankart astı. Pankartın asılmasının ardından mahalleli, çöplerini binanın önüne bırakmaya devam ederken binada yaşayan vatandaşlar ise çöpler sebebiyle koku oluştuğunu dile getirdi. “Sanki burası İstanbul’un çöplüğüymüş gibi getirip atıyorlar” Konu ile ilgili konuşan bina sakini Halit Kılıç, “2 yıldır çöplerden muzdarip olduğumuz için pankartı astırmak zorunda kaldık. Bizim insanımız. Diyecek söz bulamıyorum. ‘İnsan olun. Çöp atmayın. Çöplük 200 metre ileride’ yazıyor. İnsanlar 200 metre götürüp çöp atmaya zorlanıyorlar herhalde. Çöpler, koku, böcek, sinek gibi şeyleri buraya topluyor. Aşırı şekilde koku oluyor. Buraya herkes her şeyi getiriyor. Sanki burası İstanbul’un çöplüğüymüş gibi getirip atıyorlar. Pankartı bugün astık. İnşallah çözüm olur ve bir daha atmazlar” dedi.
İstanbul Sıcaklıklar artıyor, astım hastaları dikkat Yurdun büyük bölümünde baharın gelişiyle birlikte hava sıcaklıkları da artış göstermeye başladı. Sıcaklık artışına bağlı olarak lodosun hakim olduğu bölgelerse astım hastalarını olumsuz etkilendiğini söyleyen Medicana Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu, astım hastaları için uyarılarda bulundu. Lodosun etkili olduğu dönemlerde havanın insan sağlığı üzerindeki etkisi de değişiyor. Hava sıcaklığının artmasının, nem oranının ise azalmasının astım hastalarını olumsuz etkilediğini belirten Medicana Çamlıca Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu, ataklar halinde ortaya çıkan bir hastalık olan astımın görülmesinde mevsimsel özelliklerin de etkili olduğunu söyledi. Astımın ilkbahar ayları içerisinde bulunduğumuz bu günlerde ani atak şikayetlerini artırdığını ve özellikle bu hastalarda durumun daha kritik sonuçlar doğurduğunu ifade eden Uzm. Dr. Hacer Ofluoğlu, hastaların yaşadığı sıkıntıları şu şekilde açıkladı: “Alınan havayı hava keseciklerine ileten soluk borusunun daralması sonucu ortaya çıkan astım, ataklar halinde kendini gösterir. Hastaların doktora başvurma nedeni genellikle nefes darlığı, kuru öksürük krizleri, nefes alıp verme sırasında ıslık sesine benzer bir ses duyulması ve göğüste sıkışma hissidir. Atak olmayan zamanlarda ise astımın herhangi bir belirtisi görülmez. Özellikle alerjik reaksiyonlara bağlı astımın teşhisi için akciğer grafisi ve solunum fonksiyon testi sonuçlarından yararlanılmaktadır. Bununla birlikte eğer doktorunuz gerekli görüyorsa teşhis için alerji testlerine de başvurabilmektedir.” Sabah saatlerinde pencereler açık tutulmamalı Genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörlerin de hastalığın ortaya çıkmasında etkili olması mevsimsel geçiş dönemlerindeki şikayetleri artırdığını belirten Dr. Hacer Ofluoğlu, “Özellikle polen alerjisi olanların böyle havalarda kendilerini daha iyi korumaları gerekmektedir. Polenlerin yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkmamalı ve açık havada spor yapılmamalıdır. Dışarıdan gelindiğinde burun ve gözler suyla yıkanarak yapışan polenler uzaklaştırılabilir. Saçlardan dökülecek olan polenleri solumamak için mümkünse her gece saçlar yıkanmalıdır. Sabah saatlerinde pencereler açılmamalı, ev öğleden sonra havalandırılmalıdır. Polen mevsiminde çamaşırların evin içinde kurutulmasını tavsiye ediyoruz. Otomobil ile seyahat ederken camlar kapalı tutulmalı ve aracın polen filtresi her ilkbaharda değiştirilmelidir” dedi. Düzenli tedavilerle astım kontrol altına alınabilir Astımın günümüzde tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalık olduğunu belirten Uzm. Dr. Hacer Ofluoğlu, düzenli ilaç kullanımı ve hekim kontrolünün tedavide önemli bir faktör olduğunu söylüyor. Astımın temelde bir hava yolu hastalığı olması nedeniyle kullanılan ilaçların birçoğunun inhalasyon ile verildiğini ifade eden Dr. Ofluoğlu, tedavi sürecini şu şekilde açıkladı: “İlaç doğrudan hasta olan bölgeye yani hava yollarına gönderilir. Böylece çok düşük dozlarda bile yarar elde edilirken yan etkiler en aza indirilmiş olur. Astımda ilaç tedavisinin mantığına göre hastaların şikayetlerini tamamen giderebilecek en az ilaç dozu ayarlanmaya çalışılır. Tipik olarak hastalar ilk tedavi başladıktan sonra 1-3 ay içerisinde ve daha sonra her 6 ayda bir değerlendirilmeli, hastanın genel durumuna göre gerekirse bu değerlendirmeler daha sık yapılmalıdır.” Ülkedeki toz bulutu etkisinden korunun Türkiye’de birçok şehirde toz taşınımı nedeniyle hava kalitesinde yaşanan düşüşler de kişilerin sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle astım hastalarının sağlığını negatif yönde etkileyecek çöl tozu etkisinin bu hafta sonuna kadar sürdürmesi beklenirken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu; atmosferin hava kalitesini etkileyen kum ve toz fırtınasından etkilenmemek için astım hastalarının mümkünse bu günlerde dışarı çıkmamaları, evlerde pencereleri uzun süre açık bırakmamaları, dışarıda bulunulması gereken hallerde ise maske kullanmaları uyarısında bulundu.
Erzincan Büyükbaş hayvanlar kenelere karşı ilaçlanıyor Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğüne bağlı Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü ekipleri ahırlarda büyükbaş hayvanlarda kenelere karşı ilaçlama çalışmalarını sürdürüyor. Erzincan İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına sebep olan kenelerle mücadele çerçevesinde il ve ilçelerde büyükbaş hayvanları ilaçlama çalışmalarını sürdürüyor. Kenelerden insanlara bulaşan KKKA hastalığına karşı devam eden ilaçlama çalışmaları ile hayvanlar üzerinde bulunan keneler etkisiz hale getirilerek hastalığı insanlara bulaştırmasının önlenmesi isteniyor. KKKA hastalığının, keneler tarafından taşınan bir virüsle oluşan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi semptomlar ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) karakterli bir enfeksiyon hastalığı olması nedeniyle bölgede büyük öneme sahip. Türkiye’de 2002 yılından itibaren görülmeye başlayan ve önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına neden olan kenelere karşı il genelinde tüm büyükbaş hayvanların tamamına yakını ilaçlandı. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde görevli veteriner hekimler, teknikerler ve teknisyenler tarafından uygulanan ilaçlama vatandaşı memnun ederken geri kalan hayvanların ilaçlanma çalışmalarının ise Kurban Bayramı öncesinde bitmesi hedefleniyor. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü Veteriner Hekim Yunus Koç ilaçlama çalışmalarında sona gelindiğini belirterek, “Bahar aylarının gelmesiyle birlikte, yetiştiricilerimiz hayvanlarını otlağa çıkarmaya başladı. Otlağa çıkan hayvanlarda kene yapışması görülmekte. Bu kenelere karşı ilaçlamak için Tarım ve Orman İl Müdürlüğü olarak ilimizde ki büyükbaş hayvanların tamamına yakınına ilaçlama çalışması yapmış bulunmaktayız. Kalan kısmını ise Kurban Bayramı öncesi tamamlamayı planlamaktayız. Ayrıca, yetiştiricilerimize kenelere karşı bilgilendirme çalışması yaparak kişisel tedbirlerin alınması konusunda uyarılarda bulunmaktayız” dedi. Akyazı Mahallesinde hayvan yetiştiriciliği ile uğraşan Ahmet Kılıç, her sene Tarım ve Orman Bakanlığından gelen ilaçları kullandıklarını söyleyerek ekiplere teşekkür etti. Bir başka büyükbaş hayvan yetiştiricisi Şahin Kılıç ise, “Yaz mevsiminin yaklaşmasından dolayı özellikle meralara hayvanlarımızı çıkarıyoruz. Meralarda da kene oldukça fazla bulunmaktadır. Özellikle Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekiplerinin getirdikleri kene ilaçlarını kullanarak bunlara önlem almaya çalışıyoruz. Özellikle hayvanların meme kısımlarında çok oluyor. Bizler de kendimiz kenelerden korunmak için çizme giyiniyoruz, açık renk elbise giyiniyoruz” ifadelerini kullandı.