SAĞLIK - 22 Haziran 2020 Pazartesi 17:44

Prof. Dr. Öztürk: 'Maske takmak insani bir vatandaşlık görevidir'

A
A
A
Prof. Dr. Öztürk: 'Maske takmak insani bir vatandaşlık görevidir'

Maske takmayanlara uygulanacak ceza ve yeni normal dönemle alakalı açıklama yapan İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk, “Maske takmak insani bir vatandaşlık görevidir, doğru kullanılmadığı takdirde bir aksesuardan öte geçmez.” dedi.

Koronavirüs (kovid-19) salgını ile mücadele önlemleri kapsamında maske takma zorunluluğu olan iller İçişleri Bakanlığının yayımladığı genelge ile belirlendi. İlk olarak bazı illerde zorunlu kılınan maske yasağı yeni genelge ile 81 ilin valiliğine gönderilerek Türkiye genelini kapsadı. Maske takma zorunluluğuna uymayanlara 22 Haziran’dan (bugün) itibaren geçerli olmak üzere 900 lira ceza kesilecek. Peki maskeyi yanlış kullananlarda ceza ödeyecek mi? Tedbirlere uyulmadığı takdirde başa döner miyiz? Bu noktada İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk, açıklamalarda bulundu.

Önemli olanın maskeyi doğru ve yerinde takmak olduğunu kaydeden Prof. Dr. Öztürk, "Özellikle fiziki mesafenin bozulduğu kapalı alanlarda maske takmak zorundayız. Maske, doğru kullanılmadığı takdirde bir aksesuardan öte geçmez." dedi.

"Vatandaşlık bilinciyle maske takmalıyız"

Prof. Dr. Öztürk, maskeyi doğru kullanmamanın cezayı kapsayıp kapsamayacağının ise yöneticilerin takdirinde olduğunu söyledi. Maskenin vatandaşlık bilinciyle takılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Öztürk, "Kurallar çok açık ve net. Görevlilerin halk sağlığını koruma adına Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’ndan alınan yetkilerle bir denetim yapma zarureti var. Denetimler esnasında maskesizlik veya yanlış kullanım bir cezai yaptırım gerektirecektir. Maske takmak insani bir görevdir, bu dönemde dünyanın sağlığına katkı vermek anlamını taşıyor. Ben gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın zoraki değil de vatandaşlık bilinciyle hareket ederek bunu yapacaklarına inanıyorum. Kovid-19 gençleri daha hafif ve sessiz etkiliyor ancak gençler evlerine gittiklerinde aile büyükleriyle bir araya geliyor. Bu nedenle gençlerimiz parklarda bahçelerde daha dikkatli olmalı, hepimizin hassas olması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

"Aşı için en az 4-5 aya ihtiyaç var"

Kurallara uymak dışında çıkar bir yolun olmadığını kaydeden Prof. Dr. Recep Öztürk, aşı çalışmalarında sonuca ulaşmanın ise en az 4-5 ayı bulacağını söyledi. Dünyadaki vaka sayılarında bir azalma olmadığını ifade eden Prof. Dr. Öztürk, şunları söyledi: "Dünyanın farklı ülkelerinde artışlar var. Dünya, geçtiğimiz günlerde 176 bin ile bir gündeki en yüksek vaka sayısına ulaştı. Sadece Türkiye’de salgının bitmesi tek başına anlam taşımıyor. Uluslararası insan trafiği de başlıyor. Bu sebeple sayıların dünyada da azalması gerekiyor. Biz her konuda hassas olmak zorundayız. Birbirimizi nezaketle uyarmak ve uyarılara teşekkür ederek uymak zorundayız. Bunun dışında çıkar yolumuz yok. Bu nedenlerle hastalığa yakalanmamak için kendimizi ve yakınlarımızı temel kurallara uyarak korumalıyız."

 

"Rehavete kapılmadan kurallara uymalıyız"
Kovid-19 geçirenlerin de kurallara kesinlikle uyması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Öztürk, istisnasız herkesin kurallara uyması gerektiğini söyledi. Vaka sayılarındaki artışın kuralların ihlal edilmesiyle doğru orantılı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Öztürk şöyle dedi: "Kademeli serbestlik başladığından itibaren Sağlık bakanlığı başta olmak üzere bütün yetkililer "normale değil, yeni normale geçiyoruz" diye çok sık bir şekilde vurguladılar. Kurallara uymayanlar rehavet içindedirler. Bu hastalığın bulaşma yolları belli. Her duruma uygun kural tek tek belirlenmiş. Kurallara uyulduğu dönemde ülkedeki rakamlar beş binlerden binin altına inmişti. Rehavete kapılmadan kurallara uymalıyız. Kurallara uyulmazsa bulaşması beklenen bir sonuç."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Toplu ulaşımda örnek şehir Konya Konya Büyükşehir Belediyesi, toplu ulaşımda hizmet kalitesini artırmak amacıyla teknolojik imkanlardan yararlanarak harita tabanlı uygulamalar geliştiriyor. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya’da toplu ulaşımın güçlenmesi için bir taraftan 181 yeni otobüsü Büyükşehir Belediyesi’nin filosuna dahil ettiklerini, bir taraftan da yeni köprülü kavşaklar ve caddeler açtıklarını hatırlattı. Justice Projesi Avrupa’da Konya ile birlikte 3 şehirde uygulanıyor Şehir içi toplu ulaşım hizmetlerinde hayata geçirdikleri uygulamalarla Türkiye’ye model olmaya devam ettiklerini kaydeden Başkan Altay, “Avrupa Birliği’nin desteklediği ve TÜBİTAK tarafından finanse edilen Justice Projesi’ne Konya Büyükşehir Belediyemiz ortak olarak katılıyor. Proje kapsamında toplu ulaşım erişilebilirliğini ve kapsayıcılığını artırmaya yönelik geliştirilen uygulamalardan biri de harita tabanlı analiz çalışmaları. Avrupa’da Brüksel ve Strazburg’la birlikte projenin uygulandığı şehirlerden birisi de Konya’mız. Hazırlanan yazılımla şehir merkezlerinde toplu ulaşım araçları kullanılarak belirli noktalara ulaşımla alakalı analizler gerçekleştiriliyor. Projede harita üzerinde oluşturulan ulaşım süreleri ile kişinin bulunduğu noktadan gitmek istediği yere Büyükşehir’e ait toplu ulaşım araçlarıyla ne kadar sürede ulaşabileceği tespit ediliyor. Çalışmada ayrıca fiziksel ve görme engellilere yönelik de analizler bulunuyor” dedi. Projenin şehir içi ulaşımın verimliliğini artıracağını ve trafik yoğunluğunun azalmasında etken olacağını vurgulayan Başkan Altay, “Proje şehrin toplu taşıma ağının daha etkin ve erişilebilir hale gelmesine de katkıda bulunacak” ifadelerini kullandı. Avrupa Birliği destekli Justice Projesi Proje çerçevesinde harita üzerinde ulaşım süreleri farklı renk tonları ile gösteriliyor. 0-10 dakika, 10-20 dakika, 20-30 dakika gibi 10 dakikalık ulaşım sürelerine göre oluşturulan harita çalışmalarında, kişinin bulunduğu noktadan gitmek istediği yere Konya Büyükşehir Belediyesi’nin toplu ulaşımda kullanılan otobüs ve tramvayları ile ne kadar bir sürede ulaşabileceği gösteriliyor. Bu çalışma, hem mevcut durumun daha da iyileştirilmesi hem de yeni yapılacak toplu ulaşım yatırımlarının, şehir ulaşımında nasıl bir etki oluşturacağına dair projeksiyonlar ortaya koyması açısından önem arz ediyor. Proje, dezavantajlı grupların toplu ulaşıma erişilebirliğini artıracak Üç şehirde 36 ay sürecek Justice Projesi, temelde dezavantajlı grupların toplu ulaşım imkanlarına erişilebilirliğini artırmak ve daha kapsayıcı bir yaklaşımla toplu ulaşım sisteminin dizaynını amaçlıyor. Bu sebeple katılımcı bir anlayışla sivil toplum kuruluşlarının da katkıları ile fiziksel engelli, görme engelli, yaşlılar ve düşük gelir sahipleri ile birlikte toplu ulaşım yolculukları yapılarak onların da görüşleri proje çalışmalarının önemli bir kısmını oluşturuyor.
Ankara Dışişleri Bakanlığından ABD Dışişleri Bakanlığınca Yayımlanan 2023 İnsan Hakları Raporu’na tepki Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığınca Yayımlanan 2023 İnsan Hakları Raporu hakkında “Asılsız iddialara, gerçek dışı bilgilere ve önyargılı yorumlara yer verilmektedir” açıklamalarında bulundu. Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığınca Yayımlanan 2023 İnsan Hakları Raporu hakkında açıklama yaptı. Açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığının 22 Nisan 2024 tarihinde yayımladığı ve 200’e yakın ülke hakkında bölümler içeren “2023 İnsan Hakları Raporu”nda, geçmiş yıllarda olduğu gibi, Türkiye’ye yönelik asılsız iddialara, gerçek dışı bilgilere ve önyargılı yorumlara yer verildiği belirtildi. Bu yıl da kaynağı belirsiz iddialar ile terör örgütleriyle iltisaklı çevrelerin söylemleri temelinde hazırlanmış olan bu rapora itibar etmediğimizin bir kez daha vurgulandığı açıklamada, “Ülkemiz, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerine bağlılığını, karşı karşıya bulunduğu çok yönlü ve ağır terör tehditlerine rağmen kararlılıkla sürdürmektedir. Meşru müdafaa hakkımız temelinde yürüttüğümüz terörle mücadele operasyonları tamamen terörist unsurlar ile bunların terör faaliyetlerinde kullandıkları yeteneklere yöneliktir. ABD’nin, terörün her türüne karşı sürdürdüğümüz haklı ve meşru mücadelenin kapsamını iyi bilen bir müttefik olarak gerçekleri çarpıtan tutarsız iddialarda ısrarını anlamak mümkün değildir” ifadelerine yer verildi. Ayrıca raporda, Gazze’de devam eden ve yalnızca Filistin halkının asli haklarına değil aynı zamanda tüm insanlığın ortak değerlerine büyük bir darbe vuran insanlık dışı saldırılara layıkıyla yer verilmemesini büyük endişeyle karşılandığı ifade edildiği açıklamada, sözkonusu raporun tarafsızlık ve objektiflikten uzak bir şekilde, siyasi saiklerle hazırlandığını açıkça gösterdiği aktarıldı. Açıklamada, ABD’nin insan hakları konusunda kendi siciline odaklanması ve terör örgütleriyle kurduğu ortaklıklar ile insan hakları konusunda izlediği çifte standartlı politikayı sonlandırması çağrımızı yinelendiğinin altı çizildi.