SAĞLIK - 19 Ekim 2020 Pazartesi 11:34

Prof. Sezer: 'Meme kanseri, yakın gelecekte her 5 kadından birinin kapısını çalacak'

A
A
A
Prof. Sezer: 'Meme kanseri, yakın gelecekte her 5 kadından birinin kapısını çalacak'

Tıbbi onkoloji uzmanı Prof. Dr. Emel Sezer, her 8 kadından birinin meme kanserinin pençesine düştüğünü ve yakın gelecekte her 5 kadından birinin kapısını çalacağını söyledi. Bugün artık erken teşhisle meme kanserinden kurtulma ihtimalinin yüzde 95’e kadar çıktığını vurgulayan Sezer, “Korkmayın, ertelemeyin. Ertelediğiniz her hafta, her gün belki de ömrünüzden birkaç senenin gitmesine yol açıyor” dedi.

Dünyada ve Türkiye’de kadınlarda en sık görülen kanser tipi olan meme kanseri, bugün artık yeni ve modern tedavi yöntemleriyle tamamen ortadan kaldırılabiliyor. Ancak, buradaki en önemli koşul, erken teşhis. Uzmanlar, kadınlara çekincelerinden ve korkularından sıyrılıp, meme kanseri taraması yaptırmaları çağrısında bulunuyor.

“Her 8 kadından birinin pençesine düştüğü bir hastalık”
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Sezer, meme kanserinin belirtileri, riskleri, tedavi yöntemleri ile uyarı ve önerilerini İHA muhabirine anlattı. “Meme kanseri her 8 kadından birinin pençesine düştüğü bir hastalık maalesef ve yakın bir gelecekte de her 5 kadından birinin kapısını çalacak gibi görünüyor” diyen Prof. Dr. Sezer, sadece 2019 yılında tüm dünyada yaklaşık 2 milyon, Türkiye’de ise 36 bin kadının meme kanseri tanısı aldığının altını çizdi. Sezer, bu nedenle meme kanserinin çok önemli bir sağlık sorunu olduğunu vurguladı.

“En önemli belirtisi, memede ele gelen kitle veya sertlik”
Meme kanserinin, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarının kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıkan bir hastalık olduğunu dile getiren Sezer, meme kanserinin en önemli belirtisinin memede ele gelen kitle veya sertlik olduğunu kaydetti. Sezer, “Kadınlarımız hemen korkmasın; her memede ele gelen kitle meme kanseri anlamına gelmiyor ama memede son zamanlarda olmayan, hızla büyüyen kitlelerde özelikle hastalarımızın doktora başvurmalarını istiyoruz. Meme başında diğer memeye göre daha önceden olmayan bir çekinti, meme başında kızarıklık, memede kanlı akıntı, meme dokusunda portakal kabuğu görüntüsü veya meme cildinde herhangi bir çekinti olması durumunda da hastalarımızın doktora başvurmalarını istiyoruz. Meme kanserinde erken teşhis hayat kurtarır. Bu şikayetler olmadan, 40 yaşından itibaren düzenli olarak kadınlarımızın meme kanseri taraması için mamografi kontrollerine gelmelerini öneriyoruz” diye konuştu.

“Geç menopoz meme kanseri için önemli bir risk faktörüdür”
Meme kanserinin her kadını yakalayabileceğini belirten Sezer, meme kanserinde değiştirilebilir ve değiştirilemez risk faktörleri olduğunu söyledi. Sezer, değiştirilemez risk faktörlerini şöyle sıraladı:

“İlerleyen yaşla beraber meme kanseri ihtimali artar. Genetik sebeplerle ortaya çıkan meme kanseri oranı yüzde 10 civarında. Hastaların yanıldıkları en önemli nokta; ailede hiç meme kanseri olmayınca sanki meme kanseri olmayacaklarmış gibi düşünürler ama aslında bize başvuran hastaların çoğu ailedeki ilk meme kanseri vakası. Erken menarş, geç menopoz risk faktörüdür. Toplumumuzda geç menopoza girmek sevilir ama aslında geç menopoz meme kanseri için önemli bir risk faktörüdür. Hiç emzirmemiş olmak yine meme kanseri açısından risk faktörüdür.”

Değiştirebilir risk faktörlerinin başında ise sigara ve tütün alışkanlıklarının geldiğini ifade eden Sezer, “Ayrıca obezite, özellikle bel ve kalça çevresindeki genişlik, fiziksel olarak inaktif bir hayat sürmek, hiç spor ve egzersiz yapmamak da meme kanseri açısından önemli risk faktörlerini oluşturur” şeklinde konuştu.

“Ülkemizde meme kanseri yaşı gittikçe gençleşiyor”
Meme kanserinin daha çok 50 yaşından, özellikle de menopozdan sonra ortaya çıkan bir kanser tipi olduğuna işaret eden Sezer, “Ama ülkemizde batı toplumlarının aksine meme kanseri yaşı gittikçe gençleşmektedir. Artık 20-25’li yaşlarda da meme kanseri vakalarımız var. Menopozdan önce çıkan hastalarda kalıtsal olup olmadığını belirlemek için mutlaka genetik testlerin yapılmasını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.

“Erkek meme kanseri geç teşhis ediliyor”
Meme kanserinin erkeklerde de görülebildiğini kaydeden Sezer, her 200-300 meme kanserli kadına karşılık bir tane de erkek meme kanseri ile karşılaştıklarını söyledi. Sezer, “Erkek meme kanserlerindeki sıkıntı, maalesef erkek meme kanseri hastaları daha geç doktora gidiyorlar, çünkü memede bir kanser olabileceği akıllarına gelmiyor. O yüzden erkek meme kanseri maalesef biraz geç teşhis ediliyor” dedi.

“Mamografi kanser yapmaz”
Kadınların bazı çekinceleri ya da davranış biçimlerinin meme kanserini erken evrede yakalama şanslarını azalttığına dikkat çeken Sezer, “En önemli faktörlerden birisi, ailede meme kanseri yoksa kadınlar biraz daha rahat davranıyorlar ve tanıyı geciktiriyorlar. İkinci önemli faktör de ‘mamografi kanser yapar’ düşüncesi. Aslında mamografi kanser yapmaz ama menopozdan önce çok sık yapılması durumunda meme dokusuna hasar verebilir. Uygun koşullarda yapıldığı takdirde bir mamografinin yaydığı radyasyon 6-8 saatlik uçak yolculuğunda aldığımız radyasyona benzerdir. Mamografi, ‘acı veren bir teknik’ olarak algılanabilir, fakat yararları tartışılmaz. Ayrıca, daha önceden fibroadenom ya da fibrokistik hastalığı olan hastalar, özellikle meme dokusundaki değişiklikleri bazen fark edemeyebiliyor ya da eski kitlesi olarak yorumluyor, daha geç doktora gidiyor. Önemli bir konu da hala meme dokusunun toplumumuzca tabu olarak görülmesi; hala doktora gitmede, memesini göstermede kadınların maalesef sıkıntı çekiyor olması. Bu da maalesef bizim erken teşhis yöntemimizi oldukça geciktiriyor. Korkmamak ve ertelememek gerekiyor” diye konuştu.

“Erken teşhisle bu hastalıktan kurtulma ihtimali yüzde 95’e kadar çıkabiliyor”
Meme kanseri erken teşhis edildiğinde hastaların kurtulma ihtimallerinin yüzde 90-95’e kadar çıkabildiğini belirten Sezer, “O yüzden erken teşhis çok önemli. Erken teşhiste çok yeni ilaçlarımız ve tedavi yöntemlerimiz var. Cerrahi teknikler değişti, artık bekçi bezi örneklemeleriyle kadınlar lenf ödem sorunlarıyla daha az karşı karşıya geliyorlar. Radyoterapi tekniklerinin değişmesiyle de daha doğru dozda daha güvenli alanlara radyoterapi yaklaşımları var. İleri evre aşamada gelen hastalarımızda da artık yaşam sürelerini 5,5-6 yıla kadar uzatma şansımız oldu. Çok yeni akıllı ilaçlar, kişiye özgü tedaviler, immünoterapi yaklaşımları meme kanserinde aktif olarak kullanılmaya başlandı. Artık meme kanseri Avrupa ve Amerika’da otoriteler tarafından kronik hastalıklar kapsamına alındı. Yani artık ‘meme kanseri oldum’ diye karalar bağlamamamız gerekiyor. Erken teşhiste bu hastalığı tamamen yenebiliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Koronadan korkup kanserin geç teşhisine yol açmayalım”
Kemoterapi sürecinde olan hastaların korona virüs sürecinde de mutlaka tedavilerine uzman hekimlerin gözetiminde devam etmelerini isteyen Sezer, kontrol döneminde olan hastaların ise kontrollerini ertelemelerinin kanserin tekrarlamasının geç yakalanmasına neden olduğu uyarısını yaptı. Hiç tanı almamış, düzenli kontrollere giden hastaların korona virüs korkusuyla hastaneye gitmemelerinin de bir diğer sorun olduğunu vurgulayan Sezer, erken teşhis için gereken mamografi tetkiklerine de devam etmelerini önerdi. Kemoterapisi tamamlanan hastalarda bağışıklık sistemini güçlendirmek için mutlaka takip edildikleri tıbbi onkoloji uzmanınca pnömokok (zatürre), grip gibi aşılarının yapılmasını öneren Sezer, çeşitli vitaminler ve bitkisel ilaçların korona virüse karşı bir koruyuculuğu olmadığı uyarısında bulunarak, şunları söyledi:
"“Bu tür ilaçları doktorların haberi olmadan kullanmamalarını öneriyoruz. Sonuç olarak korona döneminde koronadan korkup kanserin geç teşhisine yol açmayalım, çünkü korona virüste şu an kadınların kanserlerinin, hatta erkek kanserlerinin de geç teşhisinin en önemli faktörü gibi karşımıza çıkıyor."

"Ertelediğiniz her hafta, her gün belki de ömrünüzden birkaç senenin gitmesine yol açıyor"
Mersin’de erken teşhis oranlarının Türkiye’nin gerisinde olduğunu da vurgulayan Sezer, “Biz hala üçüncü evrede doktora başvurabiliyoruz. Maalesef Mersin meme kanserinde ileri evrede başvurunun yüksek olduğu şehirlerden biri. Hastalara, korkmamalarını, ertelememelerini, çünkü yeni tedavi yöntemleriyle erken teşhisle meme kanserinden tamamen kurtulmanın artık çok yüksek bir ihtimal olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Ertelediğiniz her hafta, her gün belki de ömrünüzden birkaç senenin gitmesine yol açıyor” dedi.

Kıymet Gökçe-Koray Ünlü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli İki belediyenin çalışanları birbirine girdi Kocaeli Şehir Hastanesi’nin etrafının düzenlenmesi sırasında iki belediyenin çalışanları karşı karşıya geldi. Yaşananlar üzerine Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık ile İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet görüştü.İddiaya göre İzmit Belediyesi ekipleri, şehir yanında bulunan ve Tavşantepe Mahallesi’nde kalan sokağın asfalt çalışması için bölgeye gitti. Bu sırada aynı sokakta çalışma yapan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ekipleri ile İzmit Belediyesi çalışları karşı karşıya geldi. İki grup arasında zaman zaman kavgalar da yaşanırken, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet bölgeye geldi.İzmit Belediyesi ile gelen grupta yer alan bir kişi İzmit Belediyesi meclis üyesi İbrahim Efe’yi ittirdi. Yere düşen İbrahim Efe’ye İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet ile yanında bulunanlar, "Kendini yere atıyorsun, numara yapma" diye tepki gösterdi. Bu sırada Fatma Kaplan Hürriyet’in yanında bulunan bir kişi de yere düştü. Yaşananlar an be an kaydedildi.Ayağa kalkan İbrahim Efe, "Başkanım bu yapılanlar doğru mu?" diyerek Fatma Kaplan Hürriyet’e tepki gösterdi. Yaşananların ardından Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık’ta bölgeye geldi. Fatma Kaplan Hürriyet ile Hasan Aydınlık karşılıklı görüşme gerçekleştirdi.Fatma Kaplan Hürriyet açıklama yaptıYaşananların ardından Fatma Kaplan Hürriyet yaptığı açıklamada, "Lütfen biraz uzlaşı. Lütfen beraber hizmet edelim. Birbirimize bilgi verelim. Biz bu konuda erinmeyiz. Teşekkür etmekten de asla gocunmayız. Sonuçta seçilmiş belediye ve belediye başkanlarıyız. Dolayısıyla nezaket gereği birbirimize bilgi vermek çok zor olmasa gerek. Bundan sonra biz yapıcı tavrımızı devam ettireceğiz. Uzlaşı arayışımızı devam ettireceğiz. İnşallah bu uzlaşı arayışımıza olgunlukla cevap gelir" dedi.
İzmir İZKİTAP Fest baharın coşkusuyla devam ediyor İzmir Kültürpark’ta düzenlenen İZKİTAP Fest-İzmir Kitap Fuarı, baharın coşkusuyla devam ediyor. Kitapseverler kitaplarla ve imza etkinliklerinde yazarlarla buluşurken, çocuklar da fuar kapsamında sahnelenen Kral Şakir Müzikali’nde bol kahkahalı eğlenceli dakikalar yaşadı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından Kültürpark’ta “çocuk edebiyatı” ana temasıyla düzenlenen ve Türkiye’nin açık alanda düzenlenen en büyük kitap fuarı olma özelliği taşıyan İZKİTAP Fest-İzmir Kitap Fuarı; söyleşiler, imza günleri ve farklı etkinliklerle binlerce kişiyi ağırlıyor. Fuar kapsamında, Eski Kültür Bakanı Prof. Dr. Suat Çağlayan “Çocuk ve Edebiyat” başlıklı oturumda çocuklarla bir araya geldi. Çocuklar için yazdığı çok sayıda öykü kitabı olan Prof. Dr. Suat Çağlayan’nın konuşması, büyük ilgiyle izlendi. Pek çok öğrenci, Çağlayan ile kitapları hakkında sohbet edip sorular sordu ve kitaplarını imzalattı. Çağlayan, nasıl yazar olduğunu ve neden çocuk öyküleri yazdığını anlatarak, “Ben çocuk doktoru olmamın şansını hep kullandım ve yararlandım. Çocuklarla belli bir düzeyde, yıllarca iletişime geçtikten sonra çocukların ruh yapısını benimsemek ve onlardan bir şeyler öğrenmek benim şansım oldu. Bu nedenle çocuk kitapları yazmaya başladım. İlk olarak kendi çocuğuma anlattığım masallardan yola çıkarak ‘Büyük Kanatlı Küçük Mavi Kelebek’ kitabını yazdım. Bu kitap çok okundu, çok beğenildi. Ardından ‘Sokak Kedisi Çerez, Zeytin Kız ile Zeytin Nine ve Umut adlı çocuk kitaplarımı yazdım. Çocuklar çok okuyun ve yazın, yazmaktan vazgeçmeyin, yazdıklarınızdan utanmayın, sakın yırtıp atmayın biriktirin, öğretmenlerinize teslim edin” dedi. Japon deprem uzmanı çocuklara neler yapmaları gerektiğini anlattı Yüksek İnşaat Mühendisi ve Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki de, “Çocuklar için Deprem Farkındalığı” adlı etkinlikte konuştu. Moriwaki, deprem konusunda çocuklara öğütler verdi. Moriwaki, depremlerde önlem alındığı müddetçe oluşan hasarların yüzde 70 azaltılabileceğini belirterek, “Bu konuda eğitim, özellikle çocuk yaşta eğitim çok önemli. Japonya’da okullarda çocuklara her ay deprem tatbikatı yaptırılır ve çocuk bu nedenle deprem sırasında ne yapması gerektiğini iyi bilir” diye konuştu. Moriwaki, “En önemlisi su. İnsan susuz kaç gün yaşayabilir? İnsan su varsa 3 gün, 5 gün, 1 hafta, 10 gün, 20 gün, 1 aya yakın yaşayabilir. Onun için su en önemlisi. Maalesef bina çöktü, biz üçgende yaşıyoruz. Su var, içiyoruz. Kurtarma ekibi gelmiyorsa da yardım et, imdat diye bağırmaya başlıyoruz, ama yarım günde ses gidiyor. Yanınızda düdük olmalı ve bu düdükten üfleyeceksiniz. Ama birkaç gün geçti, bir hafta geçti. O zaman anca nefes verebilirsiniz. Düdüğe artık ses yetmeyecek. O zaman ne yapacağız? Biraz sert bir şeye, yatağın yanına, yere vuracaksınız. İnsan duymuyorsa da yukarıdan cihaz sesinizi duyabilir. Enkazın altında olduğunuz anlaşılabilir” dedi. İZKİTAP Fest kapsamında Atatürk Açıkhava Tiyatrosunda düzenlenen Kral Şakir Müzikali, çocukların akınına uğradı. Çocukların sevdiği çizgi film karakterleri çocuklarla buluştu. Ücretsiz olarak düzenlenen etkinlikte, Kral Şakir ve arkadaşlarının maceralarını anlatan müzikal, eğlenceli hikâyesi, dansları ve müzikleri çocukları eğlendirirdi. Farklı yaş grubundan çocuklar unutulmaz bir gün yaşadı. 28 Nisan Pazar gününe kadar her gün 10.00-21.00 saatleri arasında açık olan fuar; 300’e yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf, kurum ve sivil toplum kuruluşu standına, imza günü, söyleşiler ve farklı etkinliklere ev sahipliği yapacak.