SAĞLIK - 24 Ekim 2021 Pazar 11:39

Prof. Dr. Duman: "Çocuklarda pozitiflik oranı yüzde 15"

A
A
A
Prof. Dr. Duman: "Çocuklarda pozitiflik oranı yüzde 15"

Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Duman, geçen yılın aynı dönemine göre bu yıl çocuk acillerde daha çok Covid-19 vakası görüldüğünü belirterek, "Covid vakalarında artış var, acil servislere gelen ve örnek alınan çocukların yaklaşık yüzde 15 civarında pozitiflik oranı var" dedi.

Türk Pediatri Kurumu tarafından 'Çocuk ve Şiir' temasıyla düzenlenen 56. Türk Pediatri Kongresi, Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde sona erdi. Yüzlerce çocuk doktorunun katıldığı kongrede Covid-19 ve çocuklar üzerindeki etkisi de tartışıldı.

Prof. Dr. Duman:

Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Duman, Covid-19 döneminde çocuk acillerdeki vaka durumları hakkında bilgiler verdi. Duman, Covid-19’un başlamasıyla birlikte hem çocuk acillerde hem de yoğun bakımlarda yoğun bir şekilde mesai harcamaya devam ettiklerini belirtti. Murat Duman, bu dönemin başlangıcında çocuk Covid vakalarının az görülmesine rağmen son aylarda Delta varyantından sonra acil servislere gelen çocuk vakalarında artış gördüklerini bildirdi.

Bu yılın aynı döneminin geçen yılın aynı döneminden farklı olarak Covid dışı viral enfeksiyonlarında çok sık olarak karşılarına çıktığını kaydeden Prof. Dr. Duman, “Çocuk Covid vakalarında da bir artış var. Acil servislere gelen ve bizim örnek aldığımız hastaların büyük bir kısmında yüzde 15 civarında pozitiflik oranı var. Dernek olarak tüm Türkiye’de acil servislere gelen pozitif çıkan Covid-19 vakalarını topladık. Delta virüsü çıkmadan önceki 14 aylık verileri derledik. Yaklaşık 9 bin çocuk vaka topladık.

Çocuklarda o dönem için Covid vakaları hafif seyrediyordu. Kritik ve ağır grup tüm olguların yüzde 1’ini oluşturuyordu. Bunların yoğun bakıma yatışı yüzde 1-2 oranında değişiyordu. Yoğun bakıma yatan çocukların da büyük çoğunluğunda kronik bir rahatsızlık ve süregelen bir hastalık olduğunu, cihaz kullanan çocuklar olduğunu gördük. Binde 1’in altında vaka kaybedildiğini gördük. Bunların altında da kronik hastalığı olan çocuklar olduğunu tespit ettik“ dedi.

"Okul yaşındaki çocuklar aşılandığında vakalar düşecek"

Bu pandemi döneminde hem Covid'le hem de viral enfeksiyonlarla mücadele edeceklerinin altını çizen Duman, acil servislere başvuru oranlarının belirgin şekilde arttığına dikkat çekti. Aşılamanın 12 yaş ve üzeri çocuklara yaygın olarak yapılması gerektiğinin altını çizen Duman, "Okul çağındaki çocukların aşılanmasıyla birlikte Covid vakalarının azalmasını bekliyoruz” dedi.

Duman, Delta varyantı döneminin verilerini toplamaya devam ettiklerini belirterek, ilerleyen aylarda iki grubu karşılaştıracak şekilde bir veri sunacaklarını kaydetti.

"Viral enfeksiyonlar hızla artıyor"

Grip virüsünün de artmasını beklediklerini dile getiren Prof. Dr. Duman, “Ama nezle, parainfluenza ve RSV virüslerinde bir artış var. Bunların hepsi solunum yoluyla, damlacık yöntemiyle bulaşıyor. İzolasyon şartlarına ne kadar uyarsak bu virüslerin bulaşması o kadar azalacak. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde biz viral enfeksiyonları hiç görmedik. İçinde bulunduğumuz dönemde bir artış var ve kışa doğru daha da yükseleceğini tahmin ediyoruz” diye konuştu.

"Aşı, hastane ve yoğun bakıma düşmeyi engelliyor"

Pandeminin daha bitmediğini ve maske-mesafe ve hijyen kurallarına uyulması gerektiğini vurgulayan Duman, “Kalabalık ortamlara çocukların girmesine engel olmak gerekiyor. Aşılamanın mutlaka hızlıca yapılması gerekiyor. Erişkin ve çocuklar grubundaki veriler gösteriyor ki aşı, hastane ve yoğun bakıma yatış oranlarını ciddi şekilde düşürüyor. O nedenle aşılama, hijyen, maske ve mesafe kurallarına uymalıyız. Şu an acil servise gelen çocukların Covid olduğunu anlamak için mutlaka test yaptırmamız gerekiyor. Klinik bulgular birbiriyle örtüşüyor ve ayırt etmemiz çok zor” ifadelerini kullandı.

"Klinik bulgular birbirine benziyor"

Nezle, baş ve boğaz ağrısı halinin Covid olduğunu klinik bulgularla söylemenin zor olduğuna değinen Murat Duman, “Temas öyküsü varsa bu büyük ihtimal Covid'dir. Klinik bulgu birbirlerine çok benziyor. Çocuğun klinik durumu iyiyse, hastaneye gidecek bir durumu yoksa kişi evde destek tedavisiyle takip edilebilir. Hastanelerin acil servisleri yoğun bir şekilde dolu. İzolasyon şartlarına uyup, hastayı Covid gibi kabul edip destek tedavisi yapılabilir. Ama klinik durumda bir değişme olursa acil servise gidilmelidir” dedi.

İsa Akar-Gazi Taş

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara UNESCO’da "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği yapıldı Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) binasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe ile UNESCO’nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü ve İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu’nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye’de farklı belediyelerin sıfır atık girişimi kapsamında yaptığı projeleri anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin Emine Erdoğan himayesinde 2017’de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi’nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035’e kadar yüzde 60’a taşınması olduğunun söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk Lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi” Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi" dedi. UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık, 37 milyon plastik atık üretildiğini, ve 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü belirtti. Miculescu, "Bu plastik atıkların her yıl parçalanarak okyanuslara karışması bekleniyor" diyerek, söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğinin altını çizdi. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan’a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini belirterek, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar" ifadesini kullandı. Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017’de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018’den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM Genel Kurulunda kabul edilen "sıfır atık" kararı Eylül 2022’de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de Türkiye’nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını fikir birliği ile kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres’ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.