SAĞLIK - 13 Mayıs 2021 Perşembe 11:09

Prof. Dr. Oğuztürk 'tam kapanma'nın kliniklere yansımasını açıkladı

A
A
A
Prof. Dr. Oğuztürk 'tam kapanma'nın kliniklere yansımasını açıkladı

Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Şuan itibariyle genel anlamda vaka düşüklüğünün ben Ankara Şehir Hastanesi Acil Kliniği özelinde de rakamlara yansıdığını söyleyebilirim. Şöyle bir durum söz konusu; bizim 3 hatta 2 hafta önceki vaka sayılarımıza göre şuan ki vaka sayılarımız yüzde 40 azalmış durumda” dedi.

Ankara Şehir Hastanesi Acil Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, 29 Nisan günü başlayan ve 17 Mayıs’a kadar devam eden ‘tam kapanma’nın hastanelere olumlu yansıdığını açıkladı. Büyüklük itibariyle dünyanın ikinci Türkiye’nin ise en büyük Acil Kliniği konumunda yer alan Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği’nde tam kapanma sonrası dönemde vaka sayılarının yaklaşık yüzde 40 oranında düştüğünü vurgulayan Prof. Dr. Oğuztürk, bu şekilde devam ederse kısa bir süre içerisinde 10 binli vaka sayılarının altına inileceğini vurguladı. Hastane doluluk oranlarında ‘tam kapanma’ sonrasında gözle görülür bir düşüş olduğunun altını çizen Oğuztürk, ayrıca sadece yatan hasta değil, hastaneye Covid şüphesi ile başvurunun da azaldığını söyledi.

“2 hafta önceki vaka sayılarımıza göre şuan ki vaka sayılarımız yüzde 40 azalmış durumda”

Tam kapanmanın etkilerinin Ankara Şehir Hastanesi’nde de gözle görülür bir şekilde hissedildiğini vurgulayan Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Tam kapanmanın başladığı günden itibaren vaka sayıları ile ilgili ciddi anlamda düşüş söz konusu. Özellikle son birkaç gündeki bu düşüşler bizleri oldukça mutlu ediyor. 10 binli rakamları görüyoruz. Vefat eden insanlarımızın sayısı da 300’lü rakamların altına düşmüş durumda. Tabi ki bir miktar daha düşüşe ihtiyaç duyuluyor. Bu anlamda tedbirlere uyulması önem arz ediyor. Ama şuan itibariyle bu genel anlamda vaka düşüklüğünün ben Ankara Şehir Hastanesi Acil Kliniği özelinde de rakamlara yansıdığını söyleyebilirim. Şöyle bir durum söz konusu; bizim 3 hatta 2 hafta önceki vaka sayılarımıza göre şuan ki vaka sayılarımız yüzde 40 azalmış durumda. Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği, tüm Covid-19 vakalarının ilk giriş kapısı hastanedeki, genel anlamda. Artı biz sadece Ankara şehrine hizmet vermiyoruz, Türkiye’nin muhtelif yerlerinden de hasta kabulümüz söz konusu. Bu anlamda buna rağmen bizim vaka sayılarımızın azaldığını net bir şekilde söyleyebiliriz. Hem servis hem de yoğun bakım yatağı açısından herhangi bir sıkıntılı durum söz konusu değil. Biz bundan daha fazla sayıdaki hastalara profesyonelce hizmet ettiğimiz dönemleri de yaşadık. Şuan sağlık çalışanları olarak Covid-19 hastaları açısından çok da sıkıntılı bir durumun söz konusu olmamasının mutluluğunu yaşamaktayız” ifadelerini kullandı.

“Ben kısa bir süre sonra vaka sayılarının 10 binin altına düşeceği kanaatindeyim”

Alınan önlemler ile birlikte, vatandaşların da uyum göstermesi ve aşılamanın aktif bir şekilde devam etmesiyle günlük vaka sayılarındaki düşüşün bu şekilde devam edeceğinin altını çizen Prof. Dr. Oğuztürk, “Ben kısa bir süre sonra vaka sayılarının 10 binin altına düşeceği kanaatindeyim. İnşallah 5 binli rakamları da göreceğiz. Görmek de durumundayız. Eğer eskiye özlemi gidermeyi ve eski tarzda yaşamayı istiyorsak bu anlamda vakaların çok çok daha aşağı düşmesi gerekiyor. Aşı ile birlikte mutlaka tedbirlere uyum sürecini devam ettirmemiz gerekiyor. Bu herkes tarafından bilinen bir durum. Evet sonuç itibariyle biz 17 Mayıs sabahında eski normal dönemimizi yaşadığımız günlere uyanmayacağız. Bu anlamda da tedbirlerin kademeli bir şekilde esnetilmesi söz konusu. Bunda da yol gösterici en bilimsel değerler ne olacaktır? Hepimizin bildiği gibi günlük vaka sayısı, hastanelere yatış oranı ve günlük vefat eden insan sayısı doğal olarak insanların bir şekilde insanların tedbirlere uymasını azaltacak şekilde düşerse kademeli geçiş konusunda hızlı bir süreç bizi bekleyebilir. Tamamen bizim elimizde olan bir durum. İnşallah o iyi düşmüş değerleri hep beraber görürüz” şeklinde konuştu.

Utku Şimşek
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Rektör Özölçer Koltuğunu çocuklara devretti ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla makamında ağırladığı çocuklara rektörlük koltuğunu devretti. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle Hacı Mevlüt ve Hacı Sabahat Hamzaoğlu Anaokulu 5 Yaş Minik Kalpler Sınıfı öğrencilerinden Bulut Belen ve Azra Egemen’i makamında ağırladı. Ziyarette çocukların velileri, birim sorumlusu Öğr. Gör. Yasemin Cengiz Demir ve miniklerin öğretmeni Ebru Balçık yer aldı. Ziyarete ellerinde çiçeklerle gelen miniklere sırasıyla makam koltuğunu devreden Rektör Özölçer, onlarla bir süre sohbet etti. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla çocukları makamında ağırlamaktan ve kendilerini dinlemekten büyük keyif aldığını dile getiren Rektör Özölçer, çocukların büyüdüklerinde bu makamlarda oturacak kişiler olduğunu, onları özveriyle ulus ve millet bilinciyle, dayanışma ve yardımseverlik duygularıyla yetiştirmenin büyük önem taşıdığını ifade etti. Rektör Özölçer ayrıca çocuklara kendi kültür ve manevi değerlerinin aktarılması hususunda herkese büyük sorumluluk düştüğünü belirterek çocukların hızlı dönüşen, dijitalleşen dünya karşısında kendi kültür ve manevi değerleriyle bu sürece katılıp çalışmaları, ülkeyi ileri götürme konusunda kararlılık göstermeleri için erken yaşta bu bilincin onlara aktarılması gerektiğine dikkat çekti. Ziyaret toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.
İstanbul Beyoğlu’nda berbere “tıraş ücreti” saldırısı kamerada: 150 lira için kurşun yağdırdı Beyoğlu’nda berbere gelen bir şahıs 150 lira olan saç tıraşı ücretini fazla bulunca berberle kavga etti. Berber tarafından tartaklanan şahıs silahını alıp geldiği dükkana kurşun yağdırdı. Olayda ölen ya da yaralanan olmazken, Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polislerinin yakaladığı şahıs tutuklandı. Beyoğlu Hacıahmet Mahallesi’nde geçtiğimiz 5 Nisan Cuma günü yaşanan olayda, Mustafa D. tıraş olmak için semtte bulunan berbere gitti. Şahıs saç ve sakal tıraşı olduktan sonra ücreti ödemek istedi. Bunun üzerine berber Hikmet Zengin, traş ücretinin 150 TL olduğunu söyledi. Ancak müşteri şahıs ücretin çok olduğunu söyleyerek indirim yapılmasını istedi. Berberde ücreti 120 TL’ye indirdi. Bu ücreti de beğenmeyen şahıs 100 TL çıkartıp berbere verdi. Bu sebeple berber ile şahıs arasında kavga çıktı. Kavga esnasında şahsı tartaklayarak dükkandan kovdu. Bir süre sonra olay yerine silahla gelen şahıs berber dükkanına kurşun yağdırdı. Yaşananlar ise kameralara anbean yansıdı. Saldırının ardından şahıs kaçarken olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Beyoğlu Asayiş polisi saldırganı yakaladı Olayın ardından ihbar üzerine çalışma başlatan Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri görgü şahitlerinin ifadesine başvurarak çevredeki güvenlik kamera görüntülerini incelemeye aldı. Yapılan çalışmalar sonucunda şahsın kimliğini kısa sürede tespit eden polis ekipleri İstiklal Mahallesi’nde onu yakalayarak gözaltına aldı. Olayda kullanılan silahın da ele geçirildiği saldırıyla alakalı emniyete götürülen şahıs ifadesinin alınması ve adli işlemlerinin ardından sevk edildiği kilidi adliyede çıkartıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İstanbul Türkiye, meyve üretiminde dünyada 4’üncü sırada Türkiye yıllık 25 milyon tonluk üretimiyle dünyada dördüncü ülke konumunda yer aldı. Teknoloji platformu GeeksforGeeks’in Mart 2024 raporunda dünyanın en fazla meyve üreten ülkeleri listelendi. Türkiye yıllık 25 milyon ton üretimle dünyanın dördüncü büyük meyve üreticisi konumunda yer aldı. Dünyanın en fazla meyve üreten ülkesi Çin oldu. Çin, yıllık 253,9 milyon ton üretimle zirvede bulunuyor. İkinci sırada yıllık 107,9 milyon ton üretimle Hindistan gelirken, yıllık 39,8 milyon ton üretimle Brezilya üçüncü sıraya yerleşti. Sıralamada Türkiye yıllık 25 milyon tonluk üretimiyle dördüncü ülke konumunda yer aldı. Raporda Türkiye’de Anadolu ve Ege kıyılarına yakın bölgelerde yetiştirilen kiraz, kayısı ve incir üretilen başlıca meyveler olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin çeşitli iklimi ve verimli toprakları, ülkede portakal ve diğer turunçgiller gibi çok çeşitli meyvelerin yetiştirilmesine yardımcı olmakta olup, Akdeniz iklimi olan Mersin ve Antalya’da yaygın olarak yetiştiriliyor. Diğer ülkelere bakıldığında, Meksika 23,7 milyon ton, Endonezya 23,6 milyon ton, Amerika Birleşik Devletleri 22,6 milyon ton, İspanya 19 milyon ton, İtalya 17,2 milyon ton, Filipinler 16,7 milyon ton üretimle ilk 10’a girdi. Rapora göre meyve üretimi büyük oranda yetiştirildiği bölgenin toprak tipi, iklimi ve sıcaklığına bağlı olarak değişiyor. Ayrıca, tarım teknolojisi ülkelerdeki meyve yetiştiriciliğinde önemli bir rol oynuyor. İlk 10’daki ülkeler verimli toprak, hava ve iklimin yanı sıra teknolojiyi de kullanarak narenciye, yemyeşil muz ve tatlı elma gibi çeşitli meyveler ürettiler. Çin’de en çok üretilen meyveler turunçgiller, üzüm, elma ve muzdan oluştu. Ülkenin geniş toprakları ve subtropikal iklimi, meyve çeşitlerinin üretimine öncülük ediyor Yangtze Nehri boyunca uzanan verimli topraklar Çin’de meyve yetiştiriciliğinde önemli rol oynuyor. Hindistan’da en çok yetiştirilen meyveler mango, muz, portakal ve üzüm olarak gerçekleşti. Özellikle Hindistan’da bulunan Alphanso ve Kesar iki tür mango, meyve pazarında küresel popülerliğe öncülük ediyor. Brezilya’da bulunan egzotik meyvelerden bazıları Acai, Kaju Elması, Mor meyve ve Passion meyveleri olurken bazı yaygın meyveler Guava, papaya ve muz olarak öne çıktı.
Eskişehir Kalp sağlığında yapay zeka tanı imkanını artırıyor Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol, yapay zeka temelli algoritmanın sağlık alanında çok başarılı sonuçlar verdiğine ve dünyada pek çok merkezde anjiyo yerine öncelikle yapay zeka değerlendirmesi kullanıldığına dikkat çekerek, “Yapay zeka destekli analizin tanı koymadaki başarısı yüzde 95’lere çıkıyor” dedi. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol, kalp krizinin hem erkeklerde hem de kadınlarda önde gelen ölüm sebeplerinden biri olduğuna işaret ederek günümüzde sadece Amerika’da her 34 saniyede bir kişinin kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiği bilgisini verdi. Her beş kalp krizinden birinin hiç şikayet oluşturmadan sessizce yaşandığını belirten Dr. Şenol, “Kalp krizi için risk faktörleri yönetilebilen ve yönetilemeyen olarak ikiye ayrılmaktadır. Bizim kontrol edebildiğimiz risk faktörleri hipertansiyon ve diyabet gibi damarları etkileyen kronik hastalıklar, yüksek kolesterol seviyesi ve sigara içimidir. Yönetilemeyen risk faktörleri ise, yaş, erkek cinsiyet ve genetiktir. Cinsiyetimizi veya genetiğimizi değiştirme şansımız yok ancak diğer risk faktörlerini kontrol etme şansımız elimizde” şeklinde konuştu. “Kalp aktivitelerini 295 ayrı parametrede değerlendiriyor” Kalp krizinin baskı tarzı tüm göğüste hissedilen, her iki kola, sırta, alt çeneye ve üst karına yayılabilen nefes darlığı, bulantı kusma, terleme ve bunalma hissinin eşlik edebildiği bir ağrı ile kendini gösterdiğini anlatan Dr. Şenol kalp, krizi riskini düşürmek için öncelikle risk faktörlerini ortadan kaldırmak gerektiğini söyledi. Yapılan ayrıntılı kalp muayenesi ve tetkikler sonrası hastanın tansiyon, şeker ve kolesterol düzeyinin belirlenerek ardından yaşam tarzı değişiklikleri ile birlikte gerekli tedavilere başlanması gerektiğini dile getiren Dr. Şenol, yönetilemeyen riskler de dahil olduğunda kalp krizinin önlenip önlenemeyeceği sorusuna yanıt olarak, “Günümüzde yapay zeka her alanda hayatımıza girdiği gibi, sağlık alanında da kullanılmaya başlandı. Bugün yapay zeka temelli algoritmaya sahip teknoloji ile yaklaşık 5 milyar adet kalp kası hücrelerinin elektriksel aktiviteleri değerlendiriliyor. Yüzyılı aşkın senedir kullandığımız EKG ile yaklaşık 8-10 parametreyi değerlendirerek kalp hakkında fikir sahibi olabiliyoruz. Yapay zeka teknolojisi ile kalbin etrafına 3 boyutlu olarak yerleştirilen elektrotlar sayesinde, kalbin elektriksel aktiviteleri çok ayrıntılı analiz edilebiliyor ve yapay zeka desteği sayesinde 295 ayrı parametre değerlendirilebiliyor. Bugün yapılan tüm bilimsel çalışmalar bize yapay zeka destekli analizin tanı koymadaki değerinin yüzde 95’ler civarında doğru olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı. “Anjiyo yerine yapay zeka" Yapay zeka teknolojisi ile çekimin nasıl yapıldığı hakkında bilgi veren Dr. Şenol, çekim öncesi hastanın sırt üstü yatırılarak, EKG elektrotları bağlanıp, hastadan yaklaşık 4 dakika boyunca çekim alındığını belirtti. Cihazın 4 dakika boyunca hastanın kalp atımlarını analiz ederek bu 4 dakikada 295 parametreyi kullanarak 3 milyonun üzerinde hesaplama yaptığını ve verdiği sonuçlar ile hekimlerin yapısal, ritimsel ve damarsal açıdan değerlendirme ile tedaviyi yönlendirdiğini ifade etti. Dünyada pek çok merkezde anjiyo yerine öncelikle yapay zeka değerlendirmesi kullanıldığını vurgulayan Dr. Şenol, “Örneğin Almanya’da aile hekimleri tüm hastalarını taramak için bu teknolojik yönteme başvurmaktadır. Özellikle ileri yaş, efor yapamayan, kontrast madde alması uygun olmayan hastalar için öncelikle tercih edilmektedir. Test hızlı ve güvenilir bir şekilde radyasyon ve kontrast madde olmaksızın istirahat halinde 18 yaşından büyük herkese yapılabilmektedir” ifadelerini kullandı.